The Sopranos 1. Sezon 3. Bölümde Çaktırmadan Verilen Mesaj ve Göndermeler
the sopranos hakkında çok şey yazıldı çizildi. tüm bölümlerini 5 defa izlemişimdir ki ara ara açar tekrar tekrar bakarım. inanılmaz ayrıntılar ve psikanalitik çözümlemeler var. klasik bir mafya dizisi olmadığı aşikar. şimdi sizleri 1.sezon 3.bölüme götürmek istiyorum. verilen mesajlar ve alt metinler ufuk açacak cinsten bundan emin olabilirsiniz.
Uyarı: Bu noktadan sonrası spoiler içerir.
bu bölümde ölüm ve ölüm korkusunun inanılmaz bir alt metni yatar
esasında bölümde kullanılan metodoloji isviçreli psikiyatrist elisabeth kubler-ross'un ölüm ve ölme üzerine adlı kitabından alıntılar barındırır. ross, ölüme yaklaşan insanların yaşadığı beş aşamayı şöyle tanımlar: inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenmedir. tony'nin yaşadıkları üzerinden gidersek inkar, öfke ve kabul aşamalarını yaşadığını söyleyebiliriz.
şimdi bölümdeki iki önemli, konumuz şöyle ki jackie aprile'ın kötüleşen kanseri tony'ye ağır gelir ve ölümü düşünmesine neden olur. bir de yahudi bir aileye bulaşırlar ki paulie ve silvio'nun ölümle tehdit etmesine rağmen korkusuz bir cesaret gösteren yahudi hasid ariel tevrat'tan ayetler okur ki kendisine yapılan ölüm tehdidinde kendi inancında müthiş bir cesaret yakalar.
konulara kısaca baktıktan sonra başlayalım derim. tony, dr. melfi'nin bekleme odasında gördüğü bir tablodan ciddi etkilenir ki bu anlarda kamera iyice tabloya odaklanır. resmimizi haırlayalım:
resimde bir ahır ve çürüyen bir ağaç vardır. tony, bu resmin hileli bir resim olduğunu düşünür ki konuyu da zaten hemen dr. melfi'ye açıyor. tony'nin kafası o kadar ölümle meşguldür ki resimde gördüğü çürüyen ağaç o'na ölümü hatırlatır.
tony, jackie'nin durumunu melfi'ye anlatırken "sanki çoktan gitmiş gibi" bir ifade kullanır. yani jackie tony'nin penceresinden artık bir hiçliğe dönüşüyordur ki bu hiçlik ve anlamsızlık tony'i iyice yıpratıyor. şimdi bir tablomuz daha var. tony, metresi irina'nın evine gittiğinde duvarda david hockney'nin a bigger splash tablosunu görür. tabloyu hatırlayalım:
dikkat edersek tony'nin gözleri tablodaki boş sandalyeye odaklanır. sandalye boş fakat sanki havuza biri atlamış gibi havuzda bir su hareketi görüyoruz. böylece resim, aynı anda hem orada olan hem de orada olmayan bir kişiyi gösterir gibidir. hastanede olan ama tam olarak orada olmayan jackie gibi.
tony'nin iyice köşeye sıkıştığını görebiliyoruz. şimdi şu yahudi mevzusuna geri dönelim. hani dedik ya ariel ölümle tehdit edilse dahi korkmadığını kararlılıkla söylüyor. işte burası kritik nokta. bu kararlılık tony'i iyice dibe vurduruyor. dr. melfi de tony'nin canını sıkan bu ölüme karşı kararlılık meselesi ile ilgili tony ile aralarında şöyle bir diyalog geçiyor:
melfi: hasidleri ve inançlarını kıskanıyor musun?
tony: bütün bunlar boşuna mı? ve eğer bu bok bir hiç için değilse, o zaman neden düşünmek zorundayım?
melfi: gizem de bu, değil mi? tanrı'nın gizemi ya da buna her ne diyorsanız ve öleceğimizi bilmenin sorgulanabilir becerisine sahip olma nedenimiz.
yani tony'yi rahatsız eden sadece hastalık ve ölüm değil, hayatın sadece büyük bir hiç olma olasılığıdır. anlamsız ve saçma bir hayat. ariel'i cesaretlendiren derin inançtan yoksun olan tony, belki de bu acımasız ölüm fikrene karşı özellikle kendini savunmasız hissediyor. müthiş bir senaryo ve alt metinle karşı karşıyayız. her detay o kadar muhteşem ayarlanmış ki insan gerçekten şaşırıyor.
he bitti mi, bitmedi tabii
bir konu daha var. bu bölümde psikanalitik düzeyde cinselliğin ölüme meydan okuduğunu da görüyoruz. freud, eros (üreme) ve thanatos'un (ölüm içgüdüsü) iki ana insan dürtüsü olduğuna inanıyordu. bölümdeki detaylara baktığımızda, eros , thanatos'a üstün geliyor. şöyle ki: ariel'i anlaşmaya razı getiren durum ölüm değil, hadım etme tehdididir. 2) tony'nin jackie'ye hastanede yatarken bing striptizcisi getirmesi, aslında cinselliğin yine ölüme meydan okumasına dair güzel bir atıf olmuş.