Star Wars: The Last Jedi'daki Luke Skywalker, Gerçekten de Orijinalinden Farklı mıydı?
star wars serisinin en sevdiğim karakteri. hatta en sevdiğim fictional karakterler listesinde ilk beştedir. star wars saga'nın 6 film itibariyle bir darth vader hikayesi olduğu söylense de ben ana seriye daha çok orijinal üçleme olarak bakıyorum, dolayısıyla star wars benim için çoğunlukla bir luke skywalker hikayesi.
yazının buradan sonrası star wars saga'nın ikinci halkası olan star wars episode viii the last jedi üzerine luke skywalker özelinde fazlasıyla spoiler içeriyor. proceed with caution.
Uyarı: Bundan sonrası spoiler içerir.
yazının spoiler uyarısından sonrasını okuduğunuza göre the last jedi'ı izlediniz. öncelikle elbette film iyiydi ya da kötüydü, star wars evrenine uygundu ya da değildi konuları üzerine kutuplaşmalar var; ama mevzumuz hiçbir şekilde o değil şu an. mevzumuz luke skywalker'ın orijinal üçlemeyle fena halde çelişen, mark hamill'in bile her röportajında "böyle luke olmaz olsun dedim ama gözlerimi kapayıp vazifemi yaptım" dediği karakterizasyonu.
star wars'ta en çok kimi severseniz sevin, yukarda üzerinde durduğum gibi orijinal üçlemenin esas oğlanının luke skywalker olduğunu herkes farkındadır
eski filmlere aşina olmayan yeni nesle tanımlamak gerekirse, bir nevi serinin harry potter'ı gibi bir şey. dolayısıyla karakteri de asla pes etmeyen, mücadeleden kesinlikle kaçmayan, daima ahlaki kuralları göz önüne alan, en büyük karanlığın içinde bile aydınlığı görebilen bir optimist şeklindeydi. peki neden the last jedi'da bunlara tamamen zıt bir luke skywalker gördük? bunun realist cevabı rian johnson'ın filmin hikayesi uğruna karakterin yapısını hiçe sayması, onu biliyoruz. ama üzerine düşününce rasyonalize etmek gayet mümkün. bunu da dediğim gibi düşüncelerimi döküp içimi rahatlatmak için yapıyorum büyük ölçüde, çünkü orijinal üçlemede en sevdiğim karakteri izlerken "vay be canon devamında ne hale getirdiler, ne kadar kötü bağladılar sonunu" demek istemiyorum.
öncelikle luke'un saydığımız tüm olumlu özelliklerinin yanında bir de gençken taşıdığı bazı olumsuz özellikleri vardı
fevri, duygusal, sevdiklerine çok bağlı bir karakterdi. mesela empire strikes back'te yoda'nın uyarısına rağmen eğitimini terk edip sevdiklerini kurtarmaya gitmesi ya da eski jedi sisteminin öğrencileri obi-wan ve yoda geri döndürülemez demesine rağmen vader'ı geri döndürebileceği konusunda inatçı olması gibi örnekler var elimizde. bunlar farkındaysanız klasik jedi code'da yasaklanan, dark side'a yol olarak görülen karakter yapıları. yani halihazırda luke klasik jedi sistemine karşı bir karakterdi. o yüzden yoda, empire strikes back'te luke'u eğitmek konusunda gönülsüzdü. luke eğitimini kesip arkadaşlarını kurtarmaya gittiğinde de bunda jedi falan olmaz diye düşünmeye başlamıştı. yine benzer sebepten, artık legends olarak anılan, eu'da luke'un kurduğu new jedi order'ın eskisinden büyük oranda farklı olduğunu görmüştük. tüm bunları topladığımızda "luke nasıl olur da jedi düzenine karşı çıkar" konusuna bir temel oluşturabiliyoruz. yani klasik jedi sisteminin ölmesi gerektiği düşüncesi aslında karakterinde olmayan bir şey değil.
gelgelelim her şeyi geride bırakıp kendisini sürgüne yollayacak bir karakter mi konusuna
yukarıda yazdığım gibi luke sevdiklerine bağlı, fevri ve duygusal bir karakter. eski üçlemede bunun en güzel örneği return of the jedi'da var. filmin sonlarında hatırlarsınız luke'un darth vader'la savaşmayı reddettiği ve saklandığı bir sahne var. darth vader burada luke'un düşüncelerini okuyarak karşısına çıkmazsa kız kardeşini bulup ona yöneleceğini söylüyordu. bu noktadan itibaren luke çok büyük bir öfke nöbetine tutulup darth vader'ı yere seriyordu fakat dark side'a hiç olmadığı kadar yaklaşıyordu. vader'ın robot elini gördükten sonra kendi kaderiyle yüzleşip vazgeçiyordu ama burada önemli babasına karşı olan, sevdiklerini koruma güdüsüyle girdiği" o "bir anlık" öfke nöbeti.
the last jedi'da luke'un ben solo'nun başında durup "olabileceği her şeyi" sezdiğini görüyoruz. ben solo'nun kylo ren'e dönüştükten sonra kendi babasını öldürebilecek kadar acımasız olduğunu force awakens'ta gördük. yani luke'un sezdikleri arasında ben'in karanlık tarafa düştükten sonra sevdiklerine zarar vereceği de var. burada, daha önce babasına karşı kapıldığı, koruma güdüsü temelli o bir anlık öfke nöbetine yeğenine karşı kapılıyor ve ışın kılıcını açıyor. daha öncekinden zararsız kurtulsa da bu sefer ben solo'nun kylo ren'e dönüşmesine neden olan son damlayı atıyor. yani luke'un algısına göre bu bir anlık zayıflığı kylo ren'i yaratan, diğer öğrencilerinin ölümüne yol açan ve galakside tiranlığa yol açan şey.
bu büyük travmayı eklediğimizde halihazırda klasik jedi düzenine karşı kuşkuları olan luke'un kendini sürgüne yollaması, inzivaya çekilmesi çok anlamsız değil. zaten yoda ve obi-wan'ın da hayatı kendilerini sürgüne yollamalarıyla bitmişti, ikisi de aktif olarak savaşmayı bırakıp bir köşeye çekilmişti. her ne kadar eski düzenle anlaşmazlıkları olsa da o eski düzenin son öğrencisi olan luke'tan da böyle bir hareket görmemiz bir noktada mantıklı.
ama burada luke'un sürgünüyle obi-wan ve yoda'nın sürgünü arasında temel bir farklılık var
biz izlerken sanki luke onlarca yıldır sürgündeymiş gibi bir izlenim ediniyoruz, belki de o bizi yanıltıyor fakat luke'un sürgün süresi taş çatlasa 5-6 yıl. çünkü canon olan bloodline romanında henüz luke'un sürgünü gerçekleşmemiş durumda ve roman force awakens'ın 6 yıl öncesinde geçiyor.
yaşlar biraz yaklaşık tahminim olacak ama büyük ihtimalle doğru; olay örgüsüne göre 48 yaşındaki luke yaşadığı travma sonucu galaksinin kendisi ve jedi sistemi olmadan daha iyi durumda olacağını düşünüp "son jedi" olarak ölmek üzere kendisini sürgüne yolluyor. ancak yine o en başta bahsettiğim sevdiklerini koruma içgüdüsüyle bu sürgünden vazgeçiyor ve ortaya çıkıyor. yani luke'un hayatında the last jedi'yda gördüğümüz bu "out of character" dönemi sadece 5 yıllık bir süreç. o yüzden orijinal üçlemeden çok farklı bir luke skywalker görmemiz açıklanabilir. yani orijinal üçlemeyle the last jedi yan yana konulduğunda çok farklı bir karakter var gibi gözüküyor fakat o farklılığa yol açan şeylerin karakterin bütününde barınan unsurlar olduğunu söyleyebiliriz.
ha sonuç olarak ne oluyor, "a new hope"
orijinal üçlemede luke skywalker galakside tekrar umut yaratan, zor durumdaki rebellion'ı ayağa kaldıran karakterdi. burada o döngü tamamlanıyor bir anlamda. hayatının başında umut unsuru olarak ortaya çıkan luke skywalker, hayatının sonunda bir kez daha o rolü oynuyor. galakside umutları yeşertip yok olmak üzere olan rebellion'ı ayağa kaldırıyor. bunu yaparken bir yandan da eskilerin hatalarından ders alıp yeni jedi düzeninin temelini atıyor. eleştirsem de burada rian johnson'a hakkını vermek lazım, çok güzel bir simetri yaratmış klasikle modern arasında.
yani aslında açıklanabilir olan "out of character" durumunu bir kenara bırakırsak burada da orijinal üçlemedeki kahraman luke skywalker var. elbette luke'un hayatının bize yansımayan yaklaşık 30 yıllık sürecinde neler yaşadığı da merak konusu. eu işin içinden çıktığına göre orada film, kitap ya da çizgi roman olarak kullanılabilecek mükemmel bir malzeme var.