6 Yıldır Orada Yaşayan Birinden: Avustralya ve İnsanına Dair Sohbet Tadında Bilgiler

Avustralya nasıl bir yer? Uzun sayılabilecek bir süredir orada yaşayan bir Sözlük yazarı anlatıyor.
6 Yıldır Orada Yaşayan Birinden: Avustralya ve İnsanına Dair Sohbet Tadında Bilgiler

avustalya... 6. yılımızı da doldurduğumuz, şu an bahar havası çok güzel olan ancak bu yaz kavrulması beklenen, dünyaya uzak, gönüllere yakın, huzurlu ve güzel ülkem.

gerçekten de yıllar acısıyla, tatlısıyla dolu dolu geçiyor buralarda. şehrimiz adelaide'e ilk ayak bastığımız günkü sudan çıkmış balık gibi halimiz hala aklımda. nereden nereye...

bu yazımda biraz farklı bişey yapıp, biraz sohbet tarzında bişeyler paylaşmak istiyorum. çünkü avustralya deyince insanların hala derme çatma bilgileri olduğunu görüyorum hep. sadece türkiye için değil, bütün dünya için de öyle. akıllarda hep sanki fantastik bir yermiş gibi yer alıyor burası. kabul, özellikle vahşi yaşam konusunda bazı fantastik kısımların olduğu doğru, ancak gerçek yine arada bir yerde yer alıyor.


madem konu doğadan açıldı, oradan devam edelim

avustralya hakkında bana en çok sorulan soruların başında hep hayvanlar, böcekler, yılanlar gelir. belgeseller, sosyal medya malum şekilde atraksiyonlu hayvanları çok sevdiği için de bu konu daimi popülerdir. doğrudur, her yıl 3-4 kişi yılandan, köpekbalığından, timsahdan, dinazordan falan ölür, ancak bunun olma riski inanılmaz düşüktür, milyonda bir diyebilirim hatta. yılan görürsünüz, normaldir, ancak birçok avustralyalı uzaktan geçer gider çok sallamadan. alışmış çoğunluk özetle.

örümcek, böcekler ise doğanın, müstakil evlerin parçası, bir zararı yok pek, aşırı nadir de olsa en kötü durumda 3-4 gün sürünürsünüz en fazla. ülkedeki hayvan ölümlerinin çok büyük çoğunluğu vahşi hayvanlardan değil, en başta at olmak çiftlik hayvanlarından kaynaklanır. hatta at kaynaklı ölümler toplam hayvan ölümlerinin yaklaşık yüzde 50'sidir. özetle çok miktarda tehlikeli hayvan olsa da, insanlara bunun zararı yok denecek kadar azdır aslında.

ülkenin doğası yüzünden buranın yerlilerinin her birinin sanki bir rambo imiş gibi olduğu algısını da gördüm, ki bu da tam doğru değil. asıl doğru olan, insanların vahşi hayata alıştığı için pek korkusu kalmamış olması. ha bir de, bir yılan yakalayıcısı çağırmak en az 1000 - 1500 dolar para tutuyor. benim bildiğim hiçbir avustralyalı o parayı vermez buna kolay kolay, içkiye veya kumara yatırır onu.


bir diğer konu ise türkiye'den avrupa'ya gidenlerin yaşadığı benzer sorunların burada da olacağı yönünde

ne yazık ki çok yanlış bir algı bu. şunu bilin ki avustralya avrupa değil, çünkü avrupa devletleri gibi bir ulus devlet değil, bir göçmen ülkesi. aborjinler haricinde burada herkes ya göçmen ya da göçmen çocuğu. kim kime nasıl ayrımcılık, ırkçılık yapsın sosyal hayatta? elbette olacaktır sağda solda bazı gerizekalılar ancak toplum bu gerzekleri dışlandığından hep istisna olarak kalırlar. tabiki şöyle bir durum da var, eğer bir kişi gittiği tüm ortamlarda, şehirlerde bu durumdan şikayet ediyorsa, gerçek suçluyu bulmak için aynaya bakması gereklidir.

avustralya'ya her yere uzak, doğru, ancak dünyadan genelde izole olmak her zaman kötü bir şey değil. benim avustralya'yı seçmemin nedenlerinden biri de bu uzaklığı idi zaten. bana "neden uzak istiyorsun?" diye sorduklarında ise "dünya yansa da, avustralya'ya bişey olmaz" diyordum. koronavirüs zamanında bu söylediğimin ne kadar doğru olduğu da kanıtlanmış oldu. bu yüzden burada geleceği, bir şekilde huzurlu görebiliyoruz ne olursa olsun dünyada.


son olarak, şöyle bişey de gördüm: "gittin, hemen oralı oldun, ne ayak? olmaz öyle şey..."

aslında genelde gülüp geçerim böyle yorumlara da gene de bir dokundurayım. benim gibi kafa yapısında olan insanlar, avustralya'ya göçmezler. bu ülkeye geldiklerinde onlarca yıldır hasret kaldıkları vatanlarına geri dönmüş olurlar. zaten, buranın kültürüne daha gelmeden sahip olunca, uyum sağlamak çok kolay olur. doğrudur, biz her zaman turkish-australian olacağız, geldiğimiz yeri değiştiremeyiz ancak gideceğimiz yer tamamen bize kalmıştır. özetle, benim yaptığım bana doğrudur, senin yaptığın sana doğrudur. kendi sahip olduğun değer yargılarınla başkasını yargılamak ise en büyük yanlışlardan biridir.

neyse, sohbetimiz bu kadar, soruları olanlar her zaman olduğu gibi yeşillendirebilir, her soruyu severek yanıtlıyorum. bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle,

cheers!