Adeta Askeri Operasyon Yapar Gibi Cinayet İşleyen Şeytani Seri Katil: Israel Keyes

bir ecnebi atasözüyle başlayalım: "fact is always stranger than fiction."
yani ne diyor: gerçekler her zaman kurgudan daha gariptir.
bu manyağın hikayesi de bu lafı bir kez daha doğruluyor zira ben hiçbir edebiyat veya sinema eserinde buna benzer bir ruh hastasıyla karşılaşmadım. hayal bile edemezsin dedikleri var ya, tam o. adamın videosu falan olmasa şehir efsanesi sanılabilecek seviyede fantezileri ve eylemleri var. herif kötülüğün tarihini evrimleştirmek için yola çıkmış, bu yolda inanılmaz enerji, kaynak ve zaman harcamış, resmen şeytandan emir almış gibi çalışan, adeta bir askeri operasyon veya savunma projesi yapar gibi cinayet işleyen bir sapık.

aynı zamanda gördüğüm en akıl dışı adam kaçırma / fidye / cinayet dalaveresini çevirmiş seri katil. gerçekleri bırak korku / polisiye sinema ve edebiyatında dahi bu kadar korkutucu ve saçma bir olay duyulmamış görülmemiştir herhalde. olay şu; kaçırıp öldürdüğü samantha koenig isimli genç kızı adeta bir et parçası gibi evinin garajındaki derin dondurucuya sakladıktan sonra 2 haftalığına ailesiyle birlikte lüks bir cruise tatiline çıkıyor. karlı bir günde ulu orta kahve standı görevlisi kızı kaçır ve öldürüp buzluğa attıktan birkaç saat sonra eşinle çocuğunla falan gemi tatiline çık.
olay yılın kimi zamanlarında 18 saat karanlığa gömülen alaska'nın anchorage eyaletinde yaşanıyor.
tatilden döndükten sonra ailesinden fidye istemek için samantha'nın cesedine makyaj yapıyor, göz kapaklarını misinayla kaşlarının olduğu bölgeye dikerek 2 haftadır dondurucuda bekleyen cesedin gözleri açıkmış ve hayattaymış gibi bir fotoğrafını çekip polise ulaştırıyor. işin garibi polisler, adli tıpçılar ve ailesi de dahil olmak üzere bu fotoğrafın kızın cesedinin fotoğrafı olduğunu anlayamıyor ve fidye bedelini kızın kartını elinde tutan katil için hesaba yatırıyor. hayatımda duyduğum en dehşet verici olay bu olabilir. fotoğraf internette var ama once seen can not be unseen ekseninde bakmanızı öneririm, link bırakmıyorum. hassas bünyeler bakmasın, ömür boyu göz önünden gitmeyecek bir kare.
işleyeceği cinayetleri birkaç sene öncesinden başlayarak her detayına kadar ince ince ve aşırı uzun vadelerde planlıyor. bu planlar çerçevesinde suç tarihinde eşi benzeri görülmemiş eylemlere girişiyor: her şeyden önce abd'nin çeşitli eyaletlerindeki ormanlık alanlara turuncu kovaların içinde rastgele gömdüğü cinayet kit'leri. var. bu kovaların içinde silahlar, dürbünler, bıçaklar, maskeler, kelepçeler, kimyasallar, her türlü pislik var... bu kovaları yaşadığı eyaletten yüzlerce kilometre uzaklıktaki sayısız lokasyona, rastgele şekilde gömüyor. ve bunları işleyeceği cinayetlerden yıllar önce yapıyor. uzun vadeli plan derken...

cinayetleri her zaman yaşadığı lokasyondan yüzlerce kilometre uzakta işlemeyi hedefliyor. 1998 - 2012 yılları arasında herif resmen bütün amerikayı esir almış. şu haritada işlediği suçlar, seyahat güzergahları ve işlediği cinayetlerin koordinatları işaretli...

ne zaman bir cinayet işleyecek olsa kıtanın 10 farklı birbirinden alakasız noktasına gömdüğü kill kit'leri işaretlediği bu haritayı açıp rastgele birine karar vererek yola çıkıyor. çıkıyor çıkmasına ama henüz kurbanı belirsiz. fark etmez, kim denk gelirse artık. şansa bak. ölüm çarkıfeleği gibi bir şey. yanlış zamanda yanlış yerde olmak daha kötü bir sonuç veremez herhalde. kaderde israel keyes'in yoluna çıkmak varmış.. daha yaşanmadan lanetlenmiş bir hayat... sırf yolun keyes'le kesişiyor diye işkence görerek ölmek...
herif bir uçak bir otobüsle yıllar evvel kovalardan birini gömdüğü yere ulaşıyor. kazıp kovayı çıkartıyor. bıçağını, ipini, eldivenini, kelepçelerini, maskesini filan kuşanıp civar evlerden birini gözüne kestirdikten sonra o eve dalıp ya cinayet işliyor ya birini öldürüp öbürünü kaçırıp işkence yaptıktan sonra öldürüyor.
üşengeçliğinden ve dexter adlı dizideki yakalanmamaya yarayan "kod" gibi kendi kendine belirlediği kurallara uymayıp yaşadığı yere yakın mesafedeki bir kahve standını hedef alarak son kurbanı 17 yaşındaki samantha koenig'i kaçırıp öldürdükten kısa bir süre sonra yakalanıyor. başta bahsettiğim fidye olayındaki kız, samantha koenig.
suçlarını bilmeyen biri sorgu videolarını izlese ne kadar normal biri gibi durduğunu söyler. deli desen değil gayet mantıklı konuşuyor. gerçekten şok edici.
insanlığın bilmem kaç yüz bin yıllık vahşet tarihinde bile bu kadar acımasız, insanlıktan bu kadar nasibini almamış psikopata az rastlanır. dracula bile yanında efendi adam kalıyor. halk efsanelerinde geçen kötü ruhlar, yaratıklar, cinler, goblinler, iblisler, şeytanlar, hayaletler vs. bunlar hep canavarımsı yaratık özellikleriyle tasvir edilmiştir. bu da ilk bakışta kötü ve tehlikeli olduklarını anlamamıza sebep olur. sivri dişler, yırtıcı pençeler, at keçi karışımı ayaklar, iğneli kanatlar, sivri kuyruklar, kambur dikenli sırtlar vb... gerçeklere bakınca bunların ne kadar iyi niyetli ve naif bakış açıları olduğunu görüyoruz ancak bu denial ile karışık ısrar, bir anlamda insanoğlunun bilinç altına kötülüğün dışardan net olarak anlaşıldığı sanrısını işliyor. ve çok ayıp ediyor...
halbuki gerçekler hiç de öyle değil. gerçekler çok çok daha korkutucu. birinin kötülüğü yüzüne yansımış klişesinin ne kadar boş bir söylem olduğunu ve insanın tipine bakarak karakteri hakkında sonuçlara varmanın ne kadar büyük bir hata olabileceğini bir kez daha anlıyoruz. allasen şu tipe bir bak. bundan kim şüphelenir? bunun neyinden korkulabilir? zaten tanıyanlar da gayet düzgün, kendi halinde, çalışkan ve dürüst biri olarak tanımlıyor. tarihteki gelmiş geçmiş en büyük sapıklardan biri olduğunu kim anlayabilir? hiç kimse tabii ki.

kendi ağzından da hafif alaycı bir şekilde bunu teyit ediyor. ailesi dahil etrafındaki hiç kimsenin kendisini hakkında gerçekten hiçbir şey bilmediklerini, önlerine konan sahte israel karakterini seve seve yuttuklarını söylüyor. halbuki psikopatlığı daha el kadar bir çocukken gösterdiği davranışlarla ortaya çıkmış ama muhtemelen 10 çocuklu bir ailede pek de dikkat çekmemiş. şeytan insan olsa böyle tasvir edilmeliydi herhalde. kötülük ve sapıklık sistematik çalışan bir zihinle buluştuğunda ortaya ne kadar korkutucu bir yaratık çıkabildiğinin kanlı canlı kanıtı, yürüyen bir kabus.
tabii bu cinayetleri gerçekleştirdiği on küsur yıl boyunca kılık değiştirerek ve şekilden şekle girerek, yakalanmadan sayısız banka ve dükkan soyuyor. bu suçlar başlı başına birer suç efsanesi olacakken cinayetlerinin korkunçluğunun yanında sönük kalıyor. te allam ya.

israel'e fotoğraflarına bakınca insan şunu bir kere daha anlıyor ki kötülüğün nasıl göründüğüne dair hiçbir fikrimiz yok. popüler kültürün işlediği şeytani karakterler çoğunlukla yarı canavar yarı insan şeklinde tasvir ediliyor, görsel anlamda düz insanı canavardan ayrıştırma kaygısıyla yaratılmış bir alay karakter var.
muhtemelen ileri seviye bir kontrol freak olduğu için polise karşı herhangi bir kozu kalmadığını düşündüğü noktada hücresinde kanıyla her kurbanı için bir satanik yıldız çizdikten sonra işini şansa bırakmayacak şekilde kendini öldürüyor. intihar şekli bile ne kadar garantici ve plancı bir ruh hastası olduğunu onaylıyor. ölmüş olması yeterli değil bence.
gerçekten yazık. bir insan evladının potansiyeli ancak bu kadar şeytani bir yatırımla kötülüğe hizmet ederek boşa harcanabilirmiş. süper bir zeka. olağanüstü bir organizasyon yeteneği. inanılmaz bir disiplin. muazzam bir enerji kaybı.
ted bundy'yi ölüm cezasına çarptıran veteran hakimin, büyük bir kısmı ulusal televizyonda canlı yayınlanmış seri cinayetler davasının sonunda, bu ruh hastasının kendi avukatlığını üstlenmesi ve dava boyunca gösterdiği inanılmaz yanıltıcı göz boyası performansın kurbanı olduktan sonra kendini tutamayarak yaptığı çok tartışılan o meşhur yorumu düşündürüyor. az evvel ölüm cezasına çarptırdığı ve öldürdüğü kadınların cesetlerine tecavüz ettiği belgelenmiş ted bundy'ye dönüp babacan bir tavırla: "seninle aynı davada çalışmak isterdim. çok parlak bir avukat olabilirmişsin ama bambaşka bir yol seçmişsin partner." diyerek bütün dünyayı dumura uğratmıştır.
ne dedik, facts stranger than fiction...
filmde son diye bunu yazsan "hassiktir lan öyle şey mi olur lan saçmalama amk" deyip got'un son sezonunu yazan yazarlardan beter taşa tutarlar... iyi ki olayın videosu var da kanıtlanabiliyor. yoksa muhtemelen kimse böyle bir rezaletin gerçek olabileceğine inanmazdı.
bir insan evladının kötülük potansiyelini anımsatması açısından mezardan bile insanın kanını donduran bir korku yayıyor kanımca.