Süper Lig'de Rekor Üstüne Rekor Kıran Okan Buruk'un Artıları ve Eksileri

Galatasaray ile bu sezon Süper Lig'de son 17 maçını da kazanan ve şampiyon olması yüksek ihtimal olan Okan Buruk'un teknik direktörlüğüne dair detaylı bir eleştiri.
Süper Lig'de Rekor Üstüne Rekor Kıran Okan Buruk'un Artıları ve Eksileri
Galatasaray SK

eksileri

1. süper yıldız futbolcu yönetimi hala istenen seviyede değil

lakin bu bazen bir kazanca dönebiliyor. örneğin geçen sene mata muhteşem bir karakter ve kariyerdi. bizim yorumcular farkında değildi ama mata spor dünyasında birçok süper yıldızdan çok daha fazla saygı duyulan bir spor figürü.

işte okan hoca mata'yı takıma monte edebilmek adına (belki basın ve taraftar baskısı ile) kayseri maçını kaybetti. mata hatay maçının en kötüsü iken 2 gol attı o maç gidebilirdi. ümraniye oyuncusu kırmızı yemese o maç da gitmişti. girdiği her maçı tıpkı terim'in etobo'su gibi bozuyordu.

ben hep mata'nın adının altında ezildiğini düşündüm ama bir noktadan sonra döndü ve hiç oyuna sokmadı. bunun sonucu olarak galibiyet serisi geldi.

aynı şekilde icardi'ye her türlü tavizi verdi. ben olsam bu süreci yönetemez ve icardi'yi çoktan kaybederdim. lakin bu kez bu ısrarı ona 2 şampiyonluk kazandırdı. (umarım)

2. maç önü planına çok fazla sadık kalması

bu yüzden oyun içi hamlelerde geç kalması. bunun sonucu olarak özellikle 45-60 arası oyunu ve çoğu zaman skoru vermesi.

okan hoca bunu oyuna müdahaleden ziyade oyun planını değiştirmekle çözdü.

fark ederseniz (karagümrük maçındaki telaş hariç) son maçlarda -şampiyonlar liginin aksine- bir an önce skora gitmek yerine guardiola'nın city'de uyguladığı yumuşak kuvvet oyununu oynatıyor. rakibe kendi temposunu dayatıp golü erken atarsa parçalıyor atamazsa rakibi düşürüyor.

böylece sürekli saldırırsan otobüs çekmiş takımlar direnç kazanacakken sürekli oyunun içinde kalıyor. kendi 1 ve 3, bizim 2 ve 3. bölgelerimiz ikili mücadele düellolarına sahne oluyor. kaparsak gol atıyoruz kaybedersek geçiş yiyoruz. lakin bu rakibi yoruyor. üstelik karagümrük maçı gibi kafasını kaldırıp kanat arkasına uzun pas imkanı da bulamıyor rakipler bu taktikte.

bu taktiğin sırrı pas yüzdesini ve topa sahip olma oranını düşürüp, topu kapabileceğin noktalarda risk almak.

işte okan hoca bu plana fazla sadık kalması karagümrük gibi maçlarda sorun. çünkü rakip senin çalıştığından farklı oynayınca kafasındaki oyuncular istediği performansı veremeyebiliyor. okan hoca bunu oyuncu değişikliğinden ziyade oyunu değiştirerek çözmeye çalışıyor.

örneğin karagümrük maçında stoperlerine ya ön alın ya geride bekleyin markao ile ikili mücadeleye girmeyin diyor. ya da stoperlerin yerini değiştirip sağa sol ayaklı stoper koyup oyunu kanada yığıyor vs vs.

lakin dünkü dün abdülkerim, uzun süre kerem gibi oyuncular beklenen performansı veremeyebiliyor. bu da oyuncu ile taraftarın arasının açılmasına yol açıyor. bu ısrar oyuna da oyuncuya da zarar veriyor. bence bu konuda biraz da yedek kulübesi ile çözmesi lazım bu işi. (guardiola da oyuncu ile değil plan ile çözer bu arada ama onu da yanlış buluyorum artık ben kim oluyorsam)

3. skoru forvet sokarak çözmeye çalışmak

bence en büyük defosu bu. zira antep maçını bay solbek yaparak çözersin ama konya maçını yunus ile yapınca kaybedersin.

orta sahayı boşaltıp santrafor sokmak ya da beke kanat forvet koymak alışkanlık haline gelmesi uzun vadede eksi yazar. bay temposu ve gücü olduğu için doğru hamle olurken, yunus gibi teknik oyuncu koyarsan pozisyon bilgisi eksikliğini dinamizm ile kapatamaz ve sana golü yedirir.

bu noktada belirtmek isterim ki bu başakşehir hocası iken bize karşı işe yaradı. 0-0 giden maça gulbrandsen'i sokunca ben sevindim merkezi boşattı diye. lakin terim değerlendiremeyince bizi sami yen'de yenmişti.

dikkat ederseniz rize sivas maçları farka giderken vini oyuna girince sevinenler oldu. vay be hocaya bak hala santrafor sokuyor diye. işte bu da plana sadakat. oyun merkez çağırıyorsa merkez sokması lazımdı. vini yerine berkan girse tüm ribauntları toplardı ve iki maç da 8-9 olurdu

bunu henüz düzeltmedi ama belki istediği yedek santraforu bulursa düzeltmeden de başarılı olabilir. baka da vini de halil de defalarca denenmesine rağmen istediği oyunu sahada uygulayamadı.

4. kazanan 11'i bozmaması

bu aynı zamanda başarılı kılıyor ama davinson ve kerem ile başlansa (sonradan girdiği gibi olmazdı performansı) hem kerem ile taraftarın arası düzelirdi hem ligin en iyi stoperini hatırlamış olurduk hem de bu maç 5-1 gibi bir skorla biterdi.

lakin insan yönetimi başka bir şey. cm/fm oynamıyoruz. o yüzden bu noktadaki eleştirim çok anlamlı değil.

0- şu ana kadar 4 büyük eksi saydım. bunların ikisi aynı zamanda onun başarı nedeni, biri oyun planı değiştirilerek çözüldü, diğeri kafasındaki oyunucuyu bulamadığı için hala eksi yazıyor. özetle okan hoca kendini geliştiriyor.

artıları neler peki?

1. futbolun gittiği yer “possesion” yani topa sahip olma ve pas oyunundan uzaklaşıyor

okan buruk sadece türkiye'de değil dünya futbolunda günceli en yakından takip eden hocalardan. başarılı olur ya da olmaz o başka bir şey. lakin ne geçişte ne topa sahip olmada ısrar etmedi.

yani büyük takım set oynar diye bir ısrarı olmadı. kimi hatırlatıyor bu size? milletin futboldan anlamıyor diye komik paylaşımlarda bulunduğu, topu benzemaya at oyunun mucidi sanılan, oysa ingiltere-almanya-fransa-italya-ispanya yani 5 büyük ligde tesadüfen(!) şampiyon olmuş 4 şampiyonlar ligi şampiyonu olan adamı toptan anlamıyor sanıyoruz biz. komik değil mi?

2. başlıca 3 antrenman tekniği vardır. ben size okan'ınkini anlatacağım

okan bu konuda çok çok iyi. tabii bu hem ekip işi hem de oyuncu grubunu ikna etmek lazım.

premier ligde ikna edebilirsin ama türkiye'de adamı yerler. okan'ı başakta yendiği gibi. bunun için takımın papaz oyuncuları mertens gibi olmalı. hem takım he. antreman düzenini bozmamalı bilakis desteklemeli. erden timur'un bahsettiği karakter analizi de bu. yoksa icardi arkadaşının karısını ayartmış nasıl analiz bu olayı değil.

ilk seviyede oyuncular antrenmana hazırlanır. yani antreman yapmak için antreman yapar topçular. günde 2/3 defa yapılan dayanıklılık arttırıcı antrenmanlardır bunlar.

sonraki seviye günde 1 kez yapılan ağır antemanlar. bunlar da fiziki güce yöneliktir.

son antrenmanlar ise taktik antremanlardır.

sezon başladığında üç günde bir maç yapan takımlar ilk iki seviyeyi bitirmiş olurlar. bu takımlar sezon başı yorgun başlar sonlara doğru açılır.

okan ilk senesinde kovulmayı, ikinci senesinde ise avrupa'dan elenmeyi göze alarak bu antrenmanlardan taviz vermedi.

hatta güç antrenmanını 3 gün önce kesip taktik çalışsa 5 atacağı takımları zorla geçti. bizim çok bilmiş spor medyası da o takımı beğenmedi. yani daha taktik antremanları bile doğru düzgün başlamamış yorgun takım beğenilmedi evet.

işte bu sırada fenerin stratejisi konferans liginin ve şampiyonlar liginin temposu düşünülerek sezonu etken açmak ikinci yarıya kadar puan farkını açmak, sonrasında da idare ederek sezonu bitirmekti.

işte o puan farkının açılmaması bugünkü hezeyanın da sakatlıkların da sebebi. yani bu bir tercihti, stratejiydi. öyle teknik heyet yetersiz, sağlık ekibi kötü gibi argümanlar gerçekçi değil.

iyi olsalar da bir şey değişmez zira stratejik hata taktik başarı ile telafi edilemez.

okan'ın takımı ise şampiyonlar ligi de bitince son düzlükte rakibini yorup fark atan bir takım haline geldi. terim dönemini hatırlayın. son 20 dakika tırnak yemekten tırnak kalmazdı.

3. ekibi konusunda geniş görüşlü. hem düşük egolu, hem özgüvenli ve rahat.

düşük egosu sayesinde kadrosunun genişletilmesinde kıskanç değil. aynı şekilde ikinci adam irfan hocanın öne çıkmasından da, zira özgüveni yüksek.

bu muhtemelen futbolculuk kariyerinden kaynaklı. hem yıldızlar ile oynadı sürekli hem de oradaki emekçi idi hep. bacağı kırılana kadar da maradona okan'dı. hepsini yaşadı yani.

işte bu sana işini uzmanına bırakma özgüveni sağlıyor. klopp'a kornerden çok gol atıyorsunuz antreman tekniğinizi anlatabilir misiniz diye sorduklarında, bilmem duran top hocamıza sormak lazım özgüveni var okan hoca da.

işte bu ona duran toplarda ergin ataman seti çizilmesine de yardımcı oluyor, rekorlar kırarken bir başkası olsa kendini tanrı'nın yeryüzündeki gölgesi ilan edeceği yerde, bu bir ekip işi benim öne çıkmam doğru değil demesine de.

4. rahatlığı ve ekibi sayesinde benim büyük maçlarda gördüğüm en büyük testleri veren hocalardan biri

derbi yüzdesinin ya da man utd(başak ile de yendi) ve bayern maçlarındaki oyunun sebebi de bu, akhisar ile feneri 3 kere yenip onları şampiyonlukta. edip türkiye kupasını almasının da.

plana sadakati yani yukarıdaki eksisi de bundan. ondan eleştirmek anlamsız. o plan sayesinde burada bu adam.

şimdi bu girdiyi girmeme neden olan tanıma gelelim

yukarıda girdiğim özellikler bir çok hocada var. okan buruk bir gün dünyanın sayılı hocalarından olacaksa, yani bir gasperini gibi anılacaksa, hedef eğer buysa onu öne çıkaran guardiola gibi oyunu değiştiren bir deha olması ya da klopp gibi bir anti-tezci yahut nagelsmann gibi taktik konusunda bir yapay zeka veya ancelotti gibi pragmatizm ustadı olmasından kaynaklanmayacak.

okan buruk fizikli oyuncuları bambaşka seviyeye çıkaran bir hoca.

örneğin ankara'da yaşarken bende gençlerbirliği kombinesi vardı. katılan olur olmaz ama vedat muriqi yüzünden küme düştük. ben kendisinin topçu olduğundan şüpheliydim. gerçi futbol severdim ama gram da anlamazdım. çok koşar mücadele eder ama altı pastan boş kaleye gol atamayan bir adamdan bahsediyoruz.

işte okan buruk o adamı ingiliz milli takımını dize getiren bir seviyeye getirdi. fenerbahçe'den avrupa'ya transferi de böyle oldu.

aynı şekilde crivelli ve gulbrandsen gibi oyunculardan kimse onun gibi verim alamadı. bu konuda onu prime lucescu'ya da benzetiyorum biraz ama o eldeki oyuncudan en fazla verim alırdı, okan'ınki farklı.

benzer şekilde en önemli özelliği dayanıklılık olan ve kerem'den (evet en kötü döneminde irfan can kadar skora katkı yaptı. muhtemelen zaha gelip merkeze geçmese böyle de olmazdı ama oldu artık) benzer bir katkı aldı.

ama asıl katkıyı rashica, boey ve bay'dan aldı. unutmayın boey ve bay, okan geldiğinde rezerv takımdaydı. ikisinin de ortak özelliği fiziki güç ve tempo, eksisi pozisyon bilgisi ve konsantrasyon. (örneğin yunus ikisinden de yetenekli ama hem fizik olarak o seviyeye gelemedi hem de mental olarak oyundan kopmaya teşne. umarım toparlamıştır takip edemedim bu sene. ayrıca kerem demirbay gibi oyunu tek yönlü oynandığı forvet arkası/10 numara bölgesinde katkı veremiyor. kafayı ilk çevirdiği noktadan döndürebilmesi lazım aksiyon bölgesinde ya da kanat oynayacaksa dayanıklılığını artıracak)

konumuza dönersek boey ve bay gibi fizik canavarlarınız yükselişe geçmesi tesadüf değil. benzer yükselişi köhn'den de göreceğiz. tete ve yunus gibi oyunculardan ise göremeyeceğiz.

ikisi de oyunu kopuk kopuk oynayan, topu alacağı ve ayağından çıkaracağı anlar konusunda sıkıntılar yaşayan, bölgesini kaybeden, top ayağında olmadığında dalan, pozisyon bilgisi zayıflığı nedeniyle (boey başakşehir performansı nedeniyle torrent tarafından topçu değil raporu verildi) yeteneklerini ortaya koyamayan, kafasını kaldırmayan, oyun görüşü zayıf oyunculardı.

boey oyununa süreklilik katıp ve pozisyon bilgisi eksikliklerini kapatınca daha kafasını kaldırmayı öğrenmeden bayern yaptı gücü ve temposu sayesinde.

bay ise bir çok farklı mevkide oynayarak oyun görüşünü geliştirdi. bakın bu çocuk sağbek denendiği hazırlık maçında ağlayarak çıktı. o kadar kötüydü ki. sadece randers ve dünkü maçtaki gibi topu önüne vurup gidince etkin olabiliyordu. alan bulamazsa bir hiçti.

ben bu sene başında tribünden bir arkadaş ile kendisini için kavga ettim. ama sonunda hak verdi bana. kendisi zaha'nın ben ise bay'ın oynaması gerektiğini söylüyordum. ona geçen sene beşiktaş maçında icardi'ye yaptığı asisti ve fener deplasmanını hatırlatınca hak verdi denenmesine. şimdi ise herkes gibi o da tapıyor.

ha açık konuşayım ben de bu seviyeye geleceğini beklemiyordum. benim iddiam takımın rashica'nın verdiği tempo, fizik ve defansif katkıya ihtiyacı olduğu, hakim icardi ve mertens gibi oyuncuların verimliliği için orada bir emekçi lazım olduğu idi.

yani arkadaşım da ben de yanıldık. benim yanlış hesaplama ile doğru sonuç çıktı. yani bu senaryo da bay konusunda haklı tek kişi okan buruk.

bay artık hem dışa hem içe çalım atan, iki ayağı ile asist yapan (ben hoca olsam mesela defans oyuncularıma ferdi ve boey driplingini kesmiyorsanız bırakın pas versin penaltı yapma riskine girmeyin derim. zira kilit pas konusunda ikisi de çok zayıf. ikisi de mükemmel bekler olsalar da), uzak ve yakın köşeye şutu olan, iki ayakla da şutu olan, hava topu hakimiye yüksek, hem asist hem gol beceresi olan, güçlü ve driplingi olan, hem kısa mesafede hem uzun mesafede koşusu olan, top kontrolü iyi düzeyde, skor bölgesinde paylaşımcı, asist noktasında karar alıcı (kafasını kaldırıyor), sürekli oyunda olan ve sorumluluk almayı seven, gücünü maçın sonuna kadar yayan bir oyuncu.

eksileri: o güce ve fiziğe rağmen sırtı dönük oyunu hala öğrenemedi, sırtı dönük iken faul alma isteğini hala aşamadı, toplu oyunda zafiyeti sürüyor, skor bölgesinde aceleci olabiliyor, karar mekanizması henüz oturmadı, duran top becerisini bilmiyoruz.

işte bunları geliştirmek için dünyada belki de fizikli oyuncular için en iyi hocanın elinde. 1 sezon daha kalması durumunda nerede olacağını tahmin bile edemiyorum.

işte okan hocanın en büyük meziyeti bu.