Son Yılların Başarılı Aktrislerinden Emma Stone'u İzlemeye Doyamayacağınız Filmler
15) movie 43
sadece basketbol bölümü hatırına bile izlenir bir film. bakmayın siz, "çok kötü film ama emma stone taş gibiydi" diyenlere. farklı bir şeyler görmek adına mutlaka izlenmesi gerekiyor.
14) the rocker (2008)
rainn wilson'ın abartılı oyunculuğunu kaldırabilirseniz eğlenebilirsiniz. açıkçası beni zorladı biraz. ama 80'lerin hair rock'ı ile bu günün modern (doğru ifade bu mu emin olamadım) rock'ı arasındaki tarz farkını anlatışı görülmeye değer.
13) ghosts of girlfriends past (2009)
film sayesinde şunu gördük [ki şahsen hiçbir şüphem de yoktu aslında] emma stone'a seksenlerin o akıl almaz kıyafetlerini de giydirsen, üstüne kocaman bir saç ve o korkunç diş tellerini de taksan, kız yine çok tatlı, yine bi başka. en çok onun olduğu sahnelerde eğlendim zaten [ve tabii michael douglas'ın olduğu anlar].
12) crazy stupid love (2011)
gayet keyifli bir holivut komedisi. emma stone'un da taş gibi olmasını bir kenara bırakalım, gerçekten iyi bir oyuncu olduğunu tekrar gösterdiği yapımlardan olmuş. her filmde bunu yapıyor bu kız galiba.
11) superbad (2007)
başrollerdeki üç genç olmasa sıradan ve klişe bir gençlik filmi olacakken, seth rogen ve bill hader kusursuz polis tiplemeleriyle filme çok ayrı bir hava katmıştır. tabi o zamanlar pek bilinmeyen emma stone ise filmde güzelliğiyle göz doldurmuştur. moraliniz kötüyken izlenecek en güzel ve iyi filmlerden olduğunu düşünüyorum. ayrıca polisimiz seth rogen'ın da senaryoda katkısı olduğunu söyleyelim.
10) magic in the moonlight (2014)
filmde en çok sevdiğim şey mekanlar (evet güney fransa’ya gidilecek o belli oldu, çok tatlı, çok romantik bir yer), kostümler (oyuncuların tümünün özellikle de emma stone’un elbiseleri saç aksesuarları bir harikaydı) ve dekordu. woody allen bu filmde de en iyi yaptığı şeyi yapmış ve filmine zemin oluşturan şehri çok güzel göstermiş. görsel olarak muazzam bir filmdi. ancak onun dışında hikayesi benim için çok vurucu değildi. ben oyuncularla çok fazla empati kuramadım. colin firth ile emma stone’un oynadığı karakterlerin birbirlerine olan aşkı beni çok etkilemedi. yine de izlerken güzel vakit geçirdim. woody allen yine film çeksin yine gidip izlerim o ayrı.
9) easy a (2010)
emma stone'un bu güzellikle lisede zaten ilgi çeken biri olmamasının inanılmazlığı dışında bir sıkıntısı olmayan şahane film. çok eğlenceli ve çok komik. daha fazla ilgi çekmesini beklerdim doğrusu. anne ve baba karakterleri efsane olmaya aday. ağızlarından çıkan her laf sizi gülmekten yerlere yatırmak için yazılmış ve çoğu da bu konuda epey başarılı. rahiple yapılan cehennem konuşması ve lisa kudrow'a da özellikle dikkat etmekte fayda var. gerçi, tarihe geçsin diye söylüyorum, lisa kudrow'un gül yüzünü gösterdiği her şeye dikkat etmekte fayda var zaten.
8) ganster squad (2013)
bu kadar beklediğime değen film. bir kere los angeles'ı seviyorsanız bu filmden daha çok hoşlanacaksınız. oyuncular özenle seçilmiş sean penn ise, belki de yaşlılıktan, doldurma bi rol yapmış gibi geldi bana da, ama filmi sevmeme engel olamadı. senaryo gerçek hikayeden uyarlanmış, bu da tahmin yürütmeyi imkansız kılmasa da sahnelerin etkileyiciliği ile film kendini izlenilir kılıyor. filmin sonunda ise oyuncular ve kadroyu l. a. postcard dizaynında keyifli bir müzikle vermişler, bu da hoş bir detaydı. tabii filmi izlemek için başka nedenler de var; (bkz: emma stone)
7) zombieland (2009)
haftanın en iyi zombi öldürüşü temalı esprisi ile beni benden alan eğlenceli komik süperötesi geyik film.ayrıca emma stone'un taşlığına hayran olup oynadığı tüm filmleri izleme isteği uyandırmıştır.
6) the help (2011)
cast'a bakmadan izlemeye başladığım ve önce emma stone sonra jessica chastain ve bryce dallas howard'ı görmemle bünyemde bal kaymak etkisi yaratan, 2 buçuk saatimi keyifle geçiren film. emma stone'un brave'deki merida'yı andıran hallerini çok beğendim, jessica chastain'i ise en son zero dark thirty'de izlediğimden oradaki otoriter çakal hatundan buradaki şapşal sarışına geçişine şapka çıkarttım.
dönem ambiyansı kusursuzdu, kostümler, mekanlar inanılmaz doğru seçilmiş ve hatta yaratılmıştı. ırkçılık karşıtı güzel bir empati filmi olmuş, izlenmeli diye düşünüyorum.
5) paper man (2009)
uzun zamandır izlediğim en iyi bağımsız film. itiraf edeyim sadece emma stone için izlemeye başlamış, ryan reynolds faktörü yüzünden ön yargılı yaklaşmıştım. ne kadar yanılmışım halbuki, şu pazar gecemi darmaduman etti. şahane, şa-ha-ne.
4) the amazing spider-man 1&2
emma stone'un olduğu her film kafadan "ohhş"luk kategorisinde olduğu için 1-0 önde başlayan, andrew garfield'ın iyi bir performans sergilediği ve örümcek adam serilerine daha karanlık bir yorum getiren uyarlama.
izledim ve beğendim.
3) irrational man
modadan giyimden hiç anlamam ama filmde sanırım sadece emma stone'un kıyafetlerine ve kendisine odaklandım. onun dışında film tam bir ne iyi ne kötü woody allen komedilerinden. ama en azından felsefe profesörünün kendi sıkıntılı varoluşuna kötülükle (en kötüsü bir cinayetle) şifa bulmaya çalışma fikri için bile izlenebilir.
bir de woody allen'ın hızlı okuma kursuna gittiğine gerçekten inanmamız gerekiyor artık.
2) birdman or (the unexpected virtue of ignorance)
keyifle izlediğim kurgusu güzel, oyunculukları harika bir filmdir. ödül almayı hakketti mi tartışmasına girmek istemiyorum ancak izlerken ciddi anlamda keyif aldım benim için de önemli olan tam olarak bu. ayrıca emma stone'a karşı bir kez daha aşık olduğumu itiraf etmeliyim. tüm oyunculuklar gibi onunki de harikuladeydi.
1) la la land (2016)
hem şiir hem de tablo gibi enfes bi film; müzikallerden nefret eden bünyeye bile ilaç gibi gelen dansları, müzikleri, kostümleri, diyalogları, ryan gosling'i, emma stone'un büyüleyici güzelliğiyle... film adeta zamansız. akıllı telefonlar filan arada görünmese dönem filmi olduğuna yemin edebilirim. uzun zamandır bir filmden bu kadar keyif almamıştım valla sağolsunlar.