Roma Cumhuriyeti'nin Aldığı En Ağır Yenilgilerden Biri: Carrhae Savaşı

Tarihçi Plutarkhos'un rehberliğinde, savaşın başkomutanı Marcus Crassus'un gözünden bu ağır yenilgiye bakalım.
Roma Cumhuriyeti'nin Aldığı En Ağır Yenilgilerden Biri: Carrhae Savaşı

carrhae savaşı, roma cumhuriyeti'nin aldığı en ağır yenilgilerden biri. mö 53'te alınan bu ağır yenilgi, hannibal barca karşısında verilen kayıpları andırıyordu. tarihçi plutarkhos'un rehberliğinde, savaşın başkomutanı marcus crassus'un gözünden bu ağır yenilgiye bakalım.

1. crassus, parthia/mezopotamya coğrafyasına ayak bastığında 60 yaşındaydı. plutarkhos, yaşından daha büyük gösterdiğini söyler. yardımcı kuvvetler, crassus'u görünce fiziksel çöküşü karşısında şaşırır. (batıl inançların su gibi aktığı mö birinci yüzyılda, her olumsuz şey daha da kötüye yorumlanırdı.) parthlarla savaşa gerçek anlamda hazırlanmadığı söylenir. büyük ihtimalle yanındaki dalkavuklar sayesinde düşmanı küçük görüyordu. elindeki asker sayısını da net olarak bilmediği ve de bunların güçlerini tam olarak kavrayamadığı aktarılır. bu sıralarda parthlar'ın da hazır olmadığı söylenir ki plutarkhos, crassus'un bu avantajı kaçırdığını hatta parthlar'a toparlanma süresi verdiğini açıklar. crassus, ordusundaki eksikleri tamir etmezken mezopotamya'daki şehirlerin gelirlerini hesaplamaya başlar. 

a. bu esnada yine bir kehanet ortaya çıkar ve ordunun moralini bozar: crassus, caesar'ın yanından gelen oğluyla bir tapınağı ziyaret edecektir. oğul crassus, merdivenlerde birden takılır, arkadan gelen baba crassus da bunu görmez ona takılarak, düşer. arkadaki askerler olan biteni görür ve tanrılar'ın kendilerini lanetlediğini düşünmeye başlarlar. yani seferin akıbetine duyulan kuşkular daha da artar. (antik çağ'dan bahsediyoruz. bugün bile bunlar olsa asker, ne oluyor, diye sorgular.)

2. tüm bu olumsuz şeyler yaşanırken tek tük parthlarla orada burada karşılaşmaya başlayan romalı komutanlar ve askerler de, bu tarif edilemez düşmanı her gördüğünde daha gerilir ve açıkçası başta kurmaylar olmak üzere, crassus'a sefere başlanılmaması gerektiğini anlatılır. kahinler de seferden umutlu değildi bunu bir kez daha crassus'a ilettiler fakat crassus bunlara kulaklarını tıkadı.

3. armenia kralı artabazes, roma'nın müttefiki, crassus'a 30 bin piyade ve 10 süvari ile eşlik edeceğini söyler. crassus'un, bu bilinmez coğrafyada, armenia'ya ihtiyacı vardı. bu teklifin, crassus'un aklındaki tüm endişeleri sildiği söylenir.

crassus'un ve roma ordusunun ağır hezimete doğru giderken geçtiği güzergahlar görsel. artık buradan itibaren yavaş yavaş carrhae savaşı'na geçebiliriz.

4. crassus, zeugma üzerinden fırat nehri'ni geçerken alametlerden morali bozulan (havadaki kartalın ters dönmesi vs) askerlerine bir nutuk çekti. nehrin üzerindeki köprüyü yıkacağını, öyle ki hiçbirinin geri dönemeyeceğini söyledi. (kırdığı potu duyan askerleri mutlaka "ne diyor ya bu?" demiştir. görüldüğü gibi sefere dair tek olumlu bir hareket, yapılanma yok. bilinmeze doğru, roma ordusu sürükleniyor. tüm bunlar caesar'ın başına gelseydi, carrhae hezimeti büyük ihtimalle gerçekleşmezdi.)

5. bu nehir yürüyüşü esnasında crassus'ta en az 7 lejyon bulunur (yardımcı kuvvetleri de eklersek toplam mevcudunun 40 bin kadar olduğunu söylemek mümkün. kaldı ki, vaat edilen armenia askerlerinden bir haber yok). ilerleme devam ederken kendisini, roma müttefiki olarak tanıtan belirsiz bir kişi, crassus'a, parthlar'ın şu anda iyi bir durumda olmadıklarını söyler. yukarıda söylediğimiz gibi crassus, dalkavukların görüşlerine derhal uyardı. bu bilgiyi alınca daha cesur olur (plutarkhos, parthlar'ın her şeyden haberdar olduğunu ve de saldırmak için uygun zamanı beklediğini anlatır. parthlar'ın amacı, önden saldırıp merkezi dağıtmak ardından da ağır süvarilerle tek tek romalılar'ı avlamaktı).

6. crassus'un rakibini de tanıyalım: surena. bu adam, parth kralı'ndan sonra en güçlü adamdı. o sıralarda henüz 30 yaşındaydı. kralın başına taç koyacak kadar büyük bir gücü vardı. büyük iskender'in komutanlarının kurduğu büyük seleukos imparatorluğu'nu öpen de kendisiydi. rakip böyleyken ve de coğrafya gibi bir avantaja sahipken bizim crassus, bilinmeze yine bilinmezlerle gidiyordu.

7. kim olduğu belirsiz bir adamı dinleyen crassus, nehir kıyısını takipten ayrılıp mezopotamya'nın içine ilerledikçe ordusu susuz kalmaya başladı. tam bu sıralarda, müttefik armenia ordusunun yardıma gelemeyeceğini öğrendi. çünkü surena, armenia'nın üzerine başka bir ordu yollayarak onların, romalılar ile birleşmesini önlemişti. crassus ise bunu bir kenara not aldığını parthlar'ı hallettikten sonra armenia üzerine yürüyeceğini söyler. crassus ayrıca kulak kabarttığı adamın (plutarkhos barbar der, yeri gelir arap der.) bir şeyler çevirdiğini artık geç de olsa anlamış olsa gerek çünkü ordu şiddetli bir susuzluk içinde. neticede adama, ana avrat söver adam da yaptıklarından emin bir gece yarısı roma ordusundan ayrılır.

savaş başlıyor.

8. (mö mayıs 53'teyiz) düşman artık kendisini gösterir. crassus'un yine mor askeri kıyafetini giyeceği yerde siyah (matem) elbisesini giydiğini öğreniyoruz. böyle bir durumda, batıl inançlara bu kadar düşkün bir toplumda, askerin psikolojisi dumura uğrar. crassus düşmanı görünce ilk olarak ne yapacağına karar veremedi. merkeze kendisi geçti. kanatlardan birini genç oğluna *, diğerini ise gaius cassius longinus'a emanet etti.

hatalar zincirine detaylıca bakalım.

* crassus, ufak bir nehrin yanındayken ordusunu dinlendirmez. zaten yorgun olan ordu, su içmeye ve dinlenmeye vakit bulamadan muharebeye katılmak zorunda kalır.

* crassus, genç oğlunun savaşma isteğini görünce çabuk gaza gelir. halbuki ordusu, hem yorgun hem de susuz (muhtemelen de aç). dedik ya, crassus çabuk gaza gelen bir adam. burada kalbi, mantığını köreltti.

* surena'nın gizlediği askerlerin farkında olmadığı da açık. büyük ihtimalle sağlam bir muharebe alanı keşfi de yapılmamış.

* surena'daki toplam asker sayısı 11 bin. crassus'ta yaklaşık 40 bin. ordusunun, düşmandan sayıca fazla olması sakıncalı bir durum.

* muharebenin kırılma anlarından biri kuşkusuz parth okçularının kalitesidir. romalılar ilk olarak testudo ile bu oklardan korunduklarını sanırlar fakat bu oklar (plutarkhos'a göre iskitler'de olduğu gibi) çok uzun ve kavislidir. roma kalkanlarını deler geçer ve roma ordusu da buna inanamaz. ordudaki ara açılır ve disiplin bozulmaya başlar. zaten bozuk durumda olan psikolojiye çok fazla değinmek istemiyorum. sizler tahmin edebilirsiniz.

* bu sırada crassus, oğluna, yanında caesar'dan/galya'dan getirdiği birliklerle merkezdeki orduya yani kendisine yardımcı olmasını ister. genç crassus ise bu emri alınca yaklaşık 1500 kadar süvari ile hücuma kalkar fakat önündeki parthlar (bizdeki turan taktiği gibi) geri çekilirler. genç crassus ise bunları takip eder. yani genç crassus, parthlar'ın kucağına düşer (bu anlatım, dediğim gibi plutarkhos'a göredir). kucağına düştükleri ise korkunç cataphract'lardı. bu ağır süvariler, çıkardıkları toz bulutları içerisinde romalılar'ı adeta ezdiler. parthlar zaten ölmek üzere olan genç crassus'un başına keserek asıl muharebeye yöneldiler.

* baba crassus'un, oğlundan haber almak için birkaç askerini gönderdiği anlaşılıyor. başlarda oğlunun zafer kazandığını düşünür. yine de yolladığı askerlerden doğru düzgün haber gelmemesi üzerine şüpheye düşer. ordusunu, oğlunun bulunduğu konuma yaklaştırmak için harekete geçirir. roma ordusu ilerlerken çılgınlar gibi bağıran parthlar'ı karşısında bulur. crassus oğlunun başına gelenleri anlar. anlatılanlara göre parthlar ilk önce propaganda yaparak genç crassus'un, babasından daha cesur bir şekilde savaştığını gösteren hareketler yaparlar ve de genç crassus'un kesilen başını da tüm roma ordusuna gösterirler. roma ordusunun zaten çökmekte olan psikolojisini daha fazla düşünmeyelim. plutarkhos, herkes korkudan titredi, der. *

* crassus, son bir cesaretle ordusunu gaza getirmeye çalışır: "bu matem benimdir. gelin, hep birlikte bunun intikamını alalım." mealinde konuşur ama roma ordusu artık korkuyu içine çekmiştir. tüm alametler, kehanetler akıllara düşer. geceye kadar muharebe sürer, parthlar yine çekilir gibi yapar. crassus'un evlat acısıyla o geceyi mahvolmuş şekilde geçirdiği anlatılır. (büyük ihtimalle o gece elçiler karşılıklı gelip gittiler çünkü parthlar, genç crassus'un kesik başını babasına vermek istiyordu ya da bunu koz olarak kullanıyorlardı.)

* gece sürerken ve de parthlar da alandan çekilmişken (uzaktan her şeyi seyrediyor gibiler) romalılar'ın güvenli bir şehre yani carrhae'ye -evet, harran'a- çekilmek istedikleri anlaşılıyor. geceden yararlanarak ağır yaralı askerler, muharebe alanında bırakılarak resmen kaçılıyor (en az 4 bin kişi olduğu söyleniyor). parthlar ise geceden çekindikleri için sabahı bekliyorlar. alana döndüklerinde çaresizce bekleyen yani kaderine terk edilmiş binlerce roma askerini telef ediyorlar, önemli gördüklerini de tutsak edecekler.

* surena ise tüm roma ordusunu kaçırdığını düşünür, öfkelenir ve oranın yerel askerlerinden bazılarını ya da romalı esir askerlerden bazılarını crassus'un sığındığı carrhae'ye gönderir. bu gönderilenler "crassus'u surların üzerinde görünce, surena'nın bir ateşkes önerdiğini ve kralın dostu olup mezopotamya'yı terk ederlerse onlara güvenli bir yolculuk teklif ettiğini söylediler; çünkü (surena) bunun her iki taraf için de aşırı önlemlere başvurmaktan daha önemli olduğunu düşünüyordu." crassus cevap vermek üzereyken, parth ordusunu carrhae şehri önünde görünce bunun bir tuzak olduğunu anlar.

* surena, şehri kuşatınca crassus'un askerlerine komutanlarını teslim etmelerini söyler. askerler bunları düşünürken crassus, kendisine sadık askerlerle gece vakti şehirden kaçar. crassus'un yanındaki andromakhos (anlaşılan bir parth ajanıydı ya da sağlam bir roma düşmanıydı.) rehberlik görevini üstlenir, gece karanlığında crassus'u ve takipçilerini sağa sola götürerek yavaşlatır. andromakhos'un bir şeyler karıştırdığını anlayan longinus (crassus'un en iyi kurmayı, muharebede kanatlardan birini yönetmişti.) tekrar şehre döner.

* iyice kapana kısılan crassus'u bu sefer elinden kaçırmak isteyen surena, bazı romalı esirleri salarak önce iyi niyet gösterisi yapar. crassus'un bunu yuttuğu anlaşılıyor. etrafının çevrildiğini gören crassus'a, surena'nın bizzat görüşmek istediği anlatılır. crassus bunu da onaylar (zaten yapacak bir şeyi de kalmamış gibiydi). surena elini uzatır, cesurca savaştığını, artık iki müttefik olarak devam etmek ve de roma'ya sağ salim dönmek istiyorsa uzattığı elini, sıkmasını ister. crassus'un bu el sıkışmaya gönülsüz olduğu söylense de romalı askerler bir an önce el sıkışmasını isteyen tezahüratlar yapar. yanındaki kurmaylara, mecburen el sıkışmaya gittiğini söyler (hani teslim olmadım, tarih böyle bilsin demek ister gibidir).

* surena'ya doğru yürümekte olan crassus, rakibinin onu at üzerinde karşıladığını görünce kendisine derhal at getirilmesini emreder. görüldüğü üzere surena, crassus'u ve roma'yı aşağılıyordu. parthlar, bu at olayına sinirlenir. crassus zar zor ata biner, arbede yaşanır fakat crassus'un şansı yoktur. bir parth askeri tarafından öldürülür. (plutarkhos ölümü konusunda net konuşamıyor. yerde yatarken -henüz sağken- başının kesildiğini söyleyenler de vardır, der.)

* carrhae savaşı'na birkaç gün daha eklenirse roma kaybı 30 bindir. 20 bin ölü, 10 bin esir.

* surena, o sıralar armenia'da olan krala crassus'un kesilen başını ve elini yollar. armenia kralı da, parth kralına, kız kardeşini vererek bir bakıma diyetini öder. romalılar, en önemli tampon bölge olan armenia'yı da kaybetmiş olur.

not: carrhae muharebesi'ni en iyi anlatan video historia civilis'de.

gaius julius caesar, bu yenilgiyi unutmamıştı, parthia üzerine yürüme planları yaparken mö 44'te suikasta kurban gitti. oğlu augustus göreve geldiğinde, bu utancı temizlemek için yoğun bir şekilde çalıştı. tiberius'un doğu'daki başarılı seferleri armenia üzerinde hakimiyet kurulmasını sağladı ve de parthlar, augustus'a iyi niyetlerini sunarak esir roma askerlerini, kartal sancaklarını geri verdi. augustus'un en mutlu olduğu anlardan biriydi. bir nevi intikam alınmıştı, üstelik savaş yapmadan.