2 Yıldır Bir Anadolu İlçesinde Yaşayan Bir Memurun Çevreye Dair Düşündürücü Gözlemleri

Bir Anadolu kasabasında 2 yıla yakın görev yapan bir memurun tespitlerini okurken bir Nuri Bilge Ceylan filmi izliyor gibi hissedebilirsiniz.
2 Yıldır Bir Anadolu İlçesinde Yaşayan Bir Memurun Çevreye Dair Düşündürücü Gözlemleri

2 yıla yakındır anadolu'nun bir ilçesinde yaşıyorum ve yaşadıklarımı anlatayım biraz size. tabii ki her yer böyle değildir; daha iyisi daha kötüsü vardır ama ona da siz karar verin.

* tüm ilçe, memurları bankamatik gibi görür. yerliye 50 tl olan sana 200 liradır; bir de indirim yapmış gibi sana lanse eder; sen olaya ayılana dek "yaa ne iyi insanlaaar" diye saf saf gezersin.

* ilçedeki kuyumcular anlaşmıştır; yerlisine yapmaz ama sana bana, memura gram altın ile çeyrek altına arasında 300-400 tl olacak şekilde fiyat çeker. 3 tane kuyumcu vardır ilçede, hepsi aynısını yapar. ama yerlisine tabii ki olması gereken fiyattadır.

* ilçedeki en büyük market ünlü market zincirleridir; aradığınızı bulamayıp yerel büyük marketten "şunu getirseniz" diye rica ettiğinizde "ne gerek var" derler; asla getirmezler. siz de internetten alırsınız; ev sahibi de kargoların geldiği iş yerinde de "bu kadar şeyi alacak paran var hee" muhabbeti döner.

* ilçe hala kömürle ısınmaktadır ve apartmanlarda "güya" herkes kömür alır. ama siz ilk gittiğinizde "ya biz toptan alıyoruz; sizinkini de katalım; hem ucuza gelir; öyle taksit taksit ödersiniz" derler; siz de yeni taşınıyorum aman olur dersiniz. ve ta daa, o apartmana giren memurların aldığı kömür ve belkiiii de ev sahiplerinin 1/2 oranında aldıkları kömürle ısınmaya çalışırsınız. nerden biliyorum, ev sahibi kendi faturasını gösteremediğinde olaya ayıktık.

* tüm ilçede imamından market çalışanına dek, evli-bekar fark etmeden birbirini birbiri ile aldatır (evet, tabii ki bize ne) ama siz yanınızda biri ile yürüdüğünüzde adınız çıkar; zaten bu memur ve öğrenciler büyük şehirlerden gelip, açık giyinerek ahlak bozuyor derler. ikiyüzlülük midenizi bulandırır.

* gelen memurların (sağlık çalışanından askerine öğretmeninden polisine) dedikodusu ölümüne yapılır; sizin zorunlu hizmetinizin bitip bitmediğini sizden önce öğrenirler, hangi evde oturduğunuz konuşulur, geleniniz gideniniz araştırılır, sevgilinizin gbt'sine bakılır, bu bilgiler siz hariç herkesin sohbet masasına meze edilir. memurlar bu durumdan şikayet ettiğinde şükürsüzlük ve "istanbulda böyle yaşayamazsın, kıymet bil; böyle bir yeri bir daha nerde bulacaksın" derler.

* aile apartmanları yaygındır ve kiralık ev azlığından pek çok memur aile apartmanlarından ev tutar. kendi yaşadığım olayı özetleyeyim. bir iş için ev sahibinin dükkanına gittiğimde hafta sonu tüm evi ilgilendiren bir tadilat için gelinebileceğini tesadüfen öğrenirim. "ama ben ilçeden çıkacaktım, kesin geliniyor mu; ona göre gitmem" denir. ev sahibi bir dükkan dolusu müşterinin yanında "ee siz gidin biz eve girer hallederiz." der. adamlar, bekar kadın bir kiracının o evin anahtarlarını 2923729 defa değiştirmiş olacağını aklına getirmediği gibi bir de yabancı ustalarla beraber eve istediği gibi girip çıkabileceğine inanır.

* adamcılık zaten had safhadadır. küçük yerin büyük insanlarıdır hepsi. sizin istifa edeceğinizi öğrendiklerinde "o istifanız yolda kaybolur dr hanım ehehe sizi göndermeyiz" demeyi kendinde hak bulacak hastane müdürleri vardır.

bunlar ilk aklıma gelenler. başıma yeni şeyler geldikçe göreceğiz neler olacak...