Spor Giyim Firmalarının Gençlere Kendi Ürünlerini Satarken Kullandığı Psikolojik Taktikler

Spor markaları, mallarını milyonlarca kişiye satarken elbette çok akıllı bazı taktikler uyguluyor. Bunları bir algı yönetimi uzmanının kaleminden okuyalım.

sevgili dostlar, spor ayakkabı firmaları, gençlerde marka bağımlılığı oluşturmak ve ürünlerini cazip kılmak için çeşitli psikolojik tekniklerden yararlanır. yani gençlerdeki marka bağımlığı kendi kendine oluşmaz, oluşturulur.

1. sosyal kanıt (social proof)

firmalar, popüler sporcuları veya ünlüleri ürünlerini giyerken göstererek, gençlerin bu ürünleri almasının normal ve arzu edilir olduğunu ima eder. örneğin, nike'ın lebron james ile olan sponsorluk anlaşması, gençleri bu markayı tercih etmeye teşvik eder. hayranı olduğumuz insanlarda hissettiğimiz duyguları onların kullandıkları maddi eşyalara geçirebiliriz. psikolojik transfer süreci ilginçtir. örneğin mahallede çok sevdiğin bir abinin sürekli tespih çevirmesi sende tespih satın alma ve ona benzeme dürtüsü oluşturabilir.

2. scarcity (kıtlık)

sınırlı sayıda üretilen ve sadece belirli bir süre için mevcut olan ürünler, kıtlık ilkesini harekete geçirir. bu durum, gençlerde ürünü kaçırma korkusu yaratır ve onları hızla harekete geçmeye teşvik eder. bir şey sınırlı olduğu zaman ve geride kalma duygusu yaşarsak gözümüz kararabilir. aman bana kalmayacak dürtüsü önemli bir dürtüdür. adidas'ın yeezy koleksiyonu bu stratejinin tipik bir örneğidir.

3. reciprocity (karşılıklılık)

firmalar, müşterilere özel indirimler, hediye çekleri veya diğer avantajlar sunarak onlara bir iyilik yapar. bu durumda gençler, markaya karşı bir borçluluk hissi geliştirerek markadan alışveriş yapma olasılıkları artar. "hadi sana bir iyilik yapıyorum, kıymetini bil, değerlendir" meselesidir bu aslında. birisi bize güzellik yaptığı zaman karşılığını vermek isteriz.

4. otorite

ünlü sporcuların veya koçların ürünleri önermesi, gençleri bu ürünleri satın almaya ikna edebilir. bu, otorite figürlerinin tavsiyelerine duyulan doğal bir güven duygusundan kaynaklanır. örneğin hayranı olduğun bir sporcu bak ben başarımı bu plastik ayakkabıya borçluyum gibisinden imalarda bulunursa o ayakkabıyı ayağına geçirmemen zordur.

5. bağlılık ve tutarlılık (commitment and consistency)

eğer gençler bir markanın ürünlerini bir kez satın alırlarsa, bu markaya bağlı kalmaları ve gelecekte de aynı markadan ürün satın almaları daha olasıdır. bu, bireylerin tutarlı davranma eğiliminden kaynaklanır. ödüllendirilen her davranış tekrarlanır. bir markayı alıp ayağına geçirdin hem rahat ettin hem de etrafından "çok yakışmış yavv" yorumları aldın. bu durumda o markaya bağlılık geliştirim "bundan sonra başka ayakkabı giymem arkadaş" demen olasıdır.

6. beğeni (liking)

markalar, gençleri etkileyebilecek trendleri takip eder ve ürünlerini bu trendlere uygun hale getirir. ayrıca, markalar gençlerin beğenebileceği renkler, tasarımlar ve temaları kullanır. bu konuda tüm sosyal medyayı arayıp tarayan uzmanlar bulunur. örneğin bir dizideki karakterin simsiyah giyinmesi gençler arasında tuttu diyelim. hemen o sene siyah ağırlıklı ürünler karşına serilir.

7. duygusal bağ kurma

markalar, hikayeler anlatarak veya toplumsal sorunlara dikkat çekerek gençlerle duygusal bir bağ kurmaya çalışır. bu, gençlerin markayı sadece bir ürün sağlayıcı olarak değil, aynı zamanda değerleri ve inançları paylaşan bir dost olarak görmelerini sağlar. örneğin kendisini kimsenin anlamadığını düşünen bir genç belli bir markanın mesajlarını kendine çok yakın bulursa sırf o mesajı yansıtabilmek için o markayı ayağına geçirebilir. örneğin "toriko ayakkabıları tüm dünya sana karşı olsa da yürümeye devam et" gibisinden bir mesaj bazı gençlere çok çekici gelebilir ve torikoyu ayağına geçirdiği zaman "ulan size ben böyleyim al ayağımda da toriko var" modunda olabilir.

tabii her marka aynı zamanda sembollerin psikolojik gücünü de kullanır.

bu konuda sembollerin psikolojisi isimli bir videom vardı, onu da kanalımda bulabilirsin.