Rusya-Ukrayna Savaşından Sonra Ukrayna Edebiyatında Yaşanan Dramatik Değişim

rusya-ukrayna dendiği zaman genellikle savaşın siyasi ve askeri boyutlarına dair ateşli tartışmalar ve güncel gelişmeleri takip eden yazılar yazılıyor sosyal medyada. ben farklı bir perspektiften yaklaşarak 2024 sonrası ukrayna edebiyatında yaşanan köklü değişime ve savaşın yazın dünyasına yansımalarına odaklanmak istiyorum.
yakından takip ettiğim bu alanda yaşanan dönüşüm, tam anlamıyla epistemolojik bir kırılmadır. the new yorker'ın kapsamlı raporlamaları ve ukrayna yazarlar birliği'nin çalışmalarını incelediğimde şuna şahit oluyoruz: artık kurgu yazılamıyor.
andriy kurkov'un harriman institute'taki konuşmasından çıkan en çarpıcı tespit şu: “ukraynalı yazarların neredeyse tamamı kurgu yazmayı bıraktı, deneme ve gazetecilik türlerine yöneldi. çoğu hâlâ roman yazamıyor.” bu durum sadece psikolojik değil, fiziksel bir gerçeklik de. kharkiv'taki en büyük matbaalar bombalandı, kağıt stokları yok edildi. dolayısıyla edebi üretim altyapısı da çöktü.
serhiy zhadan (ukrayna'nın en önemli çağdaş yazarı artık) “war from the rear” adlı deneme kitabında şunu yapıyor: cepheye araç taşırken yaşadığı trajikomik durumları anlatıyor. ancak bunu yaparken ukraynalı kimliğinin derinliklerinde saklı önyargıları da sorguluyor. mesela din konusundaki düşüncelerinin savaşta nasıl değiştiğini… bu tür içsel hesaplaşmalar 2024 öncesi ukrayna edebiyatında yoktu.
artem chapeye'nin “the ukraine” koleksiyonu (new yorker'da yayımlanan öyküsü ile ünlü olan) tam da bu geçiş döneminin anatomisini çıkarıyor. başlık bile provokatif: “the ukraine” derken batı'nın sürekli yaptığı “ukrayna rusya'nın sınır bölgesi” algısına isyan ediyor.
en dikkat çekici nokta ise şu: ukraynalı okuyucuların tercihleri tamamen değişti
eskiden batı bestseller'larının çevirilerini okuyorlardı. şimdi stalin döneminde katledilen 1920'li ve 1930'lu yıllardaki ukraynalı yazarları keşfediyorlar. yani savaş, ukraynalıları kendi edebi köklerine döndürüyor.
paris review'daki yazarların tanıklıkları da oldukça çarpıcı: “uzun formları okuyacak zamanımız yok, fragmanlar halinde yaşıyoruz” diyor biri. “kitaplarım bombalarla birlikte yandı, şimdi sadece ipad'de e-kitaplarım var” diyor başka biri.
asıl mesele şu: ukrayna edebiyatı artık “kurtuluş edebiyatı” haline geldi
eskiden birey odaklı, içe dönük metinler varken şimdi kolektif bellek ve ulusal direniş temaları ağırlık kazandı. oksana zabuzhko'nun “the museum of abandoned secrets” gibi eserleri bu dönemin habercisiydi aslında.
2024 sonrası dönemin en önemli özelliği ise dil meselesi. rus işgali altındaki bölgelerden gelen yazarlar (volodymyr rafeyenko gibi) rusça yazmayı bırakıp ukraynacaya geçiyorlar. bu sadece politik bir tercih değil, ontolojik bir dönüşüm.
halyna kruk'un “crash course in molotov cocktails” şiir kitabının griffin poetry prize'a aday gösterilmesi tesadüf değil. ukrayna edebiyatı artık dünya edebiyatının ana akımına girmeye başladı, ancak bunu acı bir bedelle yapıyor.
bu bağlamda şu söylenebilir: ukrayna edebiyatı 2024 sonrası tamamen farklı bir hal aldı. bireysel dramlardan kolektif trajediye, estetik kaygılardan varoluşsal mücadeleye geçiş yaşandı. bu dönüşüm dünya edebiyat tarihinde çok nadir görülen bir fenomen ve yakından takip edilmeli.
not: ukrayna yazarlar birliği'nin son raporları bu tespitleri doğruluyor. the new yorker arşivlerinde bu konuda çok değerli malzemeler var, özellikle elif batuman'ın “rus klasiklerini savaş gölgesinde yeniden okumak” yazısı mutlaka okunmalı.