Zaman ve Paranın Su Gibi Aktığı Topraklar: Las Vegas'a Gideceklere Tavsiyeler

ABD'nin Nevada eyaletinde bulunan Mojave Çölü üzerinde kurulu, kumar ve eğlence mekanlarıyla bilinen şehri Las Vegas'a gitmek ya da en azından hakkında bilgi almak istiyorsanız doğru yerdesiniz.
Zaman ve Paranın Su Gibi Aktığı Topraklar: Las Vegas'a Gideceklere Tavsiyeler
iStock

önceden: what happens in vegas stays in vegas
şimdi: what happens in vegas never happened 

işte böyle vıcık vıcık bir pazarlama harikasıdır vegas. bırakın kumarhaneleri veya alışveriş merkezlerini, nevada sınırına girdiğiniz anda allah'ın unuttuğu benzincilerde bile kollu makineler ve hakikaten de bunlarda oynayıp para kaybedenler bizzat görülebilir, deneylere tâbi tutulabilir.

gönül isterdi ki bu noktada tüketim kültüründen, insanların şartlandırılmalarından bahsedelim, sosyolojik tespitleri dağ gibi önümüze yığalım, karamsar bir tabloyla analizimizi sonlandıralım. lakin bunlar yeterince bariz şeyler, onun yerine ben de vegas'a gidecekler için birtakım ufak öğütlerde bulunmakla yetineyim:

kalınacak üç bölge var

strip (büyük otellerin ve kumarhanelerin olduğu ana cadde, i-15 otoyoluna paraleldir, arka arkaya 5-6 exit'ten ulaşılabilir), off-strip (bu caddenin paralelindeki sokaklar, bulvarlar) ve downtown (strip'in kuzeyine giderek ulaşılabilir). disiplinli şahıslar, internette yapacakları birkaç günlük araştırmalar sonucunda mutlaka bir indirime, bir pakete rastlayacaklardır lakin böyle acayip insanlardan hiç hazzetmediğim için standart, tembel, "yaparız abi bir şeyler, takma kafana" insanlarına sesleniyorum: hafta sonu ve hafta içi fiyat bakımından çok fark eder ve elbette en pahalısı stripteki otellerdir. downtown'da ise gerçekten başınıza kötü şeyler gelebilmesi mümkündür, bazılarının çevresi gece hiç ama hiç güvenli olmuyor. bu işin orta yolu, off-striptir. arabayla bu oteller dolaşılır, hepsine tek tek girilip, "bilmem neredeki özel tarifenizi gördüm" denilebilir. o yemezse, klasik pazarlık taktiklerine devam edin, sonuçta bunlardan luxor'daki veya bellagio'daki gibi bön bir bakış almazsınız genelde.

kumar olayına gelelim

amacınız para kazanmak değil, para kaybetmeden eğlenmek. blackjack oynanacak en akıllıca oyun, hatırladığım kadarıyla yüzde 48 gibi bir şansınız var. eğlenceli, kalabalık bir masa seçin. krupiye de aşık süratli, hayattan bezmiş bir çekik yerine şöyle hafif şişman, kahkahası bol bir zenci olsun (kumarda ırkçılık).


blackjack'te ne zaman para kaybetseniz, hemen rulete gidin. rulette kaybetmeniz imkansız gibi ve büyük ihtimalle de minimum bet'in iki üç katı kadar kazanırsınız her seferinde. fakat ancak o kadar, ondan sonra geri dönün. peki bu nasıl oluyor? aslında kumarla haşır neşir olmuş herkesin bildiği bir şey. minimum bet'ten başlayın ve örneğin kırmızı renge, yahut bölgelerden birine oynayın. kaybederseniz, miktarı katlayıp tekrar deneyin. önünde sonunda kazanacaksınız ve kazandığınız vakit de o ana kadar kaybettiğiniz her şeyi artı minimum beti alacaksınız. kazandığınız anda tekrar ufak rakama dönün. şansınız yaver giderse 2-3 kez ardı ardına kazandığınızda gidin. dikkat edilmesi gereken tek şey, minimum betin az olması ki üst üste kaybettiğiniz takdirde miktarı katlamanız ne paranızın bitmesine ne de maksimum limite ulaşmanıza neden olsun. bunlar olmadığı sürece matematiksel olarak kaybetmeniz imkansız. lakin dediğim gibi, bu taktiğin getirileri de "kumarın amacı para kazanmak değil çok kaybetmeden eğlenmek" felsefesine paralel miktarda olacaktır.

kollu makinelere gitmeyin gözünüzün yağını yiyeyim. onun yerine çıkıp odanızda kitap okusanız insanlığa daha yararlı olursunuz. ama illa da isterim derseniz, hevesinizi almak için 10, 5 hatta 1 sentlik makinalarda oynayın. bunlarda genelde bir iki dolarla bir saat vakit geçirmeniz mümkün. ama çıldırıp 1-2 dolarlık slot machine'lere giderseniz, yarım saatte daha ne olduğunu anlamadan donunuzu bırakırsınız, james bond gelse kurtaramaz. üstelik bir zevki de yok.

bunun dışında binbir türlü poker oyunu var ki hiçbirinden zerre anlamadığım için yardımcı olamam. craps var bir de, yazılısı böyle olmasa bile içindeki bölmeler para dolu olan kocaman bir masada bağırış çığırış içinde ortaya zarlar sallanır, insanlar eğlenir, içkiler devrilir.

tabi içki demişken, kumarhanelerin güzel yanı, oynadığınız sürece bedava içkiler sunulması. bunlardan istifade etmek çok kolay. gözünüze bir iki hostes kestirin, onların gidecekleri kalabalık masalara birkaç saniye önceden gidip, ufak kıç darbeleriyle masadaki yerinizi alın. oynamanıza bile gerek yok, içkinizi alıp gidin.


gece kulüpleri ise gerçekten güzel

sanırım tüm oteller içinde en acayibi olan luxor'un altında ra isimli bir gece klübü var, yeterince büyük ve güzel. lakin girişler genelde 20 dolar civarında, içeride de içkiler pek ucuz değil. eğer dandik bir biraya 7-8 dolar vermek içinize oturuyorsa, ki son derece normaldir, bu luxor'un içinde bir marketimsi yer var, içkileri oradan alıp cebinizde club'a girebilirsiniz, arama yapılmıyor pek.

vegas'ın abd'de büyükşehirlerde yaşayanlara nimet gibi gelen bir özelliği de arabanızı istediğiniz yere bedavaya park edebilmeniz ve hatta günlerce bırakabilmeniz. sokaklar, garajlar fark etmiyor, gerçek bir nimet, dui korkusu olmadan vaktinizi geçirin.

erkeklere son bir uyarı

genelde güzel otellerin lobilerinde, gece geç saatlerde sarhoş avına çıkan şahane bayanlar geziniyor. bunlar bildiğiniz hayat kadını ama bunu mümkün olduğunca fazla para koparabilmek için son ana kadar pek çaktırmıyorlar. yazıktır, değmez, zaten sarhoşsunuz.

vegas'ın gece yaşamının son halkası da elbette şovları. striptiz temalı olanları sarhoşsanız en eğlenceli olanları ve tam da vegas'ın havasına yakışıyor. özellikle erkek striptizcilerin anatomik yapıları çok ilginç, bilimsel gözlemlerime devam etmek için birkaç defa daha gideceğim. lakin blue man group gibi şovlar yahut rita hanımın komedisi gibi stand-up'lar başka yerlerde de daha ucuza ve harala gürele olmadan izlenebilir.

saçma sapan sloganlarına kanmadan, bir pazarlama dünyasına girdiğinizin bilinciyle, sakin kafayla gidiniz, görünüz. işin sosyolojik taraflarına fazla kaçmadan, cüzdanınızdaki son kuruşa kadar oynamadan, efendice eğlenip geliniz.

konaklama

para kısıtlıysa, bally's jubilee tower'da kal. çünkü otelin odaları yenilenmiş durumda ve temiz sayılır. fiyatı da las vegas strip'in taaaa anasının nikahında kalmış otelleri ile aynı fiyata tekabül ediyor. ama şunu bil, booking.com'dan rezervasyonunu yaptırdığın paraya kalamayacaksın hiçbir otelde. çünkü vergisi, cart parası, curt parası diye bir sürü şey ekleniyor otellerde.

para kısıtlı değil ise, the cosmopolitan'da kal. yepyeni otel, lüks de. ceasar, bellagio, venetian eski, gerek yok. gezmeye ve yemek yemeye gidersin oralara.


eğlence

world class driving'e para bayıl. tripadvisor'da var ve 1.sırada. ferrari, lamborghini, nissan gtr gibi araçlarla kendinden geç.

bir sürü poligon var. git birine sık sağa sola. desert eagle'ı mutlaka dene. m4a4 gereksiz, keleş şahane. desert eagle'ı tutarken sıkı tut, makinelilerden daha çok tepiyor.

strip club'a gitmedim. "bir arkadaşım" gitmiş. "spearmint rhino'ya gidin en iyisi o" dedi. ayrıntılar için yeşillendirirsin demişti.

gece kulübü çok, omnia yepyeni. terasa çıkmak nasip olmadı, hava soğuktu. bir daha gitsem, wynn xs'i tercih ederim herhalde.

gösterilerden "o" ve "ka" hemen tükeniyor. eğer gidecekseniz, gittiğiniz gibi bilet araştırın. eğer 1-2 günlüğüne vegas'a gidiyorsanız, mutlaka önceden alın. şu aralar en gözde olanı "o" ve bellagio'da gösterimde. en pahalı biletler de onda. gösteriler biraz zevklerle alakalı tabii. kimisi dans gösterisini severken, kimisi david copperfield'a gitmeyi tercih ediyor. açıkçası ben "o" ya gidecektim fakat kalan koltuklar çok iyi yerde değildi, bir sonraki ziyarete bıraktım.

kumarhane: en çok beğendiğim bellagio'nunki oldu. belki en fazla ikramı orada aldığımız için öyle gelmiştir bilemeyeceğim. makineler içerisinde de en çok oradakileri beğenmiştik.

beach club'lardan da wynn'i tercih etmek gerekiyor zannedersem. david guetta vb isimler cumartesi-pazar düzenli olarak buradalar. rezervasyon şart yine. girişler yanlış hatırlamıyorsam 30 dolardı.


yemek

ne olsa yerimciler için bir sürü yer mevcut, hafif sonradan gurmelik varsa önerebileceklerim ise kısıtlı. yazacaklarım aslında las vegas'la kısıtlı olmayacak, amerika yemek rehberi gibi düşünebilirsiniz.

cheesecake factory: cheesecake'leri aşırı tatlı ve overrated. yemekleri ise muazzam. porsiyonlar aşırı büyük. 2 kişi paylaşacak şekilde sipariş verin, doymazsanız bir daha verirsiniz. ceasars'ın içerisinde.

gordon ramsay steakhouse: steak'ler kesinlikle bir nusret, günaydın seviyesinde değil. lakin türkiye'de bulamayacağınız kobe beef, kaz ciğeri vb. yemişleri lüpletmek için gidilebilir. yalnız beklentiniz çok olmasın. fiyatlar da az-buz değil. paris las vegas'ın içerisinde.

mon-ami gabi: kahvaltıları çok güzeldi. eggs florentine muhteşemdi misal. çayları "mighty leaf". benim gibi bir demlik çaykoliğini hayran bıraktı kendine. paris las vegas'ın altında, bellagio'ya bakıyor.

in-n-out burger: ben çok beğendim. etler %100 dana diye girdik. koku yoktu. fast-food restoranı ama patatesler, etler falan donmuş değil, taze taze pişiriliyor. patatesler falan önünüzde doğranıyor. biraz beklemek gerekiyor haliyle. menünüzü "animal style" isteyin, "patatesleri de öyle ister misiniz" diyecekler. evet diyin (ağzım sulandı).

panda express: hayvan doyuran dedik biz kısaca. tercihen noodle ve orange chicken menüsü ile doymamak imkansız gibi bir şey. içecekler de refill zaten. yanlış hatırlamıyorsam, planet hollywood'un içerisindeydi.

starbucks: can simidi, kısıtlı zamanların kurtarıcısı. artichoke-chicken (enginarlı tavuk) paninisi var. yemin ediyorum, ömrümün sonuna kadar her gün kahvaltıda yerim.


ulaşım

araba kiralayın. hiç düşünmeyin. ekonomi sınıfı bir araç ile çok rahat edersiniz. hem günübirlik yapacağınız grand canyon west turu da üzerine krema olur. arabayı nereye park edeceğim gibi bir düşünceye girmeyin, bütün otellerde self-parking mevcut ve ücretsiz. vale'ye verirsen bahşiş verirsin 5 $. ama valeye gerek yok.

para varsa, convertible'a yönlenin. bu aralar otomobil kiralama firmaları ford mustang convertible 2015 almaya başlamışlar. pişman olmazsınız.


New York ve Los Angeles'ın Aksine Gider Gitmez Sizi Kucaklayan ABD Rüyası Şehir: Şikago

Caz Şehri New Orleans'a Gideceklere Tavsiyeler

Hollywood'un En Büyülü Rüyalarından: Universal Studios'a Gideceklere Tavsiyeler