Son Dönemde Ülke Gündemine Sıklıkla Gelen Deizm Tam Olarak Nedir?
deizm; çoğu insanın inandığı gibi ateizm'e giden yolda bir durak olmayan, etrafında olan şeyleri, herkesin tanrı'dan geldiğine inandığı ve çoğu kimsenin de sorgulamadan koru körüne uyduğu kitapları mantık çerçevesine oturtmaya çalışan, bunun neredeyse imkansız olduğunu görünce belki de uzun zamandır düşündüğü "evren nasıl yaratıldı?" sorusunun mantıklı tel cevabının tanrı'nın varlığı olduğunu kabul eden, fakat dünyayı ve insanları yaratmış tanrı'nın bu kitapları yazacak, gönderecek bir olgu olmadığına inanan insanların dinidir. ülkemizde fazla bilinmediği için birçok asılsız yorumla karşı karşıya kalan dinlerden biridir...
bir de alıntı yapmak gerekirse; deizm (neden tanrıcılık): tanrı'yı sadece bir ilk neden olarak ileri süren, ona başka hiçbir nitelik ve güç tanımayan akılcı din öğretisidir. kurucusu j. toland (16 yy.) vahiy ölçüşünün yerine akıl ölçüsünü koyar. "bilime uygun bir doğal dini önerir." (rousseau ve voltaire de deizmi savunanlardandır.)
ilahi ve/veya sosyo-kültürel etkenler nedeniyle birer paket haline getirilmiş inanç sistemleriyle sıkıntı yaşayan bireylerin temellendirdiği bir akımdır deizm.
düşünüp taşındıktan sonra, kendi içerisinde tutarlı ve anomali içermeyen bir mantıkla deizm'e gönül verenlerin öncelikli gayesinin tedbiri elden bırakmamak adına "bari tanrı figürü kenarda dursun da, ne olur ne olmaz" diyerek içten pazarlığın dibine vurmak olduğunu öne sürmek peşin hüküm vermek anlamına gelebilir.
bir deist, restorana gittiğinde yalnızca bir domates çorbası isteyen müşteridir. ancak garson önüne iskender, çiğ köfte, kola ve künefe getirip bıraktığında ve çatılmış kaşlarıyla mutlak geçerli tek siparişin bu olduğunu söylediğinde aç kalan deist o restorana bir daha adımını atmak istemeyecektir. o yalnızca bir tanrı kavramı sipariş etmiştir. oysa önüne kendi kavramlarıyla çelişen bir tanrı figürü konmuş, yanında da söz konusu tanrı kavramından bağımsız düşünülmeyen yan kavramlar eklenmiş ve bunları bir bütün halinde kabul etmesi beklenmiştir. örneğin künefeye dokunmasa dahi künefeden sorumlu tutulacak ve hesap anı geldiğinde künefenin ücretini ödemesi gerekecektir.
yine burada yamuk yumuk bir çizgi çekecek olursak, samimi bir deist'in arayışına ilham veren dürtünün yine samimi bir meraktan ve iyi niyetli bir tatminsizlikten geldiğini vurgulamak gerekir .burada olmayan arabamın anahtarlarıyla sehpaya tık tık diye vurduğumu hayal edin, vurgu yapıyorum çünkü. deizm, içlerine sinen bir tanrı kimliği bulamayan veya oluşturduğu kimliğin karşılığını güncel inanç sistemleri içerisinde bulamayan insanların adımladığı bir yoldur. deist, muhtemel gördüğü tanrıyı olağan dinlerin yaptığı tasvirlerle bağdaştıramadığı için adı konmuş inanç sistemleriyle çatışır. bazı durumlarda ise, tanrının ne olduğunu bilemediğini ancak ne olmadığını öngörebildiğini öne sürerek, halihazırda kabul edilen dinlerin tanrı kavramlarına sırt çevirebilir. deus otiosus düşüncesini kabul eden bir deist'in "izleyen ve yargılayan tanrı" figürü üzerine kurulu semavi dinlerle sorun yaşaması kaçınılmazlığın zirvesindeki tepe noktasıdır mesela.
farklı varsayımlar üzerinde nöron patlatan deistlerin de öncelikli ve kaçınılmaz olarak yaptıkları şey, tanrı ve din kavramlarını birbirinden ayırmaktır. bugün semavi bir dine iman ettiğinizde, elinize içinde melekler, peygamberler, cennetler, zebaniler, kutsal kural kitapları bulunan bir paket tutuşturulur. henüz tanrının ne olduğunu, ne yapmak istediğini ve kendisinin bu planlardaki rolünü kestirmeye çalışan bir deist'in paketi bırakıp en yakın taksiye atlaması şaşılacak şey değildir. öte yandan arayışında samimi ve sistemli düşünen bir deistin, mevcut ilahi sistemler hakkında bilgi sahibi olması beklenir. "abijim adam yüzyıllar önce yazmış yeaa" cümlesi, deist'in kendi içerisinde sistemli bir arayışa çıkmadığını, diğerleri çıkarken 15 dakika daha fazla uyumak adına tur otobüsünü kaçırdığını gösterir. bir deist tıpkı bir teist'in yapacağı gibi tanrının varlığını kabul eder ve gerçekliğine inanır. ancak tanrının özlüğü, niyeti, motivasyonu, insan yaşamına müdahalesi konusunda pek çok teist'in ellerine birer taş almalarına yol açabilecek fikirler sunabilir. tanrıya inandığı halde insan için ölümden sonra yaşamın olmadığına inanan bir deist, ezberi bozarken fena halde tepki çekebilir.
son olarak, deizm'in bir yanında agnostisizm diğer yanında ise ateizm uçurumu olan dar bir köprü olarak hayal edilmesi ve üzerinden geçmeye kalkan herkesin illa ki bir tarafa -genellikle ateizm tarafına- düşeceğinin varsayılması, inanç konusunda bilinçaltımıza kazınan "fazla kurcalama dinden çıkarsın" hükmünün bir dışa vurumudur aslında. deizm'e gönül veren bir bireyin hareketleri dini kurallar prensibinde kısıtlanmayabilir, dua-ibadet vs. faaliyetlerinden uzaklaşarak kişiselleştirilmiş bir doğru-yanlış ahlakı yaratması ateizme doğrudan bağlanan bir yol yapmaz. tanrıdan hiçbir şey beklemeyen bir deist'in dahi sırf -işe yaramıyor- diye "tanrı işime yaramıyor. boşuna inanmayayım da yük olmasın" demesi mantıksal açıdan en çig, ergence ve tutarsız olacaktır. böyle bir düşünce, kişinin ateizme geçmek üzere doz azaltırken yoksunluk çekmemek adına deizm'i kullanan, kişisel arayışında şaşkınlık yaşayan biri olduğunu gösterir. düşünsel sürecin sonucunda elbette ki ateizme veya teizme varabilirsiniz ancak kavramları birbirine basamak olarak görmek büyük resme yarım bir bakış atmaktır. deizm'in derdi tanrının varlığı değil tanrının kim olduğudur.