BİLİM 13 Temmuz 2020
14,3b OKUNMA     290 PAYLAŞIM

1920'lerde Elektroensefalograf Cihazı ile Keşfedilen Beyin Dalgaları ve Özellikleri

Beynimizdeki dalgalar, aslında hissettiğimiz şeyleri doğrudan etkiliyor.
iStock

elektroensefalograf (eeg) cihazı ile dört çeşidi keşfedilmiştir beyin dalgalarının

beta: zihnin uyanık olduğu, mantıklı düşünülen, somut problemler çözülmeye çalışılan zamanlarda ortaya çıkan dalgadır. hızlıdır, sert iniş-çıkışlıdır. dört dalga arasında frekansı en yüksek olandır. bir konuyla meşgulken, heyecanlanıldığında ve çevre faktörlerinden fazlaca uyarı alındığında oluşur.

alfa: biraz rahatlama, heyecanın yatışması, bilincin serbestleşmesi durumlarında görülür. hayal kurulduğunda veya herhangi bir şey görselleştirildiğinde de bu dalgalara rastlanılabilir.

teta: zihnin bilinçsiz olduğu durumlarda, uyku halinde ve derin meditasyonda ortaya çıkar. bu dalgalar, aynı zamanda, bastırılmış duyguların ortaya çıkarılmasında veya yaratıcılık için gerekli bağlantıların kurulmasında önemli rol oynar.

delta: bilinçsiz zihnin derinliklerinde, uykunun en derin evrelerinde görülen; düşük frekanslı, düzensiz dalgalardır.

kısaca


yatakta kitap okurken beta, uyku geldikçe düşük frekanslı beta, kitabı bırakınca alfa, uyku bastırdıkça teta, uyku derinleştikçe delta dalgaları daha çok görülür. beyinde aynı anda tek bir dalga yoktur. bir tür dalga baskın olsa bile, tüm dalgalar üretilir.

öğrenme betada değil, alfada daha başarılıdır. beynin alfa dalgaları yayması, sakin ve huzurlu hissedildiğinin kanıtıdır. bununla beraber, uykuda yabancı dil öğrenme teknikleri, teta ve deltada da beynin öğrenmeye açık olduğunu gösterir.

yaratıcılık; alfa, teta ve delta hallerinde yüksektir. uyanma esnasında bu dalgalar görüldüğü için, uyanma anı ve uyandıktan hemen sonrası yaratıcılık açısından verimlidir.

rene descartes, bu durumdan fazlasıyla yararlanmıştır. zayıf ve çelimsiz bir çocuk oluşu, 8 yaşından itibaren 10 yıl devam ettiği cizvit okulundaki müdürün ona acımasını sağlamıştır. okulda istediği saatte kalkma hakkı olan descartes, büyüyünce de bu alışkanlığını devam ettirmiştir. analitik geometriyi, bir sabah yatağında uzanırken, tavandaki sineğin hareketlerini izlerken geliştirmiştir. tavanın köşesine yaklaşan sineğin uzaklığını hesaplarken köşeyi oluşturan tavan ve odanın iki duvarının koordinat düzlemleri olabileceğini düşünmüştür.