Toplam 3 Şirket Kapatmış Birinden: Türkiye'de Girişimciliğin Zor Olma Sebepleri

Türkiye'de neden Avrupa veya Amerika'daki kadar start-up çıkmıyor? Neden bu işler burada daha zor?
Toplam 3 Şirket Kapatmış Birinden: Türkiye'de Girişimciliğin Zor Olma Sebepleri

türkiye'de girişimciliğin zor olma sebepleri... biri bir teknokentte olmak üzere toplam 2 limited, 1 şahıs şirketi faaliyeti sonlandırmış biri olarak sebeplerini yazıyorum.

1. kuruluş maliyetleri ve operasyonel giderler

2ç girişimciye gerçek bir destek olmaması

3. ağır vergiler

4. gümrük. ve minimum iq ile yazılmış gümrük mevzuatı.

5. işgüzar muhasebeciler

6. teknokent yönetimleri (teknokentte faaliyet yürüten girişimciler için geçerli)

7. sgk

konuyu biraz açmak gerekirse... gömülü elektronik kart ve yazılım geliştirme üzerine, gayet parlak bir fikirle yıllar önce yola çıktım. ürünüm ve müşterilerim nispeten hazırdı. ürünümün pek benzeri yoktu, hatta biraz marketingle türkiye'de çok iyi ilerlerim, dünya pazarına açılırım düşüncesi taşıyordum.

hali hazırda üç beş amatör olarak üretip satıyordum. işi şirket düzeyine taşıyınca daha çok kazanırım diye düşündüm, müşterim arttı fakat eskisinden daha az kazandım.

yukarıda bahsettiğim maddeleri biraz açmak gerekirse:

1. kuruluş maliyetleri

bu aşama başlı başına girişimcileri yıldırıp, başlarım girişimciliğe dedirten aşama.

esnaf/ticaret odasına kayıt, sicil gazetesi ilanı yayınlanması, muhasebiciye para bayılma (ucu açık), defter bedeli, noterde imza sirküleri gibi saçma sapan şeylerin masrafları, sgk işlemleri derken bir de bakıyorsunuz sermaye bitmiş.

ticaret odasının, muhasebecinin, gazetede yayınlanacak şeyin vs mantığını sorgularken vazgeçebiliyor girişimciler.

2. girişimciye gerçek bir destek olmaması

girişimciye gerçekten bir destek yok. 2025 yılının haziran ayı itibariyle kosgeb şahıs girişimciye (şartları sağlayanlara tabii, herkese değil) sadece 10.000 tl destek veriyor. bu para da öyle pat diye hesaba düşmüyor. 6 ayda alabilirseniz ne mutlu.

bugün bir kaşe + fatura defteri bastırın zaten 10.000 tl. özetle destek falan hikaye.

tübitak bilmem ne destekleri yok değil. ama adamına.

3. ağır vergiler

her adım başı vergi. illallah ettirir. şirketi kurdun lanet olsun ne olduysa oldu, işimize bakalım, para kazanalım diyorsun. ilk faturanı kestin, daha ödeme gelmeden devlet vergisini istiyor. az buz da değil. örnek vereyim, en basit haliyle:

1000 liralık ürün sattin. devlet bunun 400 lirasına direkt çöküyor. (kdv+gelir vergisi)

600 liranın ne kadarı üretim gideri, ne kadar ürün maliyeti sen hesapla.

4. gümrük ve minimum iq ile yazılmış gümrük mevzuatı

ben kart üzerine mikroişlemci gömüyorum, işlemciyi belli bir amaç için programlıyorum ve bu haliyle katmadeğerli bir şekilde satıyorum.

kartın kendisi, mikroişlemci ve diğer mikro komponentlerin tamamı ama tamamı çin'den geliyor. türkiye'de üretildi de biz mi almadık?

çin'den ticari olarak ürün getirmek her babayiğidin harcı değil. bir gümrük müşavirin olmalı. gümrük müşaviri olmadan gümrükten ürününü çekemezsin. buradaki aracılık masraflarını saymıyorum. çin'den ürün gelecekse "ce" belgesi olmalı, teknik dokümanı olmalı, türkçeye çevirilmiş kullanım klavuzu olmalı vs vs vs. bitmiyor gereksinimler.

bu ürünlerin hiçbirinin ce belgesi, kullanım klavuzu yok, çünkü bu ürünlerin hiçbiri kendi başına bir alet değil. onları ben bir araya getirip programladığımda bir ürün haline geliyor.

gel de bunu süper iq'lu gümrük memuruna anlat.

bir kere daha lanet olsun deyip şahıs olarak ufak ufak getirmeye çalışıyorsun. geçtiğimiz yıllarda 150 dolardı limit. şimdi hepten suyu çıktı. en son 20 dolar'a düşürmüşlerdi. özetle imkansız oldu.

5. işgüzar muhasebeciler

iddia ediyorum, türkiye'de namusluyum diyen muhasebeci varsa, ben namussuzun en önde gideni, bayrak tutanıyım. her türlü üç kağıt, dümen, yalan-dolan muhasebecilerden sorulur.

bunu yaparken müşaviri olduğu şahsı/şirketi soğar soyana çevirir.

devlet muhasebecilik kurumunu fesih etsin, yeminler ediyorum kimse vergi kaçıramaz.

her türlü saçmalığı anlıyorum fakat, her şeyin online olduğu dünyada devlet muhasebeciyi neden şart koşar, gerçekten anlayamıyorum.

6. teknokent yönetimleri

teknokent yönetimleri, firmaların kendilerine muhtaçlığının farkında ve bunu mükemmel şekilde kullanıyorlar.

bir kere boş dükkan yok, dağ başındaki üniversitenin teknokentinde yer bulursanız ne mutlu, (şehirdekilerden ümidi kesin, el altından aldıkları paralarla dükkanlar boşalmadan kiralanıyor) buldunuz diyelim, plazada ofis tutmaktan daha ucuz değil. aidatları çok ama çok pahalı. sağladığı imkanlar sıfıra yakın.

7. sgk

şirketi kurduğunuz saniye bağkur'lu oluyorsunuz. çok can sıkıcı, bel bükücü bir kurum.

illallah ettim, lanetler okudum, ilk şirketi kapattım.

sonra bir hevesle daha, daha organize bir şekilde teknokentte bu işi yürütürüm, teknokentin atmosferiyle daha motive ilerlerim dedim, personel çalıştırdım, maaş ödedim, sigorta ödedim, teknokentin abuk subuk masraflarını ödedim, devletin her adım başı kestiği vergileri ödedim belim büküldü. canıma tak etti. kazandığım her kuruşu masraflara ödedim. yine kapattım. yine bir motivasyon geldi, hatalardan ders aldım, bu kez kotarırım dedim, yine kotaramadım.

çok satış yaptım, çok para kazandım fakat kazancımın çoğu masraflara gitti. kalanı amatör olarak da kazanabileceğim rakamlardı. üstüne yıprandığımla kaldım.

gereksiz kurumlar kaldırılmadığı, gümrük mevzuatları gözden geçirilmediği, vergilendirme sistemi kazanca göre yapılandırılmadığı sürece bu ülkeden girişimci falan çıkmaz. girer bir işte maaşlı çalışırım düşüncesi hep daha az baş ağrıtıcı olur, daha ağır basar.