Yeni Nesilde Kendini İyice Göstermeye Başlayan Kalitesizliğin Muhtemel Sebepleri
kalitesizliğin sebepleri, üzerine düşünülmesi ve çözüm üretilmesi gereken sebeplerdir
90'ları dibine kadar yaşamış biri olarak şimdiki neslin hal ve hareketleri, düşünce ve davranış tarzları beni rahatsız ediyor. çünkü bir olmamışlık hissediyorum. biz de çok muhteşem değildik ama en azından saygılıydık. saygıyı öğrendik ailelerimizden. büyüklerimizin sözüne katılmasak bile sonuna kadar dinlemeyi öğrendik. ama şimdikiler seni dinliyormuş gibi yaparak akıllı telefonuyla ilgileniyor ya da hiç dinlemiyor. ama keşke tek sorun bu olsa. bir şeyler eksik ya da fazla.
kendi çevremden yola çıkarak yorumlarsam eğer çocukları dünyanın merkezine koyup onun her dediğini yaparak şımartmak ve söz geçirememek gibi sorunlar var. bu, "benim çocuğum çok özel" sendromunun bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. öncelikle ebeveynlerin "baak abisi benim çocuğum tabletle oynuyor ne kadar da zeki değil mi?" tribinden kurtulmaları gerek. belki de çocuklara en büyük zararı, gerçekten cahil olan ama bu cahilliğinin farkında olmayıp bilinçli anne-baba rolü oynamaya çalışan kişilerden geliyor. belki de devletin anne-babalık stajını tamamlayabilen ya da bu konuda sağlam bir mülakatı geçebilen insanlara çocuk yapma hakkı vermesiyle bu durum önlenebilir diye düşünüyorum.
bu arada ablacığım senin çocuğun hiperaktif değil, bildiğin şımarık.
çok net bir sınır vereyim size: 94'ten itibaren çok bozmuş durumda
bu kadar bariz bir farkı aklım almıyor. liseden beri kime sorsam bu görüşte. hobileri, hayat görüşleri, aktiviteleri o kadar farklı ki anlatamam. bir şekilde bilgisayar ve teknolojiyle çok erken tanıştıkları için böyle oluyor herhalde bilemiyorum. 90'lı dediğiniz grup 26 yaşında ve gayet aklıbaşında adamlar mesela şu anda. ama şimdinin 21-22 yaş grubu kesinlikle bir 10 yıl öncesinin 21-22'sine denk değil bence...
birkaç ufak detay
dayak eksikliği. evet, küçük yaşlarda adrenalini tatmayanlar ileride yürüyen ego olup çıkıyorlar. anası babası bahçede dört tur kovalamadıysa, mahalle maçında ağzına yalandan da olsa bir iki yumruk yemediyse, yerdeki çamurun tadını almadıysa bir çocuk; çocuk değildir.
sanal dünya. tek sebebi bu. internet bizden sonraki nesillerin hayatını mahvetti. sporu da sexi de sosyalleşmeyi de internet üzerinden hallediyorlar. 80 lerin ilk yarısında doğmuş biri olarak mağara dönemini de uzay çağını da gördük. ikisine de ayak uydurduk. aradaki farkı çok net görebiliyorum. yeni nesil üzülerek söylüyorum ki büyük boşluk. hele 2000 sonrası doğumlular ufak ufak ne olduklarını belli etmeye başladılar.
yaptıkları her şeyi kendileri için değil de, başkalarına çekici, üstün, beğenilebilir gözükmek için yapmalarıdır. şahsen bizzat 90-95 sonrası bu tırt nesilden ne kadar farklı kalmaya uğraşsam da bu nesle dahil biriyim. yaşıtlarımın tek derdinin insanlara güzel görünmek, onlar tarafından arzulanabilir bir birey olmak olması ise her geçen gün daha çok sinirimi bozuyor.
gençlerin büyük çoğunluğu yaptıkları şeyler (bu gezilen bir yer, gidilen bir mekan, okunan bir kitap, izlenen bir film, sevgiliyle geçirilen özel bir an, yoğun geçen bir ders vs. ne olursa olsun) başkaları tarafından görülmez ve sosyal çevrelerine yansıttıkları imaja bir katkı yapmazsa boşa yapılmıştır zihniyetinde ne yazık ki. resmen asıl kişiliğini boş verip sosyal kişiliğini önem listesinde ilk sıraya koymuş bir nesil.
bu akımdan doğan en kötü sonuçlar ise bence aynı zihniyetin eski-yeni diğer kuşaklara da yayılması (ebeveynlerin sosyal medya kullanımının artması ve sosyal medyaya başlama yaşının düşmesi) ve insanların siyaset-bilim-sanat gibi medeniyete katkı yapabilecekleri alanlarda giderek daha da ilgisizleşmesi.
gerçek hayata adapte olamayıp her duyguyu sanal olarak yaşamaları
instagrama baksan adeta birer hollywood starı, twittera baksan cem yılmazı tahtından edecek genç yetenek ama yüz yüze gelince iki kelimeyi bir araya getiremeyen, kafası önünde tipler var.
arada sırada denk geliyor, abi ekle beni insta'dan falan diyorlar. bakıyorum bakıyorum ulan bu o çocuk-kız mı diyorum.
sanal karakterleri gerçek karakterlerinin önüne geçmiş. dolayısıyla olmamış, oturmamış tirt tipler meydana çıkmış.
hayatlarında müziğin eksik olmasıdır (tartışmalı olabilir)
hayatlarında nirvana, metallica, megadeth, iron maiden (örnekler çoğaltılabilir) gibi grupların yarattığı heyecan yok. tarzları yok. nothing else matters'ı ilk defa dinlemenin mutluluğunu yaşamadılar. master of puppets'ın, and justice for all'ın bünyede oluşturduğu enerjiyi alamadılar. tarkan'ın kış güneşi, mustafa sandal'ın gölgede aynı'sı onlar doğmadan çok zaman önce unutuldu. belki de nazan öncel'i, kısmen sezen aksu'yu hiç bilmeyecekler. cartel onlar için hiç bir şey ifade etmeyecek. gangster's paradise onlar için eski ve yavaş bir rap şarkısı. günümüzde rap müzik dendiği anda kelimeleri ardı ardına hızlıca söyleyen kekolar akla geliyor.
pentagram eskidi, almora unutulalı yıllar oldu. bu tırt nesil müzik dinlemeyi, müzikten duygu almayı bilmiyor. müslüm gürses desen ıyyy kıro, halk müziği desen anca türkü barda... böyle olunca ne oldu? justin bieber kral oldu, aleyna tilki baş tacı. böyle nesil mi olur?
bakın ben en bilinen örnekleri verdim. bu yazıya sığmayacak tonlarca başarılı ses sanatçısının mükemmel denebilecek şarkıları artık dinlenmiyor, demode sayılıyor.
müzik ruhun gıdasıdır klişesi ile konuyu kapatmak istiyorum ve all apologies eşliğinde köşeme çekiliyorum. yeni nesil de gitsin demet akalın dinlesin.
nirvana - all apologies
teknolojiyi yönetememek
akıllı telefonlar, bilgisayarlar, tabletler bu kadar yaygınlaşmadan evvel insanlar belki de yapacak bir şey olmadığından -evet, belki de en çok bu sebepten- kitap okuyordu, ansiklopedi karıştırıyordu, atlasları inceliyordu, bilgi yarışmalarını dört gözle bekliyordu. bunlar, dünyaya açılan pencerelerdi çünkü. çocuklar, gençler ister istemez genel kültürlerini genişletiyordu.
ne zaman ki teknoloji evlere, avuç içlerine daha çok girmeye başladı; sofrada bulunan tek yemek olan ıspanağın yanına hamburger eklenince ıspanağın terk edilmesi gibi bilgiden, bilimden, görgüden kopup salt bir eğlence dünyasıyla çevriliymişçesine oyunlara ve gevezeliğe yöneldiler.
bilmem kaç bin sms'i bilmem kaç bin dakika konuşma süresi ve gb'larca internet izledi. ve enerji buralara kaydı.
çocuk büyüteceklere naçizane şunu önerebilirim: çocuğa anne sütüyle birlikte kitap sevgisini vermeye başlayın. evde mutlaka eşinizle beraber kitap okuyun. çocuğunuza bir kütüphane kurun. kitap okumanın yemek-içmek kadar temel bir gereksinim olduğu mesajını verin. onunla sahaflara, kitapçılara, müzelere, sergilere gidin. onu eğlendirmek istiyorsanız avm'lere değil lunaparka götürün. ona günaydın, iyi akşamlar demeyi öğretin. sokak hayvanlarına onunla birlikte yemek verin. sıraya girmeyi, yaşlılara yer vermeyi, teşekkür etmeyi birlikte tecrübe edin.
göreceksiniz, biraz dikkat ve fedakarlıkla hiç de "tırt" olmayan bir nesil yetiştirmiş olacaksınız.
bir kere, yeni nesiller gerçekten hiç yokluk görmedi
ya da hiç kendileri "elde etmeyi" bilmedi. her şey hazır. her şey önlerinde. tek hırs sosyal medya üzerine kurulu şu an. ne kadar like'ı varsa o kadar mutlu. ne kadar takipçisi varsa o kadar tatmin olmuş. ama anlık bu mutluluk ve tatminler. sonrasında hemen boşluğa düşüyorlar işte.
alternatif bir yorum
bu konu yanlış anlaşılıyor. bence yeni nesil kendi neslimden daha iyi. bakıyorum kız 20 yaşında. voleybol, basketbol, yüzme takımlarında oynamış.
bakıyorum çocuk 22 yasında çift anadal bitirmiş. bi kızla tanıştım 23 yaşında 4 ayrı işte çalışıp bir yandan formasyon eğitimi alıyor. başkasına bakıyorum daha 21 yaşında 4 dil biliyor, dünyayı gezmiş tek başına aileden destek almadan. deli bi potansiyelleri var. doğru ailelere sahiplerse bunu kullanıyorlar ve çok başarılılar. ben kıskanıyorum yeni nesili.
ama diğer tarafa bakıyorsun. çocuklar imam hatipten mezun olmuş. aylak aylak geziyor.
öbürüne bakıyorsun twitter'dan başka hiçbir aktivitesi yok. öbürüne bakıyorsun mahallede laklak yapıyor. diğerine bakıyorsun instagram'da aynı şekil... diğerine bakıyorsun mal ebeveynlerinin parasını şımarıkça yemekten başka hayatta amacı yok. yeni nesilde sorun yok. sorun ebeveynlerinde. bok gibi ebeveynden çıkan yeni nesil de bok gibi oluyor.
alternatif bir yorum 2
gayet normal bir durum çünkü insanlar yeni nesile ayak uyduramıyor. dünya değişirken kendisini değiştirmeyen insanlar, dünyanın kendi gençlik zamanlarındaki gibi olmadığını farkına varamayanlar daha farklı bir dünyada yaşayan yeni nesilin de kendileri gibi olmasını bekliyor.
“günümüzün gençleri öyle umursamaz ki ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. bizlere, büyüklere karşı saygılı olmayı, ağırbaşlı davranmayı öğretmişlerdi. şimdiki gençler kurallara boş veriyorlar. çok duyarsızlar ve beklemesini bilmiyorlar.”
bu söz m.ö 335 yılında aristoteles tarafından söylenmiş.
yeni neslin hakları var, sorumlulukları yok.
her davranışlarını bu cümleyle açıklayabilirsiniz.