Zekası ve Kalemiyle Zamanının Çok Ötesinde Şair: Ömer Hayyam'ın Unutulmaz Dörtlükleri
kendi içmez, içeni kınamaya bayılır
yüzünden aldatmaca, sahtekarlık yayılır
şarap içmiyor diye kasılıp gezer ama
yedikleri yanında şarap meze sayılır
senin yasani cignemeyen var mi ki soyle
gunahsiz bir omrun tadi ne ki soyle
kotuluk yapan beni kotulukle cezalandirirsan sen
sen ile ben arasinda ne fark kalir soyle
ferman sende ama guzel yasamak bizde
senden ayigiz bu sarhoş halimizle
sen insan kani içersin biz uzum kani
insaf be sultanim kotuluk hangimizde
dunyada akla deger veren yok madem,
akli az olanin parasi cok madem,
getir su sarabi, alsin aklimizi:
belki boyle begenir bizi el alem!
sevgili, seninle biz bir pergel gibiyiz
iki basimiz var, bir tek bedenimiz
nereye donersek donelim seninle
nihayet basbasa verecek degil miyiz
adil davranmadıktan sonra
hacı hoca olmuşsun kaç para
hırka, tesbih, post, seccade güzel ama
tanrı kanar mı bunlara?
kim demis haram nedir bilmez hayyam?
ben harami helali karistirmam:
seninle icilen sarap helaldir,
sensiz ictigimiz su bile haram.
---
o yakut dudaklari kizil kizil yanan nerde?
o güzelim kokusu cana can katan nerde?
müslümanlara sarap haram edilmis derler,
icmene bak, haram islemeyen müslüman nerde?
---
bizim sarap icmemiz ne keyfimizden,
ne dine, edebe aykiri gitmemizden,
bir an gecmek istiyoruz kendimizden:
icip icip sarhos olmamiz bu yüzden.
girme su alçaklarin hizmetine
konma sinek gibi pislik üstüne
iki günde bir somun ye ne olur
yüreginin kanini iç te boyun egme...
niceleri geldi , neler istediler
sonunda dunyayi bırakip gittiler.
sen hic gitmeyecek gibisin, degil mi?
o gidenler de hep senin gibiydiler...
yel eser, umutlar savrulur gider;
sensiz, bensiz kalır bağlar bahçeler;
altın gümüş nen varsa harcamaya bak!
ölür gidersin, düşmanın gelir yer.
seher yeli eser yirtar etegini gülün
güle baktikca cirpinir yüreği bülbülün
sen şarap içmene bak, çünkü nice gül yüzler
kopup dallarindan toprak olmadalar her gün
bu yildizli gökler ne zaman basladi dönmeye
ne zaman yikilip gidecek bu güzelim kubbe
aklin yollariyla ölçüp biçemezsin bunu sen
mantiklarin, kiyaslarin sökmez senin bu işte
bulut gecti, gözyaşlari kaldi cimende
gül rengi şarap içilmez mi boyle günde?
bugün bu çimen bizim, yarin kim bilir kim
gezecek, bizim topragin yeşilligince
şu olan biten var ya, boşver ona;
taş yağsın isterse çok sürmez;
dakka şaşma dakka yaşamana bak;
ne geçmişi düşün, ne gelecekten kork.
hayyam, günahım var diye tasalanma,
bunun için dertlere düşmek boşuna.
günah olacak ki tanrı bağışlasın:
rahmet neye yarar günah olmayınca.
ben şarap içiyorum, doğrudur;
aklı olan da beni haklı bulur:
içeceğimi biliyordu tanrı,
içmezsem tanrı yanılmış olur.
ey kör!bu yer, bu gök, bu yıldızlar,boştur boş!
bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!
şu durmadan kurulup dağılan evrende
bir nefestir alacağın, o da boştur boş!