ABD'de Gündelik Yaşam ve İş Hayatına Dair Kolay Okunan Bir Özet

ABD'de yaşam nasıl? İnsanları, anlayışları nasıl? Öğreniyoruz.
ABD'de Gündelik Yaşam ve İş Hayatına Dair Kolay Okunan Bir Özet
iStock

abd, üzerine ansiklopediler yazılabilecek bir ülke

toplumsal yapısından tut ekonomik yapısına kadar günlerce oturur konuşursun. zaten içinde 50 ayrı devlet (eyalet/state) var. birinden diğerine geçerken google maps'in wellcome to georgie demesi haricinde sınır değiştirdiğini farketmezsin ancak içinde yaşadıkça her eyaletin dokusunun, kanunun, ekonomisinin, ikliminin diğerinden bir hayli farklı olduğunu hissedersin.

güney eyaletlerle kuzey eyaletler ciddi derecede birbirinden farklıdır, bu politik görüşlerine de keskin bir şekilde yansır. güneyli ve orta eyaletlerdeki (midwest) muhafazakarlar cumhuriyetçi (republican) ağırlıklıyken kuzey eyaletlerdekiler (özellikle northeast) liberal tandanslıdır ve demokratları (democrats) destekler.

bireyselliğin nirvanasıdır bu ülke

iş nedeniyle avrupa, asya, afrikada farklı ülkelerde bulundum, hiç biri amerikanın eline bireysellikte su dökemez, belki almanlar bir nebze bunlara benzer. bir yandan iyidir, kimseyi sklemezsiniz, kimse de sizi. herkes istediği gibi yaşar, giyinir, yer içer, takılır. kimse kimseye garip gelmez. ancak yalnızlığın dibini görürsünüz. 350 milyonluk yemyeşil bir "refah ülkesinde" hücre cezası çekebilirsiniz.

bizim gibi kolektivist doğu kültüründen gelen insanlar için bu bireyselliğin (individualism) bazı kötü yan tesirleri vardır. çok yakın türk veya ortadoğulu bir arkadaşınız değilse kimse kimseye kolay kolay zaman ayırmaz çünkü burada "time means money" dir. kimseye birşey rica edemezsiniz kolay kolay çünkü her yardımın bir fiyatı vardır burada. çünkü burası kapitalizmin cenneti ve cehennemidir, mesele sizin hangi tarafta olduğunuzla alakalıdır.

tüm bunlara rağmen müthiş bir deneyimdir amerika, başarılı bir iş adamı da olsan, sokakta da kalsan sana harika hayat dersleri verir hiç bir yerde alamayacağınız. burası her şeyin mümkün olduğu yerdir. tavşan deliğinden içeri girdiğinizde bir harikalar diyarıyla da karşılaşabilirsiniz bir yer altı dünyasıyla da. bu en çok da sizin şansınıza kalmış bir durumdur.


biz türklere hem uygun hem de hiç uygun olmayan bir ülkedir amerika

kolay kolay ırkçılıkla karşılaşmasınız ancak bu ayrımcılığa (discrimination) uğrmayacağınız anlamına da gelmez. hayata çabuk tutunabilirsiniz, hızlı para kazanabilirsiniz. maddi anlamdaki hayallerinize çabucak ulaşabilirsiniz bu ülkede. avrupada zengin olmanız hiç de kolay değilken amerikada zengin olmanız nerdeyse rüzgarın biraz arkanızdan esmesine bağlıdır.

diğer yandan biz doğu kültürüne mensup insanları çok da üzer, yorar. duygusal etkileşim (interaction) olayında tatmin etmez, zaten amerikalıların böyle bir etkileşimi de yok. bana göre genel olarak tatsız tuzsuz insanlardır bu adamlar. sadece genelliyorum, yoksa çok iyi arkadaşlarınız da elbet de olabilir. ama ilişkiler sığdır burada. yemekler bizleri asla tatmin etmez. amerikan tarzı beslenmeye başlarsanız ilk 6 ayda ciddi kilolu, ilk 3 yılda obez ve ilk 5 yılda kalp damar hastası olursunuz. sağlık sistemi leştir maalesef, ufak bir kesik için hastaneye falan giderseniz 2 3 bin dolarlık olup çıkarsınız, urgent care'lerde işte bin dolara falan halledersiniz işinizi. ciddi bir hastalığınız çıkarsa zaten geçmiş olsun.

sistem size sürekli para harcatmaya yöneliktir

ya ben tasarruflu adamım harcamam diye aklınızdan geçiyor olabilir, çok saf duyguların var güzel kardeşim... o parayı senden söke söke alır amerika. arabasız yaşayamazsın (nolur nyc den falan gelip bahsetmeyin bana biliyoruz oraları), o arabanın sigortasını ödemek zorundasın, özel sağlık sigortası yaptırmak zorundasın (genelde şirketler kaşılıyor çalışıyorsanız), özel emeklilik fonuna ödeme yapmanız gerekebilir, en ucuz telefon hattına 50$, yine en ucuz internete aylık 50$ ödemek zorunda kalırsın. arabanı yıkatmak için bir car wash a aylık 20-40$ arasında membership olmak zorundasın, o araba leş gibi oluyor mecbur yıkatacaksın. basit bir saç kesimi için (erkek) önce app den veya telefonla randevu almak zorundasın ve en az 25-30$ patlar, newyork city de falansan geçmiş olsun 50 60 70 100 artık kaça bulursan. ilk kez saçımı kesen berberin mekanik kronometreyle çalıştığını gördüm, traşa başlamadan önce 25 dk ya kurdu ve öyle başladı, onun sana ayırabileceği süre maksimum bu kadar işte. her daim üzerinde bir çalışma ve para kazanma bakısı hissedersin. opportunity cost'un sadece bir iktisat terimi olmadığını amerikada iliklerine kadar hissedersin. her dakikanın burada bir kaşılığı vardır keza hem sen ücretini saatlik kazanıyorsundur (annual sallary başka bir konu) hem de iş yaptırdığın kişilere dakikasına göre para ödersin. evinde basit bir tamirat tadilat işi 150-500$ arasında değişir.


amerika her haliyle insana muhteşem bir deneyim kazandırır

bir sokak arasında gasp edilirken öldürülmediğiniz sürece heybenize paha biçilemez deneyimler atarsınız. para kazanırsınız kazanmazsınız onu bilemem ama bu deneyimleri kazanacağınıza size garanti verebilirim. bunların bir kısmı çok keyifli olabilirken bazıları da fena halde canınızı yakabilir.

öyle sistematik bir anlatım olsun diye yazmadım, yazarken aklıma geldikçe çok da konu tutarlılığına dikkat etmeden eyyorlandım işte.

gelmek isteyene gelme , gitmek isteyene kal demem. burası her insanın kendi özelinde ayrı bir kainat, bazılarının cennetiyken bazılarının en konforlu cehennemidir.