Severance Dizisinin İkinci Sezonu, Neden Birinci Sezonun Gerisinde Kaldı?

severance'ın ilk sezonuna aşırı coşmuş biri olarak ikinci sezona dair heyecanımı şelaleli bölümde yitirmiştim. ondan sonraki bölümleri elim gitmeye gitmeye, sırf sezonu tamamlamak için izledim.
ikinci sezonun ilkine kıyasla bu kadar güdük kalmasının üç sebebi var.
birincisi odak sorunu. ikincisi hikayeyi fazla ilerletmek istememiş olmamaları. üçüncüsü de dizinin kendi evrenine aşık olması sendromu.
--- spoiler ---
ilk sezonun mükemmel ötesi finalinin ardından ikinci sezonun nasıl başlayacağı merak konusuydu. çünkü sezon öyle bir yerde bitmişti ki buradan hikayeyinin gidebileceği çok fazla kapı açılmıştı. derken yeni sezonun ilk iki bölümü geldi. ve bu iki bölüm, sadece ama sadece sezonun başlangıç noktasıyla ilk sezonun bitiş noktası arasındaki çok kısa bir zaman dilimini anlatmak ve evreni resetleyip mdr'yi standart düzenine geri çevirmek için harcandı. yani ilk sezondaki onca olaydan sonra dönüp dolaşıp yine bizim dörtlünün ofiste çalıştığı standart düzene geri döndük. cobel'in gidip milchick'in kat müdürü olması dışında neredeyse fark yoktu.
ikinci sezonun hikaye gelişimi bu yüzden üçüncü bölümde anca başlayabildi. oysa iki bölümde anlatılan bu kısacık şey, beş on dakikada da özetlenebilirdi. böylece 10 bölümün ikisi gitmiş oldu.
dördüncü bölüm, helly r'nin aslında dışsal helly olduğunu bize söylemek için harcandı. bu bölümde elbette karakter gelişimi ve lumon'un şirket kültürünü bir dine ya da mite çevirişini anlatmak gibi başka gayretler de vardı ama bunun için koca hikayeyi bir bölümlüğüne durdurmanın anlamı yoktu. karakter gelişimi hikayeyle birlikte gidebilir, illa birinin ilerlemesi için diğerinin durması gerekmiyor.
yedinci bölüm sadece gemma odaklıydı ve flashback'lerden oluşuyordu. bu bölümde gemma'nın bu noktaya nasıl geldiğini öğrenmiş olduk ama bunu yaparken hikayeyi bir kere daha durdurdular.
sekizinci bölümü anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum. dizilerin tv kanallarında gösterildiği ve sezonların yirmi küsur bölümden oluştuğu yıllarda bu tür ana hikayeden kopuk, tek karaktere odaklanan yalıtılmış bölümler görürdük ama bu kadar kısa bir sezonda, hele hele finale iki bölüm kalmışken bunu yapma lüksü nereden geliyor, anlamak imkansız. bu bölüm açık ara severance'ın en zayıf ve en filler bölümüydü.
özetle bu sezonda 1, 2, 4, 7, 8, toplam beş bölümde hikaye doğru düzgün ilerlemedi, bazılarında tamamen durdu. topu topu 10 bölümlük bir sezonun beş bölümünde bunu yapmış olmaları gerçekten inanılmaz. şu sezonun yarısını makaslasanız elinizde aşağı yukarı aynı hikaye kalıyor. çünkü sezonu bitirmek istedikleri nokta, başladıkları noktadan o kadar da uzak bir yerde değil -ki buradan bu diziyi suyu iyice çıkana kadar uzatacaklarını anlayabiliriz. haliyle ortada kısacık bir hikaye ve doldurulması gereken 500 dakika var. o da anca bu şekilde, darmadağın bir odakla ve bol filler'la dolardı.
dizinin bir başka sorunu, yaratıcı ekipte içten içe bir narsizm sezilmesi. ilk sezonda kendi halinde mütevazi bir diziyken şimdilerde bir fenomene dönüşmesi, yönetmeninden senaristine herkesi biraz zehirlemiş. bu sezonda bölümler ilerledikçe dizinin artık biraz da sosyal medyaya meme malzemesi üretmeye kastığını düşünmeye başladım. ilk sezonda milchick'in dansı tuttu ve sosyal medyada çok paylaşıldı diye finalde uzun uzun koreografik dans sahnelerine yer vermek, yine milchick'i anlamsız yere odadan dışarı çıkarken koşturmak (ki bu gerçekten meme oldu), dizinin karlı ve soğuk evreni sevildi diye mavi filtrenin altını iyice açmak hatta sadece karlı açık havalarda geçen bölümler çekmek, cobel'i hırlayarak yavaş yavaş konuşan, sadece poz kesen kasıntı bir karaktere dönüştürmek, tüm bunlar dizinin artık anlamdan çok görsel estetiğe önem verdiğini ve sosyal medyada kapladığı alanı çoğaltmayı artık birincil amaçlarından biri haline getirdiğini düşündürüyor.
--- spoiler ---
sonuç olarak, neredeyse tüm dünya ikinci sezonun ilk sezonun altında kaldığında hemfikir. ilk sezon baştan sona planlanmış büsbütün bir hikayeyken ikinci sezon "hikayeyi bir gıdım ilerletsek yeter, ne de olsa altı sezon daha çekicez" gibi bir mantıkla tasarlanmış. bu kafa yapısıyla devam ederlerse üçte iyice düşer, dörtten sonra da kimse izlemez gibime geliyor. bekleyip göreceğiz. gerçi dizi bu sezonda tüm bu hinlikleriyle beni kendinden öyle soğuttu ki üçüncü sezonu izler miyim, ondan bile emin değilim.
yaz aşkı gibi çabuk parlayıp çabuk sönmüş bir dizi.