FUTBOL 19 Nisan 2021
36,7b OKUNMA     1509 PAYLAŞIM

12 Futbol Kulübünün Darbe Yapar Gibi Kurduğu Avrupa Süper Ligi Nedir?

Ağustos 2021'de başlaması öngörülen ancak müzakerelerin devam ettiği bu sürpriz ligi bir tanıyalım.

beklenen oldu: uefa, fifa ve bazı ülke federasyonlarının karşı çıktığı avrupa süper ligi kuruldu

12 futbol kulübü, kurucu kulüpler olarak ligde yer alacak. bu kulüpler: ac milan, arsenal, atlético madrid, chelsea, barcelona, internazionale, juventus, liverpool, manchester city, manchester united, real madrid ve tottenham. 12 kafadar bir araya gelip avrupa futboluna dinamit koydular resmen, olaya bak... kaynak

real madrid başkanı florentino perez, avrupa süper ligi'nin başkanı seçildi. ilk sezon öncesi 3 kulüp daha kurucu kulüplerin arasına katılacak. son olarak avrupa süper ligi organizasyonundan şöyle bir açıklama gelmiş:

"kurucu kulüpler, uefa ve fifa'yla birlikte çalışarak futbol ve yeni lig için en iyi sonuçları elde etmeyi dört gözle bekliyor."

ekleme: futbol açısından tarihi bir olaya şahitlik ediyoruz galiba. bu kadar büyük kulübün bir araya gelmesi az şey değil. bugün uefa da bu lige katılan kulüpleri şl'ye sokmamak, oyuncuları ise milli takıma almamakla tehdit etmişti. bu konu daha çok su kaldıracağa benziyor. bakalım işin sonunda ne olacak?

ekleme 2: detaylar gelmeye devam ediyor: "avrupa süper ligi, katılımcı takımların kendi liglerinde yarışmaya devam edeceğini ve turnuva fikstürünün buna göre şekilleneceği bir sistemi benimseyecek."

turnuva formatı şöyle olacak

takımlar 10'lu iki gruba ayrılacak ve buna göre çeyrek finaller belirlenecek.
dördüncü ve beşinci takımlar, kalan çeyrek final yerleri için play-off oynayacak.
çeyrek finaller itibarıyla iki ayaklı eleme sistemi kullanılacak. kaynak

ekleme 3: avrupa süper ligi'nin kurucusu 12 kulüp, avrupa kulüpler birliği'nden istifa etmiş.
ve avrupa süper ligi'nin ağustos 2021'de başlaması planlanıyormuş. kaynak

ekleme 4: fifa'dan açıklama: "futbolun yönetici organlarının bu yapının eşitlikçi kalmasını kontrol etmesi gerekmektedir. bu şartlar gereğince, fifa olarak bu 'kapalı avrupa kaçış liginin', uluslararası futbol iskeletinde yer almasını onaylamadığımızı bildirmek istiyoruz." kaynak

ekleme 5: uefa'nın şampiyonlar ligi ve avrupa ligini geçici olarak askıya aldığı yönünde iddialar var. kesin sonucun çeşitli görüşmelerden sonra belli olacağı söyleniyor. kaynak

avrupa süper ligi'nin kurulması futbolda bir devrimdir

futbol tarihine baktığımızda, bu oyun ingiltere'de elitlerce oynanırken fa cup ile işçi sınıfına, halka indi. tarihin ilk bonservisli oyuncusu fergus suter, oyunun kurallarını komple değiştirmiş; football assosication'ın oyunun kitlelere yayılması yönünde kararlar almasına mecbur bırakmıştır.

işte zamanında olan bu devrim; şimdi tersine olmakta. çünkü kapitalist hem de vahşi kapitalist bir dünyada yaşıyoruz ve futbolun içine bu kadar sermaye sahibi kişi ve topluluklar girmişken futbolun da bundan nasibini almayacağını beklemek/ummak biraz fazla ütopik bir beklenti olurdu.

beklenen oldu ve daha fazla para isteyen "patronlar" fergus suter ile başlayan devrimi tersine çevirecek hamleyi bu akşam yaptılar. avrupa'nın 12 dev kulübü "biz daha çok para istiyoruz" diyerek uefa ve fifa'ya rest çektiler.

kulüpler diyor ki, şampiyonlar ligi'ni izlenir kılan bizleriz ancak aldığımız para cücük kadar.

hal böyle olunca da ve uefa da bu kulüplere pastadan yeteri kadar pay vermeyince bu kulüpler de eeeh s*kerler deyip hem kendilerine hem de diğer katılımcılara yüksek gelir getirecek yeni bir düzeni duyurdular.

peki bu yeni düzen kötü mü?

bunun için öncelikle fifa ve uefa'nın ne kadar temiz olduğuna bakmak lazım. rüşvetten, şikeden, turnuvaların düzenleneceği ülkeleri seçerken adil olmamaktan ve daha birçok sebepten dolayı sabıkalı olan bu iki kurum ve bu kurumu yönetenler benim gözümde güvenilir kurumlar değiller. bu kurumların bulaşmadığı pislik kalmadı.

özellik ffp ile büyük kulüplere daha da büyüme imkanı sağlanırken; orta ve küçük takımların şampiyonlar ligi'nde büyük takımlarla mücadele etmesi neredeyse imkansız hale getirildi.

FFP: UEFA Finansal Fair Play Yönetmeliği. Profesyonel futbol kulüplerinin başarı için kazandıklarından daha fazlasını harcamalarını ve bunu yaparken uzun vadeli, hayatta kalmalarını tehdit edebilecek finansal sorunlara girmelerini önlemek için oluşturulmuştur.

yani aslında uefa, getirdiği bu ffp ile bir süper lig kurmuştu. süper lig kurulmuştu ancak süper takımlar yine aynı ve kendilerince az para alıyordu. yani bu takımları uefa bir güzel sömürüyordu.

uefa'nın bu mafya hali göz önüne alındığında ben tersine (kapitalist/elit) bir devrimin olmasından şikayetçi değilim.

bu yeni düzenle kulüpler ffp kıskacında olmadan istedikleri gibi transfer yapabilecek, elde ettikleri gelirlerle takımlarını takviyeleyebilecek ve daha denk mücadeleler izleyebileceğiz.

transfer deyince elbette burada uefa devreye girecek ve muhtemelen bu kulüplere transfer yasağı, bu kulüplerde oynayan takımlardaki oyunculara da milli maçlarda oynayamama cezası verecek. ancak bu durum nasıl ki tarihte football assosication zamanı çözüldüyse, yani oyunun kurallarını elinde tutanlar kuralları esnetmek zorunda kaldıysa, uefa da direnemeyecektir. çünkü pasta gerçekten çok büyük.

eğer süper lig bahsedildiği gibi bir gelir sağlayacaksa hiçbir kulüp uefa organizasyonlarında olmak istemez. istememeli de zaten.

şampiyonlar ligi zaten bu 12 takımın resmen tekelinde. son 20 senedir bu takımlar haricinde porto'dan başka kupayı alabilen oldu mu?

avrupa ligi ise kulüplere eziyetten başka bir şey değil. sanırım aziz yıldırım açıklamıştı, uefa maçları bize zarar ettiriyor vs diye. yani bomboş bir turnuva.

uefa organizasyonları bakıldığında zaten bitmişti, tabutuna son çivinin çakılması bekleniyordu. o da bu gece çakıldı.

benim tahminim ise, bu yeni sistem kuruluşta sancılı olsa da alman takımları da destek verirse 1-2 sene içinde cl'nin yerini alır, cl avrupa ligi ayarına düşer, avrupa ligi de tıpkı intertoto gibi tarih olur. yeni format ise 24 takımdan oluşur. 16 sabit, 8 de duruma göre ülkelerinin şampiyonu olan takımlardan oluşur vs vs...

gelelim peki türkiye'den bu 16 içinde kim olur?

valla gerek lobiciliği, gerekse de 93'teki yeni formata geçişte yer alması ile galatasaray sanki bir adım önde gibi. tabi türkiye'den bir takıma kuruculuk daveti gelecekse. geçmişte cas davası zamanı kendi bankasını (yapı kredi) uefa'ya sponsor yapan ve uefa ile bu dönemde yapılan pazarlıklarda aktif olarak bulunan ali koç'un bu yeni oluşuma fb'y dahil etmek isteyeceğini sanmam. bjk ise maalesef...

eğer tr'ye bir davet gelmezse de tr takımları yola uefa organizasyonlarından devam eder. bilemiyorum, mustafa cengiz'in kolpadan bir sebeple kulüpler birliği'nden istifa etmesi falan galatasaray sanki bir şeylerin yolunu yapıyor gibime geliyor. ama bakalım, göreceğiz.

özetle, ben bu yeni sistemi olumlu buluyorum. yakında alman takımları ve psg de katılır, kurucular 14 olur, yanına 2 kurucu daha gelir ve toplamda 24 takımlı bir format oluşturulur. çok da güzel olur.

bu kararı olumsuz bulan bir yorumla bitirelim

futbol endüstrisi artık limitlerine geldi dayandı. artık tamamen şovbisnıs olma yoluna girdi. ama bunlar sürdürülebilir şeyler değil. para kazanmak için şov tarafına geçerseniz nerede duracağınızı bilemezsiniz, hep daha fazlasını istersiniz, tıpkı madde bağımlılığı gibidir. her seferinde eşik değeri yükseltmek zorunda kalırsınız yoksa para kazanamazsınız, tüketiciye hep daha fazlasını vermek zorunda kalır, günün birinde tıkanırsınız.

amerikalılar neden futbolu tutmadılar? çünkü 90 dakikada en fazla birkaç kez gol heyacanı deneyimlersiniz, bu da tüketiciyi kesmez. oysa basketbolda, rugbide her an adrenalin patlaması yaşanır. bu gidişat her maçta en az 5-6 gol görmeniz gereken bir kurguya doğru ilerleyecektir. taraftarlık saikiyle hareket eden bir insan skor için takımına bağlanmaz, o takımla arasında başka tür bir duygusal bağ vardır. real madrid ile maç yapıp yenileceğini bilen bir polonya takımının taraftarı bütün eziyetlere rağmen o deplasmana gider, tribünde kıçını yırtar. şov seyretmek isteyen tüketici içinse böyle bir yolculuk ahmakçadır.

2000'lere kadar futbol ve izleyici (taraftar) ilişkisi böyleydi. futbol her zaman kazanma umudu verebilen bir spordu. galatasaraylı değilim ama galatasaray'ın, leeds, real sociedad gibi takımların saman alevi gibi de olsa yükselişleri tüm takımların taraftarlarında umudu canlı tutuyordu.

2000'lerden sonra kapitalizm futbolu adeta yeniden keşfetti. doksanlardaki bosman kararıyla önünde sınırlar kalkan futbol artık tamamen bir endüstriyel ürün haline geldi. messi, ronaldo gibi futbolcular yarış atları gibi küçük yaşlarda uzman bir ekip tarafından biyonik insanlara dönüştürüldü. sahada 22 tane atlet görmeye başladık. taraftarın sevdiği oyun tarzı dünya kupası finalinde brezilya almanyadan 8 tane yiyince rekabet edemez oldu ve tükendi. bugün pele altmışlardan ışınlanıp gelse bayern'de, barcelona'da ancak yarım devrelik oyuncu olurdu. maradona asla yıldız olamazdı. allah vergisi yeteneği açısından futbol tarihinin en teperinde olan ronaldinho'ya barcelona tahammül edemedi ve gönderdi örneğin...

kapitalizm, icat ettiği endüstriyel futbol ile bu sporu çıkmaz sokağa soktu. bugün özel lig kurup daha fazla para üretmeye çalışıyorlar. futbolla ilgili satılabilecek ne varsa satılmaya çalışılıyor. gelecekte futbolcuları da bir reklam ürünü olarak tüketiciye satmaya çalışacaklar. muhtemelen bolca kurallarla oynayacaklar. akla gelmedik pazarlama tekniklerini kullanacaklar, ama bu pazarın limitleri var. şovbisnıs müşterisi de taraftar gibi sadık değil. sonunda ürünü tüketecek. bakın boks da öyle oldu. yetmişlerde seksenlerde doksanlarda boks kitleleri ekrana sabitlerdi. muhammed ali gibi efsaneleri çocukların bile dilindeydi. ama profesyonel boks bir şovbisnıstı. izleyici her seferinde daha güçlü, daha sert, daha şok edici şeyler bekliyordu. sonuçta boks gözden düştü, şimdilerde o seyirci kafes dövüşü izliyor. merak etmeyin, bir süre sonra onu da tüketip çöpe atacak. futbol da bu yolda ilerliyor maalesef...