Vebanın Avrupa'yı Yıkıp Geçmesi Sonucunda İnsanların Başvurduğu Son Teselli: Ölüm Dansı

14. yüzyıl Avrupa'sında toplamda 16 milyon insanın ölümüne sebep olan veba salgını, insanların umutlarını yerle bir etmişti adeta. Kiliseye sarılan insanlar orada aradıklarını bulamayınca, etkilenen psikolojilerinin sonucu ölüm dansı ortaya çıktı.
Vebanın Avrupa'yı Yıkıp Geçmesi Sonucunda İnsanların Başvurduğu Son Teselli: Ölüm Dansı

orta çağ avrupa'sından günümüze ulaşan en önemli ölüm imgelerinden biri olan ölüm dansı betimlemesine dair bilgiler ufkunuzu açabilir.

- ilk önce ölüm dansı betimlemelerinin ortaya çıkış sürecini irdelersek; 14. yüzyılda avrupa büyük veba salgını ile derinden etkilenmiştir. kara ölüm diye adlandırdıkları bu salgın neticesinde yaklaşık on yıl içinde kitleler halinde ölümler sonucu köyler ve şehirler haritan silinmiş ve yaklaşık olarak 16 milyon (avrupa'nın üçte biri) insan ölmüş, 75 milyon insan salgından etkilenmiştir. çaresi bulunamayan bu hastalık nedeniyle insanların ölüme bakış açısı değişmeye başlamıştır. orta çağın karanlık dönemlerinde kilise ve din adamları her şeyin çözümü olarak görülüyordu. bundan dolayı insanlar karşılaştıkları ölümlere çare olarak yine kiliseye yönelmişlerdir. ancak kilisenin kurtarıcılığı burada onlara çare olmayınca insanlar dini sorgulamaya başlamıştır. neticesinde insanı temel alan hümanizm düşüncesi ortaya çıkmıştır. bu düşünce tarzıyla insanlar artık yaşadıkları büyük acıları buldukları farklı yöntemlerle hafifletmeye çalışmıştır. ölüm dansı betimlemesi de buradan çıkan bir üründür.

- dünyadaki mevkin ne olursa olsun ölüm dansında sınıf ayrımı yoktur. dansın içindekilere ölümün her an yanı başınızda olabileceğini anlatılmaktadır. betimlemeler çoğunlukla mezarlık ve kiliselere çizilmiştir. çünkü ölümden korkmamalı sonuçta en sizin en yakın arkadaşınız odur mesajı verilmektedir.

-ölüm dansı betimlemesinde ölüm, çürümüş insan iskeleti halinde olup, çeşitli sınıf insanlarla(kral, şövalye, tüccar, doktor, hırsız, köylü, din adamı) çalgılar eşliğinde dans etmektedir. amaç hangi sınıftan olursan ol ölümün daima yanı başında olduğunu hatırlatıp, acı ve gerçek yüzünü herkese göstermektir.

çeşitli sınıf insanların "ölüm dansı"


görsel 2


- ilk ölüm dansı betimlemesi fransa'da ortaya çıkmıştır. 1424'te paris masumlar mezarlığı duvarına yapılan betimleme ilk ölüm dansı betimlemesidir.


ancak mezarlığın duvarında bulunan orjinal betimleme 1669 yılında yapılan yol genişletme çalışması sırasında zarar görmüş ve günümüze ulaşmamıştır. betimlemenin ne şekilde çizildiğini guy marchant'ın 1485-86 yılları arasında yazmış olduğu kitaptan öğrenmekteyiz. guy marchant, paris masumlar mezarlığında bulunan ölüm dansı betimlemesini eserine sırasıyla şu şekilde aktarmıştır

müzisyenler


astrolog ve vatandaş


savaşçı ve soytarı


- 1463 yılında bernt notke, lübeck'in ölüm dansı adını verdiği betimlemeyi estonya'nın talinn şehrinde bulunan aziz mary kilisesinin duvarına boyamıştır.


bu betimlemeyi günümüze kadar pek çok sanatçı kopyalamıştır. kilisede bulunan orjinal boyamalar 1942 yılında yapılan bombalama sonucu büyük zarar görmüştür. lübeck'in ölüm dansı betimlemesi, şapkalı ve flüt çalan bir ceset ile başlar. ardından imparator, kardinal, kral, piskopos, dük, aziz,rahibe, memur, doktor, tefeci, papaz, tüccar, köylü, genç adam, genç kız ve bebek ölüm dansına katılır.

betimlemeye dair bir resim


- 1490 yılında ise jean de kastav slovenya'da bulunan trinity kilisesinin duvarlarına bir ölüm dansı betimlemesi çizmiştir. betimleme 1950 yılında kilisede yapılan restorasyon sırasında ortaya çıkarılmıştır. diğer betimlemelerden farklı olarak çizilen kişilerin sırası ilk önce çocuktan başlayıp, krala doğru doğru gitmektedir.

ölüm dansının orijinal görüntülerinde ilk sırada çocuk ve sakat


ikinci tüccar, tefeci ve genç adam


üçüncü keşiş, piskopos, kardinal ve kraliçe


ve son sırada papa, kral ve mezar gelmektedir.


ölüm dansı betimlemeleri kitap olarak ilk kez 1499 yılında matthias huss tarafından gerçekleşmiştir. eserinde yansıttığı betimlemeler önceki dönem çizilenlerin benzeri şeklindedir. öncekilerden farklı olarak yazıcı ve kitapçı betimlemesini ilk defa çizmiştir.


- tarihte ölüm dansı betimlemelerini ahşap gravür şeklinde yayınlayan kişilerde olmuştur. bunlardan en önemlisi hans holbein'dir. hans holbein, 1538 yılında tamamladığı ahşap gravür serisi tam olarak 41 parça ölüm dansı betimlemesi içermekteydi. betimlemenin ilk dört resmi insanlar için ölümün ne zaman başladığını anlatmaktadır. betimlemeye göre ölüm, cennette yaratılan adem ve havva'nın yasak meyveyi yemesiyle birlikte cennetten kovulduğu andan itibaren başlamaktadır. çünkü artık ölüm yanlarında çalgı çalmaya başlamıştır.

havva ve adem'in cennetten kovulmaları ve ölümün yanlarında çalgı çalmaya başlaması...


ölümün başlangıcını anlattıktan sonra betimlemelerinde ölümün en iyi anda bile gelebileceğini anlatmıştır.

örneğin imparatorun tahta oturduğu anda ölümün ensesinde olabileceği gibi.


çizimleri ilerleyen dönemlerde popüler olmuş ve bir çok sanatçı hans holbein'in betimlemelerine benzer ürünler vermeye başlamıştır.

- daha yakın dönemlerde 18. yüzyıl ortalarında johann elias ridinger farklı bir ölüm dansı betimlemesi çizmiştir. betimlemede, bir mezarlığın etrafında imparatordan çocuğa kadar değişik sınıfta insan ölümle kol kola dans etmektedir. diğer bir ayrıntı ise cennetten kovulma ile cehennemde resmedilmiştir.

johann elias ridinger'in ölüm dansı betimlemesi


ölüm dansı, görsel sanat dışında müzik alanında da betimlenmiştir. 1875 yılında fransız besteci camille saint-saens ölülerin dansı adını verdiği besteyi piyano eşliğinde çalmıştır. bestenin hikayesi şöyledir; ölüm her yıl cadılar bayramı gecesi ortaya çıkar. mezarlıklardan ölüleri çıkararak keman eşliğinde bu besteyi çalarlar. ölüler sabahın kadar çaldıkları müzikle dans ederek eğlenirler. ilk ışıkla birlikte tekrardan mezarlıklarına geri dönüp diğer yılı beklemeye başlarlar.

ilgili beste / camille saint-saëns - danse macabre


- sonuç olarak ölüm dansı betimlemeleri veba salgınıyla birlikte değişen insan psikolojisinin bir ürünüdür. böylece insan kendine daha fazla önem vermesi gerektiğini anlamış ve ona göre hareket etmeye başlamıştır.

kaynak:
site 1 
site 2