Türk Sinemasının Kült Filmlerinden Biri: Zampara Seyfettin
ünal küpeli'nin yazıp yönettiği, başrollerinde osman cavcı ve dilek pamirtan'ın yer aldığı, genelde star ekranlarında yayınlanan 1995 yapımı bir komedi filmidir zampara seyfettin.
sapitop'tan kuşadası tatili kazanan seyfettin ve sedef'in otobüste tanışması ile başlayan olaylar orada da gelişir. korsan ve otobüsün muavini süper karakterler olmasının yanı sıra, film de süper geyiktir, her çıktığında kendisini izletir, kafa dağıtır. müzikleri grup vitamin tarafından yapılmış (zonta) şarkısıdır.
zampara seyfettin filmini özel yapan şey, olabildiğince doğal ve amatör olması sanırım. filmde göze batan ve akılda kalan her şey sanki film setinde toplanılmadan az önce bulup buluşturulmuş gibi. filmin esas adamı acıbademli'nin, "abi sen şu hamsi tişörtünü giy, alta da al şu yeşil donu giy, çorabı çıkarma kalsın abicim öyle o" şeklinde oluşturulduğunu tahmin edebiliyorsunuz.
film bu denli rahat ve geyik olduğu için tam bir kafa dağıtma aracı olmuş izleyenlerin gözünde. gördüğüm kadarıyla filmi izlemiş olan herkes bu filmi hatırladığında keyifli bir anını, büyük olasılıkla yazın gündüz vakti evde mayışmışken televizyon karşısında geçirdiği bezgin ve keyifli anını hatırlıyor.
zampara seyfettin, doksanlar neslinin unutulmaz filmlerinden biridir. yaza girmeye yakın, televizyon ekranlarında bu filmi defalarca kez izlemişizdir. kazık kadar olmama rağmen geçenlerde oturup filmi bir kez daha seyrettim ve çocukluğumda olduğu gibi yine fütursuzca eğlendim.
doksanlarda malumunuz türk sineması çok zor yıllar geçirdi. "yeşilçam öldü, yaşasın yeni türk sineması" sloganları altında hiç de kolay bir doğum anı yaşamadık. doğum oldukça sancılı geçti. ve bu sancılı dönemde yapımcılar, pahalı filmler çekip filmlerinin gişede batışını izlemek yerine ucuz televizyon filmleri çekmeye yöneldiler. masraftan kısabildikleri kadar kısıp çektikleri bu filmleri, sinema salonları yerine televizyon ekranlarında seyre sundular.
bu minvalde çekilen ve ismini anabileceğimiz birkaç film olmakla birlikte "zampara seyfettin" filminin yeri her zaman ayrıdır. tam bir çöp film olmasına rağmen nasıl olur da bu denli sevildi, insan gerçekten hayret ediyor. senaryo deseniz kötü, kurgu deseniz yalapşap, oyunculuklar osman cavcı dışında dökülüyor. gerçi dilek pamirtan'ın da hakkını yememek lazım. o da elinden geleni yapmaya çalışmış. ancak kalan oyuncular için aynı şeyi söylemek mümkün değil. filmi izlerken bilerek kötü oynadıklarını düşünmeden edemiyorsunuz. çünkü bilerek ve isteyerek bu denli kötü oynayabilirsiniz anca. yönetmen ünal küpeli, cavcı ve pamirtan dışındakilere "ne kadar kötü oynayabiliyorsanız oynayın" demiş sanki.
fakat mucizevi şekilde bunca ucuzluğun, basitliğin ve kalitesizliğin içinden harika bir film ortaya çıkmayı başarıyor. bunun birkaç sebebi var aslında. birincisi, başta da dediğim gibi osman cavcı'nın canlandırdığı "acıbademli seyfi" karakterinin muhteşem keyifli bir karakter olması. bu karakterin güzelliğinde, cavcı'nın payı yadsınamaz zaten. karşısında dökülüp giden oyunculara rağmen tüm ciddiyetiyle ele almış karakterini. ve cavcı, her haliyle sempatik, ara sıra itici ama itici olduğunda bile sevimli, temiz kalpli ve her daim yanınızda olmasını isteyeceğimiz saflıkta bir karakter sunmuş bize. yani filmin en büyük artısı, acıbademli seyfi karakterinin ta kendisi.
bunun dışında filmin oldukça akıcı bir kurgusu var. hatta ders niteliğinde bir akıcılıkta ilerliyor film. gereksiz detaylarda boğulmadan bam bam konuya giriyor ve başladığı gibi ilerleyip gidiyor. filmde izleyeni boğmayacak düzeyde sürekli bir hareket var. zaten kısa olan süresi boyunca filmden bir saniye bile sıkılmıyorsunuz.
ve filmin hala seviliyor olmasının en büyük sebebi de bize çocukluğumuzu hatırlatıyor oluşu. daha filmin jeneriği akar akmaz ve grup vitamin'in bu filmle iyice özdeşleşen zonta isimli şarkısı çalmaya başlar başlamaz aklımıza, okulların kapanmasını iple çektiğimiz ve yaz tatiline girmeyi heyecanla beklediğimiz o güzel günler düşüveriyor.
yazlığa gidiyor zonta
dondurması elinde
çorap üstü sandaletler
...