Sağda Solda Duyduğumuz Komplo Teorileri Neden Aşırı Derecede Abartılı?
normalde söylediğiniz şeyler ortalamadan saptıkça, tepkiler yoğunlaşır
mesela "menemen soğansız olur" dersen yarı yarıya bölünür insanlar ama "menemen yumurtasız olur" deyince herkes karşı olur. oradan anlarsın yanlışını zaten.
fakat komplolarda, özellikle uluslararası ilişkiler komplolarında, bu ilişki biraz farklı: ters orantılı bir çizgi değil de bir eğri gibi. yani giderek daha uçuk iddialar yaptıkça, bir noktadan sonra gelen destek bir anda artıyor.
hatta, seni yanlışlamaya çalışanlar dahi komplo seviyesini arttırarak yapıyorlar bunu. ekşi sözlük'te abd-ingiltere savaşının resmen başlaması başlığını görünce aklıma geldi bu. klasik rothschild, rockefeller, soros üçlüsüyle hücum yaparken, stoperin teki geliyor mesela: "ya aptal mısın, bunlar birbiriyle asla savaşamaz çünkü...çünkü zaten dünyayı bu ikisi yönetiyor".
e çin, rusya, kamerun? onu çalımlasan defanstaki yarma geliyor: "tüm bunlar sizin gibi cahilleri kandırmak için oyunlar, hepsinin arkasında yahudiler var."
biri rest çekiyor, diğeri kumarhaneden borç alıp "restine rest ulan" diye çıtayı yükseltiyor.
benim teorim şu
istatistikte veya finansta fat tail distribution diye bir kavram var. uçlara gittikçe, ihtimalin azaldığı ama sıfıra çok yakınlaşmadığı dağılımlar bunlar. böyle bahisler oynarsan, çok ufak paralar koyarak, günün birinde voliyi vurman mümkün.
bir başka deyişle, menemenden bahsederken, olasılıklar normal dağılıma uygun, o yüzden çok saçmalayanın doğru çıkma ihtimali çok az. ama komplolarda, işin doğası gereği belirsizlik hakim olduğu için, millet bunu fait tail modellemeye oturtuyor (bilinçaltında tabii. yani biz içgüdüsel olarak belirsizliği fat tail olarak görmeye programlı olabiliriz).
o modele göre en optimum hareket de, kimsenin ihtimal vermediği, saççççma sapan şeylere "ya tutarsa" diye destek çıkmak. zira orta saçmalıktaki şeyleri desteklemene gerek yok, çünkü gerçekleşme ihtimalleri hemen hemen aynı ama getirisi düşük. oysa büyük saçmalıklara oynamak mantıklı, çünkü:
1) tutarsa kralsın, alimsin, 30 sene boyunca "ben demiştim" diyebilirsin.
2) tutmazsa da kimse senden hesap sormuyor, soramıyor, zira her şeyi yeni bir komployla açıklayabiliyorsun zaten. komplon büyüdükçe, yani iddiaların uçuklaştıkça, yanlışlanabilirliğin o oranda düşüyor.
finans dünyası diliyle konuşursak: her ay çok az bir para ödeyerek, teoride çok yüksek getirisi olabilecek yatırımlara devam ediyorsun. millet de "bu bir boklar biliyor olmalı" diye seni ciddiye alıyor, kimse senin kredi notunu düşürmüyor.
bu yüzden rağbette olan şey sadece komploculuk değil, komploculuğun en hası, en şiddetlisi. "ılımlı komploculuk" kaybettirir, "komple komploculuk" kazandırır.