Yüzlerce Örnek Arasından Kült Olmayı Başaran En İyi Western Filmleri

En iyi western filmlerini arıyor, kovboy ve kızılderililerin mücadelesini kanlı canlı seyretmek istiyorsanız bu liste tam size göre. Sözlük yazarı "betatron", western türüne yön vermiş klasik filmleri sıralıyor.
Yüzlerce Örnek Arasından Kült Olmayı Başaran En İyi Western Filmleri

sinema tarihinin en kendine has türlerinden biridir western. genellikle 1850-1900 yılları arasında abd'nin batı yakasında geçen, zaman zaman sadece eğlence, zaman zaman da ciddi alt metinler içerek filmler... belki de 100'lerce film içinden hangilerini izlemek gerek diye merak edenler için kısaca da olsa bakalım.

ilk westernler

kovboy filmleri sinemanın ilk zamanlarından beri çekilen bir türdü. sinemanın ilk kurmaca filmlerden the great train robbery (1903) ile başlayan süreç özellikle b tipi denilen filmlerle devam etti. ucuz, eğlenceli ve çok derin konular içermeyen bu filmlerden yüzlercesi, 1900-1930 arası üretildi. william surrey hart ve tom mix in yıldızlaştığı bu filmlerin yanında, ileride büyük westernlere imza atan yönetmenler de bu sessiz western döneminde yer aldı. belki de en önemlisi john ford ustanın the iron horse (1924) adlı filmiydi.

stagecoach (1939)

işte her şeyi değiştiren film... bu filmden önce western sadece ikinci sınıf bir film türüydü. ancak john ford'un 2 oscarlı bu filmi ile bir anda bir yıldız doğdu... john wayne... western denilince hepimizin hafızasında canlanan monument valley ilk bu filmle ciddi anlamında kullanıldı.

destry rides again (1939)

aslında komedi türüne de dahil edebileceğimiz bu film, westernin tüm stereotiplerine sahip. bar kavgaları, kovboylar, kahraman şerif vs... film, güzel konusu ve müzikleri dışında, oyuncularıyla da ön plana çıkar. henüz kariyerinin ilk dönemindeki, romantik / komedi oyunculuğundan çıkamayan james stewart (ki ilerde en önemli western oyuncularından biri olacaktır) dikkat çekse de; filmi alıp götüren efsanevi marlene dietrich'tir.

the ox-bow incident (1943)

türün başarılı oyuncusu henry fonda ve yan rollerde anthony quinn in yer aldığı bu başyapıt aslında zamanının çok ötesinde bir eserdir. ahlak, adalet, ön yargılar, idam cezası, ötekine duyulan öfke gibi birçok kavramı başarılı bir biçimde irdeler. sadece bir western olarak izlememek gerek...

my darling clementine (1946)

john ford'un bu filmi, aslında vahşi batının en ünlü olayını anlatıyor. efsanevi kanun adamı wyatt earp ve ünlü silahşor arkadaşı doc holliday in unutulmaz o.k. corral olayının başarılı bir uyarlaması.... victor mature farklı doc karakteri, henry fonda'nın sandalye hareketi, heyacanlı final sahnesi ve tabi şu an bize çok tanıdık gelen my darling clementine şarkısı...

red river (1948)

westernin bir başka başarılı yönetmeni kuşkusuz howard hawks'tır. john wayne ve montgomery clift 'in oynadığı bu siyah beyaz başyapıt en iyi westernlerden biridir. günümüzde dijital efektlerle kolayca yapılacak olan, binlerce hayvandan oluşan sürüyü bu şekilde çekmek hiç kolay olmasa gerek. filmin ilerleyişi o kadar güzel ki günümüzde dizisi yapılsa eminim oldukça fazla izlenir. mutlaka izlenmeli.

the treasure of the sierra madre (1948)

klasik anlamda bir western diyemeyiz ancak konusu itibariyle 19. yüzyılda geçen bu başarılı film, yönetmen john huston ve babası walter huston'a oscar kazandırdı. humphrey bogart'ın karakterini de unutmamak lazım tabi...

rio grande (1950)

eğer westernleri biraz araştırırsanız ünlü süvari üçlemesini mutlaka duyarsınız. john ford'un yönettiği ve john wayne'in oynadığı bu süvari filmleri fort apache (1948), she wore a yellow ribbon (1949) ve rio grande'den oluşur. en önemlisi olan rio grande'de bir süvari filmde bulabileceğiniz her şey var. kızılderililer, akrobatik ata binme sahneleri, maço süvariler, çöl manzarası, baskınlar vs... üzerine baba-oğul ilişkisi... ve tabi güzel bir diyalog;

adam: "bu şarkıyı ben seçmedim"
kadın: "doğrusunu istersen seçmeni isterdim"

winchester '73 (1950)

klasik westernlerde vahşet aslında çok azdır. sanki hayat çok sterildir. kızılderililer kötüdür, ateş edildiğinde kolay kolay kan akmaz. anthony mann filmleriyle sert filmler yavaş yavaş başlar. james stewart önceki kovboylardan çok farklıdır. dönemin ünlü tüfeği winchester'ın başrolde oynadığı bu film, başarılı senaryosu ve dikkatli izleyicilerin hemen yakaladığı, rock hudson ve genç tony curtis ile önemli bir yapımdır.

high noon (1952)

fred zinnemann tarafından çekilen 4 oscarlı bu başyapıtta gary cooper efsaneleşmiştir. sadece western değil tüm sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri olan bu eser, bir kovboy filminden beklenmediği kadar derin alt metinler içerir. dikkatli izlendiğinde 1950'li yılların mccarthy döneminin eleştirisi olduğunu çok rahat fark edebilirsiniz. kusursuzdur...

the naked spur (1953)

yine bir anthony mann filmi. neredeyse tamamı gerçek mekanlarda çekilen bu filmde james stewart başarılı bir oyunculuk gösterir. dönemin en önemli işi olan kelle avcılığı filmin odak noktasıdır.

shane (1953)

george stevens'ın kimilerinin çok sevdiği, kimilerinin günümüzde artık çok klasik bulduğu filmi. kavga sahneleri ile dikkat çeken bu filmin en önemli ismi kuşkusuz küçük sarışın çocuk. kişisel olarak beni fazla rahatsız etse de, filmin duygusal yönünü bu çocukla sağlamışlar. jack palance ın "prove it" ve brandon de wilde in "shane, come back" sözleri sinema tarihine geçti bile...

johnny guitar (1954)

görüldüğü gibi 1950'li yıllarda o basit westernler çoktan geride kalmıştır. artık tür derin konular işleyen önemli yönetmenlerin ardı ardına çektiği filmlerden oluşur. nicholas ray'in yönettiği joan crawford'un oynadığı bu westerndeki feminist bakış açısı, kovboy filmleri için çok farklıdır. elbetteki mccarthy etkisi bu filmde de kendini gösterir. müziği ise, filmin çekildiği yıllarda baya popüler olmuştu. yine unutulmaz bir diyalog;

adam: "unuttuğun kaç erkek oldu"
kadın: "senin hatırladığın kadınlar kadar"


the man from laramie (1955)

yine anthony mann ve james stewart ikilisi... tam anlamıyla türü en iyi özetleyen filmlerden biri.

the searchers (1956)

ve kimilerine göre en iyi klasik western... john ford ve john wayne'in devleştiği bu eser bizde çöl aslanı olarak da bilinir. renkli kameranın eşsiz kullanımı, büyüleyici çöl manzarasıyla birleşir. kapıdan çöle doğru uzaklaşan john wayne'in görüntüsü tüm zamanların en ünlü sahnelerinden biri...

gunfight at the ok corral (1957)

yine bir ok corral uyarlaması. john sturges yönetimindeki filmde, wyatt earp rolünde burt lancaster, doc holliday rolünde ise kirk douglas yer alıyor.

rio bravo (1959)

en ünlü westernler arasında gösterilen bu film çok ilginç. konu itibariyle yönetmen howard hawks'ın yine kendi filmleri olan el dorado (1967) ve rio lobo (1970) ya çok benziyor. ancak hawks bunu nedense hiç bir zaman kabul etmemiş. bu filmde john wayne'e dean martin ve ricky nelson hem oyunculuklarıyla hem de şarkılarıyla eşlik ediyorlar.

the magnificent seven (1960)

yul brynner ve steve mcqueen'li muhteşem yedili aslında, akira kurosawa'nın shichinin no samurai filminin western uyarlaması. ancak samuraylardan kovboylara muazzam bir şekilde uyarlandığı bir gerçek. elbetteki aslının yeri ayrı...

the man who shot liberty valance (1962)

tek kelimeyle harika bir film, ki kişisel western tercihim. film salt western türünün çok ötesinde... türün 3 büyük ismi john ford, john wayne ve james stewart bir arada...
ve unutulmaz söz: "batıda efsaneler gerçekten iyiyse, efsaneler yazılır..."

şu ana kadar olan westernler ya ilk dönemlerde olduğu gibi türün klasik filmleri ya da 1950'lerden sonra olduğu gibi türe alt metinler işlenmiş eserlerdi. ancak 1960'larda hiç beklenmeyen filmler geldi. spaghetti westernler, çoğunlukla italya'da çekilen, sergio leone'nin yönettiği, clint eastwood'un oynadığı ve ennio morricone'nin artık hepimizin aşina olduğu müzikleri yaptığı sert, kanlı ve iyi/kötünün birbirine girdiği filmlerden oluşuyordu. türün içinde bir türdü sanki...

a fistful of dollars (1964)

ünlü dolar üçlemesinin ilk filmi olan bir avuç dolar için / per un pugno di dollari, sergio leone ve clint eastwood efsanesini başlatan filmdir. akira kurosawa'nın yojimbo filminin bire bir uyarlamasıdır.

for a few dollars more (1965)

birkaç dolar için / per qualche dollaro in piu seriye lee van cleef'i dahil ediyor. unutulmaz müziği hala kulaklarda olan bir başyapıt.

the good, the bad and the ugly (1966)

tüm zamanların en iyi filmlerinden olan iyi, kötü, çirkin / ıl buono, il brutto, il cattivo için ne denebilir ki... türk sinemasında defalarca kullanılan müziği western denilince ilk akla gelen eser. clint eastwood'u efsaneleştiren eli wallach ve lee van cleef 'li final sahnesi, yakın yüz planları, eski western dönemini resmen kapatan sergio leone'nin kusursuz tekniği... en ünlü westernin bir italyan filmi olması ne kadar ilginç değil mi?

cat ballou (1965)

klasik westernler 1960'lardan sonra ortadan kalkmasıyla türde farklılaşma kaçınılmaz olmuştu. bol komedi soslu cat ballou bunlardan biriydi. lee marvin in oscarlık performansının yanında jane fonda'nın güzelliği büyüleyicidir.

el dorado (1967)

şiddet içeren spagetti westernleri içersinde howard hawks başarılı bir eski tarz western çeker. john wayne ve robert mitchum un oynadığı bu eser akıllara ister istemez rio bravo'yu (1959) getiriyor. yine de çok başarılı.

once upon a time in the west (1968)

bir zamanlar batı'da / c'era una volta il west türün derinden sarsan sergio leone'nin en iyi filmlerinden biri. bu kez başrolde henry fonda bulunuyor. türün en önemlilerinden biri.

the wild bunch (1969)

vahşi belde ismiyle bizde bilinen bu film o yıllarda tam bir şok etkisi yapmıştı. sam peckinpah tarafından yönetilen bu eser tam anlamıyla şiddet doluydu. ağır çekimle sunulan kanlı sahneler ve kült haline gelen son çarpışma öncesi yürüyüş sahnesi unutulmaz.

butch cassidy and the sundance kid (1969)

1960 ve 1970'lerde tür artık klasik westernden uzaklaşmıştır. italyan westernlerinin ön planda olduğu bu yıllarda, birçok abd'li yönetmen farklı anlatım yollarına gider. arka plan western olsa da, anlatılan konular ve onun işlenişi oldukça farklılaşmıştır. bunlardan biri olan butch cassidy and the sundance kid'de paul newman ve robert redford sinemanın kült filmlerinden birini ortaya çıkarır.

little big man (1970)

bol komedi soslu bu arthur penn filmi, belki de tüm westernlerin en büyük eleştirisi. çoğunlukla vahşi gösterilen kızılderililer için yapılmış bir özür sanki. little bighorn muharebesindeki kızılderili katliamı, kızılderililerce büyütülen sonra da beyazlarca "düzeltilmeye" çalışılan dustin hoffman ın oynadığı karakter, wild bill hickok (dead man's hand efsanesi ) ve general custer gibi tarihi karakterler... filmin bir başka önemi ise çekildiği yıllarda vietnam'daki my lai katliamı nı da alt metinde eleştirmesi.
son olarak, filmdeki yaşlı kızılderiliden bir söz: "bugün ölmek için güzel bir gün"

the outlaw josey wales (1976)

oyuncu olarak kendini kanıtlayan clint eastwood artık hem oyuncu hem de yönetmendir. filmin ilginç bir yönü; iç savaş filmlerinde kuzeylilerin iyi, güneylilerin kötü olduğu filmlere alışık olsak da, burada kuzeylilerin de iyi olmamasıdır.

dances with wolves (1990)

1970'lerden sonra tür bir anda yok olur. 1980'lerde neredeyse unutulmaya yüz tutar. western artık eski bir hatıra olarak görülürken hem oyuncu hem yönetmen koltuğuna oturan kevin costner 7 oscarlı kurtlarla dansı çeker. filmle birlikte ilgi yeniden westerne yönelir.

unforgiven (1992)

kurtlarla dansın başarısıyla 1990'lı yıllarda eskisi gibi olmasa da western çekilmeye başlanır. ancak hala tür zirveden uzaktadır. işte tam bu andan türün efsanesi clint eastwood yeniden sahneye çıkar. gene hackman ve morgan freeman'lı kadrosuyla, unforgiven 4 oscar almakla kalmaz, kimilerine göre en başarılı westernlerden biri olur.

maverick (1994)

klasik anlamda western diyemeyiz belki ama mel gibson ve jodie foster'lı kadrosuyla bu eğlenceli film 1990'lı yıllarda oldukça popüler olmuştur. hala izlerken keyif verir.

3:10 to yuma (2007)

orijinali 1957 yılında çekilen bu film, artık 2000'li yıllarda tek tük üretilen westernler arasında ön plana çıkar. russell crowe ve christian bale gibi yıldızlar filmde yer alır.

django unchained (2012)

quentin tarantino usulü bir western. belki de filmin en güzel açıklaması bu... jamie foxx, christoph waltz, leonardo dicaprio ve samuel l. jackson gibi geniş oyuncu kadrosuyla django unchained, kuşkusuz en iyi westernlerden biridir. türün geçmişteki tüm kalıplarını, günümüz sinema anlayışı ile başarılı bir biçimde harmanlar, tarantino... mutlaka izlenmeli.

tabi sadece bunlar değil

apache (1954), the big country (1958), one-eyed jacks (1961), django (1966), hombre (1967), hang 'em high (1968) true grit(1969), el topo (1970), mccabe & mrs. miller (1971), high plains drifter (1973), pat garrett & billy the kid (1973), pale rider (1985), tombstone (1993), open range (2003) , `the assassination of jesse james by the coward robert ford` (2007), true grit (2010), the hateful eight (2015) , dönem itibariyle vahşi batıda geçmese de çarpıcı brokeback mountain (2005) ve dahası...

Brokeback Mountain

peki bizde durumlar nasıldı?

avrupa'da bile birçok western çekilirken yeşilçam döneminde bizde atlanması imkansızdı. aslında italyadaki başarı düşünüldüğünde kovboy filmleri bizde de başarılı olabilirdi. ancak çoğunlukla yabancı filmlerden "alınan" müzikler ve düşük bütçe, kaliteli filmler yapmamıza engel oldu. yine de dönemin birçok ünlü ismi kovboy rolüne soyundu. cüneyt arkın ve yılmaz güney gibi sinemamızın önemli isimleri bu furyada yer aldı. özellikle yılmaz güney'li westernler o yıllarda oldukça popülerdi. tamer yiğit, yusuf sezgin, yılmaz köksal , erol taş ve cihangir gaffari gibi isimler çok sayıda türk westerninde yer aldı.

ilk akla gelenler maskeli beşler (1968), maskeli beşlerin dönüşü (1968), yedi belalılar (1970), çeko (1970), ölüm fermanı (1970), küçük kovboy (1973) ve iki komedi westerni... sadri alışık'ın oynadığı atını seven kovboy (1974) ve cem yılmaz'ın başrolde yer aldığı yahşi batı (2009). ayrıca, yılmaz güney'in kovboy ali'si (1966) tam bir western sayılmasa da tür için önemli bir eserdir.

Atını Seven Kovboy Ret Kit

bonus

back to the future part 3 (1990): sinema tarihini en eğlenceli serisi geleceğe dönüş'ün bu 3. bölümünü elbette bilimkurgu olarak nitelendirmek daha doğrudur. ancak bu film o kadar güzel western göndermeleriyle doludur ki, türün hayranlarını cezbeder. kızılderililer, bar kavgaları, tren soygununu, a fistful of dollars ve clint eastwood göndermeleri vs.

red kit: artık ne yazık ki çizgi romanları okunmuyor, çizgi filmleri ekranlarda çok gözükmüyor. ancak vahşi batıyı en güzel anlatan eserlerin başında kuşkusuz lucky luke yani bizdeki adıyla red kit gelir. tek bir bölüm bile westernleri özetlemeye yeter...

Red Kit final cangılı

Meraklısının Keşfetmekten Büyük Haz Duyacağı Az Bililnen Western Filmleri

Western Filmlerinden Tanıdığımız O Karizmatik Kovboy Şapkaları Aslında Bildiğimiz Gibi Olmayabilir