'Şiir Olmasaydı Şiiri İcat Edecek Adam' İlhan Berk'ten Harika Şiirler
Ayrılığın Yüreği
sessiz sedasız yaşayan bir ayrık otuydu orta anadolu’da
kıtlıktan önce.
en küçük bir şeyden coşardı
mesela bir kuş uçmasın kızılırmak ‘a doğru
köklerine su yürümüş gibi sevinirdi.
bir bulut geçsin üstünden
ayrılıktan çıkardı.
dünyayı, derdi, dünyayı
hiçbir şeylere değişmem.
şimdi yaşamak istemiyor.
Üç Kez Seni Seviyorum Diye Uyandım
üç kez seni seviyorum diye uyandım
tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum.
sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün.
sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
taflanım! diyordu bir ses duyuyordum.
cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün.
kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
karanfil sakız kokan soluğun üstümde duydum.
eskitiyorum, eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun.
Aşk
"sen varken kötü diye bir şey bilmiyorduk
mutsuzluklar, bu karalar yaşamada yoktu
sensiz karanlığın çizgisine koymuşlar umudu
sensiz esenliğimizin üstünü çizmişler
nicedir bir pencereden deniz güzel değil
nicedir ışımayan insanlığımız sensizliğimizden.
sen gel bizi yeni vakitlere çıkar."
Ne Sevdalar Gördüm Ne Ayrılıklar
ne zaman seni dü$ünsem
bir ceylan su içmeye iner
çayirlari büyürken görürüm
her ak$am seninle
ye$il bir zeytin tanesi
bir parça mavi deniz
alir beni
seni dü$ündükçe
gül dikiyorum elimin degdigi yere
atlara su veriyorum
daha bir seviyorum daglari
Acının Adı
yavaş sessiz senin buyruğunda toplanır altın yavaş sessiz
yavaş sessiz senin buyruğunda dağılır buğday yavaş sessiz
yavaş sessiz senin buyruğunda bölünür halkın ekmeği
seninle hızla kararır bozulur ipek seninle hızla
hızla düğümlenir bulanır su seninle
körlenir seninle hızla emeğin tarihi
ve seninle yavaş yavaş çıkar bakıra kuvarsa tunca yavaş yavaş
acının uzun uzun yazılan adı.
Teşekkür
evet hep açık gidip gelen ağzın içindi,
gökyüzünün o huysuz maviliği içindi,
elma kokan bir türkçeyle konuştuğun içindi
ölümün sefil, kötü belleği içindi
her gün pazar kurulan o sokaklar içindi
saçında uykusu kaçmış çiçekler ıslattığın içindi
çocuklar okuldan dönüyormuş gibi sesin içindi
işte bütün ama bütün bunlar için sana teşekkür derim
Yavaş Yavaş Geçtim Kalabalıkların Arasından
yavaş yavaş geçtim kalabalıkların arasından
bir deniz çarpması gibi çoğalta çoğalta geçen
geçtiği yeri
yavaş yavaş çıktım içimden.dokundum
yavaş yavaş acıya,kuvarsa,şiire
yavaş yavaş tarttım suyu,anladım nedir ağırlık
kokular
coğrafya.
eğildim sonra gövdeyi tanıdım ve düzenini
gördüm sessizliğin dümdüzlüğünü
gördüm yinelemedi gördüğüm hiçbir şey
böyle yavaş yavaş geçtim insandan insana
insanlaştırdım yavaş yavaş dışımı
böyle karıştım kalabalıklara
kalabalıklaştım böylece..
Güneşi Yakanların Selamı
bir zevk duyulmaz oldu, buranın rüzgârlarından
hayat soldu bir günün enginlerinde yine.
selâm! sonsuzların yorgun gönüllerine
selâm: güneşi içeren çocukların diyarından!...
bir ateş yakalım ki geçmesin hatta bir an
ve sussun kurtlar, kuşlar bir gök gürültüsüyle;
bir ateş yakalım ki, tutuşsun gökler bile
ve güneş içilsin o gün, kızıl çanaklardan!...
varsın eskisin sesim kaybetsin ahengini
geceler kıskanmasın aydınlığa süsünü.
donatsın sonsuzluklar gibi gurubun rengini
söylesin ve uzaklar baharın türküsünü...
neler, neler beklenmez nihayetsiz bir yerden
güneşi içelim mor şafaklar gecesinden.
selâm! sonsuzluklara, hasretli gönüllerden,
selâm, güneşi, göğü yakanlar bahçesinde!...
güneşi yakanların selamı
Akşama Doğru
ey güzel harf güzel kağıt güzel kalem.
sana nehirlerden rüzgarlardan söz ediyorum
benim için nehirleri eğit,su yolları aç.
ben ki daha ağzı lekeli bir çocukken
yürürken gördüm bir gün nehirleri
nehirlerin rüzgarların sözü yaşar
ben ağzının yaprağıyım,bir yere yaz bunu.
ey güzel el yazısı güzel mürekkep güzel uç.
beni küçük su birikintileri büyüttü.
beni anlamak için su birikintilerine sor
su unutmaz:daireler çizerek dikkatle çalışır.
benim için yapraklar topla,yatağını lekele.
ben bu akşam doğruyum,karıştır saçlarımı.