MİMARİ 17 Ocak 2019
82,3b OKUNMA     763 PAYLAŞIM

1500 Yıllık Mühendislik Harikası: Ayasofya Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Ayasofya ne zaman inşa edildi? Ayasofya neden inşa edildi? Ayasofya'yı kim inşa etti, mimarları kimler? Bunlar gibi pek çok sorunun cevabı Ayasofya'nın tarihi içeriğimizde.
iStock

ayasofya; constantinapol şehrinde (günümüz istanbul'unda), roma'nın ihtişamının, bizans imparatorunun gücünün ve otoritesinin simgesi olarak, dönemin en büyük kilisesi olması amacıyla inşa edilmiştir. nika ayaklanması'nın bastırılmasının ardından, şehir büyük ölçüde yakılmış ve birçok önemli mimarı eser de yıkılmıştır. eski katedral yok edilmiştir. bu dönemin hükümdarı justinyen için bu olay çok büyük bir fırsat olmuştur ve artık imzası olabilecek ihtişamlı bir eser yaptırabilecektir. bu inşaatta çalışan halkın isyan etmeye vaktinin olmayacağını ve kendi kudretine inançlarını da sağlamlaştıracağını düşünmüştür.

1. Jüstinyen

532 yılının şubat ayında inşaatı başlamıştır. 537 yılının aralık ayında hizmete açılmıştır. bu eserin mimarları ise, aslında mimar olmayan, dönemin önemli mekanik bilimcisi, matematikçisi ve fizikçisi tralleisli anthemios ve miletoslu isidoros'tur. anthemios, 534'te vefat etmiştir ve isidoros, hem yapım aşamasındaki problemlerle tek başına uğraşmak zorunda kalmış, hem de iç dekorasyon ile tek başına ilgilenmiştir. justinyen, "bu inşaat illaki 5 yılda bitecek" dediğinden, dekorasyon aceleye getirilmiş ve özensiz bir şekilde yapılmıştır. günümüzde gördüğümüz mozaik işlemelerin ve resimlerin pek çoğu, daha sonraki dönemlerde eklenmiştir.

anthemios ve isidoros'un projeleri ve ortaya çıkardıkları eser, bir hayli hata ve kusuru olmasına rağmen, ayasofya'nın günümüzde hala depremlere dayanıklı olmasında ve sağlamlığında da katkısı olan birçok yenilikçi çözümü de içermektedir. örneğin, o büyük kubbenin yıllarca sağlam bir şekilde durması için, üçgen köşeliklerle desteklenmiştir ve bu yöntem o dönem ilk defa kullanılmıştır. bu köşelikler ile dörtgen bir yapı, dairesel bir biçim almıştır. oluşan silindirin üzerine de devasa, o kubbe yerleştirilmiştir. rodos'tan özel olarak hafif tuğlalar getirilmiştir. depreme dayanıklı olsun diye mermer sütunların temelinde ve tavanında kurşun kullanmışlar ve sütünün belli bir dereceye kadar ileri geri esnemesini sağlamışlardır. çatlaklar oluşturulabilecek yerlere pencere yapmışlardır. yapılan incelemeler ise kullanılan harcın, tuğla ile aynı malzemeden olduğunu ve farklı bir şekilde hazırlandığını göstermiştir. birbirleri ile daha sağlam şekilde kaynaşan ve uzun zaman dilimlerinde oluşan her çatlağı kendi kendine tamir eden bir yapı inşa etmişler. yani adamlar ta 1500 yıl önce depreme dayanıklı çimento icat etmişlerdi.


ama zaman geçtikçe proje hataları tek tek ortaya çıkmaya başlamış. her türlü çabaya rağmen daha inşaat aşamasında kemerler kubbenin ağırlığını taşıyamamış ve her çökme tehlikesine karşın yeni bir plan ile müdahale edilmiştir. ama yine de kubbe ağırlığı, kemerlere ve sütunlara baskı uygulamış ve şekillerini bozmuştur. günümüzde hiçbir kemer, yarım daire şeklinde değildir. her yeni yüzyılda eklemelerle ve yeni tekniklerle çökmesi engellenmiştir, özellikle mimar sinan'ın bu esere katkısı yadsınamaz. ama, maalesef yapısal bozukluk ve değişiklikleri önleyememişlerdir.


bu kubbenin bir diğer mimari ise, isidoros'un yeğeni genç isidoros'tur. 557 yılında çok büyük bir deprem olmuştur. deprem, kubbeye çok ciddi zarar vermiştir. işçiler tamir ederken, 558 yılında kubbenin güney kısmı çökmüştür ve daha kalıcı bir çözüm bulunması gerektiği anlaşılmıştır. kubbenin planındaki önemli hata da o zaman ortaya çıkmıştır işte. çünkü o dönem silindirik bir yapının üzerine yerleştirilmiştir kubbe ve bu silindir kubbenin çökmesine sebep olmaktadır. işte bu silindiri ortadan kaldıran, hataları düzelten de genç isidoros'tur. kubbe bu değişimden sonra artık tam bir yarım daire değildir. buna rağmen, kubbeyi depremlere dayanıklı hale getiren işte bu çözümdür.

tek bir kişinin eseri değildir aslında; uzun bir zaman diliminde, birbirinden habersiz ama aynı amaçla çalışmış uzmanların ortak çalışmasının ürünüdür. deneysel mimarinin örneklerinden olup, günümüze kadar gelen bir çok tekniğin çıkış ve buluş noktasıdır. ve güzeldir... çok özeldir...