Sarhoşken Kusulan Yerler Konusunda Çıtayı Arşa Çıkaran Bir Hikaye

Sarhoş olup da kusmaktan daha kötü hissettiren bir şey varsa o da kusulan yerin çok da uygun bir yer olmaması.
Sarhoşken Kusulan Yerler Konusunda Çıtayı Arşa Çıkaran Bir Hikaye
iStock


yıl 2012, üniversiteyi yeni kazanmışım

az buçuk ingilizcem var. okuduğum lisedeki ingilizce öğretmeniyle kıyaslandığında bir lord byron bir john keatsim. telefonum çaldı bir gün, arayan mezun olduğum lisenin müdür yardımcısı. enseye tokat göte parmak bir ilişkimiz var kendisiyle. nabıyosun lan yavşak dedi. iyi hocam uğraşıyoruz dersler falan. yurtdışına götürücem seni dedi. tamam dedim. okulumuz comenius projesi ile polonya da lodz diye bir şehre gidecekmiş 10 kişilik bir grup. çevirmen lazımmış. olur dedim hiç yurtdışı görmemişim gideyim.

neyse gittik polonya'ya

sovyet döneminden kalma bir apartmanda yaşayan oradaki okul müdürünün evinde kalıcaz ama böyle titiz bir adam olamaz. sinek sıçsa eve eve baştan sonra yakacak derecede titiz bir adam. her şey iyi güzel gidiyor iki üç bira çakıyoruz akşamları muhabbet güzel, hava serin. o zaman türk lirası türk lirası. lehlerin zlotysine kıyaslanınca değerli yani paramız. içiyoruz, yiyoruz bütün gün.

neyse akşam dediler sizi bir köye götürücez. gittik köye. tek kelime ile mükemmel. müdürün dedesinin yazlık eviymiş. mangal yapmışlar. oturduk bira mangal devam. dede bir şeyler anlattı, kendisi içki yapıyormuş ondan getircekmiş. gitti beş litrelik galonu aldı geldi. ulan üç birada kafa oluyorum ben ne galonu? için için dediler. çoluk çocuk herkes içiyoruz. ben de 120 kiloluk bir adamım. içtim bir yudum breh dedim meyve suyu bu doldur dayı yansın ortalık. vira içiyoruz biz 5 kişi içtik galonu. her şey yolunda. ayağa kalktım, kalkmaz olaydım. sonrasını şöyle hatırlıyorum:

bir arabanın arkasındayım bizim müdür yardımcısı göbeğime yatmış ağzından salyaları akıyor.

sonra merdiven çıkarılıyoruz konu komşu yardımıyla

sabah 5 gibi kendiliğimden uyanıyorum. grubun tek ingilizce bilen adamı olan bana(çat pat) hazırlanmış bembeyaz örtülü yatak kıpkırmızı olmuş kusmuğumdan. ulan diyorum ki gece ben kalkıp kusmuştum tuvalete yatağa da kusmuşum bu titiz pezevenk beni bıçaklar.
tuvalete gidiyorum. kafam memento gibi yavaş yavaş açılıyor. kapıyı açıyorum. her yer kıpkırmızı kusmuk. her yer. şu rastgele fırça vururlar ya tuvale hah tam olarak öyle. farklı yemekler farklı şekiller. ananıııııııı. ulan bunların hepsini ben yaptım. tuvalet diye çamaşır makinesinin içine kafamı sokup kusmuşum içinde kusmuk var. sonra farkına varıp klozetin yanında duran kirli sepetinin içindeki kıyafetlerin üzerine kusmuşum.

hemen temizlemem lazım ama hala sarhoşum ayakta duramıyorum. küveti sıcak su ile doldurup kirli sepetindeki kusmuklu çamaşırları küvete atıyorum. yerleri sileyim diye düşünürken kusmuklardan kayıp kusmuğun üzerine düşüyorum. orada da biraz uyuyorum. kalkıyorum küvet taşmış kusmuk ile birlikte su kapıya vardı varacak. üstüm suyla karışık kusmuk. suyu engelliyorum ama kusmuk sıcak suya karışında daha bir iğrenç koku almış tüm buhar kusmuk kokusunu yayıyor. korkuyorum kıyafetleri ıslak olarak alıp kirli sepetine atıyorum. yerleri de aynı kıyafetlerle siliyorum. hooop yatağa geçiyorum çünkü kokuda durdukça her dakika bir kez daha kusuyorum. sabah erkenden evden çıkıyoruz. bakıyorum bizim müdür yardımcısı da yatağa kusmuş. nasıl bir meretse adım attırmıyor olduğumuz yere sıçıp işiyoz. akşam eve dönüyorum, ev tertemiz... müdürün davranışlarında bir farklılık yok. ben de çaktırmıyorum ama yatak bile temizlenmiş. 

havalimanına bizi bırakıyorlar bırakırken bana:" you are pezevenk because you shit my home, but this is polska hospitality"(sen bir pezevenksin çünkü evimi mahvettin ama bu yine de polonya misafirperverliği) gibi bir şey diyor yarım ingilizce ve öğrettiğim tek kelime türkçe ile...

o günden sonra sadece chopin dinlemeye başlıyorum....

Damatla Dedikodu Yaparken Yanlışlıkla Düğün Kasedine Alınan Adamın Dram Dolu Hikayesi