Viktorya Dönemi'nde Doktorlar Neden Kitap Okumanın Kadınları Delirttiğini Düşünüyordu?

Viktorya Dönemi'nde doktorlar, kitap okumanın kadınları "tedavi edilemez şekilde delirttiğini" düşünüyormuş.
Viktorya Dönemi'nde Doktorlar Neden Kitap Okumanın Kadınları Delirttiğini Düşünüyordu?

evde eğitimin öncüsü olarak tanınan charlotte mason, "saatlerce oturup gözlerine, beynine ve genel sinir sistemine zarar verecek şekilde kitap okuyan bir kızın suçlu olduğunu" yazmış.

kulağa tuhaf gelse de, kitap okumanın kadınlar için fiziksel olarak tehlikeli olduğuna dair oluşan bu inanç, dönemin tıp doktorları tarafından da benimsenmiş.

insanları mastürbasyon yapmaktan kurtarmak için mısır gevreğini icat eden dr. john harvey kellogg ise kitap okumanın zararlarını şu şekilde ifade etmiş;

"genç bir kadının bağlanabileceği en zararlı alışkanlıklardan biridir. bu alışkanlık bir kez yerleştiğinde, içki ya da afyon kullanımı kadar müzmin hale gelir."

kitap okumanın kadınlar için gerçekten kötü bir fikir olduğu düşüncesi, 1797 yılında yayınlanan bir ingiliz dergisinde, "kitap okumak, kadın ahlaksızlığının bir nedenidir" başlıklı, makale ile ortaya atılmış.

makaleden kısa bir alıntı:

"kızlarının onursuzluğunun kurbanları olan zavallı ebeveynlerinin erkenden mezara girdiğini, bir ailenin huzurunun bir daha asla duzelmemek üzere bozulduğunu gördüm. 'peki bunun nedeni kitap okumak mıydı?' diye soruyor nazik ve adil biri... "evet diye cevap verdim!"

kitap okumak sadece ahlak ve ruh sağlığını bozmakla kalmıyordu, edebiyat araştırmacısı catherine golden "ımages of the woman reader in victorian british and american fiction" adlı kitabında şöyle yazmış;

"okumak lanetlenmişti çünkü kadının sinir sistemine ve üreme sağlığına zarar verdiği düşünülüyordu. tıp otoriteleri aşırı, denetimsiz okumayı bir dizi kadın üreme rahatsızlığı... delilik ve erken ölümle ilişkilendiriyordu."

kadın doktorlar bile bu düşünce tarzını destekliyordu. dr. mary wood allen, 1899 yılında yazdığı "genç bir kadının bilmesi gerekenler" adlı kişisel gelişim kitabında, geleceğin annelerini "kitap okumanın kötülüklerinden" sakınmaları konusunda uyarıyordu.

"kızlar kitap okumanın kötülüklerini anlamaya yatkın değildir ve anneler kızlarının bu tür duygusal okumalar yapmasına karşı çıkmalarının tek nedeninin romantizm günlerini geride bırakmış olmaları olduğunu düşünebilirler; ancak bilge anne, sansasyonel okumanın fiziksel organizasyon üzerindeki etkilerini anlar ve kızını bu şekilde ortaya çıkan kötülüklerden korumak ister... genç kızların romantizm konulu kitaplar okuması, bedensel organları heyecanlandırarak onların erken gelişmesine neden olur ve çocuk aylar, hatta yıllar önce fiziksel olarak bir kadın haline gelir."

diğer doktorlar ise çok okumanın tam tersi bir soruna yol açtığını düşünüyordu. 1873 yılında dr. edward h. clarke, çok fazla eğitimin enerjiyi kızların üreme sisteminden uzaklaştırarak onları "gelişmemiş yumurtalıklarla" baş başa bıraktığını savunuyordu.

kadınların okuması söz konusu olduğunda doktorları endişelendiren tek şey üreme sağlığı sorunları değildi. ilk olarak 1852'de middlebrook's new england almanac'ta yayınlanan ve çok tekrarlanan bir hikaye, bir başka yaygın korkuyu özetliyordu: "kitap okumak kadınları doğrudan delirtiyordu."

kimbilir kaç kadının hayatı, sorgusuz sualsiz bedlam'da acı içinde bitti.

neyse, bu saçmalığa descartes’ın şu sözü ile bir son verelim;

“iyi bir kitabı okumak, geçmiş asırların en iyi beyinleriyle sohbet etmek gibidir.”

yararlanılan kaynak