90'larda Geçen Seinfeld'deki Problemlerin 2020'lerin Türkiye'sinde Hala Var Olması

Daha doğrusu, 2020'lerin Türkiye'sinin bazı açılardan hala 90'larda kalması da diyebiliriz bu duruma. İşte o açıları irdeleyen bir yazı.
90'larda Geçen Seinfeld'deki Problemlerin 2020'lerin Türkiye'sinde Hala Var Olması

seinfeld'in netflix'e gelmesiyle maratonuna başladım, dönem komedisi olarak nitelendirilmesini ise kınıyorum. dönem dizisi dedikleri yapımda eleştirilen konuların bazıları bizim ülkemizde hala tabu unsuru.

üst nesil doksanlı yıllarda bize, abd ile aramızda 20 sene fark var derlerdi. o vakitler çocuk aklımla abarttıklarını düşünürdüm. nihayetinde biz de coca cola içip ayda yılda bir pizza yiyebiliyorduk. orta direk aile olsak bile evde renkli televizyon ve commodore 64 vb. alet edevat vardı. diziyi tekrar izlediğimde ise ulan ne 20 senesi en az 30 sene fark varmış diyorum. çünkü bu dizide 30 sene önce ele alınan toplumsal konular, güzel memleketimizde belki de sadece son bir kaç yıldır gündem oluyor.

sadece üçüncü sezonda; vejetaryenlik, hayvan hakları, sigaranın zararları, sağlıklı yaşam, estetik operasyon çılgınlığı, feng shui, borsa sevdası, saatlik araç kiralama, restoran ve avm kültürü gibi onlarca konunun üzerine gidiliyor. bir tek ellerinde cep telefonu ve internet eksik. hatta dönemin modasının şu sıralar tekrar gündeme gelmesiyle birlikte dizideki oversize tişörtler, kaba sneaker pabuçlar, kaşmir ceketler dahi çok gözüme batmıyor.


şöyle karşılaştıralım

matah bir örnek değil ama dizinin ilk yayınlandığı sene istanbul hatta koca türkiye'de sadece bir tane avm vardı. bugün istanbul'un göbeği sayılan kimi semtlerde koyun otlatılıyordu. ne merkezi ısı sistemi, ne doğalgaz vardı. kömür dumanından göz gözü görmez, en lüks semtlerde dahi üstünüz başınız is kokardı. ülkede bırak üçüncü nesil kahvecileri, henüz nescafe dahi yaygın değildi. bu açıdan bakarsak dizideki abd gerçekten çok ilerideydi.

bu dizide ise orta gelirli insanların, hatta ilk sezonlarda işsiz costanza'nın sahip olduğu sosyal imkanların bazılarına biz bugün dahi sahip değiliz. yeni nesil pek farkında değil ama dizideki teknoloji seviyesi dahi o dönem türkiye'de hiç görmediğimiz seviyedeydi. örneğin karakterlerin kullandıkları her kiralama servisinde bilgisayar kullanılıyor. ister araba ister video kaset olsun. çalışan hemen bilgisayardan bakarak yanıt verir dizide.


ülkede kurumsal şirket sayısı bir elin parmakları kadar değilken mobbing sorunları, iş yerinde seksizm, maaş eşitsizliği, ucundan kıyısından ırkçılığa kadar değinmişler. hatta bir metro bölümünde toplum baskısı, ön yargılar, nüdizme kadar ne varsa girişmişlerdi. bugün izleyince vay babayn kemiği diyor insan.

ekşi sözlük'te sıkça gördüğümüz aşk ilişkisi temalı başlıkların bir çoğunu bu dizi yıllar önce irdelemişti. ölü taklidi yaparak ayrılmak, sabah seksi, sevgilinin garip huyları vs. ne ararsanız var. hatta meşhur çirkin bebek temalı bölümde costanza'nın soğuk suda büzüşen büllük sorunu dahi mevzu bahis olmuştu. soup nazi, kramer'in hollywood macerası, costanza'nın arabası gibi nice güzel bölümüyle benim hep en sevdiğim komedi dizileri arasında yer alacak.