Aldatma Olup Olmadığı Çiftten Çifte Değişebilen Sevimsiz Hareketler: Micro Cheating

Literatüre yeni bir kavram girdi: Aldatma olup olmadığı tam belli olmayan minik sadakatsizlikler, yani micro-cheating.
Aldatma Olup Olmadığı Çiftten Çifte Değişebilen Sevimsiz Hareketler: Micro Cheating

Micro-cheating nedir?

aldatmamsı. genel kabul olarak; aldatma olup olmadığı, ilişkinin taraflarının algısına veya ilişki dinamiğine göre değişebilen durumlar… aşağıdakilerin bence çoğu aldatma aslında.

- birine gizlice mesaj atmak,

- mesajları silmek,

- üçüncü kişilere partnerin hakkında şikayet etmek,

- çekici bulduğun insanlarla arkadaş olmaya çalışmak,

- eski partnerler ile iletişime devam etmek

- ilişki durumu hakkında doğruyu söylememek,

- başka biri ile flörte yakın bir temas içinde olmak,

- partnerinizin öğrenmesi halinde rahatsız olacağı kişilerin sosyal medya paylaşımlarını beğenmek, yorum yapmak, vb.,

- partneriniz olmayan birini stalklamak,

- partneriniz dışında birini etkilemek için çaba sarf etmek,

- gizli bir arkadaşlığa sahip olmak,

- gün içindeki rutin faaliyetlerde ilgi duyduğunuz kişiyi hayal etmek gibi şeyler...

Kişisel bir yoruma göre bunların aldatma seviyeleri şu şekilde

- birine gizlice mesaj atmak (karşı cins ise 7/10)

- mesajları silmek (hangi mesaj? tanımsız bir karşı cins ise 7/10)

- üçüncü kişilere partnerin hakkında şikayet etmek (0/10)

- çekici bulduğun insanlarla arkadaş olmaya çalışmak, (4/10)

- eski partnerler ile iletişime devam etmek (3/10)

- ilişki durumu hakkında doğruyu söylememek (6/10)

- başka biri ile flörte yakın bir temas içinde olmak (8/10)

- partnerinizin öğrenmesi halinde rahatsız olacağı kişilerin sosyal medya paylaşımlarını beğenmek, yorum yapmak vb. (2/10)

- partneriniz olmayan birini stalklamak (5/10)

- partneriniz dışında birini etkilemek için çaba sarf etmek (5/10)

- gizli bir arkadaşlığa sahip olmak (0/10, karşı cins ise 4/10)

- gün içindeki rutin faaliyetlerde ilgi duyduğunuz kişiyi hayal etmek, (5/10)

Sözlük yazarlarından gelen yorumlar da şu şekilde

hepimizin birtakım fizyolojik ihtiyaçlarla birlikte, ilgi görme, sevilme gibi duygusal ihtiyaçları da var. mevcut ilişkisinde bu ihtiyaçlarını karşılayamayanlar, ama ilişkinin kazanımlarından da vazgeçmeye cesaret edemeyenler bu yönteme başvuruyor. benim öyle bir dünyam yok. g*tümün derdindeysem, o ayran dökülmezse bile ben dökerim.

farklı zamanlarda ve defalarca buna yeltenen birilerine maruz kaldım. bu durumun herhangi bir tarafında yer alıyor olmak son derece can sıkıcı. mide bulandırıcı. iyi tarafı, bunu anlaması zor değil. bünyesi kaldıran cibilliyetsizlere başarılar dilerim.

yukarıdaki belirtileri micro-cheating saymak, kısacası "her şeyinle benim malımsın, kölemsin, en ufak bir iletişimini görmeyeceğim" demek. bu fikrin bir yobazlık birimi üstü, karısına perdenin kalın olanını gündüz vakti bile açtırmayan kocalardı. e kadın dışarı bakar, sokakta bir adam bunu görür. namus gider, kadın da aldatmış olur...

maalesef dilin ve kelime zenginliğinin ne kadar önemli olduğunu burada görebiliyoruz. bu durumu anlatan kelime olmadığı için, olaylara karşı algılar direkt "aldatma" kelimesine odaklanıyor ve "küçüğü, büyüğü yok!" diyerek aldatma kelimesinin ağırlığı altında ezdiriliyor. bunu tanımlamaya çalışanlar "normalleştirme" suçlamasıyla karşılaşıyor. of yani, gerçekten her yerdeler; bitmiyorlar, cahiller, gerçekleri inkar ederek, onların üstünü örterek bir iş yaptıklarını sanıyorlarlar.

olaya gelirsek, bu micro-cheating inkar etmenin ötesinde, bir gerçektir. mücadele edip etmemek kişilere kalmıştır ancak bundan çoğunlukla kaçmak imkansız. bununla barışmayı öğrenmemiz gerekiyor. zira, ilişkilerin çoğunluğu siz yüzde kaç derseniz deyin, o kadar yüzde ile gerçekleşiyor. hiçbir tahminin yüzde yüz olmayacağına eminizdir. çoğu ilişki yalnızlığa katlanamamaktan, bir şekilde yol yürümeye çalışmaktan kaynaklanıyor. gerçek sevgi, tutkuyla birlikte çok az ilişkiye eşlik ediyor.

her şeyiyle uyumlu olan çiftlerde bu gözlemlenmeyebilir. ancak büyük bir çoğunlukta, bir yerde mutlaka tatminsizlik var. bunu görmek için allame olmaya lüzum yok. çok iyi, merhametli bir erkek olsanız, cinsel gücünüz zayıf olabilir, penisiniz küçük olabilir; cinsel gücünüz yüksek olsa, duygusal olarak eşinizi yoksun bırakıyor olabilirsiniz; hepsi için çabalıyor da olsanız, heyecan eksik olabilir, karşınızdaki insanın ruhu kabına sığamıyordur, sizlik bir durum yoktur yani. buna yüzlerce örnek verilebilir.

işte bu boşlukları doldurmak isteyebilir eşiniz. sizden ayrılmak da istemiyordur zira sizle olmaktan, totalde mutludur. çok iyisinizdir, kendinizi geliştiriyor, ona iyi bir hayat sunuyorsunuzdur. huzur veriyorsunuzdur kendisine. gürültünüz patırtınız yoktur, saygınız vardır ama tutkunuzda noksanlık vardır. zihniniz işinizle ya da diğer amaçlarınızla fazla meşguldür mesela. eşiniz de gidip, o yönüne hitap eden biriyle flörtleşmeye başlayabilir. bu sınırı geçip geçmemek ona kalmıştır. ona olan güveniniz neticesinde de bu konuyu düşünür ya da düşünmezsiniz. öfke nöbetlerine gerek yok yani.

ben bekarım, otuz yıllık hayatımın her bölümünde ayrı ayrı gözlem yaptım. gördüğüm, duyduğum, okuduğum, dinlediğim, izlediğim şeylerden yola çıkarak birçok insanın eşini aldattığını, neredeyse tamamına yakınının da bu micro-cheating'i gerçekleştirdiğini düşünüyorum. ne çok yakışıklı, kaslı, hayvan gibi maskülenite saçan bir erkek olmamak sizim suçunuz, ne de onu arzulamak onun suçu. burada birbirinize öfkelenmenizin anlamı yok. böyle doğmuşsunuzdur, elinizden gelen budur. cinsel performansınız yetersizdir, mental sorunlarınız da buna limon sıkıyordur, maalesef eldeki mal budur. eşinizle flörtleşmeye çalışan mental ve fiziksel olarak sağlıklı olduğunu düşündüğü bir erkekle etkileşime girmesini engellemek kolay değildir.

çok ciddi bir güven ve sizin için, sizden ötürü bazı tatminsizliklerini kabul etmesi lazım eşinizin. yani aslında fedakarlıkta bulunmalı. peki, böyle bir açık toplumda, böylesi bir etkileşim çağında, her şeyin birkaç saat içerisinde olup bitebildiği, kimsenin ruhunun duymayacağı bir şekilde gerçekleşebileceği bir yerde, arzuları kontrol edebilecek bir sadakat yapısını nasıl inşa edebilirsiniz ki? bir noksanlık var ve onu dolduracak şey de karşınızda, size "gel!" diyor. buna kaç kadın/erkek hayır diyebilir? sadakati test edecek çok fazla araç ve bu araçları kullanan insanlar var. bu iş gerçekten çok zor.

ortalık 30'larında bekar kadın ve erkekle dolu. bu durum sadece maddiyatla ilgili değil. hatta çok az maddiyatla ilgili. büyük oranda korkunç güvensizlik ortamının, bu micro-cheating ya da doğrudan adatma misallerinin gözümüze sokulmasından. sosyal medya bu konuda çok yardımcı oldu bizlere. tersinirdir kesinlikle, lakin ben bir erkek olduğum için kendi açımdan bakabileceğim, kadınlara olan güvenim sıfıra yakınsıyor yıllardır. büyük genellemeler yapmak istemiyor, kadınları bir potada eritmiyorum lakin yol sürekli "tüm yüzüklere hükmeden tek bir yüzük" ile başlıyor. bu arzu patlaması, bir tür tüketim alışkanlığıyla ifade edilebilir ancak budana budana size geldiği için, karşınıza çıkan sonucu değerlendirmek daha ayakları yere basan bir uğraş olacaktır.

birçok vazgeçişle, birçok denemeyle, duygusal ve fiziksel yükseliş ve düşüşlerle; toplamda tamamen şaşırmış ve aptallaşmış, ne istediğinin kodlarını tamamen kaybetmiş bir şekilde size geliyorlar artık. siz de aynı saçmalayışla onlara gidiyorsunuz. bir şekilde bu birleşme gerçekleştiğinde, o ulaşılması gerektiği düşünülen yere ulaşıldığında, yavaş yavaş budanan arzular masaya yatırılmaya başlanıyor. burada da micro-cheating maceraları başlıyor işte. aslında tam olarak içimizde, size karşınızdaki insanla birlikte geliyor.

şanslıysanız, bu konu bir şekilde önünüze gelir. çünkü aldatılmak gerçekten bir yaşamda yaşanabilecek, ona sığdırılabilecek en ama en kötü deneyimdir. insanın tüm ilişkilerine, davranışlarına, yaşama bakışına sirayet edecek kadar güçlü ve mental sorunlara sebep olacak ciddi negatiflikler barındıran bir deneyimdir. önünüze gelmesindeki şans ifadesi de aldatılmaktan daha kötü olan şeyin, aldatıldığını bilmeden ilişkiye devam etmek olmasındandır. keşke bir şekilde dürüstlük ağır bassa, size saygısı ön plana çıksa da size gelip "ben seni aldattım," "fiziksel bir şey yaşamasak da böyle böyle şeyler oldu." diyebilse. böylece sebepleri masaya yatırabilseniz ve gururunuz ölçüsünde ilişkinizi değerlendirip, konuşabilseniz. bu sahneyi gözümüzde canlandırdığımızda dahi beynimize kan yürür; lakin nihayetinde çoğunlukla o ilişki zaten bitecektir. bir tartışmanın farklı sonuçlarının olması ihtimalinin olduğunu bilmek insanı çıldırtmamalı. alır karşınıza konuşursunuz, sebeplerini dinlersiniz; nihayetinde güvenle, sevgiyle bir ilişki kurmuşsunuzdur. tartışma sonunda da nasıl başladıysanız, o şekilde bitirirsiniz ilişkinizi. ya da sorunları çözmek yönünde karar alırsınız. bu sizin bileceğiniz iştir.

lakin maalesef böyle ilerlemez. her şey sürekli gizli kapaklı ilerler ve erkeklerin çoğu aldatıldığını bilmeden yaşamına devam eder. biz bile kaç kişiyi, aldatıldığını bilerek ya da yüksek ihtimalinin varlığından dolayı tahmin ederek konuşmuşuzdur. üzülmüşüzdür hallerine ama yapacak bir şey yoktur. hayatta her tercih gibi bu konudaki tercihlerin de bedelleri olabilir.