ABD'nin Suriye'yi Vurmasıyla İlgili Kafalarınızdaki Soru İşaretlerini Giderebilecek Analizler

ABD, 70 sivilin ölümüyle sonuçlanan kimyasal saldırıdan sorumlu tuttuğu Esad rejimine karşılık vermek adına, Esad'ın denetiminde bulunan havaalanlarını Tomahawk füzeleriyle vurmaya başladı. Bunun üzerine Rusya'dan da ABD tarafına yönelik olumsuz açıklamalar geldi. ABD ve Rusya arasında ne olacak, bu saldırının devamı gelir mi gibi soruların cevabını Sözlük yazarları analiz etmişler.
ABD'nin Suriye'yi Vurmasıyla İlgili Kafalarınızdaki Soru İşaretlerini Giderebilecek Analizler
iStock.com


kimyasal saldırı olayının üstünden 48 saat geçmeden suriye'nin akdeniz kıyılarındaki 2 savaş gemisinden fırlatılan 50 küsür tomahawk füzesiyle gerçekleşmiştir. bunun hazırlığının çok önceden yapıldığı belli.

rusya'nın suriye'ye kurduğu hava savunma sisteminin buna nasıl bir tepki verdiğini şu an kamuoyu bilmiyor.

türkiye tam 7 gün/1 hafta önce apar topar fırat kalkanı harekatını bitirdi.

aynı gün donald trump, damadını ırak'a görüşmeye gönderdi. damat dün döndü.


rusya tsi ile gece 01.00 ile birleşmiş milletlere yazılı olarak abd'nin suriye'ye müdahalesine karşı önlem almasını ve uyarıda bulunmasını; bunun kesinlikle karşısında olduğunu bildirdi.

çin halk cumhuriyeti devlet başkanı 2 saat önce donald trump ile florida'da buluştu.

ben kendi bilgim dahilinde dünya tarihinde hiç böylesine karmaşık bir konjonktür görmedim, okumadım. 


rusya'nın da, abd'nin de, türkiye'nin de hem iç hem dış politikası karmakarışık ve kaos içinde.
abd'de; içte, trump'un rus projesi olduğu konuşuluyor. trump'a kamuoyu desteği az. dış politikada bir kimliksizlik var. 

rusya'da; içte gitgide artan kaynağı belirsiz terör ve misilleme var. bu da putin'e olan kamuoyu desteği azalttı. dışta ise ukrayna ve suriye politikasından ötürü başta nato olmak üzere üstüne gelen hatta içinde tayyip'in bile arasıra yer aldığı bir kesim var. türkiye'de iç politikada dış politikada toz duman olmuş durumda kimse ülke gündemine yetişemiyor.


peki ne olacak?

bu liderlerin iç politikalarında güvensizlikle karşı karşıya olduğu için dış politikada geri adım atacak, sükunetli davranacak lüksleri yok. hele de putin'in hiç yok. uçağının vurulmasından, diplomatının öldürülmesinden, patlayan bombalardan beri sükunetini korudu. rus askerler ve siviller öldükçe ülke içindeki desteğini kaybetmeye başladı. bunca olaydan sonra çıkıp da 'ben suriye konusunda geri adım atıyorum. abd'nin dediği olsun.' asla diyemez.


iki ihtimal var.

1- ya bu trump'un şekil için ilk ve tek saldırısı olacak ve konu kınamalarla kapanacak. zaten böyle bir durumda abd rusya'ya öncesinde haber vermiştir. trump bir nevi rusya'ya 'biraz füze atıp toplumun gazını alayım, kamuoyunu arkama alayım. sen de müsade et' demiş anlaşmışlardır. ruslar birkaç günlüğüne bombalanacak yerden çekilip savunma sistemlerini kapamıştır.

2- ya da trump tamamen rusyadan habersiz şekilde saldırıya başlamıştır ve saldırıya devam edecektir. türkiye'de tayyip olmasa bile türkiye ister istemez bu işin bir parçası olacak, incirlik'i açacak. dengelerin aleyhine değiştiğini gören putin mecburen bu durumun karşısına çıkmak zorunda kalacak. işte o zaman sonrasını çok merak ediyorum.

bu müdahelenin ilk sebebi, suriye'ye ağabeylik yapan rusya'ya patron burada imajı vermektir. asıl sebebi ise gayet açıktır; arap baharı adıyla başlayan ve yap-boz haline getirilmeye çalışılan orta doğu haritasında sıradaki hedef olan suriye parçasının törpülenme işlemine geçilmesidir.

amerika'nın siyaset ve yakın savaş tarihi birbirlerine biraz paralel ilerler.
çok uzağa gitmeye gerek yok. dönüp bir göz atalım. amerika tarih boyunca özellikle orta doğu siyasetinde savaş ve barış olmak üzere 2 çeşit gömlek giymiştir.


başkanlıklar cumhuriyetçiler ve demokrat partililer arasında gider gelir. amerika 5 yıl ortalığı kan gölüne çevirir, sıradaki 5 yıl ise insanlık ve demokrasi aşığı kesilir. amerika'nın bu vur-kaça benzer taktiğinin analiz edilmesi aslında çok da zor değildir.

körfez savaşını başlatan baba bush sonrası göreve clinton gelir. ortadoğu'da akmaya başlayan kanı clinton ılımlı siyasetiyle kurutur. yaşı yetenler hatırlar, clinton sürekli türkiye ve ortadoğu ziyaretleri yapardı. hatta t.b.m.m.'ni bile ziyaret etmişliği vardır. neyse çok dağıtmadan devam edelim. clinton'la sakinleşen ortadoğu sonrası amerika siyaseti yetkiyi yeni başkanına, küçük bush'a verir. kan dökme sırası küçük bush'a gelmiş, önce afganistan, ardından ırak, yap-boz haritası için gerekli kıvama getirilmeye çalışılmıştır.


ne var ki bilindiği üzere sam amca afganistan ve ırak'ta ağır maddi ve askeri kayıplara uğramıştır. hiç de öyle düşündükleri gibi girip çıkamamışlardır. süper güç aslında kendisi için küçük bir lokma gibi gördüğü orta doğu'yu hafife almış, verdiği kayıpları hazmetmesi bir hayli zor olmuştur. küçük bush'tan sonra sıradaki başkan obama'dır. obama'nın koltukta olduğu başkanlık döneminde amerika barışçıl politikalara kaldığı yerden devam etmiştir. göreve gelir gelmez ortaköy cami ziyaretiyle müslümanlara yönelik hümanizm mesajları veren obama, kendi döneminde neredeyse hiç büyük bir ofansif savaş hamlesi gerçekleştirmemiştir.

evet şimdi geldik paçaları sıvamaya. zira deniz tekrar yükseliyor arkadaşlar. obama'dan sonra koltuğa oturan sıradaki başkan kanın tekrar dökülmesinde, yap-bozun şekillenmesinde parmağı olacak olan trump'tır. gerek kişiliğiyle, gerekse amerika'nın çizdiği ortadoğu stratejisiyle trump bu serinin beklenen ismidir. ve gerçekleşen suriye hareketi beklenen bir hamledir.


kronolojik olarak toparlayacak olursak;

baba bush - körfez savaşı.
clinton - barış elçisi.
oğul bush - afganistan ve ırak savaşları.
obama - barış elçisi.
trump - suriye ve ... savaşları.

pek çoğunuzun beklediği gibi 3. dünya savaşı falan çıkmayacaktır. amerika 50 tane tomahawk sallayıp öncelikle rusya'ya çöplük benim aga demiştir. arkasından da yapılan açıklamalarda herhangi bir rus birliğinin bu füzelerin hedefinde olmadığı söylenmiştir.

tarihleri boyunca amerika-rus çekişmesinin garip bir rekabete sahne olduğunu görüyoruz. adamlar dünya dışında bile sidik yarışı halindeler. uzaya ilk çıkan rus yuri gagarin'e karşılık olarak aya ilk adım atan amerikalı neil armstrong olmuştur.


bu her iki devlet de birbirlerini yiyemecek kadar büyüktürler. o yüzden bu iş sadece trump ve putin olayı değildir. gelmişleri ve gelecekleri söz konusudur. bir ülkenin koltuğunda birilerinin oturması o ülke stratejilerini tamamen o insanların yönetmesi anlamına gelmez. o yüzden saçma sapan '' trump affetmez, putin siger aga'' gibi çoluk çocuk ağzıyla gereksizlik yapmayın. kaldı ki yakın geçmişte orta asya'da sağlam bir tokat yemiş amerika bu kez daha tedbirli davranacak, ekonomik sıkıntılarla boğuşmakta olan rusya ise amerika'ya çetin bir karşılık göstermeyecektir diyebiliriz. diyebiliriz demesine de iş burada biraz sarpa sarıyor.


şunu iyi biliyoruz ki rusya suriye halkının hayrına orada değil. yapılan bu kadar askeri harcama ve ulusal itibar nedeniyle bölgenin kontrolünü elinde tutmak istiyor. amerika ise kimyasal kullanıldığı (?) için yapmadı bu saldırıyı. en büyük emeli yap-boza şekil vermek. görünürde 2 tane fil suriye çimenliğinde tepişeceğe benziyor. bunun yanı sıra palazlanan diğer ülkeler artık amerika'nın eskisi gibi ağalık taslamasını istemiyor. rusya tamam abi ben gideyim o zaman deyip ceketini ilikleyip kalkmayacaktır masadan. amerika ise gayet çakal bir strateji güdecektir. trump işi uzatacak ve putin uluslar arası kamuoyunu abd'ye karşı kullanmaya çalışacaktır. bundan sonra her ne olacaksa eskisi gibi olmayacaktır yani. amerika geldi, bombaladı bitti ile sonuçlanmaz suriye'nin akıbeti.


karşılıklı demeçler tarafların birbirlerine çok fazla girmeyeceğini gösteriyor fakat dinamikler eskisi gibi değil. çok değişken. bu konuda ciddi bir kehanette bulunmak çok zor ama bu işte canı yanan her zamanki gibi mazlum halk olacaktır. doğal olarak kapımızın dibinde yaşanan ve kısmen içinde bulunduğumuz bu savaş biz türkiye'yi de çok ciddi anlamda etkileyecektir. bu entry'yi girerken doların tarihi seviyeyi aştığına dair telefonuma bildirim geldi. 2017 ve sonrasının bizim açımızdan gerçekten çok zor olacağı aşikar. oradaki mazlum halkın, kendi askerlerimiz ve insanlarımızın bu işten en zararsız şekilde çıkmalarını temenni ediyorum.

not: dünya haritasına baktım. avusturalya ve kanada çarptı gözüme. ağzına sıçtıklarım hiçbir şeyden habersiz etliye sütlüye karışmadan kebap yapıyorlar. çok kıskandım onları. norveç, finlandiya, izlanda falan. honduras var mesela. suriye nerde aga desen bunlara ananın mında der. bana ne der. hayat çok garip gerçekten.