2010 KPSS Kopya Skandalını Ortaya Çıkaran Kişiden O Dönem Yaşananlar
2010 kpss kopya skandalını ortaya çıkaran biri olarak söylüyorum bu ülkede kopya çekilmediğine, ösym sonuçlarının değiştirilmediğine inanan saftır. 2010 yılını anlatayım size. ilk tc'ler bana, facebook gruplarımda rizeli bir kadının yazdığı özel mesajla geldi.
nimet çubukçu'nun şubat atamasında sadece 10 bin okul öncesi alma kararından sonra herkes susunca örgütlenme eksikliği olduğunu fark ettim ve facebook grubu kurarak örgütlenme ve hakkımızı alma amacıyla ilk paylaşımlara başladım. o zaman gruplar 50 bin sınırına sahipti. iki 50 bin, bir tane de 20 binlik grup vardı elimde. yani toplam 120 binlik kpss mağduru vardı elimde. burada o gruplarda olanlar vardır, o grubun admini şahsım oluyor :)
neler yapmıştım? öncelikle türkiye'deki tüm gazeteci, köşe yazarı, tv gazete yöneticileri, milletvekilleri de dahil toplam 1600 küsur mail topladım ve kendi yazdığım metni gruplardaki arkadaşlara mail olarak attırdım. çoğu gazete haber yapmaya başlamıştı. murat bardakçı köşe yazısında bizden bahsediyor, artık mail atmayın diye yalvarıyordu çünkü günde en az 4 bin mail atılıyordu, bir nevi spam saldırı modunu açmıştık. mecliste dahi bizden ilk defa o zamanlar bahsedilmeye başlanmıştı çünkü bu mücadele ilkti. giderek daha da sertleşmeye, nimet çubukçu'nun görevini kötüye kullandığı üzerine metinler yazmaya başladım. mail dışında ücretsiz faks gönderme yöntemini de gruba anlattım, artık faks da çekmeye başlamıştık. öyle ki meb basın açıklaması yaparak, fakslardan dolayı çalışamaz hale geldiklerini, bazı internet siteleri (bana ait siteyi kastediyor) hakkında asılsız iddialardan dolayı soruşturma açacaklarını söylüyordu.
tabii ki korkmadım, bakanın haksız bir karar alarak yüz binlerce kişinin planına, hayatına müdahale ettiği, yaptım oldu gibi bir yönetim sergilediği ortadaydı. haklıydım ve bakan da bunun farkındaydı. ben korkuyorsam o da korkmalıydı ki korktuğunu anlayınca daha fazla üzerine gitmeye başladım. metni hukukçu bir arkadaşla daha da sert bir şekilde baştan yazdım. sendika başkanlarını da maillere, fakslara dahil ettim. hatta özelden bana tüm milletvekillerinin (tayyip erdoğan dahil) sendika başkan ve yardımcılarının kişisel telefon numaralarının olduğu bir dosya geldi. 120 bin kişi içinden ilginç fikirler, dosyalar gelmeye başlamıştı. biraz korksam da yılmadım. gruptan sadece sendika başkanlarının telefonlarını paylaşmaya başladım. herkes arasın, derdini anlatsın, baskı oluştursun derken; sonuç olarak kpss'den bir gün önce, evet sınavdan bir gün önce nimet çubukçu atama yapmak zorunda kaldı. atama tarihinde bir ilk gerçekleşti, başarmıştık.
1600 mailin içinde kendi mailim de vardı, bu mailler yıllarca kullanıldı. polisler, sağlıkçılar; herkes kullandı bu mailleri. hatta ihbar adı altında da ilginç mailler geliyordu. toplu maillerin içinde kendi mailim de olduğu için bana da geliyordu özetle...
böyle bir ortamda kpss'den bir gün önce atanmış olsak da gruplar hala aktifti. atanamayan arkadaşlar için hala mücadele veriyordum. 2010 kpss bitmiş, herkes sonuçları heyecanla bekliyordu. sonuçlar açıklandı, kimsenin kpss sonucuyla ilgili bir itirazı yoktu, kim nereden bilecekti kopya çeken en az 2500 kişi olduğunu. (benim tahminim) herkes puanlarını değerlendiriyordu gruplarda.
derken, özelden bir mesaj geldi bana. rize'den bir kadın, bir arkadaşının sınavdan bir ay önce çalışmaya başladığını, eşinin de aynı şekilde olduğunu, eşinin dershanede öğretmen olduğunu (malum fetö dershanesi) ve eğitim bilimlerinde full çektiklerini, gy-gk'dan da sadece 3 yanlışları olduğunu, puanlarının da 97 olduğundan bahsediyordu. tabii ben aşırı derecede heyecanlanmıştım. arkadaşlarının tc'sine ulaşıp ulaşamayacağını sordum. akşam misafirliğe gideceklerini söyledi, orada almayı deneyeceğini söyledi. heyecanla bekledim. saat 22 gibi arkadaşının tc'sini gönderdi. v.ş adlı şahıs bu zamana kadar full çekilememiş eğitim bilimleri sınavında 120 sorudan 120 doğru cevap yapmış, gy-gk'dan sadece üç yanlış (onlar da güncel soruları) yapmış ve türkiye genelinde 600 küsuruncu (tam sayıyı hatırlayamıyorum) olmuştu. önümdeki ekrana bir süre bakakaldım. her şey full ama sıralama 600, burada bildiğiniz büyük çaplı bir kopya olayı vardı...
olayı ya hasır altı edecektim ya da doğru bildiğim şeyi yapacaktım. bu olayı 120 bin kişilik grupta açığa çıkarırsam çok büyük bir yankı yapacağını zaten biliyordum. henüz yeni atanmış, aday memurdum ve işimden, mesleğimden olma ihtimalim çok yüksekti. ancak facebook'ta anonim bir hesabım vardı, ayrıca facebook'un o zamanlar devlet ile bilgi paylaşımı da yoktu. böyle bir gündem, örgütlenme ilkti zaten. korkarak ekran görüntüsünü, kişi bilgisini gizleyerek grupta sonucun ekran görüntüsünü paylaştım. dakikalar içinde yüzlerce yorum, özelden onlarca mesaj gelmeye başladı. çoğu, ekran görüntüsü paylaştığım kişinin tc'sini istiyordu. bu arada rize'deki tc'yi gönderen kadın panik oldu, ona güvence vererek tc'yi de paylaştım. grupta kargaşa o derece üst seviyedeydi ki, paylaştığım postun altında dava açmalar, küfürler havada uçuşuyordu. tc'nin olduğu postu 5 dk sonra kaldırdım, korkmuştum.
bu arada sürekli mesajlar gelmeye devam ediyordu. bir kişi tc'yi ona da göndermemi, eşiyle istanbul'da yaşadığını, bir tane küçük çocuklarının olduğunu, ücretli öğretmen olduklarını, yıllardır kpss'ye çalıştıklarını, kpss sonucu açıklandığında bunalıma girdiğini ve o gecenin sabahı intihar etmek için pencereye çıktığını son anda vazgeçtiğinden bahsetti. bu konuyu gündeme taşımam için yalvarıyordu. (buralarda ola ki okursa umarım atanmış ve güzel bir hayatın vardır kardeşim) müthiş sinirlenmiştim, gözlerim dolmuştu. gözümü kararttım, tc'yi tekrar paylaştım. yarım saat kadar durdu, bu arada ilginç bir şey oldu. özelden birkaç farklı kişi başka tc'ler göndermeye başladı. resmen birbirlerini ispiyonlamaya başladı fetöcüler. işte böyle şerefsiz bir oluşumdu bu. tc'leri ve ekran görüntülerini benim gruptan sildim, herkesi memurlar.net'te açtığım başlığa çağırdım. elimde tam 8 tc vardı, hepsini açık bir şekilde forumda paylaştım. orada da başka tc'ler gelmeye başladı, toplam 23 tc elde ettik. ispiyonlama devam ediyordu ancak artık iş bizden çıktı, memurlar net başlığı silmişti fakat 120 bin kişilik grup tc'leri elde etmişti. tc'ler 1600 adresli maillerle tüm medya ve milletvekillerine gönderilmeye başlanmıştı bile. sonrası artık gündeme bomba gibi düştü, tüm ulusal kanallarda haber olmuştu.
dönemin ösym başkanı, çok saygı değer şahıs! kopya olmadığını iddia etti, aklımızla dalga geçer gibi. v.ş haberlere dahi çıktı, kendi emeğiyle kazandığını söylüyor, iftira atan kişilere dava açacağından bahsediyordu, eşiyle boy boy fotoğraflarıyla birlikte.karşı algı başlamıştı bile. neyse ki tepkiler çığ gibi büyüdü. ancak yaşanan süreçte sadece eğitim bilimleri iptal edildi. sadece eğitim bilimlerinde kopya çekildiği açıklandı ancak gy-gk da da kopya çekildiği ayan beyan ortadaydı. ortada çok büyük şerefsizlik vardı!
eğitim bilimleri sınavı sanırım bir ay sonra tekrar yapılmıştı, tc'si elimizde olan şerefsizlerin birçoğu sınava girmedi. gy-gk'dan zaten full çekmişlerdi, en kötü memurluğu garantilemişlerdi. bazı salaklar da eğitim bilimlerine tekrar girdi, bir önceki sınavdan full çeken ya da bir yanlış yapanlar 40 yanlış, 50 yanlış yaptılar hepsinin sonucunu gözlerimizle gördük. isimleri her şeyi elimizdeydi, bu fetö artıkları gy gk dan full çektikleri için atandılar. bunların peşlerini bırakmadık, en azından atandıkları okulların gruplarına hırsız olduklarını yazdık, sınav sonuçlarını paylaştık. o haberlere çıkan, bize dava açacağını söyleyen v. ş. bile sınava girmişti. eşiyle birlikte 40'tan fazla yanlış yapmışlardı. ama tepki göstersek de olay kapandı. yüzsüzce atandıkları okullarda çalıştılar. bunlar sadece 23 kişi değildi arkadaşlar, en az 2500-3000 kişi bu sınavdan kopya çekti. aklını kullanıp şu soruyu da yanlış yapayım ne olur ne olmaz diyen, eğitim bilimlerinde 1-2 yanlış yapan kişilerin sıralaması 1300'lerdeydi. kopyanın boyutunu hayal edin.
ösym başkanı sonraki sınavlarda tabii ki sonuçları şifreli yayınlamaya başladı. kopya kesinlikle çekildi, çekilmeye devam etti. kimse beni sonraki sınavların temiz olduğunu ikna edemez. kopya her zaman bu ülkede çekilir arkadaşlar. ülkede kontrol mekanizması yok. seçtiğimiz milletvekilleri ki onları siz seçmiyorsunuz parti liderleri seçiyor, işte sırf bu yüzden milletvekillerini siz seçmediğiniz için milletvekilleri bir dahaki seçimde seçilebilmek için halka değil, parti başkanına çalışıyor. partiye zarar verecek usulsüzlükleri asla gündeme getirmiyor. çoğu da gücü elde edip servetine servet katıyor. böyle ahlaksız bir sistemde kıçı kırık bir sınavın sorularına bir milletvekilinin ulaşamayacağını düşünmek saflık olur.
fetö ortaya çıktıktan sonra, bu öğretmenlerin, memurların hemen hepsi hapsi boyladı. bu şerefsizler, hırsızlar, kul hakkı yiyen adiler ektiklerini biçtiler. devletin her organına bu tür hırsızlık, kul hakkıyla yerleştiler ancak adalet geç de olsa yerini buldu bir nevi. ancak tüm bunlara rağmen hala sistemi elinde bulunduranların adil bir yarışta çocuğunu, akrabasını yarıştıracağını düşünen aptaldır! çünkü burası cumhuriyet ülkesi değil hamhamriyet ülkesidir.