SPOR 31 Temmuz 2019
59,5b OKUNMA     724 PAYLAŞIM

Ali Koç'un Fenerbahçe Kadro Yapılanmasını Oluştururken Yaptığı Hatalar

Aziz Yıldırım'ın ardından başkanlığı devralan Ali Koç yönetimindeki Fenerbahçe, şu ana kadar hayal kırıklığı yarattı. Sözlük yazarı "marston and son", Ali Koç'un gelişinden itibaren kulüpte yaşanan oyuncu trafiğini değerlendirmiş.

ali koç'un, bu kafayla devam ederse bu sezon bitmeden olağanüstü kongre ile, "türk spor tarihinin en büyük fiyaskosu" olarak koltuğunu kaybetmesi hayli muhtemel. maalesef durum bu, acı ama gerçek...

seçilirkenki en büyük şansı, sahip olduğu soyadından da öte, karşısında 20 yılda kulübü bitme noktasına getirmiş aziz yıldırım'ın olmasıydı. yıldırım -özellikle hapisten çıktıktan sonra- öyle saçma sapan işler yapmıştı ki kongre üyelerinin çoğu artık "o gitsin de kim gelirse gelsin" modundaydı. eh, rakibiniz bu kadar düşmüşken, bir de soyadınız "koç" ise haliyle o rakibi dörde katlamanızda da şaşılacak bir şey yok.

lakin sonrasında yaşananlarsa malum... kulübün finansal durumundan öcü gibi korkulup panik içinde oyuncu satılması ve buradan ele geçen parayla da niteliğe değil sadece niceliğe bakılarak transfer yapılması, haliyle kadro kalitesinin dip yapması ve tarihin en kötü ilk yarı performansıyla 17. sıraya kadar gerileyiş. sonrasındaysa kör topal da olsa biraz doğrularak idareten bir ikinci yarı ve 16 yıl sonra ligi altıncı sırada tamamlama.

geçmişten bugüne daha detaylı bakacak olursak, ali koç adına bence en büyük fiyasko başkanlığa aday olacağını dile getirdikten sonra yapamadıkları

bakın, ali koç bir sonraki seçimde aday olacağını açıkladığında tarih 2016 aralık'tı. seçildiğindeyse haziran 2018... arada koskoca 18 ay var. bu 18 ay içinde en kaliteli scout ekibini kurup dünyanın altını üstüne getirir, öyle damien comolli'nin dediği gibi 100 kişilik liste değil asgari 5 bin kişilik bir veritabanı oluştururdun. kulübün başına geçtikten sonra da bu veritabanından, hem kulübün maddi şartlarına hem de saha içi ihtiyaçlarına en çok kimler uyacaksa ivedilikle bunları tespit edip en doğru transfer hamlelerini yapabilirdin.

keza teknik direktör seçimi için de 18 ay çok iyi bir süreydi. 2018 haziran için belki de erkenden prensip anlaşmasına varacağın bir teknik adam bulabilirdin ve bu adam o esnada bir kulüpte aktif görev yapıyor olsa bile boş zamanlarında en azından fenerbahçe'nin maç kasetlerini falan izleyip 2018 haziran'ından itibaren nasıl futbolcularla çalışacağını, nasıl takviyeler yapması gerektiğini az çok öğrenebilirdi.

bu noktada güya tek adım comolli ile atıldı. ancak comolli, nisan 2012'den beri işsizdi ve bu ayrıntı nedense görmezden gelindi. comolli'nin cv'sinde arsenal, tottenham, st. etienne ve liverpool çok hoş duruyor belki ama yıllardır işsiz olması kesinlikle eş geçilmeyecek bir kusurdu.

şöyle açıklamaya çalışalım; kendinizi ali koç'un yerine koyun ve düşünün, bankanıza ceo alacaksınız, adayın biri geliyor, geçmişte bank of america, credit suisse, bnp paribas gibi dünyaca ünlü bankalarda yöneticilik yapmış  lakin altı yıldır da hiçbir yerde çalışmamış. dahası, söz konusu bankalar bu adamın çalıştığı yıllarda, önceki yıllara göre daha fazla kâr da elde etmemiş... ne düşünürsünüz? "buralarda çalıştığına göre bu adam bu işin tillahı" mı dersiniz yoksa "iyi yerlerde çalışmış ama belli ki hiç beklentileri karşılayamamış, zaten sonra da yıllarca işsiz kalmış" mı dersiniz? valla siz ne dersiniz bilmem ama ali koç çok tuhaf bir şekilde ilkini dedi ve comolli'yi futbol organizasyonunun başına getirdi!

açıkçası comolli'nin çok da güvenilecek bir isim olmadığı, az önce de bahsettiğim üzere "100 kişilik liste" gafını yaptığı anda belli olmuştu. yahu zaten 11 tane mevki var, her mevki için post-it kağıdına 9 oyunculu mini listeler yazıp laptopunun arkasına yapıştırsan 99 oyuncu ediyor zaten... aylardır bu göreve hazırlandığı söylenen kişi bu kadar kısıtlı bir sayıyı marifet olarak ortaya koyuyorsa o kişinin ipiyle kuyuya inilmez! inilemez!


koç-comolli ortaklığının ikinci büyük hatası

bu hata, 3-4 sene öncesinde iyi performanslar ortaya koymuş ama özellikle bir önceki sezonu tam manasıyla fiyasko olan futbolculardan "yıldız transfer" yaratma çabalarıydı.

en net örneği islam slimani! adamın ciddi anlamda skorer olduğu tek sezon 2015-16 sezonuydu. onun gazıyla epl'ye transfer de yaptı, ama fener'e gelmeden önce geçirdiği sezonda leicester ve newcastle'da toplam 16 epl maçına çıkıp sadece 1 gol atabildi... bitik halde fenerbahçe'ye geldi ve türkiye ligi'nde de yine yalnızca 1 gol bulabildi.

sonra, andre ayew... bu adamın da iyi yılları marsilya ve ilk swansea dönemi. yani son iyi sezonu 2015-16. ardından west ham'a geçti, yılın fiyasko transferleri arasında yer aldı. fener'e gelmeden önceki sezonun ikinci yarısında tekrar swansea'ye döndü, daha büyük fiyasko oldu, takımı küme düşerken tek gollük yardımda dahi bulunamadı. o da bitik halde geldi fenerbahçe'ye ve sınıfta kaldı.

diego reyes de bu sınıfa sokulabilir... kendisini avrupa'ya getiren kulüp porto'ydu ama orada şans bulamayınca real sociedad ile espanyol'a kiralandı. bu kulüplerde fena oynamadı. bu bakımdan son iyi sezonu espanyol'da geçirdiği 2016-17 sezonuydu. fenerbahçe'ye gelmeden önceki sezondaysa porto'da yine yeterli şansı bulamadı, arada sakatlık falan da geçirdi galiba, hal böyle olunca porto kendisinin sözleşmesini yenilemeyi düşünmedi, bizimkiler de mal bulmuş mağribi gibi atladı bu adamın üstüne. sonuçta bir fiyasko daha yaşandı...

yassine benzia da fransa milli takımının alt yaş gruplarında oynarken çok gelecek vadeden bir oyuncu olarak görülmekteydi. ancak yetişkinliğe geçtikten sonra bir türlü o potansiyelini yakalayamamıştı. fenerbahçe'ye gelmeden önceki sezon da lille forması altında ligue 1'de sadece 1 gol atabilmişti. fenerbahçe'deyse kendisine tahammül edilen yarım sezon içerisinde kaleyi tutan şutu yoktu!

Diego Reyes

peki bu adamları almak için vazgeçilen isimler kimlerdi? giuliano, josef de souza ve fernandao...

giuliano'nun en büyük şanssızlığı herhalde önceki sezon kadıköy'deki galatasaray derbisinde kaçırdığı goldü... özellikle o pozisyon sonrası taraftarla arasına kara kedi girmişti. ancak pozisyon bilgisi, oyun zekası ve son vuruş becerisi olarak "yarım porsiyon alex" denilebilirdi kendisine ve fenerbahçe'nin içinde bulunduğu şartlarda da o mevkide kendisinden daha üretken olabilecek bir ismi bulma şansı yoktu (iddiam şu ki maalesef max kruse de bir giuliano kadar olamayacak)...

bunun haricinde fernandao da çok yetenekli bir oyuncu olmasa da fizik gücü itibarıyla türkiye liginde her daim iş yapabilecek bir isimdi ve fenerbahçe'de sürekli 90 dakika oynayan bir isim olmamasına karşın iki maçta bir gol ortalaması tutturarak zaten bunu ispatlamıştı... kendisinin satıldığı paraya kendisinden çok daha vasıfsız bir isim olan michael frey'in sırf yaşça daha küçük olması nedeniyle alınmasıysa koç-comolli ortaklığının bir diğer transfer fiyaskosuydu.

josef de souza ise yine çok yetenekli bir isim değildi belki ama türkiye ligi'nde atiba hutchinson ve fernando ile birlikte o esnada 6 numara pozisyonu için en verimli üç adamdan biri konumundaydı. evet, kendisi iyi bir paraya elden çıkarıldı belki ama yerine kimse konmayınca ve orta sahadaki bütün yük mehmet topal gibi takımın kangreni denebilecek bir oyuncuya bırakılınca da fiyaskolar zincirine bir halka daha eklenmesi kaçınılmazdı.

ali koç'un göreve ilk geldiği esnadaki falsoları sadece transfer alanında da değildi üstelik. listesinde iş bitiriciliğiyle bilinen bir yönetici bile yoktu mesela. burada da daha başta söylediğim gibi herkes aziz yıldırım'dan kurtulmaya o kadar şartlanmıştı ki, kimse koç'un listesine bakıp "kim var yahu bu yönetimde?" deme ihtiyacı dahi duymadı. ancak zaman ilerledikçe, özellikle futbol yönetimiyle ilgili bir tane bile becerikli adama sahip olmadıkları da çok net bir biçimde görülecekti...

Josef DeSouza

ali koç'un bir diğer önemli eksiğiyse, karar almada sürekli geç kalmasıydı

3 haziran'da seçildi kendisi, mazbatasını da iki gün sonra aldı. 18 ay evvel adaylığını açıklayan bir kişi, daha mazbata için teşekkür konuşmasını yaparken ertesi sezon takımı kimin çalıştıracağını açıklamalıydı. aykut kocaman ile devam edilecekse o akşam "devam ediyoruz" denmeliydi. devam edilmeyecekse de (ki bence doğru olan buydu zaten ama çok geç kalındı) yine hemen açıklanmalı, yeni teknik direktöre de 2-3 gün içinde imza attırılmalıydı. peki ali koç ne yaptı? günlerce işi sürüncemede bıraktı. arada aykut kocaman ile uzun toplantılar düzenledi. adamdan comolli'ye brifing falan vermesini bile istedi. sonra da "biz senden vazgeçtik" deyip yabancı hoca arayışına girdi, piyango da phillip cocu'ya çıktı... cocu o esnada şeklen yanlış tercih de sayılmazdı aslında ama kendisinin, başkan mazbatasını aldıktan tam 17 gün sonra gelmesi çok büyük bir gecikmeydi.

zaten sonrasında bu gecikme her yerde görüldü. takımın benfica maçına santraforsuz çıkıp alper'i en ileride oynatması falan gibi komiklikler dahi yaşandı. kulüpten çok uzun yıllar önce gönderilmiş olması gereken volkan demirel ile, kendisine uzun bir tatil fırsatı yaratırcasına, haftalar sonra sözleşme imzalanması, volkan'ın bir ara kadro dışı kalması, sonra yeniden affedilmesi falan da diğer komedi unsurlarıydı.

sezon başladıktan sonra cocu ile fenerbahçe'nin dokusunun tutmayacağı dinamo zagreb ve rize maçlarında fazlasıyla belli olmuştu. burada da yolların ayrılması için gecikildi. sonrasında yeni hocaya bir türlü karar verilememesi ve "dur bakalım bu n'apacak?" diye erwin koeman'ın altı hafta boyunca caretaker olarak takılması da başka bir saçmalıktı. en sonunda da vaktinde kendisine onunla çalışıp çalışmayacağı sorulduğunda dalga geçercesine "siz benim hayalimdeki fenerbahçe'yi anlamamışsınız" yanıtını verdiği ersun yanal'ı el mecbur göreve getirmek zorunda kaldı. kulübün o dönem risk alacak hali kalmadığı için yanal tercihinin çok eleştirilecek bir yanı kalmamıştı aslında. ama bu iş için de en az iki ay geç kalınmıştı...

öte yandan devre arasına doğru, yanal'ın gelmesinden çok daha makul hamle christoph daum'u hem sportif direktör hem teknik direktör olarak göreve getirmek olurdu. daum 1.5 yıl boyunca bu çift görevi üstlenip kulübü 2003'te olduğu gibi yeniden bir yapılanma içine sokar, 2020'de de sadece sportif direktörlük makamına çekilip teknik direktörlüğü, kurduğu sistemi devam ettirmesi için uygun gördüğü bir isme devrederdi. ama comolli sevdasından olsa gerek böyle bir hamle akıllara bile gelmedi...

ersun yanal geldikten sonraysa devre arasında yapılan transferler de panik transferleriydi ayrıca... galatasaray ile beşiktaş'ın ıskartaya çıkardığı serdar aziz ile tolgay arslan'a kurtarıcılarmış gibi sarılmak ve kulüp ekonomisinin çok kötü olduğununun defalarca altının çizildiği bir dönemde bu transferler için ciddi maddi yük altına girmek akıllı işi değildi. nitekim bu oyuncuların geldikten sonra ne katkı verdikleri ciddi tartışma konusu olur. victor moses da mantık olarak slimani ve ayew transferlerinden farksızdı. chelsea ile conte yönetimindeki iki sezonda iyi bir takım oyuncusu olmuş bir isimdi moses, bundan öncesinde ve sonrasındaysa kadroya dahi girmekte zorlanıyordu, hiçbir zaman yıldız falan da olmamıştı. lakin kendisi kurtarıcı yıldız olarak alındı, anlık bazı parlamalar dışında da takıma çok bir şey katmadı...

evet, ali koç'un fiyaskolarla dolu ilk sezonunun özeti aşağı yukarı böyleydi. her şeye rağmen buraya kadar yine bir ölçüde "tamam" diyelim. ne de olsa herkes hata yapabilir ve bazı tecrübeler de yaşanmadan anlaşılamaz. haliyle ali koç'un da, comolli'nin de, yönetim kurulundaki üyelerin de hata yapma hakları elbette var. ancak hatalardan ders çıkarılmıyorsa ve aynı senaryo tekrar sahneye konmak üzereyse o zaman işler değişir...


maalesef fenerbahçe'nin bu sezonki gidişatı da, yönetimsel açıdan geçen seneden farklı değil

fenerbahçe'nin geçen sezon ligde bir hedefinin kalmadığı ne zaman netleşmişti? 30 eylül 2018'deki rizespor deplasmanı sonrasında. peki o tarihten, 2019-20 sezonunun yaz transfer dönemine kadar ne kadar süre vardı? sekiz ay kadar!

azıcık hatalarından dönmeyi bilen bir yönetim olsa, 30 eylül akşamı cocu ile vedalaşıp yeni teknik direktörünü getirir, ardından da sezonun geri kalanındaki maçları, 2019-20 sezonu için bir hazırlık maçı olarak addeder, oyuncuların performanslarını buna göre raporlar ve haziran 2019 için de buna göre transfer görüşmeleri yapardı. sekiz aylık bu çalışma neticesinde de transfer dönemi başlar başlamaz fenerbahçe yeni sezon için kadrosunu neredeyse yüzde 90 oranında hazırlar, ona göre de adam gibi bir hazırlık kampı geçirir ve lige hiç olmadığı kadar hazır girerdi...

ne oldu peki? yine "para yok, finansal açıdan kulüp bitik, uefa kararı belli değil, vs vs" dediler dediler, ağustos ayına geldik, eldeki kadro geçen sezon son haftalara kadar küme düşme kabusu gören kadronun dahi gerisinde! şaka değil bu dediğim! gerçekten de kadro geçen sezonun gerisinde!

roberto soldado, mathieu valbuena, martin skrtel... bu üç adamın yerine kimler kondu? skrtel yerine hiç kimse konmadı zaten, takımın stoperi yok. valbuena gibi üst düzey oyun zekasına ve kanattan oyun kurma becerisine sahip bir kanat da alınmadı. hadi diyelim ki oyun aklı olarak max kruse'nin o boşluğu doldurması düşünüldü ama kruse valbuena kadar fırlama değil o konuda. biz şimdiden söyleyelim de sonra şaşırıp "aa bu adam böyle miydi?" denmesin. soldado ise berbat bir takımda yarım sezon oynayıp ne yapılabilecekse o kadarını yapmış gayet iyi bir bitiriciydi. yerine vedat muriqi tercih edildi. kariyerinde tek parlak sezonu olan ve daha fazla gelişecek kadar da genç olmayan bir isim vedat. gerçekten fenerbahçe'nin birinci santraforu olur mu? zor... marcio nobre kadar çalışkan olursa yetenek eksiğini bu şekilde kapatabileceği düşünülebilir belki ama kendisinin arkasında kafasına top çarptırarak gol atmasını sağlayan bir alex de souza'nın olmadığı da unutulmamalı.

sonuçta soldado, valbuena ve skrtel üçlüsü yaşları nedeniyle gönderilmeleri yadırganmayacak isimlerdi belki ama siz bu adamların açtığı boşluğu, hem de kadro zaten fazlasıyla dandikken, yeterince dolduramazsanız bu takım nasıl ileri gidecek? bunlara ilaveten birçok maçta takımın en enerjik ismi olan elif elmas da maddi kaynak yaratmak için satıldı ve o bölgeye de adam alınmadı üstelik... eh, buyrun işte, nasıl geçen sezondan daha iyi olacak bu takım?

hadi diyelim kadro takviyesi konusunda atağa kalkılması için gerçekten uefa kararı ve elif'in satışı beklendi. uefa kararı çıkalı 12 gün oluyor, elif satılalı da 8 gün... neden hala hiçbir hareket yok? geçen sezonki "geç kalma hastalığı" aynen devam ediyor işte!

bir de en başından beri "borç korkunç boyutta, olduk, bittik, mahvolduk" edebiyatı da can sıkmaya başladı artık... evet, borç gerçekten de korkunç durumda, peki o zaman mali genel kurulda hangi akla hizmet ibra ettiniz aziz yıldırım yönetimini? normalde kulübü bu kadar batıran bir yönetimin ibra edilmemesi, üstüne üstlük mahkemeye verilmesi gerekmez miydi? bunu yapmanıza ne engel oldu?

kaldı ki fenerbahçe batık durumdayken galatasaray ile beşiktaş'ta da lale devri falan yaşanmıyor, onlar da batık durumda. ama bir şekilde son dört yılda ikişer şampiyonluk kazandı bu kulüpler... bu süre zarfında çok daha akılcı transfer hamleleri de yaptılar... özellikle galatasaray'ın şu anki kadrosunda fenerbahçe'den gelip ilk 11 oynayabilecek tek bir oyuncu bile yok, arada öylesine bir fark oluşmuş durumda.

şaka değil:

muslera>harun-linnes/mariano>isla

marcao>sadık

luyindama>serdar

nagotomo>hasan ali-donk>ozan

seri>ekici-feghouli>moses

belhanda=kruse

babel>rodrigues-diagne=vedat

üstelik adamlar şu tablodaki iki denklikten birini de falcao'yu alıp bozmaya çabalıyor. demek ki maddi durumun kötü olması, iyi kadro kurmanın önünde çok da geçerli bir bahane değilmiş.

Jean Michael Seri

öte yandan, elbette her zaman en iyi kadro şampiyon olmaz

galatasaray bu sezon hayli yıpratıcı bir avrupa trafiğine girerken fenerbahçe hiç yurt dışına çıkmayacak mesela. bu gibi durumlarda daha zayıf görünen kadrolar öne fırlama fırsatları da yakalayabilir. ancak bu fırsatı yaratabilmen için de sezona çok hazır bir biçimde girmen, hatta mümkünse rakibinin avrupa'da olduğu süre zarfında arayı açıp psikolojik bir avantaj falan elde etmen lazım... ee, ağustos ayı gelmiş senin hala stoperin yok, orta sahanda kim var belli değil, santrforun tek adama emanet. böyle mi hazır olacaksın yeni sezona? neyse...

sloukas-westermann-sinan

de colo-bobby-melih

kalinic-datome-biberovic

williams-****-berkay

vesely-lauvergne-ahmet

bari şu yıldızla belirttiğim yere bir 4 numara daha bulun da en azından basket takımı yüzümüzü güldürmeye devam etsin sayın koç. futbolda artık sizden ve yönetiminizden hiçbir şey beklememek gerektiğini çok acı tecrübelerle öğrendik çünkü...

Yanlış Zamanda Yanlış Yerde Olayının Çarpıcı Örneklerinden Biri: Alex de Souza