Yüzüklerin Efendisi Dizisindeki Kitaba Sadık Olmayan Oyuncu Seçimleri Neden Hatalı?

Amazon'un sonbaharda yayına girmesi beklenen Yüzüklerin Efendisi dizi uyarlamasındaki farklı etnik kökenden oyuncular, serinin hayranları tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Peki, kaynak materyal düşünüldüğünde bu seçimler neden hatalı? Bir hayran, bunları tek tek açıklamış.
Yüzüklerin Efendisi Dizisindeki Kitaba Sadık Olmayan Oyuncu Seçimleri Neden Hatalı?

* tolkien dünyasında dış görünüşe yapılan atıflar çok barizdir. gri limanların efendisi cirdan sakalları olduğu tasvir edilmiş tek elftir mesela. bu tek bir elf yüzünden en kalantor okuyucuların tolkien fanlarının bir araya getirdiği, internetin icadından önce de var olan (galiba) tolkien society ise diğer elflerin de sakallı olup olmayabileceğine dair %85-%15 şeklinde ayrılmış bir durumdadır. hakim görüş cirdan'ın aşırı yaşlılığından bilgeliğinden ötürü özel bir durumu olduğu ve diğer elflerin sakalı çıksa idi tasvir üstadı tolkien'in bunu gildor inglorion, erestor, glorfindel, celeborn gibi ilk çağı görmüş elflerde mutlaka betimleyecek olduğudur. zencilik beyazlık gibi çok daha bariz ayrımlarda tolkien elfler söz konusu olduğunda hiç bir şey demediğinden tolkien lore söz konusu olduğunda zenci elf ile transseksüel elf aynı kategoriye giriyor. yani %99.9999 mümkün değil. o bir.

* orta-dünya bizim dünyamızın orta-çağının fantastik bir transliterasyonu. o dönemde kuzey avrupa'da toplumun kalanına uymayan bireyler ateistler-katharlar-waldensianlar-endülüs arapları vs ne kadar entegre olabiliyorsa orta dünya çıkıntıları da aynen o kadar olabiliyorlar. burada da insanlar insanlara güvenmez, güneyliler kuzeylileri kaba hırpani bulur. üstüne geçmişten beri birbirleriyle kanlı bıçaklı olan fantastik ırklar da eklenince orta-dünya epey ırkçı bir yer halini alır. ama ırkın var olduğu bir yerde ırkçılık da düşünürseniz gayet normaldir.


* tolkien orta-dünyasının başardığı ve diğer fantastik literatürün pek başaramadığı -bence- en kritik nokta böyle bir ortamı içinde yaşadığımız dünyadan daha güzel halde resmedebilmesidir. şu anki hayatını geride bırak ve orta dünya'da git yaşa dense, çoluğu çocuğu bırakıp ırkın ırkçılığın vesaire böyle tescilli olduğu bir düzene gidecek milyonlar var. 1960'lardan 70'lerden beri bu böyle ve bu trend hiç bozulmuyor. çünkü kötüler orta-dünya'da sonuna kadar kötü. hatta kötü oluşu tescilli ve içinde tek bir iyi mensubu olmayan ırklar (orklar troller) var. iyiler de çok özel bir durumları yoksa (eöl-maeglin vs gibi) sonuna kadar iyiler. orta dünya'yı özel yapan şey birinin ırkına bakarak onun iyi ya da kötü olduğuna karar verebilmek lüksü değilse nedir? "insan insanın kurdudur" ekolü üzerine inşa edilmiş olan kendi dünyasında insanın diğer insanlara güvenme ihtiyacı ve güvenemeyişi çok büyük bir sorun ve sosyal entegrasyon sıkıntısı çeken bu insanların 50 yıldır bu evrene gönül vermesi bir tür çığlık yav. adamlar boş yere orta-dünya'ya "olması gereken dünya" diyip durmuyorlar. bu kendi bilinçaltında her insanın aslında olmasını istediği, özlediği bir şey.

* bu dizi projesinin orta-dünya dinamiklerini çiğnemesini savunan grup ise tüm tablodaki bence ana sorun. siz buna sjw diyorsunuz, ben isim takmaktan imtina ediyorum. tolkien orta-dünya'sını özel yapan farkların bizim dünyamıza uymuyor olmasını ve bu haliyle dünyaya bir tür alternatif addedilmesi ve sevilmesini hazmedemeyen bu grup şu an yaşadıkları dönemin sosyal dinamiklerini tarihin her dönemine enjekte edebilecek kadar vahşileşmiş bir güruh. işte en son viking valhalla casting'inde de siyahi örneklerini gördük.


* iş oraya gelince tartışmanın o ana kadar bir tarafı olmayan nötral kalmayı becerebilmiş insanları da "bırakın bir şey de olduğu gibi kalsın" saikiyle karşı tarafa ittirdiklerinden haberdar değil gibiler. oluşturdukları tiksinti gözardı edilebilecek gibi değil. bu yüzden gelecekte vukua gelecek gerçek ırkçılık mevzularının dibini vaktinde bu grubun mensupları döşemiş olacak. tolkien fanlarının konuya dair tüm direncini ırkçılık olarak zarflayıp es geçen bu anlayış bence şu an emeklemeye başlamış ve gelecekte gerçek yüzünü gerçek sayılarıyla gösterecek neo-ırkçılığın gerçek katalizörü. bu tavırlarla daha büyük bir canavarı yaratan bizzat kendileri.

* her şeyin sonunda yaşadığımız ortamda "beğenmiyorsanız tüketici olarak izlemezsiniz olur biter" demekle türkiye'de yaşayan birine "beğenmiyorsanız islama inanmazsınız olur biter" demek arasında çok da bir fark yok. bireysel olarak kafayı çevirip görmemek için çok izole bir yerde olmak gerekiyor. çünkü getirilip önümüze koyulan şey yalnızca hikayeyi kendi kafasına göre yorumlayan bir fan fiction değil. kalabalıktan yükselen bir çatlak ses değil. ajandası olan bir tür organizasyon. dünyanın en büyük şirketi.

* en nihayetinde bu milyarlarca doları olan bir şirketin, insanların o şekilde sevdiği bir şeyi tehlikeli addettiği, hayat görüşüne uygun bulmadığı için kafasına göre değiştirme ya da eklemeler yapması gibi görünüyor. bu dünya onlar ekleme yapmadan da güzel. onların eklemelerinden daha güzel. orta-dünya'nın satması ya da sevilmesi için prodüksiyona amazon'un eklentileri gerekmiyor. ben şahsen onların bu eklentileri hikayeyi zenginleştirmek için eklediklerini de düşünmüyorum. işte en iyi ihtimalle "zenci izleyici alınır onlar da olsun" en kötü ihtimalle "bu dünya zencisiz çok ırkçı oldu, onlar da elf olabilsin, çikileta yiyebilsin" tarzı endişeler var.

* günümüz sosyal dinamiklerinin insanların kollektif düşlerinin üzerinde böyle tepinmesine izin vermek orta-dünya'da bulup bulabileceğiniz ırkçılıktan çok daha hastalıklı bir şeydir.

benim konuya dair hislerimi en iyi w.b yeats zamanında yazmış. ekşi sözlük yazarı proleterkral da şöyle güzel çevirmiş:

"oysa beş parasızım, düşlerim var yalnız
düşlerimi serdim ayaklarının altına
usulca yürü, çünkü bastığın düşlerimdir."