Tüm Zamanların En İyi Rock Albümleri
Black Sabbath - Black Sabbath (1970)
bundan tam 50 sene önce black sabbath, kendi adını taşıyan ilk albümleri ile müzik piyasasına resmi olarak giriş yaptı. o dönem eleştirmenler albümü çok sevmese de zaman içinde albüm hem takdir gördü hem de ilk heavy metal albümü olarak adlandırıldı. sabbath 1970'ler boyunca heavy metal'in bayrağını neredeyse tek başına dalgalandırdı. 1970'lerin sonunda ozzy osbourne ile yollarını ayırdıktan sonra yaşadıkları birçok kadro degisikliklerine rağmen şu ya da bu şekilde ayakta kalmayı başardı. iommi'nin yönettiği bir müzik okulu olarak metal camiasına büyük katkıda bulundu. bu büyülü maceranın en başına gitmek isteyenler için bu ilk albüm çok değerli.
Radiohead - OK Computer (1997)
albümün en büyük özelliği bi müzikal can simidinden çok reset aracı olması. tatmin etmeyen ya da kafamı şişiren bişi dinlerken/dinledikten sonra sıkıntı hissedersem kulaklığımı takıp ok computer'ı açarım. ya da meet me halfway'i 243. kez dinlediğimi fark edersem hemen airbag'e tıklarım. airbag şarkısındaki muazzam gitar sesinin arkasından duyulan noel baba'nın geyiklerinin çıkardığı çan sesleriyle huzur bulur, radiohead'in neden çiftçinin kara gün dostu olduğunu hatırlar, i'm back to save the universeee diye mırıldanarak uçarım. paranoid android ile ölmeden önce dinleyebildiğim için hayvan gibi şanslı hisseder, subterranean homesick alien'da kendimi bulurum. exit music çok efkarlı gelirse albümü dinlemeyi bırakırım. onu aşabilirsem tamamını dinlerim. eski seksi bi arkadaş gibi artık. normalde kahve içiyoruz, sohbet ediyoruz ama çok sarhoş olursak yatakta tutkuyla sevişirken buluyoruz kendimizi.
Guns 'N' Roses - Appetite For Destruction (1987)
tanrının yeryüzünde pek çok rock müzisyeni kılığında arzı endam eylediği 70'leri bir kenara koyup da liste yaparsak, en iyi rock albümleri arasında başı çekecek kadar kusursuz bir başyapıttır appetite for destruction.
besteler, sözler, vokaller ve soloların ötesinde, başka türlü bir büyüsü vardır. bunun sebebi de belki rock tarihinin (bu kez 70'ler de dahil) en iyi çalınmış albümü olmasıdır.
evet slash o yaşında akılalmaz işler yapmıştır, evet axl (son 40 yıldır eline mikrofon almış diğer hiç kimse gibi) bir daha hiç ulaşamayacağı plant-vari bir noktadadır filan ama; bunun yanında izzy stradlin, duff mckagan ve steven adler'den oluşan bir eşsiz ritm grubu vardır ki bu albümün, işte sözünü ettiğim büyü tam da onlardan kaynaklanır.
yazık ki artık appetite for destruction gibi bir albümün yapılmasını mümkün kılan tüm imkanlar ortadan kalktı. artık bırakın bu kadar iyi müzisyenlerin biraraya gelmesini, son 20 küsur yılda tek bir vasatüstü rock müzisyeni yetiştirememiş bir yeryüzünün parçasıyız bizler.
Bob Dylan - Blonde on Blonde (1966)
bob dylan'ın sadece bütünsellik, çok enstrümanlılık ve vokal performansı açısından en iyi albümüdür. ilk albümleri ve "highway 61 revisited" ile kıyaslayınca lirikal açıdan pek parlak değildir. daha çok ofansif aşk şarkılarından oluşur.
dylan'ın müthiş 60'lar döneminin, sınırsız ve yarı tanrısal üretkenliğinin de kapanış albümüdür. bundan sonraki çoğu albümünde "blood on the tracks" ve "desire" hariç ortalama ya da ortalama altı albümler yapmıştır dylan. bunda geçirdiği motor kazasının, babasının erken ölümünün, dönem müziğinin değişmesinin, evliliğinin etkileri de azımsanmayacak kadar fazladır. kim bilir belki de bu dönemden sonra dylan, gençlik dönemindeki hayat enerjisini bir daha bulamamış ve her anında yanında olan ilham perisi onu terk etmiştir..
Pink Floyd - The Dark Side of the Moon (1973)
pink floyd'un 8. stüdyo albümü ve dünya genelinde elli milyondan fazla satan albümüdür. bir ara satış sayısı michael jackson'ın thriller albümünü geride bırakmıştı fakat şu an son rakamlar hakkında kesin bir bilgi yok. david gilmour bu albüm hakkında "kulaklığımı takıp bu albümü ilk defa dinleyen biri olmak isterdim." demiştir.
pink floyd'un konsept albüm nasıl yapılır sorusuna verdiği en güzel cevaplardan sadece biridir.
David Bowie - The Rise and Fall of Ziggy Stardust and the Spiders from Mars (1974)
kuşkusuz tarihin en iyi albüm kapanışına sahip albüm.
bir konsept albüm olarak içine aldığı atmosferin etkileyiciliği, türlü enstrümanların harika kullanımı ve birbirleriyle uyumu, lirikal anlamda ortaya çıkardığı şaheserler...
tarihin en büyük ve ikonik albümlerinden rahat top 10’a oynuyor. emin olun içinde tek bir boş şarkı bile yok, o seviyede bir olay.
kehanetleri ise ayrı eğlenceli; albüm kapağındaki tabelada k. west yazısını görüyoruz ve 5 yıl sonra kanye west doğuyor. ilginç olanı ise albümün açılış şarkısının adı (five years).
Led Zeppelin - IV (1971)
efsanevi bir albüm olduğu gerçeğini bir kenara bırakırsak; dağılma döneminde satanistik backmasking'ler ve semboller dolayısıyla grubu mahkeme köşelerinde çok süründürmüş, grubun prodüktörü ahmet ertegün tarafından tabir-i caizse kıçları kurtarılmıştır. jimmy page etkisi çok yoğun görünür. dönemin psychedelic hindistan (uzak doğu da denilebilir) etkileri albümün üzerinde gezmektedir. riffler heavy metal'in yapı taşlarını oluşturan sertliktedir en ballad diyebileceğiniz parçada bile. amerika'da led zeppelin iv plağı bulundurmayan eski topraklar ıslak odunla dövülür rivayete göre. kısacası rock müziğe yön veren kilometre taşlarından birisidir.
The Jimi Hendrix Experience – Are You Experienced (1967)
hayvani gitar çalışına aldanıp sözlerini hiç incelemediğim, açıp okumadığım jimi hendrix'in söz yazarlığında da 1 numara olduğunu gösteren the jimi hendrix experience albümü.
bu şarkılar dışında uzay, bilim-kurgu, psikoloji, aşk gibi birçok farklı konuda şarkıları ile albüm, benim gibi jimi hendrix'i uyuşturucu ile özdeşleştirenlere bir cevap niteliğinde. aslında cevap falan da değil. albüm 1967'de çıkmış. cevabını 1967'de vermiş jimi baba. ha ben 2018'de hala bu adamı uyuşturucu ile özdeşleştiriyorsam bu ders falan değil düpedüz cahilliktir, poserliktir. aynı cahilliği albümdeki şarkıların altına "bu şarkıyı normal kafayla dinlemeyeceksin, ancak uçuştakiler anlar." minvalinde yazanlar da yapmakta. halbuki albüm uyuşturucuyla bir ilgisi olmayan, ayık kafa ile yazılmış, hem müzikte hem de söz yazarlığında üstün bir yeteneği olan jimi hendrix ve arkadaşlarının eseridir.
Porcupine Tree - Fear of a Blank Planet (2007)
tekrar tekrar dinledikçe kendisine haksızlık ederek çok kısır bir tanımlama yaptığıma inandığım kusursuz albüm.
porcupine tree'nin stars die dönemiyle in absentia dönemini harika bağlayan tam bir olgunluk dönemi albümü. ne çok sert, ne çok hızlı ne de çok yavaş. tam porcupine tree'nin olması gerektiği gibi muhteşem bir tempoda. steven wilson'ın sözleri yine her zamanki gibi zirve yapmış. bir insan evladı nasıl bu kadar yaratıcı olur yahu? oluyor işte ama az kaldı bu adamlardan, nedense genelde genç ölme eğilimli oluyor bunlar.
Bruce Springsteen - Born to Run (1975)
45 yıl önce piyasaya çıkmış albüm. thunder road gibi dünyanın en iyi 3 şarkısından biriyle açılır. patronumuz (the boss) esasında telecaster'ıyla yardırmasıyla nam salmıştır fakat bu albüm genel olarak orkestrasyon açısından çok güçlüdür, baslardan tutun piyanoya kadar çok zengindir.
Metallica - Master of Puppets (1986)
metallica'nın müzikal ve şarkı sözü olarak doruk noktası, başyapıtı, bir daha benzeri yapılamayacak derinlikte ve karmaşıklıktaki şarkısı-albümü, magnum opus'u... gitar çalmayı bilmeseniz de çalmak için her şeyinizi vermeyi göze alabileceğiniz şarkı... cliff burton'ın etkisini her anında hissettiğiniz albüm... bir grup insan 23-24 yaşlarında nasıl böyle bir başyapıta imza atar dedirten albüm... söyleyecek çok şey var...
Nirvana - Nevermind (1991)
bir nirvana albümü, müzik klasiğidir. dünya tarihi için istanbul'un fethi neyse müzik tarihi için de nirvana'nın nevermind albümünü çıkarması odur. bu albümle birlikte 80'lerdeki metal müzik (hair metal) akımı yerini alternatif rock ve grunge'a bırakmıştır. albümün neredeyse tüm şarkıları o dönemde dünya müzik listelerinde baş sıralarda yer bulmuş, smells like teen spirit birçok kez dünyanın en iyi şarkısı seçilmiştir.
The Beatles - Abbey Road (1969)
50. yılını dolduran the beatles'ın 11. stüdyo albümü ve şaheseri. albümün kapağı bile 50 yıldır başlı başına bir efsane haline gelmiştir. come together, here comes the sun, something gibi oldukça bilindik beatles şarkılarını bulundurmasının yanı sıra `i want you (she's so heavy) ve oh! darlin' gibi daha gölgede kalmış ama bir o kadar kaliteli şarkıları da bünyesinde barındırır. ayrıca albüm bir bütün olarak dinlendiğinde you never give me your money şarkısından her majesty'e kadar akar gider. dağılmasalardı daha ne güzel şarkılar dinlerdik burukluğunu da yaşatır.
The Rolling Stones - Exile On Main St. (1972)
rolling stones'un 1972 senesinde piyasaya akıttığı double albüm. sticky fingers albümüyle de benzeşir. brian jones'un ani vefatıyla kendini aniden bir rolling stone olarak bulan mick taylor gruba ısınmıştır ve bu albümde çok sağlam bir iş çıkartır. mick jagger aynı mick jagger, keith richards aynı keith richards'dır... albümden rocks off, rip this joint, tumbling dice, sweet virginia, torn and frayed, happy, shine a light, loving cup, all down the line parçaları özel birer ehemmiyet taşır. akabindeki senelerde led zeppelin'le beraber boogie with stu'yu kaydedecek olan ian 'stu' stewart, hali hazırda rolling stones'un bonus elemanıdır ve exile'da da kimi parçalarda çalar piyanosunu... exile on main street kayıtsız şartsız bir mihenk taşı, rock tarihinde sağlam bir standarttır.