Teddy Bear Kavramının Doğmasına Sebep Olan ABD Başkanı: Theodore Roosevelt

İşlediği suçlar bir yana, kendisi ABD'nin en deli kişiliklerinden biri diyebiliriz. 42 yaşında başa gelerek o zamana kadarki en genç başkan olan bu ilginç tarihi şahsiyeti inceleyelim.
Teddy Bear Kavramının Doğmasına Sebep Olan ABD Başkanı: Theodore Roosevelt

Olayı nedir?

"roosevelt, etkisini küresel çapta hissettirmenin amerika'nın görevi olduğunu ve amerika'nın dünyayla ulusal çıkarları çerçevesinde ilişki kurması gerektiğini ısrarla savunan ilk başkandır" (kissinger). almanya'nın amerika için bir tehdit oluşturduğunu savunarak amerikan halkını yalnızlık politikasıdan sıyırıp hareketlendirmeye çalışmıştır. ama bunda başarılı olacak kişi ardılı woodrow wilson'dır.

Başkanlık öncesi kariyeri

harvard mezunu roosevelt, tarihte en genç yaşta (42) abd başkanlığı koltuğuna oturan kişidir. başkan olmadan 15 sene önce yapılan nyc belediye başkanlığı seçimlerinde başarısız olmuş, lakin bundan 13 sene sonra new york valisi seçilmeyi başarmıştır. başkan olmadan önceki sene de william mckinley'e başkan yardımcılığı yapmıştır. kendisi renkliği kişiliği ile tanınır. beyaz saray'da boks ve judo dersleri aldığı bilinir. yine başkanlığından önce bulunduğu emniyet müdürlüğü görevinde, aynen bizim dördüncü murat gibi tebdili kıyafet sokağa inip polisleri teftiş ettiği de olurmuş.


Zihniyeti

safarisini beyaz erkek için bir narrative yaratmak için kullanmış, bildiğin ırkçı, bildiğin misojinist bir adam. maskülenliğin tanımının dahilinde beyaz erkeğin üstünlüğünün tartışılmaz bir gerçek olması için uğraşmıştır. örneğin, african wild games'de eşinin avcıların hayatını birden fazla kez kurtardığını tamamen yoksaymış, maskülenliğin 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başlarında, fiziksel özelliklerin beyaz erkekler dışındakilerin uymayacağı biçimde tanımlanmasına önayak olmuştur.

Yarattığı fark

abd tarihinin ilk başkan gibi başkanı olarak bilinen şahsiyet. kendisinden önceki dönemde partiler başkanın önünde yer almıştır. baktığınız zaman o yıllarda ön seçim falan yoktur. kapalı kapılar ardında elitler toplanır, seni aday yaptık diye birini seçerler, sonra göstermelik olarak bir kurultay yapılır ve adaylık resmileştirilirmiş. bu yüzden başkan ne kadar önde gibi gözükse de kongrenin büyük kontrolü söz konusudur.

roosevelt bu döngüyü kıran başkan olarak bilinir. kongreye sizin yapacağınız işi sikerim çekmiş ve rekor sayıda executive order (kanun hükmünde kararname) imzalamıştır.

gerçi daha sonra bu kendisinin parti içi elitleri tarafından dışlanmasına yol açmış, önce popülerliği devam etmesine rağmen aday gösterilmemiş, sonraki dönemde ise kendi partisini kurarak 1912 seçimlerinde oyları bölmüş ve %42 oyla iç savaş'dan sonra ilk kez güneyde yetişmiş bir demokrat (wilson) başkan seçilmiştir. bir daha bu tarz bir olay yaşanmasın diye eyaletler yavaş yavaş on seçimle aday belirlemeye yönelmiş ve bugünkü hale geçilmiştir.

avcılık tutkusu için taa afrika'ya kadar gitmiş

tutku ama ne tutku.

şimdi, afrika, afrika olalı böyle bir safari görmemiş. teddy, tam 11.397 hayvan öldürüyor. bunlardan 512'si hipopotam, beyaz gergedan, fil gibi devasa hayvanlar:"afrika'dan çıkan büyük hayvan koleksiyonlarının en görkemlisidir bu" diye övünmeyi ihmal etmiyor. hayvancıkların 262 tanesini yediklerini, kalanını tuzlayıp (beraberlerinde dört ton tuz götürmüşler) washington'a, smithsonian ve natural history müzelerine gönderdiklerini anlatıyor.

afrika'dan dönüşte de norveç'e uğruyor. neden biliyor musun? 1906'da kazandığı nobel barış ödülü'nün parasını almak için.

tonlarca leşin kemiklerinin temizlenip iskeletlerinin ayağa dikilmesi müzecilerin yıllarını alır. ama olsun, science'e hizmet, böyle bir şeydir, diyor teddy roosevelt, "beni kınayacaksanız, natural museum'un da, american museum'un da, benzeri zooloji enstitülerinin tümünün varlık nedenlerini de kınayacaksınız!"

(bkz: hollywood'u kapattığım gün)

Bu adam nasıl Nobel Barış Ödülü alabildi peki?

1904-1905 yılları arasında, çarlık rusyasının japon imparatorluğuyla yaptığı savaşın sonlanmasında bir nevi arabuluculuk yapmıştır. ayrıca, meksika'yla olan gerilimi çözmüştür. bu yüzdendir ki, kendisinin 1906 yılında aldığı bir nobel barış ödülü vardır. sanırsam nobel barış ödülünü alan iki abd başkanından biridir. diğeri ise (bkz: woodrow wilson)dır. milletler cemiyetinin kurulmasında öncülük ettiği için kendisine bu ödül verilmiştir. (bkz: wilson prensipleri)

Rushmore Dağ Anıtı'nda yer alan başkanlardan biri kendisi.

"Teddy Bear" hikayesi

manhattan'ın göbeğinde, gramercy bölgesinde pek sık, pek zengin bir evde doğmuş bu hollanda kökenli roosevelt ailesinin annesi güneyli zenginlerden olan veliahtı. çocukluğunda kardeşleriyle paylaştığı oda pek şirin, pek zarif. sadece theodore değil bütün kardeşler arızalı bebeler olduklarından aileleri tarafından çok ihtimam görmüşler ama öyle yatalak büyümemişler. özellikle theodore'un astımı sebebiyle tıkanmaması, her gün egzersiz yapabilmesi için nursery denen bu çocuk odasının önü yıkılmış ve kendisine orada kapalı bir teras ayrılmış, çıksın orada temiz hava alsın, hareket etsin, ciğerlerini açsın diye.

teddy roosevelt'in "ayıcığı kurtaran başkan" öyküsü ve ardından söz konusu lakabı alması da çok güzel, çok dokunaklı; ne yazık ki gerçekle uzaktan yakından alakası (tahmin ettiğiniz gibi) yok. theodore roosevelt ava merakı ile tanındığından, o dönem çıktığı güney gezilerinden birinde kendisine kıyak geçilmiş, "oo koskoca başkan geldi" denilerek bir av partisi düzenlenmiş. ev sahibi onun ne kadar meraklı olduğu bildiğinden, roosevelt'i ormanda bir köşeye götürmüş, demiş burada dur, ayının biri şurada yakında, her zaman bu noktadan çıkıyor, pusuya yat, çıkar çıkmaz avlarsın. teddy beklemiş beklemiş çok sıkılmış, kendisi meşgul bir insan; köpekleri o noktada bırakmış gitmiş gezinmeye, bir süre sonra da ayı gerçekten çıkmış ama başkanın 20-30 kadar köpeği tek başına ayıyı köşeye sıkıştırıp epeyce yaralamışlar. o sırada gürültüye ev sahipleri koşmuş ayıyı yakalamış bağlamışlar, hemen başkana haber vermişler ki "gelsin ödülünün başında dursun, hak ettiği gibi" diye. theodore roosevelt koşmuş olay yerine gitmiş, ölümcül derecede yaralanmış orada maymun gibi bağlanmış ayıyı görmüş, o sırada gelen gazetecilerin yanında da savunmasız ayı öldürüp "hayvanoğlu hayvan başkan" unvanına alacağına "affediyorum ayıyı, salın gitsin" buyurmuş. yalnız rivayete göre ayı yaşamamış, ölmüş; sanırım bu da o kadar şaşırtıcı değil.

demem o ki, roosevelt yavru ayı bulmuş, hoppacık yapmış çok sevmiş, hayatını kurtarmış hemen oyuncağını yapmışlar büyük yalanmış. zaten av hastası adam niçin hayvanın hayatını kurtarsın, madem sonradan kurtarmaya halleniyor neden baştan avlansın?

Dil hareketi

ingilizce kelimelerin yazımında basitleşmeye gidilmesini savunan, andrew carnegie tarafından kurulmuş simplified spelling board'un önerileri doğrultusunda, 1906 yılında abd devlet yazışmalarında "basitleştirilmiş" kelimeler (tho-> though, enough-> enuf, through-> thru (bu tutmuş), addressed-> addrest, missed-> mist ve bir sürü benzeri şey) kullanılacağını söyleyen bir executive order imzalamış (ve bu imla devrimi ciddi bir iç çekişme yaratınca yılın sonunda emri geri çekmiş).

emrin ilk ortaya çıktığı günün ertesinde ingiliz gazeteleri roosevelt'i şamaroğlanına çevirmiş. the sun'dan olayla alakalı bir hiciv yazısı şu pdf dahilinde okunabilir: http://query.nytimes.com/…3a25755c2a96e9c946797d6cf

Enteresan bir hikayeyle bitirelim

14 ekim 1912'de milwaukee'de yapacağı bir konuşmanın hemen öncesinde silahlı saldırıya uğramıştır ancak mermi, hem gözlük kutusundan hem de yapacağı konuşmanın 50 sayfalık metninden geçtikten sonra vücuduna girmiştir. zaten tecrübeli bir avcı olan roosevelt, öksürüğünde kan olmadığı gözleminden merminin göğüs boşluğuna ulaşamadığını tespit etmiş ve 90 dakikalık konuşmasını vücudundaki mermiyle tamamlamıştır (oha).

kaynak: wikipedia

Lobicilik Kavramının Doğmasına Sebep Olan Asker Kökenli ABD Başkanı: Ulysses S. Grant