The Last of Us Gibi Bir Başyapıtın Arkasındaki İsim: Neil Druckmann

Hem oyun yazarlığı, hem de yönetmenlik tarafında parmakla gösterilecek işlere imza atmış, The Last of Us gibi bir başyapıtın arkasındaki isim olan Neil Druckmann'ın hikayesi.
The Last of Us Gibi Bir Başyapıtın Arkasındaki İsim: Neil Druckmann

neil druckmann stajyer olarak başladığı naughty dog şirketinde, bugün şirketin başındadır. başlarda kod yazıyor, küçük görevler alıyor ama zamanla yaratıcı ekibin gözüne giriyor. çünkü adamda bir şey var. hikâyeyi sadece yazmıyor, yaşıyor. uncharted 2 among thieves’in geliştirme sürecinde artık yalnızca bir programcı değil, yaratıcı tarafta da söz sahibi olmaya başlıyor. özellikle karakter yazımı, diyaloglar ve sinematik anlatım tarafında katkısı büyük. zaten bu dönemde druckmann'ın bir özelliği dikkat çekiyor: aksiyonu sadece silahla değil, duyguyla da yaratmayı biliyor.

bir gün oturmuş, bir karınca belgeseli izliyor. belgeselde, kordiseps mantarı/@pegassi karıncanın beynine yerleşip, onu ele geçirip ölüme sürüklediği anlatılıyor. yani doğada zombi gibi davranan bir canlı türü var! druckmann'ın beyninde bir ışık yanıyor "ya bu mantar insanlara bulaşsaydı, nasıl olurdu?" ve işe koyulmaya başlıyor ve the last of us’ın temeli atılıyor. 2013’te the last of us çıkıyor ve oyun dünyası resmen çalkalanıyor. herkes alışmış, zombiler gelir, öldür, geç. ama bu sefer oyun başka bir şey anlatıyor: sevgi, kayıp, baba-kız ilişkisi, insanlığın sınırları gibi onlarca şey var. druckmann’ın hem yazar hem de yaratıcı yönetmen olarak çalıştığı bu oyunda, joel ve ellie’nin ilişkisi o kadar doğal, o kadar derin ki, oyuncular sadece zombilerle değil, vicdanlarıyla da savaşıyor. e tabii bu oyunla birlikte naughty dog bambaşka bir seviyeye çıkıyor. artık sadece basit oyunlar yapan bir stüdyo değil, sinematik anlatımıyla adeta hollywood’la yarışan bir yaratıcı merkez haline geliyor.


the last of us’ın başarısıyla birlikte druckmann’ın şirketteki konumu da değişiyor. önce creative director, sonra vice president oluyor. bu, oyun sektöründe kolay kolay görülmeyecek bir yükseliş. naughty dog’un yönü değişiyor; daha fazla hikâye odaklı, daha cesur, daha derin işler yapılmaya başlıyor. bu süreçte uncharted 4’e de el atıyor. yine harika bir iş çıkarıyorlar. nathan drake’in hikâyesine duygusal ve etkileyici bir final yazıyorlar. yıl oluyor 2020… the last of us part ii çıkıyor. druckmann bu oyunda sadece hikâye anlatıcısı değil, aynı zamanda yapımcı, yönetmen, her şey! ama bu bazı kişiler tarafından hikâyesi yüzünden çok büyük tepki alıyor. çünkü birçok oyuncunun kahramanı karakterin başına, tatsız şeyler geliyor. daha fazla detay vermeyeyim, belki oynamayanlar/izlemeyenler varsa, spoiler yemesin. 2. oyun için kimisi "sanat", kimisi onu var eden şeye "ihanet" diyor. ama ne olursa olsun, druckmann yine kimsenin cesaret edemediği bir şeyi yapıyor: klişeleri yıkıyor, duygusal beklentileri ters yüz ediyor, karakterleri ideal değil, gerçek insanlar gibi yazıyor. yani "başrol ölmez" klişeleri, druckmann'ın yazdığı hikâyelerde yok. kimi insanlar sinirden oyunu bırakıyor, kimileri sabaha kadar başından kalkamıyor. bu kadar kutuplaştıran bir iş ancak büyük bir cesaretle yapılabilir.


druckmann bugünlerde sadece bir oyun yapımcısı değil; hbo çatısı altnıda the last of us evrenini televizyona da başarıyla taşıyan, oyun dünyasında anlatının sınırlarını zorlayan bir vizyoner. hani "oyunlar da sanat mıdır?" tartışması vardır ya, druckmann o tartışmayı elinin tersiyle kenara itiyor, çünkü yaptığı işler zaten cevap niteliğinde. artık hem naughty dog’un başkanlarından biri hem de hâlâ yaratıcı ekibin merkezinde. sadece oyun yapmıyor; anlatıyor, düşündürüyor, duygulandırıyor, hatta bazen sinirlendiriyor. ama en önemlisi: iz bırakıyor. neil druckmann benim gözümde sadece başarılı bir oyun yapımcısı değil; hayallerinin peşinden giden, çocuklukta kurduğu bir hayali büyütüp dünyaya sunan bir insan. kod yazarken hikâye kurmayı unutmayan, kamera açısını ayarlarken bile insan psikolojisini düşünen bir adam. belki herkes onu sevmiyor, ama kimse onun oyun dünyasına damga vurduğunu inkâr edemez.


the last of us'la insanın içini burkan, part ii ile yıkan ama düşündüren, uncharted ile maceraya çıkaran bu adam, her şeyin başında sadece bir stajyerdi. bugün hâlâ, o stajyer ruhunu kaybetmeden işine devam ediyor. oyun dünyası bazen büyük bütçelerle, bazen görsel şovlarla dikkat çekmeye çalışır. ama kalıcı olan hep hikâyedir, karakterdir, duygudur. neil druckmann tam da bu yüzden önemli bir figür. çünkü oyunların sadece eğlence değil, insan ruhuna dokunan bir anlatım biçimi olabileceğini kanıtladı.


bir stajyer olarak girdiği kapıdan, sektöre yön veren bir yaratıcı olarak çıktı.