Spider-Man: No Way Home, Göçmen Krizini Sembolize Ediyor Olabilir mi?
spider-man no way home... göçmenlerin evlerine gönderilmesi tartışmalarına dair birçok metafor içeren, hatta bu ahlaki ikilemi hikayenin merkezine alan mcu filmi.
Uyarı: Spoiler içerir.
günümüzde birçok ülke göçmen kriziyle baş etmekte zorlanıyor. sınırları tamamen kapatmak ya da ülkeye halihazırda göç etmiş kişileri geri göndermek gibi radikal çözümler, git gide daha çok taraftar bulmaya başlıyor. yalnızca bu konuyu gündeme getiren partiler/kişiler bile belli bir politik gücü hızlıca elde edebiliyor. diğer yandan; herkesin iyi bir yaşamı hak ettiğine inanan, güçlü ülkelerin diğerlerine karşı sorumlulukları olduğunu düşünen kesimler de, göçmen sebepli krizlerin mesulu olarak görülüyor. marvel stüdyosu, hikayesinin özünü bu ahlaki krize ve göçmen sorununa dayandırmış.
filmde "diğer" evrenlerden gelen kötü karakterler görüyoruz
kendi istekleriyle gelmedikleri bu "yeni" evrende, bazıları ikinci bir şans bulmayı umut ediyor ve geri gönderilmek istemiyor. fakat düzenin korunmasından sorumlu olan doctor strange ise çözümün onları toparlayıp hapse tıktıktan sonra geldikleri yere göndermek olduğunu düşünüyor. film aslında bu noktada bize politik görüşü hakkındaki ilk mesajı veriyor: düzenin korunmasını istiyorsan başka yerlerden gelenlere izin vermemeli, bunu yapanları da çabucak geri göndermelisin. peter parker başta bu görüşe ikna olmuş olsa da, işler artık villain olmayan norman osborn'a rastlamasıyla değişiyor. norman, diğer kötülerden farklı olarak çaresizliğini saklamıyor. perişan halde, kimseye zarar vermeden kendi sorununu anlamaya ve çözmeye çalışıyor. onun bu hali may yengeyi ikinci bir şansı hak ettiğine ikna edebiliyor.
bu noktada may ile peter'ın diyaloğu çok kritik çünkü may, göçmenlere kucak açılması gerektiğini düşünen insanların argümanlarını tek tek söylerken; peter ise göçmen karşıtlarının görüşlerini dile getiriyor. cümle cümle aklımda olmamakla birlikte; "eğer giderlerse ölecekler", "onlar bizim problemimiz değil" ve "buraya ait değiller, yapılacak en iyi yardım onları evlerine göndermek" cümleleri net bir şekilde aklımda. bu cümleler bugünün konjonktüründe de sıkça söylenen, tam anlamıyla kalıp cümleler. may yengenin peter'ı ikna etmesiyle birlikte, kötü adamları "düzeltme" çalışmaları başlıyor.
filmin buradaki bakış açısı da ilginç zira daha önceki filmlerde gördüğümüz gibi may yenge biraz aklı havada bir tip. gelenleri düzeltmeye çalışmak, onun ve üç liseli çocuğun tamam diyeceği bir fikir gibi sunulmuş. yalnızca dr. strange değil, izleyici de "hadi bas ve gönder şunları" hissine kapılıyor izlerken. çünkü diğer süper kahraman filmlerinin aksine bu film, tek tuşa basarak düşmanını yenebilecek şekilde kapıyı aralık bırakıyor. kahramanın sadece ahlaki ikilemi aşması gerekiyor. tanıdık geldi mi?
kötüleri "düzeltme" süreci, bazılarının hayatına gerçekten olumlu şekilde dokunmuş ve onları değiştirmiş olsa da; zannedildiği kadar kolay ilerlemiyor ve dönüp dolaşıp bu fikri ilk ortaya atan kişiyi, yani may yengeyi buluyor. ölmeden önce söylediği "büyük güç, büyük sorumluluk gerektirir" sözü, seri için büyük öneme sahip olsa da, göçmenlik metaforu bağlamında ele alındığında güçlü ülkelerin sorumlulukları olduğu fikrini bize tekrar hatırlatıyor.
ancak film, göçmenlik konusundaki görüşünü bence final savaşının yaşandığı sahnede tam anlamıyla ortaya koyuyor
dr. strange'in, özgürlük heykelinin tepesinde, tüm gücüyle korumaya çalıştığı, diğer evrenlerle olan "duvarların" yavaş yavaş yıkılmasıyla "ötekiler" bir bir gelmeye başlıyor. buradan gelen kişiler oldukça kasvetli gösterilmiş. mantıken peter'ı bilen "iyi" kişilerin de gelmesini bekleyebiliriz ama hayır, gelenler oldukça tekinsizler ve düzenin korunması için o duvarlar sağlam kalmak zorunda.
norman'ın da etkisizleştirilmesinden sonra, filme göre, doğru olan yapılarak hepsi geldikleri yere geri gönderiliyor. onlara ikinci bir şansın verilmesini gerektiğini düşünen may, bu hatasını canıyla öderken, bu fikre kanan peter ise neredeyse benliğini kaybediyor.