Suyun Bir Tadı Var mıdır?

Suyun tadının olup olmadığı konusu hep bir tartışma konusu olmuştur. Kimi için her suyun tadı aynıyken, kimi müdavimi olduğu sudan başkasını içmez. Peki işin bilimsel tarafı ne diyor bu işe?
Suyun Bir Tadı Var mıdır?

suyun tadı var mıdır, yok mudur? bu hep tartışılır. aslında suyun bir tadı vardır ve her suyun tadı aynı değildir. tat özneldir ve hem kendi biyolojinizden, hem de su kaynağından etkilenir.

şimdi, kaynak ve tat reseptörlerinin suyun tadını nasıl etkilediğine, hangi farklı su seçeneklerinin mevcut olduğuna ve tadını beğenmediğiniz için kendinize yeterince su alamıyorsanız ne yapmanız gerektiğine bakalım.


su, tadını nereden alır?

bir su kaynağının tadı üzerindeki etkisinin en önemli boyutu suda çözünen minerallerle ilgilidir. su şişenizde "milyonda parça" (ppm) ifadesini hiç görmüşsünüzdür. bu, belirli bir su hacminde belirli bir mineralin ne kadarının bulunduğunu ifade eder.

örneğin; 1 litrelik bir şişe maden suyu satın alırsanız, şişeniz bunun 500 ppm toplam çözünmüş katı madde (tds) içerdiğini söyleyebilir. bu tds ölçümü, temelde size şunu söylemenin bir kısaltmasıdır: "suyunuz doğal olarak oluşan mineraller içeriyor. güvenilir kaynak. (kalsiyum, fosfor, sodyum ve çok sayıda diğerleri gibi)"

bu minerallerin tümü, tat alma tomurcuklarınız tarafından kolayca tespit edilemez. ortalama bir insan maden suyu ile kaynak suyu arasındaki farkı bile söyleyemeyebilir.

ancak 2013 yılındaki bir çalışma bunu, mineral içeriği 25 şişe ve musluk suyu örneğine kadar değişen 20 şişe maden suyu numunesi üzerinde kör bir tat testi ile inceledi. araştırmacılar, aşağıdaki dördünün tat algısını en belirgin şekilde etkilediğini buldular:

hco³ (bikarbonat)
so4² (sülfat)
ca² (kalsiyum)
mg² (magnezyum)

şişenizin reklamının her yerinde bu kimyasal bileşik adlarını görmeyeceksiniz. ancak suyunuzun bileşenlerine yakından bakarsanız, tds dökümünde bunları ve sodyum (na), potasyum (k) ve klorür (cl) gibi diğer bileşenleri görebilirsiniz.


tat tomurcukları ve tat reseptörleri nedir?

insanlar, beş ana "tat niteliği" arasında ayrım yapabilen tat alıcı hücrelere (trc) sahiptir:
acı ,tatlı, ekşi, tuzlu. bu niteliklerin her biri, trc'lerin beyninizin farklı bir bölümünü aktive etmesine neden olur ve suyun "ekşi" trc'leri aktive ettiği bulunmuştur.

2017 yılındaki bir çalışma, içme suyunun laboratuvar farelerinde kendilerini hidratlamak için daha fazla su içmelerine neden olan "ekşi" trc'leri uyardığını göstermiştir. bu çalışma, "tatlı" ve "ekşi" trc'lerin manuel olarak etkinleştirilmesinin, suyun farelere tat verme şeklini değiştirebileceğini ve onların içme davranışlarını değiştirmelerine neden olabileceğini bile bulmuştur.

suyla, asit algılayan trc'ler, suyun bize tat verme şeklini etkileyen "ekşi" reaksiyonun anahtarıdır. bu trc'ler beyninizin amigdala olarak bilinen kısmına bağlıdır. bu alan, duyguların işlenmesinde ve işleyen bellekte yer alır.

bilim insanları, bu bağlantının, acı gibi belirli tatların, yiyeceklerin kötü veya zehirli olduğu anlamına gelebileceğini hissetme ihtiyacı nedeniyle evrimleştiğine inanıyor.
bu, su için de geçerlidir: su alışılmadık bir tada sahipse, bu kontamine olduğu anlamına gelebilir, bu nedenle vücudunuz olası enfeksiyon veya zarardan kaçınmak için sizi içgüdüsel olarak tükürmeye zorlar.

2016 yılındaki bir çalışma da bu fikri destekliyor gibi görünüyor. araştırmacılar, "acı" ve "umami" gibi güçlü veya farklı tatların, amigdala aktivitesinin artmasına neden olduğunu bulmuştur.

bu, vücudunuzun belirli tatların keskin bir şekilde farkında olmak için son derece evrimleştiğini gösterir. bu, farklı su türlerini birbirinden belirgin şekilde farklı kılabilir ve bu tatlarla ilişkili duygusal tepkiler de genel tat algınızı etkileyebilir.

kaynak