Saplantılı Şekilde Diğer İnsanlara Benzemeye Çalışma Hastalığı: Normopati

Etrafınızda çokça gördüğünüzü fark edeceğiniz bu sağlıksız vaziyeti incelemekte fayda var.
Saplantılı Şekilde Diğer İnsanlara Benzemeye Çalışma Hastalığı: Normopati
iStock

normopati, bireysellik pahasına patolojik uygunluk arayışı ve toplumsal kabul kavramlarının birleşimidir. yani sağlıksız bir arzuyla etraftaki insanlar gibi olmaya çalışmaktır denilebilir.

psikolog molly s. castelloe'nin amerikan psychologytoday dergisine konu ile ilgili yazdığı yazıyı aktaralım:

"psikanalist christopher bollas, ne tür bir küresel benlik haline geliyoruz? diye soruyor kitabında.

sanayide ve teknolojide yaşanan hızlı gelişmeler sadece yaşam biçimlerimizi değil, düşünce biçimlerimizi de değiştiriyor. christopher bollas, modern yaşamın dramatik değişimlerinden dönüşen yeni bir kişilik tipini tanımlıyor: normopat.

normopat, kaygının bir türü gibi tanımlanır veya kişinin kendi ruhuna bakması ve onu inceleme korkusu olarak lanse edilir. normopatik benlikler, kendini yansıtmayı reddeder ve iç yaşam hakkındaki merakını azaltır.

psikanalist joyce mcdougall ise, plea for a measure of abnormality adlı kitabında, bireysellik korkusu anlamında “normopati” terimini kullanır. belirti olarak gözlenmesinin zor olduğunu savunur. normopat kişiler uyum sağlamaya ve herkes gibi olmaya çalışır, der. normopatlar, normallik arayışında anormaldir ve kendisiyle bağlantısını kaybeder. bu tür bir kişi, bireysel ifade ve yaratıcılık pahasına sosyal kabul ve onay için can atar. normopati kavramı, içten gelen dürtüler ve arzulardan ziyade dış çevrenin taleplerine yanıt olarak oluşan sahte benlik fikriyle rezonansa girer.


normopat, başkalarıyla ilişkilerinde sıklıkla aşırı rasyonellik sergiler. mesela gerçekleri ve gerçekçi olmayı sever. bu, kendisinin (normopatın) bilinçsizce nesne dünyasında bir nesne olmaya çalıştığı kişisel bir evrimin parçasıdır. normopat aleminde, insan gerçekliği; duygudan olduğu kadar kendine özgü olandan da aklanır.

bollas; 1970'ler-80'lerde kaliforniya ve güneybatı'da kendi klinik uygulamasında, sinir krizi geçiren bir dizi hastayla normopatiyi keşfetti. örneğin, beceriksiz bir maçtan sonra lisede intihara teşebbüs eden bir tom vardı. normopat kavramının bir başka özelliği de yatay düşünme, göreceli değer ve anlam ölçeklerine öncelik verme ve yaratma yetersizliğidir. fikirlerinde; homojenlik, tüm fikirleri ve eylemleri eşit derecede geçerli kılan yanlış bir eşdeğerlik bulunur. futbol ve intihar aynı fenomenolojik düzlemde yer alır. tom'la olan bu klinik an, bollas'ın sonraki on yıllar boyunca tekrar tekrar gözlemleyeceği bir eğilimi özetledi: duygulanımla uyumlu olmayan eylemler.

tom ve ailesi, etrafı binalarla çevrili olan kapalı bir ortamda yaşıyordu. bollas, bu tür insan habitatındaki popülaritenin artmasını "normopatik toplum"un metaforik bir ifadesi olarak görür. bileşik yaşamın coğrafi ayrımı, kendini çeşitlilikten ve diğerlerinden farklı olanlardan ayırma ve güçlendirme psikolojik eğilimini yansıtmaktadır, der. ona göre kapalı topluluklar, kapalı gerçekleri ifade eder. bu barınma biçimi sosyal tabakalaşmayı ve sınıf farklılıklarını şiddetlendirir. yüksek şiddet ve suç alanlarında; bileşik yaşamdaki artış, yöneticilerin güvenli şehir planlama stratejilerini uygulamadaki başarısızlığını da göstermektedir. bm habitat şefi joan clos da "bu, demokratik ve açık bir şehir vizyonuna aykırı" der. korku duygusu, birbirimize güveneme duygusu yaratabilir" şeklinde ekler. bollas da, insanlar yemeğe, tiyatroya ya da sinemaya gitmek için yerleşkeden ayrıldıklarında, “bileşik kültürden türetilmiş bilinçsiz bir zarfın içinde kalırlar” der. bu davranışı ve bu kentsel tasarım stratejilerini, ayrıcalıklı bir orta sınıfın duygusal yabancılaşmasını ifade etmek olarak tanımlar. bu tür duygusal ve entelektüel olarak yetersiz beslenen benlikler, "radikal bir iç kayıp yaşamış bir toplumda" ortaya çıkar düşüncesini savunur. ne bulabileceğimiz ve hissedebileceğimizden ziyade korkmaktan korktuğumuz sonucuna varır.


normopatın içinde, saklanan keder depoları ve onun yas tutma yeteneğinin ötesinde insan şiddetinin paylaşılan deneyimleri vardır. bollas'ın kitabının başlığı da, freud'un melankolik olanın bilinmeyen bir kayıp duygusuyla nitelendirildiğini yazdığı "yas ve melankoli" denemesine gönderme yapıyor. normopat; kayıpların katlandığını tam olarak bilemediği için, bollas'ın “garip bir şekilde deforme olmuş” dediği şeyi geliştiriyor. yas tutma kapasitesi. "onun yası, karmaşık ve çözülmemiş olarak kalıyor. bu nedenle, sürekli bir melankoliye, tarihe ve başkalarının anlayışına doğru şaşırtıcı bir ahlaki yönelime açılıyor."

kaynaklar: en.wikipedia, psychologytoday websiteleri ve bollas, christopher. (2018). meaning and melancholia: life in the age of bewilderment. new york and london: routledge kitabı.