2. Dünya Savaşı'nın Japonya'dan Nasıl Göründüğünü Anlatan Film: Ateş Böceklerinin Mezarı

1988 tarihli bu film, adeta Oppenheimer'ın antitezi işlevi görüyor ve keşfedilmeyi bekliyor.
2. Dünya Savaşı'nın Japonya'dan Nasıl Göründüğünü Anlatan Film: Ateş Böceklerinin Mezarı

2023'ün en çok tartışılan, konuşulan ve olay yaratan filmi hiç şüphesiz oppenheimer oldu. bu tartışma elbette ki filmin, tüm dünyayı derinden sarsan, 2. dünya savaşının en ölümcül yüzü olan, sivillerin üzerine yağdırılan atom bombalarının geliştirilme süreci ile ilgili olmasıydı. bunun yanı sıra, filmi dönemin en çok takip edilen yönetmeni olan christopher nolan'ın çekmesi, eserin etkisini katladı.

oppenheimer'ı beyazperdede seyreden milyonlar, pek tabii ki olayların tamamını abd perspektifinden, hatta filmin pek çok yerinde ana karakter robert oppenheimer'ın gözünden deneyimlediler. filmin tartışılma parametrelerinden biri de şüphesiz buydu, yani filmin olayları subjektif olarak aktarması, abd'nin kendini haklı çıkarma ve gelecekte kendine tehdit oluşturma potansiyeli taşıyan ülkelere (rusya, kuzey kore, çin) bir nevi gözdağı verme amacıyla planlanan bir yapım olmasıydı.


yönetmenliğini isao takahata'nın yaptığı, 1988 yılından vizyona giren, tüm zamanların en büyük anime başyapıtlarından hotaru no haka (ateşböceklerinin mezarı), oppenheimer'ın subjektif bakış açılarını tespit etmenize yarayan ve bizlere madalyonun öbür yüzünü, tüm çıplaklığıyla ve korkunç gerçekliğiyle tecrübe ettiren çok önemli bir filmdir. ünlü atasözümüz ateş düştüğü yeri yakar 'ın ne kadar anlamlı olduğunu, japonların yüzleştiği bu korkunç gerçeğe tanık olunca, bir kez daha anlarız.

japon halkının 2. dünya savaşı sırasında maruz kaldığı, yüzbinlerce cana mal olan ve milyonlarca kişinin de evsiz kalmasına yol açan, tüm zamanların en büyük yıkımlarından birine şahit olmak, aslında bu korkunç gerçekle yüzleşmek zorunda kalan milyonların çektiği acıları, haber olarak okuduğunuzda farklı, bir filmin içindeki karakterlerin gözünden izlediğinizde çok farklı hissedeceğiniz ile alakalıdır. olayın içerisinde yer alan karakterlerle empati kurduğunuzda, başkasının ağzından dinlediğiniz hikayenin, detaylandırılıp çok boyutlu hale getirildiğinde, vicdan muhasebesinde ve adalet terazisinin dengesinde yaratmış olduğu dalgalanmalar, can sıkıcı gerçeklerle izleyenlerin boğazını düğümlüyor.


akiyuki nosaka'nın yarı otobiyografik kısa hikayesinden uyarlanan film, savaşın bitmesine az bir süre kala, 1945 yılının haziran ayında başlar ve o yılın korku filmi gibi geçen yaz aylarını kapsar. hikaye, japonya'nın kobe şehrinde geçmektedir. abd ağır bombardıman uçaklarının, köyler dahil bütün kente, sivil/asker gözetmeksizin yaptığı bombardımanın izleri ve bunun hayatta kalanlarda yarattığı psikolojik travmayı, şüphesiz bu 90 dakikalık animeyi izleyenler olarak, filmin başından sonuna kadar, olabilecek son raddede hissettik.

filmi izlerken, henüz ergenlik çağında bir delikanlı olan seito ile o'nun küçük kızkardeşi setsuko'nun, 2. dünya savaşının en kanlı döneminde, şehirlere yağdırılan bombalardan kaçarak, verdikleri hayatta kalma mücadelesine tanık olmak, aynı zamanda savaşın bu en çirkin yüzüne şahit olmak demektir. sebebi ne olursa olsun hiçbir çocuğun, böyle bir canilikle yüzleşmemesi gerekirdi. henüz anaokulu çağında olan, ana kuzusu setsuko'nun ve abisi seita'nın yaşadığı bu büyük trajedi, olanları izlerken savaşın müsebbiplerine lanet okumanıza yol açacaktır.


animasyon tarihinin bu çok özel filmi, başından sonuna üst seviye drama içeren bir tragedyadır

ateş böceklerinin mezarı için söyleyebileceğim en çarpıcı gerçek şudur ; tüm zamanların en büyük başyapıtlarından olan bu film, ne kadar beğenirlerse beğensinler, ebeveynlerin ikinci defa seyretmeye cesaret edemedikleri, o gücü kendinde bulamadıkları bir yapımdır. özellikle çocuğu henüz küçük yaşta olan, yakın zamanda çocuğunu kaybeden ya da kronik rahatsızlığı bulunan bir çocuğu olan hiçbir ebeveyn, bu filmi ikinci defa izleyemez. acıyı adeta fiziksel hale çeviren film, bu haliyle görüp görebileceğiniz en derinlikli/etkili yapımlardan biridir.

hotaru no haka; "bana çaresizliğin/acziyetin filmini gösterir misin?" diye soran bir kişiye verilmiş en güzel cevaptır. bir japon mucizesi olan animenin ulaştığı en üst seviye sanat eserlerindendir. toplumların ve medeniyetin gelişimi için icra edilen sanatın, görüp görebileceğiniz en nitelikli yapımlarından olan, savaşın bu en çirkin yüzünü, izleyicisinin suratına tokat gibi vuran filmi, filmin sonunda bir paket kağıt mendil bitirme uyarısını da ekleyerek, bütün bu riskleri almaya cesareti olan ve yetişkin her sinema severe öneriyorum.