EDEBİYAT 6 Aralık 2022
31,7b OKUNMA     279 PAYLAŞIM

2000'lerin Hit Kitabı Metal Fırtına'nın Öngördüğü Yakın Gelecek Tasviri Neden Mantıksızdı?

Kasım 2004'te yayınlandığında büyük bir yaygara koparan Metal Fırtına'nın öngörülerini eleştirelim biraz.

En temel sebepler

1. hiçbir ülke düzenli, kalabalık, sağlam bir ordusu olan başka bir ülkeye kolay kolay saldırmaz. bor gibi bir maden için asla saldırmaz. (tabii bor önemli bir madendir ancak hiçbir vadede bu kadar büyük bir savaşın masraflarını çıkaracağını sanmıyorum).

2. bu savaş çıkmadan çok önce büyük yığınaklar yapılması gerekir ki o yığınağın yapıldığını türkiye gibi istihbarat teşkilatı iyi olan bir ülke çok önceden haber alır.

3. türkiye nato ve birleşmiş milletler gibi organizasyonların en önemli üyelerinden birisidir.

4. böyle bir savaş olursa 355 bin kişilik ordumuzun asker sayısı hızlıca artacaktır. amerika türkiye'ye çok uzak bir ülke olduğu için bu kadar kapsamlı ve zor bir savaş için yeterli lojistik desteği sağlayamaz. sağlamaya kaşarsa ekonomisi bayağı yıpranır. peynirin kilosu 60 dolar, çift kaşarlı tost 40 dolar olur.

Biraz detaylandıralım

Editörün notu: Yazı 2005 tarihli. Anlattığı bazı şeyler şimdi garip durabilir ama geneli halen geçerli.

arkadaşlar, maddi dünyanın dinamikleri çoğumuzun ilkokulda yaptığı gibi dünya atlasını açıp tekmil cihan coğrafyasını keçeli kalemle işgal etmek ya da civilization 3'te ardı ardına basılan ünitelerle "ulan, şu tanklar boşta duruyor, acaba hangi şehre girsem bunla... bak ya burda da aircraft'ımı unutmuşum. nereyi bombalasam acep?" biçiminde zihnimizde beliren soru işaretlerinden çok daha farklı bir biçimde gelişmektedir. en başta modern savaşların amacı, eski cihangirlerin yapmaya çalıştığı gibi bir "dünya hakimiyeti" sağlamak değildir. amaç, başka ülkelerin liderlerine diz çöktürmek de değildir. kendi siyasi ya da dini değerlerini diğer ülkelere benimsetmek de değildir modern savaşın misyonu. meselenin itici gücü, yoğun sanayinin ürettiği zenginlikleri bir şekilde yok etmektir. endüstri ancak bu şekilde sürekliliğini sağlayabilir. tabii bu durum gelişmiş savaş sanayisi olan ülkeler için geçerli.


burayı birazcık açayım

şu an abd'nin müthiş bir harp sanayisine sahip olduğu aşikar. basit tabancalardan tut, kıtalararası füzelere, tanklardan, uçaklara, helikopterlere koskoca bir sektör olma durumu teşkil ediyor. ortada bu sektöre ayrılmış büyük bir sermaye ve emek var. helikopter üretimini düşünelim mesela. bir helikopter üretmek için gereken malzemeye bakalım; demir çelik var mı? kurşun, roket, füzeler var mı? radar sistemi, bilgisayar sistemi var mı? evet, hepsi de, hatta çok daha fazlası var. görüyorsunuz ki bir helikopter üretimi, bu üretim süreci içerisinde dallanıp budaklanıyor ve birçok sektörü içerisine alıyor. sıra bu ürünün hızlı bir biçimde pazarlanmasına geliyor. bu süpersonik aletlerin ilk müşterisi hemen diplerinde olan us army. arkasından, yapmacık burmacık meselelerle birbirlerine düşürülmüş geri kalmış ülkeler ki bunlar da dünyanın dört bir yanında bulunmakla birlikte en az amerikan ordusu kadar yağlı birer müşteridirler. ama ne yazıktır ki her ordunun ihtiyaç duyduğu helikopter bir yere kadardır. yani bir yerden sonra ordu envanterine dahil edilen her helikopterin marjinal faydası gümlemeye, velev ki taşınması güç bir ekonomik külfet olmaya başlar. tıkır tıkır işlemekte olan bu sistem bir yerden sonra kaçınılmaz olarak tıkanır. böylesi bir durumda bu fabrikaların üretimi durdurması söz konusu olamaz. üretim bir şekilde eskisi gibi devam etmelidir. dolayısıyla bu ölüm aletlerine doymuş amerika ne yapmalıdır?

herkes ırak savaşınının asıl sebebini petrole yoruyor. şimdi de bizim bor minerallerinin böyle bir duruma sebebiyet vereceği paronayası oluştu kamuoyunda son zamanlarda. arkadaşlar, türkiye'deki sosyo-ekonomik kuruluşun karakteri kapitalizm değil midir? kaçınılmaz birkaç uyuşmazlık dışında, türkiye cumhuriyeti batı memleketleriyle bir iç içelik pozisyonunda değil midir? iktidarlar, bırakın bu ülkelerin devletlerini, uluslararası finans örgütlerinin karşısında dahi biçare kalmakta değil midir? bu şartlar altında amerika neden türkiye'yi bor madenlerimiz için işgal etsin ki? parasını verip satın almak dururken...


bilmem anlatabildim mi biraz olsun... bir ülkenin üzerine yüzbinlerce ton bomba yağdırılabilir, devasa ordular o ülkeyi işgal edebilir. ama amaç o ülkenin yeraltı-yerüstü zenginliklerinden istifade etmek değildir. ki zaten bunu yapan ülke refah içinde bir şekilde yuvarlanıp gitmektedir. mesele eldeki sanayi ürünlerini patlatıp yok etmek, yerini bu sanayinin seri bir şekilde üreteceği yenileriyle takviye etmektir. ırak savaşından önce bu öngörülmüştü. ama olmadı, ırak ordusu birkaç ay içinde çözüldü. ülke teslim oldu. ama ne ironiktir ki aklı başında amerikan askerlerinin ve devlet adamlarının arzusu eminim ki bu değildi. imha edilen her bir tank, hummer, f-16 vb. bunalım eşiğindeki amerikan sanayisi için bir kurtarıcıdır aslında. aklıma redkit'te, tabut imal edebilmek için etraftan mütemadiyen birilerinin ölümünü bekleyen yeşil suratlı tabut ustası geliyor. kimse ölmezse, tabutçu iflas edeceğini bilmektedir çünkü.

tüm bu saydıklarımın yanında o kadar komik buluyorum ki bazı yazılıp çizilenleri... amerika bize saldırırsa tsk'nın karşısında işi zormuş, coğrafyamız amerikan ordusunu eritmek için birebirmiş falan filan... arkadaşım, bir ülke neden zaten kendi hammadde, emek ve nihai ürün pazarı olan bir ülkeye saldırsın ki? aklınız mantığınız alıyor mu, hindistan ingiltere'nin bir sömürgesiyken, ingiltere'nin kendisine saldırdığını?

meseleleri insiyaklarınız doğrultusunda demagojik formlarda ele almayın. biraz olsun arkalarında yatan gerçek nedenleri görmeye çalışın. en büyük yardımcınız bilim olsun. bu noktada tarih en büyük yardımcınız olacak. ve en nihayetinde kaçınılmaz olarak, olayların özünde yatmakta olan iktisadi olguları göreceksiniz. hatta burada size 1984'ü 150. sayfadan 180. sayfaya kadar okumanızı öneririm. zamanınız varsa hiçbir şekilde imtina etmeden tamamını okursanız çok daha sağlıklı olur.

sonuç olarak

tüm bu inandığım gerçekler çerçevesinde metal fırtına bana hiçbir şey ifade etmemektedir. ama büyük bir ticari başarı olduğu gerçeği inkar edilemez.