ABD'nin Farklı Şehirlerinde, Farklı Tip İnsanlarla Haşır Neşir Olan Birinin Negatif İzlenimleri

Amerika'nın en derinine dalan bir Sözlük yazarının, gündelik hayata dair hayal kırıklığı içeren gözlemlerini paylaşıyoruz.
ABD'nin Farklı Şehirlerinde, Farklı Tip İnsanlarla Haşır Neşir Olan Birinin Negatif İzlenimleri

abd... sokaklarında evsizlerin kol gezdiği ülke. 15 gün içerisinde new-york, boston, san francisco, portland ve seattle eyaletlerinde bulundum. akademisyeninden doktoruna, emeklisinden yazılım mühendisine kadar bir çok insanla iletişim kurdum, evinde misafir oldum.

1. ülke siyasetinden kimse memnun değil. özellikle israile karşı olan nefret ve öfke büyüyor. siyasetçileri lobi faaliyetleri ile parayla satın alınarak siyasetin yönlendirilmesi ciddi bir tepkiye neden oluyor.

2. san francisco başta olmak üzere şehir merkezleri evsizler işgali altında. kötü kokan, sağa sola işeyip sıçan tipler ülkenin başına daha büyük bela olacağa benziyor. otobüslere metrolara biletsiz binmelerine, mağazalardan bir şeyler çalmalarına güvenlik hiç ses çıkartmıyor. özellikle şehir merkezlerinde gece güvenlik sorunu var.

3. ülkede tuhaf bir paranoya var. tanıştığım bir emekli, hükümetin insanları kontrol altına almaya çalıştığını bunun için bireysel silahlanmanın gerekli olduğunda bahsetti. evinde üç tane m16 , bir tane g3 , iki tane ak47, üç yarı otomatik silah bir tane 44 lük bir tanede 45 lik magnum ve altı tabancadan oluşan cephaneliğini gösterdi. bunlar sadece evde tuttuğu silahlar. sırt çantasında iki tane sarsılmaz var ve rutin olarak sürekli yanında. bu kadar silahın ruhsatını nasıl aldığını sorduğumda bulunduğum eyalette ruhsatın silaha değil kişiye verildiğini öğrendim.

4. sürekli alışveriş yapmayı çok seven insanlar topluluğu. sistem bireyi kesinlikle umursamıyor ve finansal açıdan korumuyor. sürekli bir şeyler almayı destekliyor borca batmasını teşvik ediyor. bireysel birikim yapılması istenilen bir durum değil. evlerin çoğunda garajlar eşya ile dolu. birçoğuda hiç açılmamış ve kullanılmamış. bir evde üç barbekü gördüm. kutusu açılmamış birinin tanesi 3 bin usd. sakın sormayın ne yapıyor bu diye, bilmiyorum. marketlerin çoğu üyelik sistemi ile çalışıyor. castco bunlardan en ünlüsü. yıllık 120 usd gibi cüzi bir ücreti var. evet cüzi. fiyatlar dolar geliri ola biri için ucuz. insanlar evlerine yiyecek depolayıp sonrada tüketmek için harala gürele yiyorlar.

5. hiç kimse bir malın fiyatı konusunda pazarlık yapmıyor. bir dolara mal edip 20 dolara satabiliyorsun. bunu bir dükkanda gördüm. "grahadeli browni powder" adında bir browni harcı var. paketi 2 dolar. bunu yumurta ve yağ ile karıştırıp bir tepsi (9 dilim) browni elde ediyorsun. dilimini 15 dolara kahve ile beraber 20 dolara meşhur new-york brownisi olarak satabiliyorsun. bunun örneklerini çoğaltabilirim. satın aldığınız herhangi bir ürün en iyi ihtimalle üretim maliyetinin 10 katına satılıyordur. en büyük gider kalemi kira ve vergiler. bir birime mal (a harfi fötr şapkalı) edilen mal 10 birime satılıyorsa, satan 2 birim sistem 7 birim kazanıyor.

6. hastanelerdeki günlük pratik işleyiş ile yaptıkları yayınlar arasında en ufak bir korelasyon yok. bu şu demek tedaviler sırasında kullandıkları bazı malzemeler ve ilaçlar çok gereksiz. amerikadan çıkan makalelerde kullanımlarının maliyet artışına sebep olduğu ve hastaya hiç bir katkısının olmadığını yazıyorlar. ancak parasının zaten sigorta ödüyor diyip gereksiz ne varsa hastaya kullanıyorlar. çıkan faturaların arşa ulaşmasının nedenlerinden biri de bu:


sağlık sistemine ulaşım için ya paran olacak çok sağlam, yada iyi bir sigortan olacak. yoksa diş dolgusu yaptırmaya türkiye'ye gelirsin. sağlık sistemi hastayı hastaneden uzak tutmayı temel hedef edinmiş durumda. ölüm bile parayla. ölürsen gömülmen 7-8 bin usd, ona göre cenaze sigortası yaptırıp para ödüyorsun.

7. vergi verdiğin, amerikan ticaretine katkı sağladığın kadar, alışveriş yaptığın kadar değerin var. birikim yapan, az yemek yiyen tasarruf yapan adamı seviyor sistem. 30 yılllık mortgage al, borçla araba, al hobin için en mükemmel olanını al (silah dolabını ısıtanı gördüm paslanmasın silahlar soğukta diye). al ve ödemek için çalış. bak ne güzel hayattan keyif alıyorsun. her şey kağıt üzerinde rakamsal olarak takip edilebilir halde.

8. özgürlük, özgürlük, özgürlük. sistem seni bazı uygulamalara karşı dayatıyor. senden bu hayat tarzlarını benimseni istiyor. ama bu grupları eleştirme ve sevmeme hakkın yok. özgürlükse sevmemekte, benimsememekte ,eleştirmekte bir özgürlük. hayır eleştiremezsin tepki gösteremezsin.

9. kurallar eyaletten eyalete değişebiliyor. örneğin birinde araçla sağa dönüş serbestken birinde tamamen yasak olabiliyor. bu insanı geren bir durum. belli bir yaştan sonra bu düzene adapte olmak ve sürekli hata yapar mıyım hissiyle yaşamak oldukça anksiyöz bir durum.

bunlar benim kişisel gözlemlerim. amerika batıyor gidiyor çok kötü demek için yazmadım. belkide benim gözüme bunlar battı. dünya ticaretini elinde tutan dünyanın en büyük askeri gücü ve beyaz kağıdı 100 dolarlık banknota dönüştüren sihirbaz ülke kolay kolay batmaz.