Stalin ve Arkadaşlarının GTA Görevi Gibi Eylemi: 1907 Tiflis Banka Soygunu

devrimcilik dersi verirken bir yandan da gta oynayan bolşeviklerin en sansasyonel eylemlerinden biri bu.
26 haziran 1907 sabahı tiflis’te (bugünkü gürcistan'ın başkenti), rus imparatorluğu’nun devlet bankası’ndan taşıması sırasında olan yüklü miktarda nakit para, bolşeviklerin “bu devrim kendi kendini finanse etmeyecek” diyerek gerçekleştirdiği ağır silahlı ve bombalı bir saldırıyla alındı. mekan: erivan meydanı, günümüzde özgürlük meydanı olarak biliniyor. olay yerinde adeta michael bay filmi çevrilmiş. resmi rakamlara göre 40 ölü, 50 yaralı. çetenin eline geçen meblağ: 241.000 ruble.

organizasyonun arkasında dönemin ağır topları var: lenin, stalin, litvinov, krasin, bogdanov ve efsanevi "ben deliyim" performansıyla akıllara kazınan kamo. operasyon, kamo'nun liderliğinde gürcü devrimciler tarafından yapıldı ama işler biraz sarpa sardı. zira rsdip’in (rusya sosyal demokrat işçi partisi) beşinci kongresi'nde bu tarz “ekspropriyasyonlar” açıkça yasaklanmıştı. lenin ve stalin, “bizlik bi durum yok” diyerek olaydan uzak durmaya çalıştı ama herkes neyin ne olduğunu biliyordu elbette.
soygun sonrası bolşevikler arasında da “bu iş nereye gidiyor” minvalinde kırılmalar yaşandı. lenin’in planı paraları avrupa’da aklamak üzerineydi; farklı ülkelerde, farklı kişiler aracılığıyla, parça parça bozdurulacaktı. ancak bu plan tam bir fiyasko çıktı. hem tonla kişi tutuklandı hem de avrupa’daki sosyalistlerin “biz devrim yapıyoruz, adamlar banka soyuyor” tepkisi iyice ayyuka çıktı.
kamo’ya gelirsek; almanya’da yakalandıktan sonra üç yıl boyunca “ben deliyim” modunda takılarak yargılanmaktan yırttı. sonra hastaneden kaçtı, sonra tekrar yakalandı, ölüm cezası aldı ama ömür boyu hapse çevrildi. 1917’de devrimle birlikte serbest kaldı. 1922’de öldü, adına özgürlük meydanı civarındaki puşkin bahçeleri’ne bir anıt dikildi. sonra o da kaldırıldı. devrimcilik bu; anıt dikilir, sonra kaldırılır. klasik.

bolşevikler, menşevikler, soygunlar ve "el koyma"nın politikası
rusya sosyal demokrat işçi partisi (rsdip) dediğimiz şey, 1898’de kurulmuş, marksist devrim hayaliyle yola çıkmış bir örgüt ama sadece bildiğimiz anlamda “politik” bir hareket değil; aynı zamanda “devrim parayla dönüyor arkadaşlar” mottosuyla banka soymaktan tut, gasp yapmaya kadar her türlü militan aksiyona da bulaşmış bir yapılanma. yani adamlar hem broşür basıyor, hem banka soyuyor. çok yönlü bir devrimcilik anlayışı.
1903’te işler karışıyor: rsdip, bolşevikler ve menşevikler diye ikiye ayrılıyor. bolşevikler, lenin önderliğinde "vuralım, kıralım, atalım" çizgisindeyken, menşevikler “biraz sakin olalım mı?” tayfası. devrimin nasıl yapılacağına dair fikir ayrılığı, bir süre sonra kavgaya dönüşüyor.
1905’teki başarısız devrimden sonra herkes bi silkelenip "ne yapıyoruz biz" demek için 1907’de londra’da 5. kongre’de buluşuyor. esas konu: “el koyma” mevzusu. bolşevikler soygunları, gaspları, bombalamaları devrimin finansmanı için olmazsa olmaz görüyor. menşeviklerse “devrim halkla yapılır, el bombasıyla değil” diyerek karşı çıkıyor. kongrede oylama yapılıyor: militan faaliyetlere katılmak, desteklemek yasaklansın mı? sonuç: %65 “evet”, sadece %6 “hayır”. bolşevikler bile kabul ediyor ama tabi bu yüzeyde olan çünkü işin arka planı çok başka. aynı kongrede bolşevikler kendi içlerinde "bolşevik merkez" adını verdikleri gizli bir yapı kuruyorlar. bu yapının başını lenin, krasin ve bogdanov çekiyor. kendi aralarında “finans grubu” diye geçiyorlar ve işi gücü "nereden ne buluruz" diye soygun planlamak. tiflis’te yapılacak olan büyük banka soygunu da zaten bu grubun işi ve kongre daha bitmeden detayları hazır.
yani sözde parti içi birlik, özde bildiğin gizli örgütlenme. devrimcilik = underground ekonomi dersi. bolşevikler’in bu tavrı, ilerleyen yıllarda hem iç ayrışmaları körüklüyor hem de rus devrimi'nin “amaç mı araç mı?” sorusunu daha ilk elden bulanıklaştırıyor.
tiflis soygununa giden yol: bolşevikler, kafkas haydutları ve bomba dolu koltuk
1907’nin bahar aylarında bolşevikler “devrim için para lazım kardeşim” diyerek berlin’de toplandı. katılımcılar arasında kimler yoktu ki: lenin, krasin, bogdanov, litvinov ve tabi ki josef stalin. konu netti: mühimmat alımı için banka soymamız lazım. lokasyon olarak tiflis belirlendi ve sahaya sürülecek ekip de belliydi: o zamanlar “koba” lakabıyla gezen genç stalin ve onun çocukluk kankası, psikopatlıkta level atlamış kamo (gerçek adı semeno ter-petrossian).
stalin o sırada tiflis’te, eşi ve yeni doğmuş oğluyla birlikte yaşıyordu. adam zaten el koyma işlerinden tecrübeli, parti kasasına ciddi katkılar sağlamış, itibarı bolşevik camiasında tavan. kamo desen tam bir “cehennemden çıkma kafkasyalı”. ileride bir adamın göğsünü yarıp kalbini çıkaracak kadar sınır tanımayan bir karakter. stalin’in deyimiyle "kılık değiştirme ustası", lenin’in gözünde ise “kafkas haydutu”. bu ikili birlikte büyümüş, stalin kamo’yu marksist yapmış, dostluk da burada başlıyor.
nisan toplantısından sonra stalin ve litvinov tiflis’e gidip kamo’ya brifing veriyor, planı anlatıyorlar. burada iş biraz karışıyor. roman brackman adında bir yazar, the secret file of joseph stalin kitabında stalin’in aynı zamanda rus gizli servisi okhranka’ya muhbirlik yaptığını öne sürüyor. stalin’in saldırı planlarını ajan muhtarov’a sızdırdığını iddia ediyor ama tarihçi geoffrey roberts bu iddiaya “komplo teorisi” diyerek pek itibar etmiyor; kanıtların zayıf ve dolaylı olduğunu söylüyor. “ajan mıydı, değil miydi?” tartışması tarihçilere kalsın diyelim.
gelelim soygun planlamasına; stalin tiflis’te bilgi toplayacak insanlara ulaşıyor: biri devlet bankasında katip olan gigo kasradze, diğeri postanede çalışan eski okul arkadaşı voznesenski. işin ilginç tarafı, voznesenski soyguna stalin’in yazdığı şiirlere olan hayranlığı nedeniyle yardım ettiğini söylüyor. romantik komünizm böyle bir şey. adam bankanın sevkiyat çizelgelerine ulaşıyor ve 26 haziran günü büyük bir para transferi olacağını stalin’e haber veriyor.
krasin, bu operasyona özel el yapımı bombalar hazırlıyor. kamo’nun çetesi bu bombaları bildiğin bir koltuğun içine doldurup tiflis’e sokuyor. her şey şahane gidiyor derken, kamo’nun “bir deneyelim” diyerek bombalardan birinin fünyesini kurmaya çalışmasıyla olay patlıyor. kelimenin tam anlamıyla ama. bir gözünden ciddi şekilde yaralanıyor, suratında iz kalıyor, acıdan perişan oluyor. yataktan kalkamıyor, operasyona yarım yamalak iyileşmiş halde katılıyor ama katılıyor.

soygun günü: bombalar, atlılar, kılık değiştirmeler ve sigarasını içerek izleyen stalin
tarih: 26 haziran 1907
yer: tiflis
sahne: erivan meydanı
oyuncular: devrimciler, postacılar, bomba dolu koltuklar ve köylü kılığında bekleyen silahlı bolşevik çetesi.
saldırı sabahı, yaklaşık yirmi kişilik ekip (aralarında stalin de var) son hazırlıklarını yapmak için buluşuyor. rus yetkililer “buralarda bir şeyler dönüyor” diye güvenliği artırıyor, her köşe başına nöbetçi dikiliyor ama bizimkiler ince çalışmış: gözcüler çatıya, saldırganlar köylü kıyafetlerine. kamo ise işi abartıp süvari yüzbaşısı kostümüyle meydana faytonla giriyor. hollywood yapımı olsa, kimse inanmaz.
meydanın önündeki "tilipuchuri" meyhanesi operasyon üssü olarak ele geçiriliyor. içeriden bir tanık “beni çağırdılar, bir baktım meyhanede çıkmamı engelleyen silahlı adamlar” diyor. posta arabası yaklaşırken içeridekiler silahlarını çekip dışarı fırlıyor.
posta arabasında tüfekli korumalar, bankanın memurları ve yüzbinlerce ruble var. eskortlar eşliğinde geliyorlar ama o an... boom!
el bombaları her yerden yağıyor. atlar, insanlar, faytonlar; tam bi kaos. yerel gazete isari “top atışı mı, bomba mı anlamadık ama ortalık darmadağın oldu” diyor. camlar kilometrelerce öteden kırılıyor, bacalar devriliyor. stalin’in karısı ve oğlu balkondaymış, korkudan eve kaçmışlar.
yaralı bir at hala arabayı sürüklüyor. kamo, kupriaşvili ve çibriaşvili peşine düşüyor. kupriaşvili el bombası atıyor ama alan etkisinden kendi de payını alıp yere seriliyor. toparlanıp kaçıyor ama arabayı tamamen durduran kamo oluyor. paraları toplayıp kendi faytonuna atıyorlar, yirmi bin ruble geride kalıyor. bir kısmı da posta arabasının şoförü tarafından "yan cebe" yapılıyor ama sonra yakalanıyor.
kamo, meydanı terk ederken önüne çıkan polis vagonunu “ben yüzbaşıyım, para güvende, meydana koşun!” diyerek ters istikamete gönderiyor. taktik 10/10. kıyafet değiştirip kayıplara karışıyor. tüm ekip sıfır kayıpla olayı bitiriyor.
gelelim stalin'e...
stalin’in o gün ne yaptığı tam bir muamma. bazı kaynaklara göre olayın içindeydi, bomba seslerinden yaralandı. kamo ise “stalin olaya uzaktan baktı” diyor. başka bir rapora göre elinde sigarayla bir konağın bahçesinden bu kıyımı izledi. bir diğer versiyona göre tren istasyonundaydı. ailesi ise “akşam geldi, ‘başardık’ dedi” şeklinde anlatıyor.
lenin sonrası dönemde troçki, “bu adam gölgelerde saklanıp önde olanları ölüme gönderdi” diyerek yükleniyor. nikalayevski de “stalin’in rolü sonradan fazla abartıldı” diyor ama bazı belgeler onun planlayıcı rolünü doğruluyor. yani stalin sahada olmasa da oyunun baş mimarlarından biri.
son olarak, resmi açıklama: 3 ölü ama okhranka belgeleri: en az 40 ölü, 50 yaralı. meydan adeta savaş alanına dönüyor. eliso kupriaşvili öğretmen kıyafetiyle geri dönüp “naptık biz ya” diye kalabalığı izliyor.
çalınan paranın tahmini değeri: 341.000 ruble (bugünkü parayla yaklaşık 3.4 milyon dolar) ama işin kötüsü, çoğu büyük banknot olduğu için takip edilmesi kolay. sadece 91.000 ruble küçük ve kullanılabilir. geri kalan parayı aklamak ise başlı başına ayrı bir dert.
spoiler: onu da eline yüzüne bulaştıracaklar ama o başka bir entry'nin konusu.
ohrana, muhtarov, stalin ve uluslararası manşetler
1907 tiflis banka soygunu patlar patlamaz olay sadece rusya sınırlarıyla kalmadı, dünya basınının birinci sayfalarına taşındı. daily mirror “bomba yağmuru”, the times “tiflis’te bomba öfkesi”, le temps “catastrophe!”, new york times ise doğrudan “170.000 dolar çalındı, çok sayıda ölü var” diye yazdı. yani olayın çapı, devrimcilik işinden çıkıp uluslararası kriz boyutuna ulaşmıştı.
rus yetkililer anında orduyu alarma geçirdi, yollar kapatıldı, meydan abluka altına alındı. “çalınan parayı geri alalım, suçluları enseleyelim” niyetiyle özel bir dedektif ekibi de işin başına getirildi ama tanık ifadeleri tam bir çorba: herkes farklı bir şey anlatıyor, kimse net bir şey bilmiyor. hatta öyle ki; olayı polonyalı sosyalistlerden, ermeni devrimcilere; anarşistlerden, rus devletinin kendisine kadar herkesin üzerine yıkmaya çalışanlar var. “acaba rusya kendi kendini mi patlattı?” diyecek kadar paranoya seviyesi artmış ve sahneye brackman giriyor. roman brackman’a göre, soygundan birkaç gün sonra ohrana ajanı muhtarov, stalin’i gizli bir dairede sorguya çekiyor. “birader, madem oradaydın, neden bilgi vermedin bize?” diye soruyor. stalin ise klasik pasif agresif modda “ben zaten haber verdim, yeterince söyledim” diye cevaplıyor. tartışma büyüyor, muhtarov kendini kaybedip stalin’e tokat atıyor, ortam o kadar geriliyor ki diğer ajanlar gelip muhtarov’u zorla sakinleştiriyor. sonrası klasik rusya: muhtarov görevden alınıyor, stalin de “sen bir süre gözükme” denilerek bakü’ye gönderiliyor. yanında ne var? 20.000 ruble. kayıtlara göre, o para da tiflis soygunundan gelen para.
brackman bütün bu hikayeye dair belgeler bulduğunu iddia ediyor ama tarihçiler ikiye bölünmüş durumda. “stalin gençliğinde ohrana’ya çalıştı mı?” sorusu halâanet değil. kimisi “adam ajan resmen”, kimisi “komplo teorisi bu” diyor ama şu kesin: soygun sonrası herkes birbirine girmiş durumda ve olay sadece bir banka baskını olmaktan çıkıp rus devleti ile devrimciler arasında psikolojik savaş haline gelmiş.
tiflis soygunu sonrası para transferi, döşek içi rubleler ve kamo’nun spektaküler yakalanışı
soygun tamam, para çuvalla elde, peki sonra ne oldu? o kadar parayı “cüzdana at, çıkalım” yapamayacakları için stalin ve tayfası önce klasik bir saklama yöntemi seçiyor: döşek içine dikmek. paranın ilk durağı, stalin’in tiflis’teki kankaları miha ve maro boçoridze’nin evi. bildiğin döşek içi 241.000 ruble. hem kolay taşınıyor, hem dikkat çekmiyor. hem de devrimci misafiriniz gelirse "buyrun, yumuşak yatak" diye gururla sunuluyor.
sonra bu döşek, (çok muhtemelen stalin’in çalışıyor olması sebebiyle) tiflis meteoroloji gözlemevi’ne transfer ediliyor. evet, hava durumu istasyonuna. paranın koyulduğu yer: müdürün divanı. kaynaklara göre bu taşımada bizzat stalin’in de parmağı var ama gözlemevi müdürü yıllar sonra “vallahi haberim yoktu” diyerek kendini sıyırıyor. yani koskoca gözlemevi ama içinde finansal şimşekler çakıyor, haberleri yok.
paranın önemli bir kısmı daha sonra kamo tarafından finlandiya’ya, doğrudan lenin’e götürülüyor. kamo yaz boyunca lenin’le beraber, daça keyfinde. sonbaharda da üstüne görev alıyor: paris ve belçika’dan silah ve cephane, bulgaristan’dan 200 adet fünye; tamamı devrim bütçesiyle ama işte her planın bir “keşke bu adamı seçmeseydik” anı vardır. kamo’nun patlamadan sakat kalan gözü hala iyileşmemiş. bu yüzden berlin’e geçip bolşevik ve doktor olan yakov zhitomirski’ye (aynı zamanda lenin’in güvendiği kişi) bir mektupla tedavi olmak istiyor. lenin mektubu yazıyor, kamo teslim ediyor ama sürpriz: zhitomirski aslında rus hükümeti için çalışan bir ajan. mektubu alır almaz berlin polisini arıyor, “size bir bomba adam yolluyorum” diyor. ohrana devreye giriyor. kamo, sahte avusturya pasaportuyla, fünye dolu valiziyle kıskıvrak yakalanıyor.
tiflis soygunu sonrası 500 rublelik banknotlarla yapılan “kaçak bozdurma” operasyonları ve lenin’in buz üstü kaçışı
kamo tutuklandı, lenin kaçtı-ama ortada hala bir ton para var, tabii kullanması ayrı dert. paranın büyük kısmı 500 rublelik banknotlardan oluşuyor, seri numaraları o kadar meşhur ki rus bankalarında bozdurmak imkansız. çözüm? “yurtdışında farklı bankalarda eş zamanlı bozdurma” planı.
lenin ve ekibi önce finlandiya’dan isviçre’ye buz üstünde gece yürüyerek kaçtı. buz kırılsa iş bitti, “ölmek için en aptalca yol” diye anlatıyor lenin ama kurtardı işte.
paraların bozdurulması için krasin kalpaza devreye sokuldu, seri numaraları değiştirme operasyonu başlatıldı. martin liadov, stalin ve bogdanov’un eşlerinin diktiği yeleklerde 200 adet 5 rublelik banknotlarla ülke dışına kaçtı ama her şey planlandığı gibi gitmedi.
lenin’in adamları paraları paris, berlin, belçika, bulgaristan arasında taşıyor ama ohrana, zhitomirski sayesinde bu hareketliliği fark ediyor. ohrana polisi ile tüm avrupa karakolları koordineli hale gelip 500 ruble bozdurmaya çalışanları tutukladı. hatta new york times haberinde, bozdurmak isteyen kadın polis tarafından boğazı sıkılarak delilleri yutması engellendi, ardından suç ortakları yakalandı.
maksim litvinov ise paris’te metresiyle yakalandı, fransızlar sınır dışı etti. rusya “iade edin!” dedi, fransız sosyalistler ise litvinov’u korudu. siyasi drama tam gaz.
nadejda krupskaya anılarında “paralar bir türlü kullanılamadı, hep tutuklamalar oldu” diyor. brackman’a göre lenin tutuklamalara rağmen bozdurma işini sürdürdü, hatta moskova’da 10.000 rubleyi başarıyla değiştirdi. nikalayevski ise “hayır, lenin vazgeçti” diyor. bogdanov ve krasin bazı numara değişiklikleriyle az da olsa bozdurabildi ama çoğunu yakmak zorunda kaldılar.
kamo’nun akıl hastanesinde oscar’lık performansı, delilikle kaçış ve dört kez idam edilip yine de ölmeyişi
berlin’de fünye dolu bavulla yakalanan kamo’ya krasin’den açık mektup geliyor: “reis, deli taklidi yap. yoksa seni lime lime doğrarlar.” kamo da bu işi kelimenin tam anlamıyla sanata çeviriyor. yemek yemiyor, saç baş yoluyor, kendi dışkısını yiyor, bilek yalama performansıyla doktorları bile dumura uğratıyor. berlin’in en prestijli akıl hastanesinin başhekimi “bu kesin deli, hem de organik” diye raporu çakıyor.
sonra rusya’ya iade ediliyor ama tiyatro devam. mahkemeye kuş saklayarak gelen adam bu sefer "ben deli değilim" bile demiyor, kuşunu besliyor. en sonunda ruslar "eh artık bu adam deliliği abarttı" diyip önce akıl hastanesine, sonra hapishaneye gönderiyorlar ama kamo burada da durmuyor, 1911'de pencere parmaklıklarını kesip kendi ördüğü iple firar ediyor. nereye gidiyor? paris'e, lenin’le dertleşmeye. “reis, ben deli taklidi yaptım ama içime oturdu” diyor.
biraz kafa dağıttıktan sonra krasin’le tekrar buluşup “yeniden soyalım bir şeyleri” diye hazırlanıyor ama bu sefer soygun başlamadan yakalanıyor. tiflis’e getiriliyor, bu sefer rol kesmeden yargılanıyor ama mahkemede geçmişini “unutmuş” gibi davranıyor. sonuç? dört kez idam!
tam “bu sefer kesin gitti” derken imdada rus çarlık ailesi yetişiyor. romanovlar 300. yıl şenliği yapıyor, kamo'nun cezası da bu şenliğe özel “ölüme değil ömür boyuna” çevriliyor. derken 1917’de devrim oluyor, kamo şansını o kadar zorladıktan sonra nihayet serbest kalıyor.
soygunun bolşeviklere faturası, kamo’nun bisiklet kazasıyla gelen finali ve meydanın isminin evrimi
tiflis soygunu sonrası bolşeviklerin başı uzun süre beladan kurtulmadı. soygunun arkasındaki bağlantılar netleşince menşevikler, “yahu biz bu kadar mı aptalız?” diye isyan etti. özellikle liderleri plehanov “ben artık bu partiden soğudum” diyerek yolları ayırmak istedi. partinin tiflis komitesi de boş durmadı; stalin dahil bazı isimleri partiden şutladı. lenin’in “ben bişey yapmadım, kamocular kendi kafasına göre takılmış” tavrı da bolşevik kadroda güven krizine yol açtı. zaten krasin ve bogdanov’la ipler de burada kopmaya başladı.
tiflis’te bolşevikler’in itibarı dağ gibi eridi. stalin, karısı ekaterina'nın ölümü sonrası şehri terk etti. diğer abiler de sırra kadem bastı. 1911’e gelindiğinde tiflis’te bolşevik arasanız 100 kişiyi zor buluyordunuz.
uluslararası düzlemde durum daha da karışık: avrupa’daki sosyal demokratlar lenin’e “reis bu nasıl iş, banka mı soyulur?” moduna girdi. lenin de kafayı çevirip “soygun mu olmuş? ben tatildeydim.” deyince ortalık iyice karıştı.
soyguncuların kaderine gelecek olursak, neredeyse hepsi 1917 sonrası reis kadro olarak sovyetler’in başına geçti. lenin başbakan oldu, stalin 1953’e kadar tahtta kaldı. litvinov dışişleri işlerine bakarken krasin önce küstü, sonra barıştı, ticaret ataşeliğine getirildi.
kamo ise deli taklidinden gümrük memurluğuna kadar ilginç bir hayat yaşadı ama sonu trajik: 1922’de bisiklet sürerken kamyon çarptı. “kazayla mı öldü yoksa stalin mi susturdu?” sorusu hala dönüp durur ama elde delil yok.
bogdanov devrim öncesi partiden atılsa da, sonra proletkult’un fikir babası oldu. “proleterin de kültürü olur” diyerek başka bir yolda yürüdü.
anıt işine gelirsek: 1921’de soygunun yapıldığı erivan meydanı “lenin meydanı”na çevrildi. 1956’da büyük lenin heykeli dikildi. kamo, suçlu olmasına rağmen meydanın dibine anıtla gömüldü ama sonra işler değişti: stalin döneminde kamo’nun mezarı kaldırıldı, lenin’in heykeli de 1991’de devrildi. 2006’da meydanın ortasına özgürlük anıtı dikildi. meydanın adı da artık “özgürlük meydanı”.
andor dizisinde tiflis banka soygununa gönderme yapan soygun sahnesi
2022 yapımı andor dizisinin yaratıcısı tony gilroy, dizideki soygun sekansının çıkış noktasını açıklarken tarihin tozlu raflarından çıkıp gelen oldukça ilginç bir ilhama işaret etti: 1907 tiflis banka soygunu.
gilroy’un söylediğine göre, dizideki isyan ruhunu yansıtacak, organize ve sistem karşıtı bir soygun sahnesi yazmak istediğinde karşısına lenin, stalin ve kamo’nun işin içinde olduğu bu kanlı banka baskını çıkmış. “hem politik hem anarşik hem de dramatik; tam aradığım kaos,” demiş resmen.
evet, galaksiler arası bir isyan dizisinde 20. yüzyıl başı tiflis sokaklarından esinlenilmiş olması kulağa şaşırtıcı gelebilir ama andor gibi sert politik alt metni olan bir dizide bu referans hiç de tesadüfi değil.