ABD'ye Göçüp Uyum Sıkıntısı Yaşayan Türklerin Tecrübe Ettiği Problemler
abd... son yıllarda eğitim amacı dışında gelip kalan türklerin, türkiye'de binemediği arabaya, alamadığı iphone ve xbox/ps5'a, oturamadığı eve, yiyemediği ete, içemediği içkiye abd'de, türkiye'ye oranla daha kolay erişebiliyor olması sınıf atladığı hissini veriyor. çünkü bunlar artık türkiye'de ulaşması zor/lüks olduğundan statü göstergesi haline geldi.
yaşam tarzına, davranışına ve konuşmasına, sosyal çevresine, işine ve yıllık kazancına göre lower-middle class olan bu insanlar, anlık durumlarını türkiye'deki standartlarıyla karşılaştırdıklarından kendilerini upper-middle/upper class olmuş zannediyor. ve sosyal medya postlarında, youtube videolarında sahip oldukları materyalleri göstererek atladığını düşündükleri sınıfı herkese duyurmaya ve egolarını beslemeye çalışıyorlar. halbuki gerçek upper class, sahip olduklarını/servetini sergilemeyi aptalca bulduğundan inanılmaz casual ve low-key bir hayat sürer, neyin ne olduğunun kendisi farkında olduğundan ego boost'a ihtiyaç duymaz. alt/orta sınıfın sahip olduğu materyaller aracılığıyla gösteriş yapması ise olamamışlık ve aşağılık kompleksinden kaynaklanır.
evet, avrupa'nın aksine abd, bireye istediği hayatı yaşama, sınıf atlama ve zengin olma fırsatını tanır. zeki, girişimci ve risk alabilen biri, şans faktörü de yanındaysa amerikan rüyasını gerçekleştirebilir. ama bu, abd'de herkesin sahip olabildiği materyallere sahip olmakla, onları tüketmekle değil, ekonomik ve sosyal/kültürel açıdan olur.
sadece para odaklı abd'ye gelen/gelecek olan ve yine sadece para için kalan/kalacak olanların amacı kısa vadede para yapıp geri dönmekse çok sıkıntı yaşamazlar ama uzun vadeli kalmayı düşünüyorlarsa çok büyük çoğunluğunun abd'de mutsuz olacağını düşünüyorum. çünkü bu insanlar "parası olana türkiye cennet" şeklinde düşünenler. onlar türkiye'de her şeye rağmen mutlular, tek dertleri para. toplumla, toplumun kabulleri ve alışkanlıklarıyla, kültürle ve kültürel kodlarla, dinle, gelenekle, a'dan z'ye her şeyin kalitesizliğiyle, insan hakları, özgürlükler ve adaletle, siyasetle vs. çok bir dertleri yok. varsa da, parası olsa görmezden gelebileceği, kaçabileceği şeyler bunlar. "bize ait" şeyleri, popüler kültürü, mizahı, film ve dizileri izleyen ve üstüne konuşmayı, paylaşmayı seven insanlar bunlar. bu tip insanların abd gibi bir ülkede, toplumda ve kültürde mutlu olması inanılmaz zor. olamıyorlar da zaten.
çünkü para ve paranın satın alabileceği şeyler anlık ve kısa süreli mutluluklar yaşatsa da uzun vadede mutluluğu sağlamıyor. çünkü sadece ekonomik boyutu ile ele aldıkları mutluluk aslında çok boyutlu; ekonominin yanında sosyolojik, psikolojik ve biyolojik boyutu da var. onlar ise bu boyutları paraya ulaştıktan sonra düşünmeye başlıyor ve çok geç kalmış oluyorlar. böyle olunca mutsuz oluyor, mutsuz olunca da haklı olarak geri dönüyorlar. en kötüsü ise hem mutsuz olup hem de para için kalmaya devam etmek, bence.
abd'de yaşayan ve günlük hayatında/sosyal medyada sabah akşam abd ve insanini kötüleyenler mesela. mutsuzlar, mutsuz oldukları için sürekli şikayet ediyorlar ama para için kalıyorlar. gerçi onun da çözümünü bulmuşlar: abd'den elde edilecek aktif/pasif gelir ile gelecekte türkiye'ye kesin dönüş yapacaklar.
maaşların abd'ye göre düşük kaldığı, gelir ve satış vergilerinin abd'ye göre yüksek olduğu, ekonominin abd'ye göre kötü ve işsizlik oranının abd'ye göre yüksek olduğu, bazı şeylerin abd'den daha pahalı olduğu avrupa ülkelerinde yaşayanların birçoğu ise abd'ye taşınıp taşınmama kararını sadece para üstünden değil; yaşam tarzı ve kalitesi, work-life balance, sosyal ve çalışma kültürü, bireyselcilik, car dependency/walkability, sağlık ve eğitim masrafları, tatil günleri, işçi hakları, çocuk bakımı, güvenlik vb. üstünden de değerlendiriyor.
okumaya gelip kalan ya da ailesinin desteğiyle gelip kalmışların ekseriyeti türkiye'nin white kesiminden olduğundan kendini white sanarak geliyor. geldikten sonra yine bir white circle'ın içine girmişse orda privilege by proxy'yi yaşıyor ve ordan hiç çıkmamışsa kendini white sanarak geri dönüyor.
Privilege by proxy: Vekaleten ayrıcalık. Beyaz olmayan bir insanın, ırkçı beyazların radarından kaçmak için yeterince beyaz görünmesi veya öyle davranması, bu sayede de beyaz ırk için verilen ayrıcalıklardan faydalanması için kullanılan bir tabir.
çıkanlar, çıkmak zorunda kalanlar ise bu farkındalığı 'ırkçılık' ile, 'beyazdım, brown oldum' ile açıklıyor. çünkü diğer türlüsü, yani gerçek, egosuna ve 'beyaz kimliği'ne zarar veriyor.