The Dave Brubeck Quartet'in Dünyayı Dolaştıktan Sonra Kaydettiği Kült Albüm: Time Out

Bu albümde yer alan Take Five şarkısını ismen bilmiyorsanız bile çalmaya başlayınca hemen tanırsınız. İşte bu şarkının da içinde bulunduğu klasik caz albümünün öncesinde güzel bir hikaye yatıyormuş.
The Dave Brubeck Quartet'in Dünyayı Dolaştıktan Sonra Kaydettiği Kült Albüm: Time Out


time out, değişik zaman ölçülerine kafayı takmış olan dave brubeck'in, kendi grubuyla 1959'da columbia records'tan çıkarttığı meşhur plağı.

1959

bu kısma dikkat çekmek istiyorum. bin dokuz yüz elli dokuz herhangi bir yıl değil: altmışlarda yaşayacağımız özgürlük hareketlerinin müjdecisi, gelecek olan akımların habercisi. o yıl, miles davis'in kind of blue albümünün yayınlandığı, aynı albümde miles ile birlikte kayıt yapmış john coltrane'inse o kayıttan çıkıp giant steps kaydını yaparak caz tarihinde devcileyin adımlar attığı bir yıl. aynı yıl ornette coleman the shape of jazz to come diyerek bizi bambaşka diyarlarda free jazz sularında gezdirirken, charles mingus'un o ünlü mingus ah um albümü yine aynı yıl columbia records'tan satışa sunuluyor. böylesi bereketli bir yılda, dave brubeck quartet time out albümünü çıkarıyor, caza ritmik bir mola aldırıyor!

Dave Brubeck

columbia records

bu plak, kapağıyla da göze çarpıyor. zira kapakların plak içeriğiyle uyumu önemli bir konu. nasıl ki coltrane dev adımlar atarken fotoğrafçı onu biraz aşağıdan çekerek dev gibi çıkmasını sağlıyor, ya da kind of blue'da mavi bir gölgeye dönüşüyor miles... burada da bize kandinsky'i, klee'yi, miro'yu hatırlatan soyut bir resimle karşılaşıyoruz. her ne kadar dave "o zamana kadar kimse bir caz albümünde soyut resim kullanmamıştı, bunu ilk ben yaptım" dese de, aslında 1959 yılında ondan önce yine charles mingus ah um albümünde soyut bir resimle karşılaşmıştık biz. bu iki albümün de ortak noktası columbia records çıkışlı olması ve ikisinin de usta tasarımcı neil fujita'nın ellerinden çıkması. fujita nasıl yapıyorsa bunu, gerçekten cuk oturuyor!


şimdi sene 1959 ve columbia records'ta dave brubeck ile birlikteyiz. brubeck plak şirketinde yetkili bir abiyle konuşuyor. diyor ki "yeni şarkılarım değişik egzotik zaman ölçüleri/ ritimler üzerine kurulu olacak, böyle bir albüm yapmak niyetindeyim." yetkili ağbi başta tırsıyor, alışılmışın dışında bir şey olduğu için. plak satar mı satmaz mı bilemiyor, fakat sonradan onay veriyor ve çıkıyor plak.

peki neden değişik zaman ölçüleri? gül gibi dört dörtlük ritimler çuvala mı girdi? brubeck'teki bu ısrar neden? bunun cevabı için biraz daha geriye, 1958 senesine gitmemiz gerek:

caz elçisi

sene 1958. ve dave brubeck quartet caz elçisi olarak amerikan dışişleri bakanlığınca düzenlenen bir konser dizisiyle dünya turuna çıkıyor. amaç; soğuk savaş döneminde demir perde ardındaki ve doğudaki ülkelere caz ulaştırmak. böylece o ülkelere amerikanın kendi sanat formu, yani caz, yani özgürlük tanıtılacak... bununla birlikte dönem, amerika'nın çalkantılı dönemleri. aslında sovyetler birliği'ne gitmesi için louis armstrong ismi öneriliyordu. fakat armstrong, bir sene önceki, elliyedideki little rock lisesi'nde dokuz afro-amerikan gencine karşı yapılan o meşum olaydan sonra çok sinirlenerek "başlarım cazına da elçisine de! hükumetin cehenneme kadar yolu var!..." diyor ve reddediyor bu teklifi.

böylece dave brubeck , ailesi ve quartetiyle birlikte pan america uçağına atlayıp yollara düşüyor ellisekiz yılı şubatında. tam 14 farklı ülkede 80i aşkın konser veriyor dave brubeck quartet o konser dizisinde. nerelere mi gidiyorlar? ingiltere'den başlayıp almanya'ya gidiyor, polonya'dan geçip türkiye'ye geliyor; iran, ırak, hindistan, afganistan, pakistan ve sri lanka'ya kadar varıyorlar. "ithaka'ya doğru yola çıktığın zaman dile ki uzun sürsün yolculuğun..." diyordu kavafis. ve "asıl yolculuk geri dönüştür" diyordu ursula k. le guin. dave brubeck quartet üyeleri de asıl yolculuğu, kendi ithaka'ları olan amerika'ya döndüklerinde yaptılar.


doğunun ritmleri onları sarıp sarmalamıştı, hindistan'da abdul halim cafer han ile cem eylemiş, türkiye'de dokuz sekizlik müziği tanımışlardı. neticede o yıl, 1958'de bu yolculuktaki izlenimlerini jazz impressions of eurasia albümüyle ölümsüzleştirdiler. istanbul'a özel golden horn isimli bir şarkı bile yaptılar.

the golden horn


işte, time out'a zemin hazırlayan, caz parçalarında dört dörtlük harici değişik zaman ölçüleri kullanma sevdası aslında biraz bu yolculuğun, bu etkileşimin bir ürünü. (bu coğrafyadan bakınca her ne kadar o 'değişik' ölçüler, bize gayet olağan -hayatın kendi akışı gibi- gelse de; elbette kuzey amerikalı bir kişi için 'değişik' sayılacaktır.) ve öylesine bir etkileşim ki, joe morello'nun kuliste ısınmak için çaldığı beş dörtlük ritim üzerine paul desmond'a caz tarihinin ilk hiti, milyonu aşkın satacak ilk single'ını besteletecek kadar içe işleyen türden:

- dopa depa depa dopa lom bom bom bom!