YDS'ye Gireceklere İşe Yarar Tavsiyeler
öncelikle yok efendim "ben doğma büyüme yokshire'lıyım" vay efendim "ben murat murathanoğlu'nu altyazısız anlayabiliyorum" demeyin
bu sınavı elin christopher'ı falan değil, bizim necati abi hazırlıyor. yani ilk işiniz iyi bir gramer kaynağı bulmak. ve yine mümkünse yerli malı kullanın. yani necati abigiller familyası ürünü olsun.
bu alanda els dergilerini tek geçerim. özellikle eski yıllara ait sayılarda her konu hem anlaşılır hem de detaylı verilmiştir.
kelime ezberlemekle o körpe dimağlarınızı heder etmeyin
ön ek ve son ekleri ezberleyin. söz gelimi;
happy:mutlu
unhappy:mutsuz
bak bu ikinci kelimeye bu -suz anlamını kelimenin önüne gelen -un ön eki veriyor. bunun gibi daha pek çok ek var işte. onları ezberlersen kelime haznen-hazinen birkaç katına çıkar.
on, off, at, in gibi pek çok preposition'ı ezbere bilin ve kelimeyi tahmin etmeye çalışın
söz gelimi, on üzerinde anlamı verir. ama aynı zamanda bir konu üzerine makale yazmak ya da konuşma yapmak derken de bunu kullanırız. işte bunları bilirseniz kelimenin anlamını tahmin edebilirsiniz.
kelimelerin köküne bakmayı alışkanlık haline getirin
örneğin;
defendant:davalı (kelimenin kökü defend, yani savunmak. e işte bu sözcük de ona benzer bir anlam taşımalı. davalı dediğin adam da savunma makamı oluyor işte.)
kulağını veya gözünü ısıran sözcüklere sırtını dönme
şöyle ki;
stabile sözcüğü ne olabilir sence? okunuşu sitebayl olan bu sözcüğü zaten günlük hayatta da aynen kullanıyoruz:
- doktor, hastanın durumu şu an stabil.
-ben de sana stabilim yavrum! gibi...
fonetik öğrenmeye çalışın
ya da ingiliz alfabesindeki harflerin okunuşunu ve bu harflerin bir araya geldiğinde çıkardığı sesleri öğrenin. olmadı sözcüğü öğrenirken okunuşuyla öğrenin. çok işinize yarar. misal:
deep freeze: bunu "dep fireze" değil de "diyp firiz" şeklinde okursan "dipfriz lan bu, bildiğimiz derin dondurucu işte." dersin olur biter.
lisede öğrendiğin ingilizceyle bu iş olmaz
buna anadolu lisesi, kolej falan dahil. hele alanı ingilizce olmayan biri için durum daha vahim. yani ya bir kursa yazıl ya da ders falan al.
reader at work oku, 2 kitaplık bu eserde yds paragraflarına benzeyen 500'den fazla metin var
her parça birkaç paragraftır. özellikle 2. kitabın son bölümleri oldukça ağırdır. okurken sözlüğe bakma. sözcüğün altını çiz. sonra tureng.com'dan bakarsın anlamına.
ömrünün 3 ayını bu işe ayır
unutma dünyanın en iyi hocasından bile ders alsan top sende. zaten "it's not rocket science." be genç adam. yani trigonometri öğretmiyoruz burada. alt tarafı i do, you do, he/she/it does.
ve günde 8 saat dizi izleyip "oh be ne pratik yaptım bugün" deme spartacus sümsüğünü yersin.
yıllara göre en çok çıkan kelimeler
abandon: terk etmek, vazgeçmek, bırakmak
abrogate: yürürlükten kaldırmak, son vermek(bir kanuna veya anlaşmaya son vermek)
abruptly: aniden, ani ve nezaketsiz biçimde
absolute: tam, mutlak, tamamen, kesin
abstract: soyut
absurd: saçma, gülünç
abundant: bol, çok
accomplish: başarma, tamamlama
accord: uzlaşma
accordingly: buna göre
accountant: muhasebeci
accurate: kesin, doğru, yanlışsız
accused: sanık
accustomed: alışkın. alışılmış, her zamanki
achieve: başarma, elde etme
acknowledgement: onaylamak, kabul etmek, tasdik etmek
acute: keskin (düşünce), şiddetli, dar açı, çok çabuk ve tehlikeli bir biçime gelen hastalık
adapt: uyum sağlamak
addicted: bağımlı, tiryaki
addiction: bağımlılık
additional: ilave, ek
adequate: yeterli, uygun, elverişli
adjust: ayarlamak, uydurmak, uymak
adjustable: ayarlanabilir, uyarlanabilir
administrate: yönetmek, idare etmek
admirable: takdire değer
advanced: ilerlemiş, ileri
affable agreeable: rahat, dostça, anlaşılabilir
affair: olay, mesele, sorun
affectionate: müşfik. sevecen
affluent wealthy: varlıklı
agreeable: razı, hoş, iyi
aid: yardım
aisle: sıralar arası, yol, geçenek
alliance: ittifak
ally: müttefik, dost
alter: change
ambiguous müphem. birden fazla anlama gelebilen
amend düzeltme. değiştirme
ample gerektiğinden çok. bol
annual yıllık. yıldönümü
anticipate tahmin etmek. ve ona göre davranmak
apparel clothing. kılık kıyafet
appetite desire for food. iştah. arzu
appreciate takdir etmek
apprehension fear; korku. endişe; anlayış. kavrayış
approach yaklaşım. tarz
approval tasvip. onay; resmi izin
argue tartışma. münakaşa. iddia etme
argument tartışma; sav. iddia
article makale; tanımlık; madde-fıkra; eşya-parça
artisan zanaatçı. esnaf
ashamed utanmak
assassinate suikast yapmak
asset advantage kıymetli şey. beceri. erdem
asset servet; değerli nitelik
astonished hayret etmek. şaşkın olmak. şaşırmak
at once derhal; aynı anda
attack saldırmak
attainment achievement. başarı. elde etmek. marifet
attempt teşebbüs etmek. denemek
attract cezbetmek. çekmek
available elde edilebilir. müsait
avidity gayret. heves. hırs
award ödül. mükafat
base temel. esas; askeri üs
beneficial faydalı
benefit fayda. yarar
blame suçlamak
blink open and close. gözlerini kırpıştırmak
bloom çiçek açmak
blossom çiçek açmak. canlanmak. gelişmek
blunder gaf. gaf yapmak
border sınır
break off kırılıp ayrılmak. ilişiğini kesmek; birdenbire durmak
breakthrough cepheyi yarıp geçmek; büyük buluş
briskly quickly. energetically canlı ve istenilen tarzda; enerjik
bruise berelemek. ezmek; bere. ezik
brush up review tazelemek
brutality cruelty vahşilik
budget bütçe
bump vurma. toslama; şiş. tümsek
burglar (ev. dükkan) soyan hırsız
bury gömmek. defnetmek; gizlemek. örtmek
call at uğramak
call off iptal etmek
call on ziyaret etmek; talep etmek
call up telefon atmak
candidate aday. namzet
capable yetenekli. ehliyetli
captivate büyüleme. esir etme, cezbetmek
cautious ihtiyatlı. tedbirli
chance şans. tesadüfen olmak
charge ücret; itham; hamle; şarj
charity sadaka; hayırseverlik. hayır kurumu
cheer neşe. tezahürat
chemist kimyager; eczacı
choice seçmek
choir koro
clammy yapış yapış; soğuk nemli
clarify açıklamak. açıklık getirmek
clear temizlemek. aklamak. izin vermek
clerk memur. tezgahtar. sekreter
cliff uçurum. sarp kayalık
clog tıkamak. tıkanmak; takunya
coast kıyı
coincidence tesadüf
collar yaka; tasma
collide çarpışma. çarpma
combine birleşmek. birleştirmek
commerce ticaret
compare mukayese etmek
compensation bedel. tazminat. telafi
compete yarışmak; rekabet etmek
competent capable ehil. yetenekli. yetkili. -
competition yarışma. rekabet. sınama
complaint şikayet etmek
complete tamamlamak; tamamen
composed birleşmiş; bestelenmiş; kendine hakim olmak
compromise uzlaşmak
conceal gizlemek. saklamak. örtmek
concurrence agreement. aynı olan. birlik olma, uyuşma; aynı zamana rastlama
condense yoğunlaşma; sıvıya dönme; çözeltme
confidence güven. itimat
confidence kendine güven
confidential secret gizli. sır
confirm teyit etmek. pekiştirme. onaylama. sürekli. müzmin
confiscated seized müsadere etmek. haczetmek; istimlak etmek
conflict çelişmek
congratulate tebrik etmek
conscientious careful vicdanlı; dikkatli
consequence netice ; önem
conserve koruma muhafaza etme
consider hesaba katmak; göz önünde tutmak; saymak
consist of müteşekkil olmak. oluşmak
consistently mütemadiyen. devamlı
constitute teşkil etmek. tesis etmek; tayin etmek
constitution anayasa
contaminate kirletmek; zehirlemek. bozmak
contented halinden memnun. mutlu
cooperation işbirliği
courteous nazik. kibar. saygılı
coward korkak
creative yaratıcı
crime suç. cürüm
criminal suçla ilgili; suçlu; cezalı
crooked eğri. çarpık. virajlı. hilekar
crop mahsul
crowd kalabalık
cruelty zulüm. acımasızlık
dabble su serpme; amatörce uğraşma
deadline son teslim tarihi
decade on yıl
deception aldatma. hile
deceptive aldatıcı. yanıltıcı
dedicate adamak; ithaf etmek
defeat yenme. bozguna uğratmak
deficient eksiz yetersiz. noksan
delicate nazik. hassas. narin
delight sevinç. zevk. haz,
denial inkar. yok sayma
deny inkar etme
depict göstermek. dile getirmek
deplore teessüf etmek. üzülmek
debt borç
desperate ümitsiz; gözü dünmüş
despondent ümitsiz. meyus
determine belirlemek. tespit etmek azimli. kararlı
detest nefret etmek. tiksinmek
device alet. aygıt
devote ..-e adamak
diluted sulandırılmış. su katılmış
diminish azaltmak. küçültmek. eksiltmek
discipline punish disiplin; cezalandırma
discourteous nezaketsiz. kaba
discreet saygılı. dikkatli ve nazik
discretion basiret. sağduyu. tedbir. ihtiyat
discuss talk about tartışma. münazara etmek
disease hastalık
disgraced ashamed gözden düşmüş; itibarsız; yüz karası
disgust iğrenme. tiksinme. midesini bulandırma
dishonest sahtekar
disintegrate parçalamak. bölünmek
disposition eğilim. mizaç. düzen. tertip
dispute tartışma
dissolve çözmek. dağıtmak. yok olmak
distinguish ayırmak, ayırt etmek, seçkin. ünlü. kendine yer edinmiş
distrust güvenmemek
ditch hendek. ark. kanal
divert başka yöne çevirmek; saptırmak
divide bölmek. ayırmak
divulge reveal ifşa etmek. açığa vurmak
doubt şüphe. kuşku
drift sürüklenmek
drowsy sleepy uykulu. uyku veren
duplicate copy kopyasını yapmak
dwindle diminishes. giderek azalmakeagerness şevk. istek. arzu
edge kenar; avantaj
efficient verimli. randımanlı
elevation kaldırma. yükseltme; terfi
embark (on) gemiye binmek; başlamak
embarrassment utanma. mahcubiyet
emerge meydana çıkmak
emit yaymak. çıkarmak
employer iş veren
encouraging teşvik edici. cesaretlendirici
endearing sevdiren
enhance değerini. gücünü. güzelliğini arttırma, süslemek, genişletmek
enlarge büyütmek. genişlemek
enlighten aydınlatmak
enthusiastically şevkle. hararetle
envy kıskanma. gıpta etme
equivocal ambiguous iki anlama gelebilen
espionage casusluk
essential gerekli
examine ınspect, tetkik. muayene etmek. sorguya çekmek
excessive aşırı. haddinden fazla
exchange karşılıklı değişmek
excuse mazeret
exempt bağışık; muaf; hariç tutmak
exhausted bitmiş. tükenmiş. yorgun
exhibition sergi
existence varlık
exotic unusual
expand genişle(t)mek. büyümek
expedition yolculuk; sefer
explicit definite açık. sarih
explore keşif. inceleme gezisi
explorer kaşif seyyah
expose ifşa etmek; ışığa tutmak; korunmasız bırakmak, maruz bırakmak; teşhir etmek; pozlamak
exposure ifşa; korunmasızlık; poz
extensive büyük. derin. kapsamlı
extremely; oldukça fazla
fabric kumaş. doku
fact gerçek. olgu
faint ındistinct donuk. baygın
far uzak; çok
fatigue yorgun. bitkin; yormak
fearsome dehşetli. korkunç
feasible yapılabilir. mümkün
feeble weak zayıf. kuvvetsiz
fever ateş. hararet; humma
firing. ateşleme; pişirme; işten atma
fiscal mali
flawless kusursuz. defosuz
flee from run away kaçmak. firar etmek
flip fiske atmak; keçileri kaçırmak; hayran olmak; küstah
float aimlessly drift. yüzmek. su üstünde kalmak. bir şeyi oluruna bırakmak
floor zemin
fluctuate inip çıkmak
flushed red kızarmak. utanmak
foggy misty, sisli
fool aldatmak. şaka yapmak. kandırmak
foolishness aptallık. budalalık
forecast tahmin etmek
forestall erken davranıp önlemek
fortunate şanlı. talihli
frank açık sözlü. içten. samimi
frightened korkmuş
fume pis kokulu gaz. yaymak
futile boşuna. beyhude
gain kazanmak. elde etmek
gash deep cut derin yara
germinate grow çimlenmek. çimlendirmek
gift hediye; yetenek
giggle kıkırdamak
gist main idea ana fikir
gleeful neşe dolu
globe küre
goods mallar. eşya
govern yönetmek. idare etmek
grievance complaint
grumbles complains şikayet. yakınma
halt mola. durma
harsh sert. kaba. haşin
hasten acele etmek. ettirmek
have faith in inancı olmak
hazardous tehlikeli. zararlı
heat ısı. ısıtmak
hectic very busy heyecanlı. telaşlı
hence bu nedenle. bundan dolayı
herd sürü; ayak takımı
hesitate tereddüt etmek. çekimsemek
hide sakla-n-mak
highway anayol
hike walk uzun yürümek; fiyatını artırmak
hinted ındirectly suggested. ima etmek
hoax trick şaka. oyun; hile
homeless evsiz
honest samimi. dürüst
hug kucaklamak. sarılmak
huge kocaman. büyük
humorous komik. güldürücü
hurl throw, fırlatmak. sav
ıgnore pay no attention to. aldırmamak. bilmezden gelmek
ımpartial yansız
ımprecise kesin olmayan. dikkatsiz. özensiz
ımpression izlenim. etki
ımpromptu unrehearsed hazırlıksız. doğaçlam
ımprove ilerletme. geliştirme
ın charged sorumlu. görevli
ınadvertent kasıtsız. elde olmayan
ıncline eğilme. aşağı eğilme
ınconsiderate başkalarını düşünmez. düşüncesiz
ıncredible inanılmaz
ıncurable tedavi edilmez. çaresiz
ındecisive kararsız. kesin olmayan
ındication anlatma. belirti. gösterge
ındifferent kayıtsız. umarsız
ındispensable vazgeçilmez. zorunlu
ındistinct belirsiz. bulanık
ınduce kandırmak. ikna etmek
ındustrious çalışkan. gayretli
ınert ınactive hareketsiz. uyuşuk. eylemsiz
ınflammable kolay tutuşan. parlayıcı
ınfluence etki
ınitial first ilk. başlangıç
ınsignificant değersiz önemsiz. belirsiz.
ınsist ısrar etmek
ınsolent rude küstah. terbiyesiz
ınspire telkin etmek. ilham etmek
ınstructive öğretici. eğitici
ınsult hakaret etme. hor görme
ıntensity güçlülük. yoğunluk
ıntention niyet
ınterfere müdahale etme. çatışma. engelleme
ınterfere with yoluna çıkmak. engellemek. karışmak
ıntermittent kesik kesik. aralıklı
ıntrepid yılmaz, korkusuz. cesur
ıntricate complicated karışık. girift
ınvestigator dedektif. araştırıcı
ınvestment yatırım. sağlanan gelir
ırrelevant konu dışı. ilgisiz
ırresponsible sorumsuz
ıssue konu; yayım-baskı
ıtem adet. tane; madde; konu-fıkra
jam sıkıştırmak. kilitlemek. izdiham
landscape manzara
lane dar yol; şerit
law hukuk. kanun
leading önde olan. kılavuzluk eden
leak sızıntı. çatlak
lecture ders. konferans
liability sorumluluk. yükümlülük
limp topallamak. aksamak
lingered kolay kolay ayrılmak;
litter çöp
locate bulunma. bir yerde yerleşmiş olma
lofty high yüce. yüksek. azametli
lonely yalnız. kimsesiz. tenha
look up to respect hayran olmak. örnek almak
luck şans. talih. uğur
majority çoğunluk
management idare. yönetim
manufacture imal etmek
means yol. yöntem. araç
meddle ınterfere karışmak. burnunu sokmak
medicine tıp. ilaç
meditative thoughtful derin derin düşünen
melt eri-t-mek. yumuşa-t-mak
memorize ezberlemek
mend repair tamir etmek
merge become one birleşmek. içine katmak
messy dağınık. düzensiz
mild ılımlı. hafif. ılıman
misty sisli. bulanık
misuse suiistimal; yanlış kullanım
moderate ılımlı
moist nemli. ıslak
mold şekil vermek. kalıp
monster canavar
mud çamur; iftira
neglect ihmal etmek
negligible ihmal edilebilir
nod onaylamak. başını sallamak
notify bildirmek. haber vermek
notorious adı çıkmış. kötü şöhretli
novelist romancı
object itiraz etmek
objection itiraz; sakınca
obligation mecburiyet
obscured hidden, saklı. anlaşılması güç,
obsess aklına takılmak. fikri sabit yapmak
obstinate stubborn. inatçı
occasion fırsat. vesile. önemli gün. özel olay
odorless kokusuz
of his own accord voluntarily. kendi isteğiyle
on strike grevde
open-minded açık fikirli
opinion fikir
orchid orkide
outline ana hat. taslak
output ürün. verim. çıktı
outrageous nefret uyandırıcı. öfkelendirici
overdue vadesi geçmiş. gecikmiş
overemphatic fazla vurgulu. çok fazla çarpıcı
overseas deniz aşırı
oversimplify aşırı basitleştirme
overturn flipped over devirmek. tepe üstü getirmek
owing to sayesinde; yüzünden dolayı
pace speed adım. hız
pain acı. sızı. ağrı
pale solgun
participate iştirak etmek
partner ortak
passageway pasaj. geçit
pay attention to dikkatini vermek
peculiarity özellik; ...-e özgü olma; tuhaflık
percent yüzde
personality şahsiyet
pessimistic kötümser
phony sahte. düzmece
pick up toplama. devşirme
plentiful bol; bereketli
plunge dalma. fırlama
poetic şiirsel
point of view bakış açısı
policy politika; davranış biçimi; poliçe
polish cilalamak. boyamak
poll oylama. anket
pollute kirletmek
postpone ertelemek
praised övmek
precaution tedbir. önlem
precisely tam olarak; kesinlikle
prediction tahmin
premium sigorta primi; ödül. prim
presume varsaymak
pretense rolüne girme. bahane
pretext bahane
prevent engellemek. korumak
preview ilk gösterim
previous önceki. sabık
pride gurur. iftihar
prior to öncelikli. daha önemli
private özel; şahsa ait
prodigious huge, şaşılacak, müthiş, kocaman
profilic çok eser veren
profound derin; bilgili; etkileyici
promote terfi ettirmek
promotion terfi
propose önerme. niyet etme. evlilik teklifi
prospects başarı şansı
prove kanıtlamak; çıkmak
punctual dakik
punctuality being on time
purify temizlemek. arındırmak. saflaştırmak
pursue peşine düşmek. izini sürmek
put off elbisesini çıkartmak
quarter çeyrek; bölge. semt; askeri kışla
quartet dörtlü
raise yukarı kaldırmak; artırmak; çocuk yetiştirmek
rate oran
readily easily kolayca. seve seve
readily isteyerek. gönülden
recast yeniden çıkarmak. değiştirmek
recent yakında olmuş
recession gerileme. durgunluk. azalma
reckless aldırışsız. kayıtsız
reckon hesaplamak. tahmin etmek
recover iyileşmek. yeniden elde etmek
recruit üye yapmak; işe almak
refrain from kendini tutma. sakınma
refugee mülteci
refute yalanlamak. çürütmek
regarded as gibi görülmek. kabul edilmek
region bölge
rejection ret
relent yumuşama. gevşeme. merhamete gelme
relentless amansız; acımasız. merhametsiz
reliance geven. itimat
relief ferahlama, kurtarma- takviye-; nöbet kişileri
relieve hafiflemek. rahatlamak
reluctant isteksiz. tereddütlü
reluctantly gönülsüzce
remark söz söyleme; fark etme
remarkable dikkate. sözü edilmeye değer
remove çıkarmak. temizlemek. alıp götürmek
renovation yenileme. tecdit. onarım
represent temsil etme
reprimand azar. paylama
reprove azarlama. paylama
reputation ün. itibar
require gerektirmek; istemek
reservation yer ayırtma; şart; ihtiyat
resign istifa etmek. ayrılmak
resignation istifa; kabullenme
resonance tınlama
respect saygı. hürmet
restored onarılmış; iyileşmiş; işine iade edilmiş
restraint zaptetme. sınırlama. hakim olma
restriction sınırlama
resultant sonucunda ortaya çıkan
reveal açığa çıkarma; ilhamla bildirme
revere loved saymak. saygı göstermek
revise gözden geçirmek
revive yeniden canlan-dır-mak
reward ödül
ridiculous absurd. gildings derecede saçma
rim edge kenar
rival rakip
rot çürüme. çürük ; zırva
rub ovma. ovalama
rugged zor. kaba. yontulmamış. pürüzlü
rule out reject
runaway kaçak
rush aceleyle koşmak. hücum etmek
saucer çay. fincan tabağı
scattered dağınık
scheme plan. tasarı
scholarly çok derin. bilgili. bilimsel
scholarship burs; irfan. ilim
school board okul yönetimi
scold azarlama. paylama
scorch yakmak. kavurmak; acı sözlerle incitmek
scratch tırmalamak. kazımak. kaşınmak
sealed mühürlü
seam dikiş yeri. bağlantı yeri
seed tohum
seek araştırmak. bulmaya çalışmak
seize tutmak. yakalamak. zaptetmek
select; seçmek. ayırım
selfish bencil
sensitive duyarlı
separate ayırmak
serene sakin; yüce
severe acı. sert. şiddetli
shade gölge
shape şekil
shareholder hissedar
shattered mahvolmuş. bitmiş; yorgun
shield protect, kalkan; korumak
shift vardiya; rüzgarın yönünü değiştirmesi
shipping gemiler; sipariş alıp gönderme
shout bağırmak
shrewd clever, kurnaz. açık göz
sinful günahkar
sink dibe batmak
skillful becerikli
skip atlamak
slope eğim
sly sinsi
smooth yumuşak
sneer dudağını bükmek. küçümsemek
soothe comforted sakinleştirmek. rahatlatmak
sophisticated karmaşık. girift,
spectacle görülecek şey.
sphere. globe küre
spokesperson sözcü
sporadic ıntermittent (düzensiz aralıklarla olan)
squeeze sıkmak. ezmek
staff personel. çalışanlar kadrosu; kurmay
statue heykel
stature boy-pos; önem; kişilik
stayed late lingered. oyalanmak
steady düzenli. sabit
stem from -den ileri gelmek. doğmak. çıkmak
step adım. basamak
stern sert. müsamahasız
stiff katı. sert. kıran kırana
stingy cimri. eli sıkı
stockholder hissedar
straighten doğrultmak
strain kendini zorlamak. gayret göstermek
stray başıboş. homeless
stretch germek. esnetmek
struggle çabalamak. mücadele etmek
stubborn inatçı dik başlı
subsidize para vermek. desteklemek
subtle ince. narin; zeka işi
sufficient yeterli
summary özet
superficial yüzeysel. üstünkörü
superior daha üstün
supplementary takviye. ek
surgeon cerrah. operatör
surmount üstesinden gelmek. alt etmek. yenmek
surpass aşmak. üstün olmak
survive hayatta kalmak; hayatını idame ettirmek
susceptible to kolay etkilenen. dayanıksız. hassas
suspicion şüphe. zan
sustain devam ettirmek. korumak
swell grow şişmek. kabarmak; artmak. büyümek
symptom sign semptom. belirti
synopsis summary özet
tackle çaresine bakmak; üstesinden gelmek; topu ayağından almak;
talent yetenek
tax vergi
tax-exempt vergiden muaf
tear (teyr) yırtmak; (tiıyr) gözyaşı
tempt ayartmak. yoldan çıkartmaya çalışmak
testimony tanıklık. ifade
thorough tam. dikkatli eksiz
thoughtful düşünceli
thrifty tutumlu. idareli
throng crowd kalabalık; kalabalık olarak gitmek
tilted crooked yatırmak. eğmek, ; meyil
tiny küçük. ufacık
top üst. zirve
torn yırtık
tower kule
trace ındication iz. eser ; kopyasını çıkarmak. ipuçlarından olayı çözmek
trail sürüklemek. gezdirmek; izlemek
tramped walked heavily kuvvetli adımla yürümek
tranquil serene sakin. huzurlu
transaction iş görme
treachery ihanet
treatment muamele. davranış; tedavi
treatment muamele, davranış; tedavi
trial deneme; duruşma
triumph zafer. başarı
trivial abes; bayağı; cüzi
trust güvenmek
trust güvenmek. inanmak
tunnel underground passageway
underestimate az/düşük olarak tahmin etmek
underground metro; yer altı
undermine baltalamak. çökertmek. temelini çürütmek
underrate hafife almak. küçümsemek
unhesitatingly tereddüt etmeden
union birlik; sendika
unique biricik; tek; eşsiz
unpardonable affedilemez
unpleasant nahoş ; tatsız
unrehearsed provasız
unrestrained denetimsiz. frenlenmemiş. serbest
unwillingly istemeyerek
unwillingness isteksizlik
vacant boş. açık; dalgın
vague müphem. belirsiz. şüpheli
vanity pride, kibir. kendini beğenmiş; abes şey. beyhudelik
varied değişik. çeşitli; değişken
vast çok geniş. engin. pek çok
versatile çok yönlü; elinden birden fazla iş gelen
vexed annoyed, bir şeye canı sıkılmak
victim kurban
victory triumph. zafer
violent sert. şiddetli. zorlu
vital hayati önemde
voluntarily gönüllü olarak
vote oy vermek
vulnerable susceptible saldırı veya tenkide açık / maruz olan
wasteful savurgan. müsrif
weakness zayıflık; zaaf
wealthy zengin; varlıklı
wealthy zengin. varlıklı
wheel tekerlek
whip kamçı; kamçılamak
wise akıllı. akıllıca. mantıklı
withdraw çekmek. çekilmek. ayrılmak
wither dry up solmak. soldurmak. sindirmek
witness şahit
wrinkle buruşmak. kırışmak
yield to kazanç. gelir. ürün. meyve vermek; boyun eğmek. teslim olmak
zinnia zenya çiçeği