Adolf Hitler'in Son Günlerini Geçirdiği Sığınakta Meth Bağımlığıyla Geçen Çöküş Anları
son zamanlarını geçirdiği sığınak olan führerbunker'de, metamfetamin uyuşturucusunun dibine vurmuştur hitler.
tüm avrupa'yı neredeyse ele geçiren, başarıdan başarıya koşan wehrmacht'a önderlik eden, moskova'ya girmesine neredeyse 14 km kalan nazi almanyası'nın lideri adolf hitler, führerbunker'de geçirdiği son günlerinde meth kullanmaya başlamıştır.
hitler'in führerbunker'de saklanmaya başladığı zamanki almanya’nın hali ortada. müttefikler dört bir yandan bastırıyor, berlin düşmek üzere, führer’in o meşhur "bin yıl sürecek" dediği imparatorluk yıkılmanın eşiğinde. hitler, haliyle tam bir paranoya modunda, zaten sağlığı da günden güne kötüye gidiyor. peki, ne yapmaya başlıyor ? alkol mü içsin, uyuşturucu mu ? meth içmeye karar veriyor ! yani bizim walter white'ın meşhur uyuşturucusu, ama mavi değildir tabii orası ayrı. gerçi mavi olabilir, elinde en başarılı bilim adamları, kimyagerler vardı sonuçta.
hitler, meth kullanmaya aslında savaştan önce başlıyor, ama asıl bağımlılığı savaşın sonlarına doğru, stresin ve yenilginin kapıyı çaldığı döneme denk geliyor. 1944 civarında dr. theodor morell tarafından kendisine verilen ilaçların içinde meth de var. koca führer, her gün bir avuç dolusu ilaç alıyor, bunların arasında da meth yer alıyor. meth kullanmasının en büyük sebeplerinden biri, tamamen bedensel ve zihinsel yorgunluğu tolere edememesi ve farklı bir şeyler deneyerek yenilgiyi unutmaya çalışması. hani bir nevi "sürekli uyanık kalayım, enerjik olayım ama her şeyi unutayım" kafasında. ama işte o enerjinin bedeli var; paranoya, halüsinasyonlar ve saldırganlık.
führerbunker’de geçirdiği son son günlerde, hitler’in hali içler acısı. savaş neredeyse kaybedilmiş, generallere güveni kalmamış, her adımda ihanete uğradığını düşünüyor. iyice köşeye sıkışmış, psikolojisi paramparça. meth etkisiyle bir yandan kendini süper güçlü hissetmeye çalışıyor, ama bir yandan da gerçekle yüzleşmek zorunda. meth kullanmaktan zaten paranoyak olan hitler, führerbunker’de daha da gerçeklikten kopmuş bir halde. generallerine bağırıp çağırıyor, kimseye güvenmiyor. zaten meth kullananların en büyük sorunu bu: güven ve paranoya problemi.
führerbunker'de evlendiği eva braun'un desteğiyle, bir yandan kendini tarihin en büyük lideri olarak görüyor, diğer yandan sovyetler birliği neredeyse berlin’i kuşatmış durumda, her an ele geçirebilirler. stalin’in eline geçmek, yani sovyetler tarafından yakalanmak, hitler’in hayatta başına gelebilecek en kötü şey. onun için yenilgiyi kabullenmek yok. cesedi sovyetler'in eline geçse, stalin'in adamları belki cesedine pisleyecekti, hatta belki fazla olur, kesin pislerlerdi. hitler'in ölüsü bile bunu kabullenemezdi. zaten kafasında "ben öleceğim ama bu iş burada bitmeyecek" gibi bir mantık da var. yani "cesedimi bile ele geçiremezler!" kafasında.
eva braun ise bu hikayenin trajik figürü. hitler’i çok sevdiğini, sonuna kadar onunla kalacağını defalarca dile getirmiş bir kadın. beraber intihar etmeleri aslında bir tür kaçış. hem birbirlerinden vazgeçmemiş olmaları, hem de o yenilginin, o utancın yüzleşmesini yaşamamaları için.
yani führerbunker’de meth etkisinde geçirdiği son günler; paranoyalarla, güvensizliklerle ve stalin'e yenilmiş olmanın verdiği acıyla dolu.