Unutulmayan Üşenme Eylemleri

Hazır kalkmışken su getirsene?, Şu kumandayı uzatsana? Ay hiç yapamam şimdi dur azcık da şurada yatayım… insanları olarak biz bir bütünün parçalarıyız. Bazen saatlerce önümüzdeki kumandayla bakışır ancak ona ulaşamayız. Bazen ise hareket etmemek adına geliştirdiğimiz formüllerde daha çok yoruluruz aslında. Daha yazacaktım da neyse sonra yazarım.
Unutulmayan Üşenme Eylemleri
iStock.com
Meteorolojiye sonsuz güven…

kalkıp 1 metre ötemdeki perdeyi açıp havaya bakmak yerine yağmur yağıyor mu diye internetten bakmam.

orta okuldayken her sabah 200 metre ilerideki okula geç kalmaktan bıkıp, gece yatmadan önce okul forması giyerek uyumak. sabah anneye yakalanma kısmı olmasaydı, çok başarılı bi plandı diye düşünürüm halen.

ışığı kapatmak için elektrik düğmesine terlik fırlatmak.

ojeyi silip baştan sürmek yerine halihazırda soyulmuş da olsa tırnakta ikamet etmeye devam eden ojenin üstüne bir kat daha oje sürmek. biliyorum, yalnız değilim.

Ne nefesler harcandı bu uğurda.
iStock.com

bir dirseğimi bilgisayar masasına dayamış sadece mouse kullanırken elimi masadan çekmeye üşenip ekran klavyesi ile yazmak.

tatil dönüşü çantayı boşaltmaya üşenip içindekiler bitene kadar kullanmaya devam etmek. bir sonraki tatile giderken içinde hala bir takım eşyalar kalan çantayı tamamlayıp yeniden tatile çıkmak.

ekmek almaya kimin cikacagina karar vermek icin 6 saat 51 oynamak.

sag el mause'ta, kambur, sol el poponun altına kıstırılmış vaziyette bilgisayar kullanırken google'da bir sey aramak üzere kelime yazmak için eli kaldırmaya üşenmek, var olan bir metinden harfleri tek tek copy paste yapıp search'e basmak.
bazen stonehead bir koala'dan reankarne oldugumu düşünüyorum.

iStock.com
‘Kim taşıyacak eve kadar’ sorunsalı.  

geçen gün içimden geldi, dedim bi tatlı alayım işyerinde dağıtırım şenlik olur. neyse öğle arası, şu küçük eklerden aldım bi kilo. nasıl üşeniyorum ama dağıtmak için bi göreceksin: ha şimdi dağıtırım ha sonra derken kaldı epeyce bi süre. sonra çıkmaya yakın dedim neyse, evdekilere götüreyim ben bunu, akşam yeriz birlikte. sonra dedim, lan kim taşıyacak şimdi bunu eve kadar... neyse aga öyle böyle derken ben bi kilo ekleri yarım saatte tek başıma bi güzel yedim. mevzu da kapandı, iyi mi?

lise zamanı annenin odanın kapısını dışardan kilitleyip odanı süpürene kadar açmam demesi üstüne laptopı hoparlöre bağlayıp internetten süpürge sesi açmak.

kumanda 2,5 metre otede iken onu almaya usenip, gun boyunca ayni kanali izleyerek kapidan birinin girmesini beklemek.

iStock.com
Rihanna dinlerken birden Mustafa Ceceli çalmaya başlar.

youtube dan bi şarkı açıp sonraki dinlemek istediğim şarkıya yanda ki listeden ulaşmaya çalışmak ve bunu resmen saatlerce yapmak. oysa ki bi parmak hareketine bakıyor, iki harf yazsam çıkacak zaten ama yok çok zor bi eylem. ve buna üşenmemek her seferinde yapmak. yazmaya üşenmek.

Üşengeçliğin bize kazandırdıkları arasında ise, elbette planlılık.

(bkz: şimdi yatalım sabah erkenden kalkar sevişiriz)