Türkiye'nin İlk Askeri Darbesi: 27 Mayıs

27 mayıs 1960 darbesi; askerlerin sabaha karşı radyodan “yönetime el koyduk” anonsu yaptığı, başbakan ve cumhurbaşkanının tutuklandığı, sonunda da idamlarla biten karanlık bir dönem. ama sadece “ordu yönetime el koydu” deyip geçilecek bir olay değil; arkasında devasa bir siyasal, toplumsal ve ekonomik çürüme hikayesi var.
önce zeminine bakmamız gerekirse, demokrat parti, 1950’de “yeter! söz milletin!” diyerek iktidara geldi, geldi ama 1954’ten sonra bildiğin raydan çıktı. hani şu “muhalefet susturulsun, basın hizaya gelsin, üniversite de bizim dediğimizi yapsın” kafası. tahkikat komisyonu gibi ucube yapılarla mecliste kendi kendine sansür uyguladı. yargıya, basına, üniversiteye abanıp durdu. o dönem muhalefet lideri olan inönü’yü bile taşladılar uşak’ta. öyle bir gerilim yani.
ekonomik cephe de şahane değil tabii. 1950’lerin ortasına kadar tarım süper gidiyor, marshall yardımı vs. ama sonra işler sarpa sarıyor. dış borç tavan yapıyor, döviz yok, ithalat durmuş, enflasyon yükseliyor. insanlar karaborsaya düşmüş durumda. bir yanda zenginleşen bir azınlık, diğer yanda geçim derdindeki kitleler. şehirli kesim sinirli, gençlik ayakta, öğrenciler sokakta.
asker ne yapıyor bu sırada? genç subaylar “ülke elden gidiyor” moduna giriyor. çünkü dp orduya da ayar çekmeye kalkıyor. bazı paşaları erken emekli ediyor, bazılarını kızağa alıyor. hani eskiden beri ordunun “cumhuriyet bekçisi” gibi bir pozisyonu vardı ya, işte o damar kabarıyor. harp okulu davası sonrası subaylar kendi içlerinde örgütlenmeye başlıyor. komuta zinciri falan yok bu darbe; bayağı albay-yüzbaşı tayfası kendi inisiyatifiyle yapıyor.
27 mayıs 1960 tarihine geldiğimizde ise ordu yönetime el koyar, başbakan menderes ve ekibi yaka paça götürülür, dönemin seçilmiş cumhurbaşkanı celal bayar bile evinden alınır. olay, "sevgili vatandaşlar!" diye başlayıp, sabaha karşı radyodan alparslan türkeş tarafından okunan meşhur bildirgeyle duyurulur:"sevgili vatandaşlar! dün gece yarısından itibaren, bütün türkiye'de, deniz-hava-kara türk silahlı kuvvetleri, el ele vererek, memleketin idaresini ele almıştır..."
harekat saat 03.15'te başlar, önce piyade ve süvariler, 15 dakika sonra da tanklar yola çıkar. 04.36'da radyo yayını patlar: artık türkiye bir askeri cuntanın kontrolündedir. ama öyle kan revan değil, "kansız" ve nizam içinde yapılmış bir darbe.
hazırlıklar da gayet akademik: 23 mayıs'ta tarih netleşir, parola sistemine geçilir. harekat zamanında yapılırsa "dündar seyhan’ın oğlu sınıfını geçti", ertelenirse "bütünlemeye kaldı". sınıf geçmek darbeciler için de önemli yani.
ankara'da kritik askeri birimlerin (ör: 28. tümen, zırhlı eğitim merkezi vs.) etkisiz hale getirilmesi gerekir. tuğgeneral yusuf demirdağ ilk alınan isim olur, ardından refik koraltan. celal bayar şakağına silah dayasa da yanında bulunanlar müdahale eder, gözaltına alınır. komite üyelerinden biri olan osman köksal bile yanlışlıkla gözaltına alınır, “olsun” denilip kenara koyulmuştur.
ordu komutanı orgeneral ragıp gümüşpala, “liderimden kıdemli değilse tankları ankara’ya sürerim” der. cemal madanoğlu “cemal gürsel bizim başımızda” diyerek ortamı yumuşatır. gürsel ise izmir karşıyaka'daki evinden c-47'ye bindirilip ankara'ya getirilir, saat 16.00’da halka seslenir. menderes, konya’ya geçerken kütahya’da yakalanır. harp okuluna götürülür. burada sadece gözaltı değil, fiziksel şiddet de vardır. içişleri bakanı namık gedik tutuklu bulunduğu odanın penceresinden atlayarak ölür. intihar mı, cinayet mi hala net değil.
ordu yönetime el koyduktan sonra "milli birlik komitesi" (mbk) adında 38 subaydan oluşan bir yapı kurulur. bu yapı tbmm’nin tüm yetkilerini devralır. tebliğ üstüne tebliğ yayınlanır. 3 numaralı tebliğle siyasi partiler ve toplantılar yasaklanır. 6 numaralı tebliğde asıl niyet açıkça söylenir:
"türk ordusu bir kere daha tarihi bir vazife karşısında bulunuyor. bu vazife; dahilde memleketi buhran ve felakete sürüklemek isteyen hırslı politikacıların elinden kurtarmaktır."
tebliğ 13 ve 32’de de darbenin sebebi olarak “vatandaşlar arasında kardeş kavgasını önlemek” ve “köylü ve işçilerin haklarına kavuşması” gibi süslü argümanlar sunulur.
chp bu süreçte tam destek modundadır. cemal gürsel’in deyimiyle ismet paşa “gerdeğe girecek delikanlı gibi sabırsızdır.” chp kanadında genel ruh hali: “aman ne iyi asker geldi, memleketi kurtardı.”
anayasa çalışmaları için 27 mayıs sabahı s. sami onar önderliğinde bir ekip istanbul’dan uçağa atılır, ankara’ya getirilir. bu ekip “onar komisyonu” olarak yeni anayasa üzerinde çalışmaya başlar.
bir de “hürriyet şehitleri” olayı var. mbk, dplilerin ülkeden kaçarken 12 uçak dolusu altın ve mücevheratla yakalandığını iddia eder. sonra 28 nisan-27 mayıs arasında yüzlerce gencin öldürülüp kamyonlarla gömüldüğü ve bazı cesetlerin makinelerde kıyılıp hayvan yemine dönüştürüldüğü gibi distopik açıklamalar yapılır. hiçbir ceset bulunmaz ama 10 haziran’da birkaç gencin naaşı “hürriyet şehitliği”ne taşınır.
mbk üyelerinin kimlikleri 18 haziran’da açıklanır. bazı gizli üyeler (örn: talat aydemir) bu listede yer almaz. chp’yle doğrudan irtibatı olan subaylar vardır, isimleri net: muzaffer karan, fikret kuytak, ismail rüştü aksal vs.
27 mayıs 1960, demokrasinin askıya alındığı ve sivil siyasetin uzun süre yara aldığı bir milattır. "bir daha asla" diyenlerin çokluğu ise, sonrasında yaşanacakları engellemeye yetmez.