Aklı ve Mantığı Bir Kenara Bırakarak, Benliğin Kendisine Odaklanan Sanat Akımı: Sürrealizm
Nedir?
aklın hiçbir denetlemesi olmadan, hiçbir töre, ahlâk ve estetik baskısı altında kalmadan hatta bazı sanatçıların yaratıcı gücüne bile meydan vermeksizin, insandaki iç benin, kendi varlığının yorumu olan ve şahsi fikrime göre en öz manasında sanat eserlerinin çıkmasına meydan veren sanat anlayışı, akım.
Tarihi ve klasik özellikleri
gerçeküstücülük akımı, 1924 yılında fransa'da ortaya çıkmıştır ve ispanya ile belçika'da da etkili olmuştur.
gerçeküstücüleri en çok etkileyen akım birinci dünya savaşı sonrasında ortaya çıkan dadaizm’dir. savaşın yıkıcılığına, sanatsal ve ahlaksal katılığa ve içgüdüsel cinselliği bozuma uğrattığı düşünülen erotizme karşı duran dadaizm, var olan sanatsal kuralları reddeder ve insanın mantıktan kurtulup, içgüdülerine teslim olduğunda en saf haline geri döneceğini savunur.
bazı çevreler, ‘bebekçe’ konuşmayı çağrıştırdığı için bu ismin seçildiğini de öne sürerler.
gerçeküstücülüğün ortaya çıkışında sigmund freud’un ve yeni oluşturduğu psikanaliz kuramının etkileri büyüktür. sanatçı mümkün olduğunca bilinçaltını dışa vurmalıdır. zaten insanı yönlendiren en güçlü şey içgüdüleri ve bilinçaltı düşünceleri değil midir?
gerçeküstücüler, özellikle toplum tarafından sorgulanmaksızın kabul edilen aile, devlet, din, vatanseverlik gibi değerlere saldırırlar. onlara göre bu yerleşik değerler bizi kendi duygularımıza, isteklerimize yabancılaştırır, yaratıcılığımızı engeller, hatta felce uğratır.
akımın önemli temsilcileri, edebiyatta adre breton, paul eluard, louis aragon, resimde salvador dali, rene magritte, frida kahlo, marcel duchamp, sinemada ise luis bunuel’dir.
gerçeküstücülük türk sanatında da karşılık bulmuş, yerleşik düzene karşı gelme teması çerçevesinde 1950’li yıllara damgasını vuran ikinci yeni şairlerinde kendisini göstermiştir. bu konuda örnek olarak edip cansever, ilhan berk ve ece ayhan gösterilebilir.
resimde sürrealizm
salvador dali - belleğin azmi
salvador dali- temptation of saint anthony
rene magritte - collective invention
burada alışılmışın dışında bir denizkızı imgelenmiştir. normal şartlarda deniz kızının alt tarafı balık, üst tarafı insandır. bu yüzden ona hayranlık duyan balıkçıların, onunla beraber olma gibi bir şansı yoktur. magritte ise bu resminde tam tersi bir algı yaratarak denizkızının üst kısmını balık, alt kısmını güzel bir kadının vücudundan yola çıkarak imgelemiştir. böylece onlara bir birliktelik imkanı sağlamıştır.
rene magritte - not to be reproduced
frida kahlo
sinemada sürrealizm
dönemin aykırı sanat akımlarından gerçeküstücülük çatısı altında bir araya gelen genç sinemacı luis bunuel ve ressam dostu salvador dali’nin birlikte gerçekleştirdikleri "un chien andalou" (bir endülüs köpeği), akımın sinemadaki ilk örneği olarak tarihe geçti.
bunuel ve dali, endülüs köpeği'nin senaryosunu hazırlarken, gördükleri bazı rüyalardan esinlenmiş, şiddet ve cinsellik içeren, tuhaf, şoke edici ve mantıksal olarak bir araya getirilmesi güç resimleri kurgulayarak, seyirci üzerinde tam anlamıyla “gerçeküstücü” bir etki yaratmayı hedeflemişlerdi. özellikle açılış sahnesinde bulunan ayın bulutu yarışı ile bir kadının gözünün ustura ile doğranmasını gösteren sahne, büyük tepkilere yol açmıştı.
izleyen herkes filmde bir mantık aramaya çalışsalar da, filmin hiçbir mantığı yoktu. yapmak istedikleri, hem seyirciyi, hem de kendilerini alabildiğince şaşırtacak, gizemli ve şok edici bir etki yaratmaktı. filmin anlamı sadece var oluşundaydı.
fransız yönetmen jean vigo’nun 1933 yılında çektiği, bir ilkokulda yaşanan isyanı anlatan filmi hal ve gidiş sıfır da içerdiği gerçeküstücü öğeler ile dikkat çeker.
Temel ideolojisi
gerçeküstücülük, son tahlilde anlaşılma kaygısı olan bir gösteridir. gösterdiği:
1) hiçbir sanat ürünü, üzerinde aklın denetimi doğrultusunda üzerinde çalışılarak yahut da sonradan düzeltilerek üretilemez.
2) gerçek sanat, tüm doğallıyla ortaya çıkan sanattır.
3) sanatın bir kuralı olamaz ve olmamalıdır.
4) gerçeküstücülük otosansür de dahil her türlü iktidara ve toplumun ürettiği her türlü genel geçer değere muhaliftir, düşmandır. saldırır, provoke eder, yıkmaya çalışır.
gerçeküstücülük sanata karşı bir çıkış, bir harekettir ve herhangi bir ideolojinin destekçisi değildir. en fazla, "gerçek" gerçeküstücülerin "anarşist" oldukları söylenebilir. gerçeküstücülüğün, niteleyeni de olamaz. ne "toplumsal" ne de "liberal" gerçeküstücülükten bahsedilebilir. gerçeküstücü, tüm ideolojilerin ötesindedir. bu nedenlerden ötürüdür ki, her gerçeküstücü, kıyısından bucağından anarşisttir. anarşizm de zaten bir ideoloji değil, bir ideolojisizliktir.
ne var ki her anarşist gerçeküstücü olmadığı gibi, her "sanata bulaşan anarşist" de gerçeküstücü değildir. gerçeküstücülük, anarşizmin sanattaki izdüşümü, parmak izi, alın yazısıdır. alın yazısıdır, çünkü anarşizmin "gerçeklik"te başına gelenler, gerçeküstücülüğün de "sanat"ta başına gelmiştir. önce yok sayılmış, daha sonra romantik bir felsefi/sanatsal hareket olarak tanımlanarak tasnif edilmiş, dosyalanarak rafa kaldırılmıştır. anarşizmin ve gerçeküstücülüğün komşu siperlerdeki taşaklı muhalifleri bu tür hareketleri "gerçek"çi hareketleri baltalayan, saptıran, kötü yola düşüren, zaafa uğratan ayrılıkçı mastürbatif tavırlar olarak damgalamışlardır. bunların bir kısmına göre anarşistler ve gerçeküstücüler zaman zaman işbirliği yaptıkları, "alem"in kendi burnunun dikine giden "deli"leri ya da en yumuşak ifadesiyle, "çılgın"larıdır.